İşadamları kabinede revizyon istedi

Güncelleme Tarihi:

İşadamları kabinede revizyon istedi
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 23, 2001 14:11

İktisadi Kalkınma Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Meral Gezgin Eriş, Bakanlar Kurulu'nun bakan sayısının azaltıldığı ve siyasi istikrarı sağlayacak nitelikteki bakanlardan oluşacak biçimde yeniden düzenlenmesi gerektiğini belirterek, ''Kabine revizyonu hemen hiç gecikilmeden yapılmalıdır'' dedi.

Haberin Devamı

İTO binasında yapılan ''Türkiye-Avrupa Birliği İlişkileri'' konulu konferansın açılış konuşmasını yapan Eriş, AB'ye tam üyelik sürecinde zamanı verimli kullanmanın önemine değinerek, Helsinki Zirvesi sonrasındaki dönemin yaşanan ekonomik krizlerin de etkisiyle Türkiye'nin yeterince iyi değerlendirilebildiğini söylemenin mümkün olmadığını kaydetti.

AB ile ilişkilerin gündemin alt sıralarına itildiğini, tam üyelik müzakerelerinin başlamasının ön koşulu olan Kopenhag siyasi kriterlerine uyum yönünde somut adımlar atılamadığını savunan Eriş, siyasi kriterlere uyumun Türk halkının uzun süredir özlemini duyduğu ve Türk demokrasisinin çağdaş ülkeler düzeyine yükseltecek reformları içerdiğini aktardı.

İDAM CEZASININ KALDIRILMASI

Partiler arası uzlaşma komisyonu tarafından üzerinde görüş birliğine varılan ve önümüzdeki yasama döneminde Meclis'in süratle ele almasının beklendiği Anayasa değişikliklerinin Türk halkına yaraşır modern hukuk devletine ulaşılmasında önemli bir aşamayı teşkil edeceğine dikkati çeken Eriş, ''Aralarında idam cezasının kaldırılması, ifade özgürlüğünün genişletilmesi gibi Birliğin, Türkiye'den Kopenhag siyasi kriterleri çerçevesindeki beklentilerinin ve Türk toplumunun özlemlerinin yer aldığı toplam 37 değişiklik önerisinin en kısa sürede hayata geçirilmesi son derece önemlidir. Şüphesiz, 2001 yılının sonbaharında AB Komisyonu tarafından yayınlanacak olan Türkiye İlerleme Raporu öncesinde bu değişikliklerin tamamlanması adaylık sürecini kısaltacaktır'' diye konuştu. 

Türkiye ile AB arasındaki entegrasyonun geliştirilebilmesi için Türk ekonomisinin AB ülkeleri ile rekabet edebilir bir seviyeye gelmesinin yaşamsal önem taşıdığına işaret eden Eriş, art arda yaşanılan krizler nedeniyle ekonominin büyük yara aldığını kaydetti.

KAYGI VERİCİ

Bu sürecin, iyi yönetilmeyen bir ülkede ne ekonomik kalkınmanın, nede sürdürülebilir insani gelişmenin sağlanamayacağını açıkça ortaya koyduğunu kaydeden Eriş, şöyle devam etti: 

''Bu süreç, başta yönetim seviyesinde olmak üzere toplumsal yaşamı ilgilendiren tüm alanlarda köklü bir değişim anlayışının bir an önce hayata geçirilmesini zorunlu kılmaktadır. Yaşanan bunalım nedeniyle, değişik sektörlerde ve çeşitli kademelerde birçok kişi işini kaybetmiş, üretim durmuş, sanayi sektörü başta olmak üzere ekonominin tüm faaliyet alanlarında önemli ölçüde küçülme yaşanmış, toplumun tüm kesimlerinde büyük tahribat ve güvensizlik ortamı oluşmuştur. Tüm bunlar şüphesiz kaygı verici niteliktedir. Ancak, ülkemiz için esas yıkım, geleceğe yönelik umutlarımızı rafa kaldırmamızla ortaya çıkacaktır. Bu nedenle ekonomimizi güçlendirmek ve sorunların üstesinden gelmek için daha fazla çaba sarf etmekten başka şansımız yoktur. Bu noktada, halihazırda uygulanmakta olan güçlü ekonomiye geçiş programının önemli bir fırsat oluşturduğunu belirtmek isterim.''

KABİNE REVİZYONU

IMF ve Dünya Bankası tarafından sağlanan desteğin ve programın hayata geçirilmesi yönünde kaydedilen aşamaların olumlu olduğunu, ancak yeterli olmadığını anlatan Eriş, şöyle devam etti: 

