İstanbullu sanayiciler iyimser

Güncelleme Tarihi:

İstanbullu sanayiciler iyimser
Oluşturulma Tarihi: Şubat 22, 2006 14:44

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Ekonomik Durum Tespit Anketi sonuçları, 2005 yılının ikinci yarısında ekonomide nispi yavaşlama eğiliminin azaldığını, işletmeler için ilk yarıya göre daha olumlu tablo bulunduğunu ortaya koydu.

İSO tarafından yılda iki kez hazırlanan Ekonomik Durum Tespit Anket Raporu'nun 2005 yılı ikinci yarı sonuçları ve 2006 yılı beklentileri, İSO Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük tarafından basın toplantısıyla açıklandı.
Küçük, son yıllarda makro ekonomik göstergelerde yaşanan önemli iyileşmelerin reel sektöre aynı ölçüde yansımadığını söyledi.

YTL'deki değerlenmenin mali politikalardaki başarıyı desteklediğini, ancak reel sektörün rekabet gücünün bu durumdan büyük yara aldığını ifade eden Küçük, YTL'deki değerlenmenin yanında girdi maliyetlerinin de yüksek kalmasıyla reel sektörün sıkıntılarının iyice arttığını, 2005 yılında sanayi üretimi ve ihracat rakamlarında yaşanan nispi yavaşlamanın bu sıkıntıların bir yansıması olduğunu vurguladı.2004 yılında yüzde 9,8 büyüyen sanayi üretiminin 2005 yılını yüzde 5,5 büyüme ile kapattığına işaret eden Küçük, bunun son 4 yılın en düşük sanayi üretim artışı olduğuna dikkat çekti.

“BAZI SEKTÖRLERDE İŞLER İYİ GİTMİYOR”

Tanıl Küçük, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Sanayi sektörünün genel üretim artışı ortalaması iyi olsa da, pek çok sektörümüzdeki üretim artışı bu ortalamanın altında kalmıştır. Yani bazı sektörlerimizde işler iyi gitmemektedir.
Örneğin tekstil ürünleri üretiminde 2005 yılında geçen yıla göre yüzde 11,9 oranında düşüşü vardır. 1997 yılı üretimini 100 aldığımızda tekstilde 2005 yılı üretim büyüklüğü yüzde 90,6'dır. Yani, ilerlemek şöyle dursun, tekstilde 9 yıl evvelki üretimin bile altına inilmiştir.

Tekstilin yanı sıra giyim sanayi üretiminde bir önceki yıla göre yüzde 12,5 azalma vardır. Aynı şekilde deri ve ayakkabı sektörünün üretimi de 2005 yılında 2004'e göre yüzde 19,8 azalmıştır. 1997 yılı üretimi 100 alındığında deri ve ayakkabı sektörünün 2005'teki üretim seviyesi yüzde 74,2'dir. “

İSO Yönetim Kurulu Başkanı Küçük, işletmeler için yılın ikinci yarısında üretim, iç-dış satışlarda, yeni siparişlerde, kapasite kullanımında, satış hedeflerini gerçekleştirmede olumlu gelişmeler olduğunu bildirdi.
Anket bulgularının yılın ikinci yarısında da istihdam sorununun çözümlenmediğini ortaya koyduğunu belirten Küçük, istihdamın ülkenin önde gelen sorunlarından biri olarak gündemde kaldığını kaydetti.

Nüfus artış hızının yüksekliğinin de işsizlik sorunun çözülememesinde etkili olduğunu vurgulayan Küçük, istihdam üzerindeki ağır vergi ve prim yüklerinin düşürülerek istihdamın özendirilmesinin işsizlik sorunun çözümünde önemli bir adım olacağını bildirdi.

Küçük, istihdam dışındaki göstergelerde 2005'in ilk yarısına kıyasla yaşanan nispi iyileşmeyi değerlendirirken, üretim, iç-dış satış, yeni siparişler, istihdam konularının hepsinde çalışmaya katılan işletmelerin yaklaşık yüzde 25'inin sıkıntı içinde olduğu gerçeğinin göz ardı edilmemesini istedi.

