İSO hükümete kızgın

Güncelleme Tarihi:

İSO hükümete kızgın
Oluşturulma Tarihi: Aralık 20, 2000 00:00

İstanbul Sanayi Odası Meclis toplantısında son zamanlarda yaşanan ekonomik olaylar yüzünden hükümet suçlandı. İSO Başkanı Hüsamettin Kavi, yaşanan krizde hükümetin ağır ihlami olduğunu vurguladı. İSO Meclis Başkanı Ömer Dinçkök ise birçok konuda olduğu gibi ekonomi yönetiminde de şeffaflığın eksik olduğunu savundu.
Haberin Devamı

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Hüsamettin Kavi, hiç olmaması gereken bir mali krizle ülkenin karşı karşıya kaldığını belirterek, "Böylesine önemli bir süreçte ülkemizin ekonomik durumunun, işsizlik ve üretimin durmasının yaratabileceği güvenlik sorunları nedeniyle MGK gündemine alınması önerisi düşünülebilir" dedi.

Kavi, yılın son İSO Meclis toplantısında yaptığı konuşmada, ülke olarak çok zor günlerden geçildiğini kaydederek, şunları söyledi:

"Gün geçmiyor ki, yeni bir kriz, yeni bir üzüntü, sıkıntı önümüze gelmesin. Başta Türk sanayii olmak üzere, tüm ekonomi çok ağır koşullarda var olma mücadelesi, onur mücadelesi veriyor. 1998 Ağustos'undan bu yana bu gerçeği dile getiriyoruz, hem de medeni bir uslupla, ancak Ankara'nın kulakları tıkalı."

Hükümetin gündeminde ekonominin öncelikli konu olmadığını savunan Kavi, hükümetin ekonomik programı uygulamaya koyarken, enflasyon, büyüme hedeflerini belirlerken, çok önemli bir hususu unuttuğunu bildirdi.

Kavi, "Asıl olanın sonuç değil, bu sonucun istikrarını sağlamak olduğunu bu kez de unuttuk. Hele unuttuğunuz şey üretimle büyüyebilmenin sürdürülebilir bir gerçek olduğu ise, o zaman büyüme oranlarınız da hiçbirşey ifade etmez" diye konuştu.

"Hükümetin ağır ihlami var"

Hüsamettin Kavi, hiç olmamaması gereken bir mali kriz ile ülkenin karşı karşıya kaldığını vurgulayarak, şunları söyledi:

"İçinde olduğumuz bu krizde hükümetimizin ağır ihmali vardır. Hepimiz haftalardır bunalıyoruz. Hepimizin üzerindeki baskı giderek artıyor. Hiç kimse demokrasinin kurallarının dışında bir çözüm düşünemez, arayamaz. Böylesine önemli bir süreçte ülkemizin ekonomik durumunun işsizlik ve üretimin durmasının yaratabileceği güvenlik sorunları nedeniyle MGK gündemine alınması önerisi düşünülebilir. Ancak sayın Yıldırım, irticalen konuşurken kullandığı uslübun maksadını aştığının kendisi de farkındadır."

"Ekonomi yönetimi için takım kurulamadı"

Ekonomi yönetimi için takım kurulamadığını, lidersiz yola devam ederken işin ağırlığının bürokrasiye kaldığını savunan Kavi, siyasi ayağın eksik olduğu, toplumun kurumlarının ortak edilmediği bir süreçte bu üzüntülerin kaçınılmaz olacağını ifade etti.

Kavi ayrıca, krizin başlangıcından bugüne dek bir tek İstanbul milletvekilinin dahi kendilerini aramaması ve ne durumda olduklarını sormamasından yakındı.

Geçen hafta ilgili bakanlıklar BDDK ve Bankalar birliği nezdinde girişimlerde bulunduklarını kaydeden Kavi, dönem sonu faizlerinin 31 Aralık'ın tatil olması nedeniyle 2 Ocak'tan önce istenemeyeceğini hatırlattıklarını, hiç kimsenin 2 Ocak'tan önce faizini ödemeye zorlanamayacağını belirtti.

Doğru çözümler sabırla aranıyor

Kavi, 25 Aralık KDV ödenme tarihi konusunda da girişimleri olduğunu, ancak, şu ana kadar cevap alamadıklarını bildirdi.

"İsyan etmek ile herşeye boşvermek arasında neredeyiz? Panikle bir yere varamayacağımız ortada" diyen Kavi, akılcı, yaratıcı, doğru çözümleri sabırla aramak zorunda olduklarını söyledi.

Kavi, "Hükümetimiz kendisi dışında sivil toplumun da çözümler üretebileceği gerçeğini anlamalı ve ilgili tarafların danışmanlığından yararlanmalıdır. Eğer bu olmaz ise bir sonraki krize kendimizi şimdiden hazırlamamız gerekebilir" dedi.

Dinçkök: "Ekonomi yönetiminde Şeffaflık eksik"

İstanbul Sanayi Odası Meclis Başkanı Ömer Dinçkök, birçok konuda olduğu gibi ekonomi yönetiminde de şeffaflığın eksik olduğunu savunarak, "Yapısal tedbirler ve devletin küçülmesi gündeme geldiğinde dudaklar kilitleniyor ve şeffaflık bitiyor" dedi.

Bundan bir yıl önce enflasyonla mücadele ve ekonomik istikrar programının başlatıldığını kaydeden Dinçkök, IMF'nin desteğiyle yürürlüğe konan tedbirler tam anlamıyla bir acı reçete olduğunu, kısa sürede kamuoyundan ciddi destek sağlandığını bildirdi.