''Beklenen siyasi istikrar ve güven ortamının bir türlü sağlanamaması piyasalardaki aşırı dalgalanmanın sürmesine neden olmakta, ekonomide taşlar yerine oturamamaktadır. Verimsiz siyasi tartışmalara artık son verilmelidir. Koalisyon liderleri, hükümet içinde mevcut olduklarını varsaydıkları sanal uyum ve uzlaşma pahasına sürdürdükleri kabine revizyonu yapmama dirençlerini bir tarafa bırakmalıdır. Bakanlar Kurulu hem bakan sayısının azaldığı, hem de ehliyetleri ve programa inançları ile siyasi istikrarı sağlayacak nitelikteki bakanlardan müteşekkil biçimde yeniden oluşturulmalıdır. Kabine revizyonu hemen hiç gecikilmeden yapılmalıdır. Bu, güveni oluşturmanın olmazsa olmaz koşuludur. İkinci adım, koalisyon liderleri ve tek tek bakanların programa inançlarını ekonomiyi düzlüğe çıkarma kararlılıklarını kanıtlayacak uygulamaları yine hemen hiç gecikmeden ortaya koymalarıdır. Ancak, etkin, gerçekten uyumlu kararlı sorunları ve çözümleri bilen ve bildiğini uygulama iradesine sahip bir hükümet ihtiyacımız olan güven ve istikrarın oluşmasını sağlayabilecektir. İstikrarın sürdürülebilmesi için ise üretim ve ihracatın artırılması yaşamsal önem taşımaktadır. Hükümet bu amaca yönelik çözümleri krizdenbirinci dereceden etkilenen reel sektör ile işbirliği içinde üretmelidir.'' 

Ekonomide gerçekleştirilecek kapsamlı reformların ülkemizin AB ile bütünleşme sürecini de önemli ölçüde hızlandıracağına dikkat çeken Meral Gezgin Eriş, şöyle devam etti: ''Türkiye artık bu kronik hale gelen kriz sarmalını aşmak ve çağdaş demokratik, güçlü ekonomiye sahip bir ülke olarak uluslararası platformda alması gereken yere ulaşmak zorundadır. Ülkemizin ve halkımızın daha fazla fedakarlığa ve zaman kaybına tahammülü kalmamıştır. Türk iş dünyası olarak bu sıkıntılı dönemi aşmak için geçmişte olduğu gibi bugün de üzerimize düşen her türlü sorumluluğu üstleneceğimizi, ancak alınmayan önlemlerin ve geciktirilen adımların da takipçisi olacağımızı ifade etmek isterim.'' 

AB ile 40 yıla yakın bir süredir devam eden ortaklık ilişkisinin her iki taraftan da kaynaklanan nedenlerle istenen hızda ilerlemediğini belirten Eriş, Türkiye'nin bu süreçte önüne çıkan fırsatları değerlendiremediğinin herkesçe bilindiğini kaydetti. 

''Tüm kurumları ve kuralları ile işleyen bir hukuk devletinin demokrasi ve insan haklarına saygının güçlü bir ekonominin var olduğu bir ülkede yaşamak bizim hakkımız ve bunu istiyoruz'' diye konuşan Eriş, siyasi ve ekonomik sorunların kaynağında Türkiye'nin bu alanlarda çağdaş dünyanın uyguladığı kurulları ve kurumları oluşturmamış olduğunun yattığına işaret etti. 

ONURUMUZU ZEDELETMEYELİM

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Hüsamettin Kavi ise başkalarının onurumuzu zedelememesine fırsat verilmemesini istedi. Kavi, şunları kaydetti: 

''Büyük ümitlerle yola çıktığımız enflasyonla mücadele programının maalesef çökmesinin üzerinden 7 ay geçmesine rağmen, piyasalarda hala denge sağlanamadığı ortada. Dalgalı kur politikası da başta olmak üzere pek çok yapının henüz istikrarlı bir yapıya kavuşmadığı da ortada. AB, ABD, Dünya Bankası'nın gözleri üzerimizdedir. 15 Haziran-15 Temmuz arasındaki istikrarsız yapı ve kura da yansıyan bu tablo ortalama yüzde 15 oranında bir değişimi beraberinde getirdi. Biray içindeki kayıp ortalama 1 katrilyon liranın altında değil. '' 

Dünya Bankası ve IMF ile yapılan bütün çalışmaların Türkiye'nin arzusu ile sürdürüldüğünü bildiren Kavi, sözlerini şöyle tamamladı: 

''Türk toplumunun onurunun zedelenmesine sebep olacak gelişmelerden kaçınmak zorundayız. Ama, bütün bunların yanında başkalarının da bizim onurumuzu zedelemesine fırsat vermemeliyiz. Türk insanın cebine hiçkimsenin 300-400 dolar koyması gibi bir tabloyla Türkiye karşı karşıya değildir. Aldığımız borçtur, öderiz. Borcumuza da tarih boyunca olduğu gibi sahibiz.'' 

Daha sonra kürsüye gelen TİM Başkanı Oğuz Satıcı ise ülke olarak son derece zor ve kritik bir dönemden geçildiğini ve temelinde siyasi istikrarsızlık olan krizin boyutlarının giderek büyüdüğünü ve piyasada oluşan güven bunalımının ekonomiyi etkilediğini söyledi. 

Krizin rakamsal verilerle tanımlanamayacak kadar vahim boyutlara ulaştığına işaret eden Satıcı, güçlü ekonomiye geçiş programının başarı ile tamamlanmasından başka alternatif kalmadığını söyledi. Satıcı, şöyle konuştu: 

''Başta siyasi irade olmak üzere programı uygulamakla sorumlu tüm kesimlerin sorunların üzerine kararlılıkla gitmesi şarttır. Geçmişte yaşanan deneyimlere baktığımızda, sorunları çözme yerine, erteleyen yönetimlerin krizlerin daha derinleşmesine neden olduğunu görüyoruz. Siyasi kadrolardan beklentimiz, kısır tartışmaları bir tarafa bırakarak tedbirleri kararlılıkla uygulaması ve güvensizliğin giderilmesidir. '' 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!