GELECEĞE DAHA İYİMSER BAKIYORLAR

Tanıl Küçük, işletmelerin 2006 yılı beklentilerine değinirken de, şu değerlendirmelerde bulundu: “İşletmelerin geleceğe, 2005 yılına göre daha iyimser baktıkları ortaya çıkmaktadır. İç satışlarda, yeni siparişlerde, istihdamda, ihracatta, üretimde daralma bekleyen işletmelerin oranı gerilemiştir. Tüm bulgular bir arada değerlendirildiğinde, genel olarak işletmelerin 2006 yılının ilk yarısı için 2005'e göre daha umutlu oldukları ortaya çıkmaktadır. 2005 yılı ikinci yarısında sanayi üretimindeki hareketlenmenin, bu umutları beslediği düşünülebilir.”

Bunun, sanayicinin üretimini devam ettirebilmek için her zaman geleceğe umutla ve iyimserlikle baktığı yönündeki görüşlerinin teyidi olduğunu ifade eden Küçük, “Sanayici umutlu olmak zorundadır. Umudunu koruyamazsa, üretim yapamaz. Bu nedenle de gerçekleşmeler beklentilerin altında çıkmaktadır” dedi.

YTL'nin değer kazanmasının, sanayinin kullandığı yerli girdilerin maliyetini yükseltirken, ithal girdilerin maliyetini düşürerek ithalatı özendirdiğine dikkat çeken Küçük, bu koşullarda üretimde ithal girdilerin payı artarken, yerli girdilerin payının azaldığını, bu durumun işletmelerin girdi maliyetlerini azaltsa da ithalat bağımlılığını artırması, yerli girdi üreticilerinin rekabet gücünü zayıflatması ve dış ticaret dengesini olumsuz etkilemesiyle makro ekonomiye zarar verdiği görüşünü dile getirdi.

Küçük, ithal girdi payının artmasının cari aşığı tetikleyici bir etki yarattığına işaret etti. Tanıl Küçük, 2005'in ikinci yarısında karlılıkta bir iyileşme olmakla birlikte, ankete katılan işletmelerin neredeyse yüzde 60'a yakın bölümünün karlılık oranını artıramayan veya zarar edenler kategorisinde kalmasının sanayinin bu konudaki zafiyetini göstermesi açısından dikkate değer bir bulgu olduğunu kaydetti.

ÇEK VE PROTESTOLU SENETLER

2005'in birinci yarısında yüzde 62,8 olan karşılıksız çek ve protestolu senetle karşılaşan işletmelerin oranı ikinci yarıda yükselmeye devam ederek yüzde 68,8'i bulurken, ciro içindeki payının yüzde 4,3'ten yüzde 3,9'a gerilediğini aktaran Küçük, “Bu gerilemeye rağmen karşılıksız çek ve senetlerin ciroya oranı 2005 yılı ikinci yarısında 2003 yılından bu yana en yüksek ikinci düzeyine ulaşmıştır. Bu da dikkat çekici bir gelişmedir” dedi.

Tanıl Küçük, finansman darboğazında olan işletmelerin oranının yüzde 57,7 ile ilk yarı sonuçları ile hemen hemen örtüştüğünü belirterek, finansman sıkıntısı çeken işletmelerin oranının 2005 yılında yeniden artmasının bu alandaki sorunların hala çözülemediğini gösterdiğini kaydetti.

Küçük'ün verdiği bilgiye göre, ankete katılan işletmelerin 2006 yılı ÜFE tahmini, yüzde 6,5 ile program hedefinden yüzde 30, TÜFE tahmini ise yüzde 7 ile öngörülen hedeften yüzde 40 daha yüksek. İşletmelerin dolar kur tahmini 1,448 YTL, avro kuru tahmini 1,737 oldu. Bu bulgular doların yıl sonuna kadar yüzde 7-8, avronun yüzde 8-9 oranında artacağı beklentisini ortaya koydu.

Dolar ve avro kuru ile ÜFE/TEFE beklentilerinin gerçekleşmesi durumunda YTL'nin 2006 yılında da mevcut konumunu koruyacağının ortaya çıktığına işaret eden Küçük, bu durumda, YTL'deki değerlenmenin rekabet gücüne verdiği zararı telafi etmek üzere girdi maliyetlerini dünya fiyatlarına çekmesi beklenen yapısal reformların gerçekleştirilmesinin daha da önemli hale geldiğini vurguladı.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!