1999 Nisan seçimlerinden sonra oluşan koalisyon hükümetinin siyasi anlamda iyi kurulduğunu anlatan Dinçkök, koalisyonun yapısının, liderler arası diyalogun, zaman zaman hızlı karar alabilmelerinin ve Meclis'in çalışma temposunun siyasi istikrar yolunda ciddi göstergeler olduğunu kaydetti.

İthalat cenneti ülke

"Gelgelelim hal böyle iken bundan bir ay evvel başgösteren krizin sebebi nedir?" diye soran Dinçkök, şunları söyledi:

"İşin detayında çok sebep ortaya çıkıyorsa da dikkati çeken iki ana sebep var. Bunlardan ilkiyle başlamak istiyorum. Piyasa ekonomisi ve Gümrük Birliği uğruna Türkiye bir ithalat cenneti olmuştur. İthalat ve ihracat arasındaki dengesizlik ortadadır ve gittikçe fark açılmıştır. Diğer döviz girdilerimize rağmen ciddi bir dış ödemeler açığı mevcuttur."

Sanayiciyi terbiye edeceğim diye her türlü yasal denetimden uzak biçimde ithalatın desteklendiğini öne süren Dinçkök, haksız fiyat yapısına karşı ithalatı kısıtlayıcı mekanizmaların çalışmadığını veya geç çalıştığını bildirdi.

Dinçkök, "Her AB ülkesi satır aralarında bazı yorumlarla açıkça kendi sanayilerini koruyorlar. Biz ise zoru becermek yerine sınırsız serbestiyi tercih ettik" şeklinde konuştu.

İthalatın incelenmesinde önemli olan istatistiki bilgilerin her zaman geciktiğini vurgulayan Dinçkök, "Bir de bu bilgilerin doğruluğuna güvenebilir misiniz? Ortaya çıkan bu boyutta gümrük yolsuzlukları varken elinizdeki sayılara inanabilir misiniz?" dedi.

İhracatın durumu yürekler acısı

Dinçkök, ithalatın sonsuz serbestisi karşısında ihracatın durumunun ise yürekler acısı olduğunu belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Dahilde işlenerek ihracı gereken ithalattaki yolsuzluklar ve vergi kaçaklarının cezası dürüst ihracatçıya çıkmıştır. Ayrıca ihracatçı sanayici ciddi bir finansman desteğinden yoksundur.

İşin özetinde ithalatın ve ihracatın değişik biçimlerde yolsuzluk aracı olarak görülmesi ve döviz girdilerinin destekten yoksun kalması bu acıklı tabloyu doğurmuştur."

Dinçkök, oluşan ciddi boyuttaki döviz açığının borçlanma ile dengelenmesinin temel çözümler üretilmedikçe yetersiz olduğunu dile getirerek, bu sorunun kalıcı çözümünün yatırım, üretim ve ihracattan geçtiğini söyledi.

Ömer Dinçkök, "sihirli bir formülü yoktur. Eğer sihirli formülü buldum ve çözdüm diyecek olursanız kriz veya sıkıntıyı kapınızda bulursunuz" diye konuştu.

Yönetimin bilgiye dayandırılması gerektiğini, yönetimin başarısı için yeterli bilgi ve doğru kararın şart olduğunu vurgulayan Dinçkök, şöyle devam etti:

"Birçok konuda olduğu gibi ekonomi yönetiminde şeffaflık eksiktir. Bilgi belirli ellerdedir. Ekonomiyi yönetenler dahi zamanında doğru ve yeterli derinlikte bilgiye ulaşamamaktadır. Hatta bilgi ve veri kıskançlığı vardır. Paylaşım azdır. Bu biçimde ancak günü geçirirsiniz, kalıcı reformlara cesaret gösteremezsiniz."

Dövizde tedbir alınmadı

İçine kapanık ve gizlilik esasına dayalı bir yönetimin başarılı olamayacağına işaret eden Dinçkök, "Paylaşım esastır. Geçirdiğimiz kriz bunu bir kez daha ortaya koymuştur. Göz göre göre döviz birikimindeki zayıflmaya yılboyu tedbir alınmamıştır" dedi.

Ekonomi yönetimin kendi içinde en geniş anlamda bilgi paylaşımı yapmasını ve sık sık özel kesim temsilcileri ile biraraya gelmesini isteyen Dinçkök, şunları söyledi:

"Yapısal tedbirler ve devletin küçülmesi gündeme geldiğinde dudaklar kilitleniyor ve şeffaflık bitiyor. Kamu bankaları, aşırı istihdam, kurumlararası ödenmeyen borçlar, değişik israf yönetmleri gündeme gelince tabu...

Geniş kitlelelerin özverisi ile yaratılan kaynaklar adeta iç ediliyor. Bunların hesabı verilmiyor. Devlet yıllardır gerçek denetime kapalı kalmış. Bu yapıyla ekonomiye rekabet gücü ve verimlilik kazandırabileceğimize inanmak güç. Başta vergi yoluyla olmak üzere devlete aktarılan fonlar hesabı verilmediği sürece böyle tüketilecektir."

Ömer Dinçkök, gelecek dış kredilerin geçici çözüm olduğunu da belirterek, "Ana çözüm bizim içimizden çıkacaktır. Yatırım ve üretime doğurganlık ve devamlılık kazandırmamız lazım. Devlet şeffaf olsun, sorunlarını paylaşma ve açma kültürünü geliştirsin" dedi. (AA)

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!