IMF: Türkiye Doğu Asya ülkeleri gibi büyüyebilir

Güncelleme Tarihi:

IMF: Türkiye Doğu Asya ülkeleri gibi büyüyebilir
Oluşturulma Tarihi: Ocak 02, 2006 00:00

IMF Research Bulletin’de yer alan "Türkiye Ülke Etüdü"nde Türk ekonomisinin 2005 yılındaki performansı didik didik edildi. IMF uzmanlarının araştırmalarından hareketle hazırlanan Ülke Etüdü’nde Hükümet övüldü, uyarılar da yapıldı. Değerlendirmede, "Türkiye’nin son makroekonomik politika disiplinini sürdürmesi ve yapısal reformları hızlandırması durumunda Doğu Asya ülkeleriyle benzer bir büyüme oranında büyüme potansiyeline sahip" denildi.

ULUSLARARASI Para Fonu (IMF) Research Bulletin adlı yayında yeralan "Türkiye Ülke Etüdü"nde, Türk ekonomisinin 2005 yılındaki durumu didik didik edildi, "Türkiye Doğu Asya ülkeleri gibi büyüyebilir" iddiasına yer verildi. Hükümetin bütçe açıklarını kapama yönündeki uygulaması övülürken, "Cari harcamalarda kısıntı yapılması ve geçici çözüm olarak vergilere çok güvenilmemesi" önerildi. Raporun sonuç bölümünde Türkiye’de işsizliğin oldukça yüksek olduğuna dikkat çekildi. IMF Research Bulletin’in Aralık sayısında Donald McGettigan tarafından hazırlanan Türkiye "Ülke Etüdü"nde, IMF ekonomistlerinin 2005 yılında Türkiye üzerine yaptığı araştırmalar biraraya getirildi, sonuçlar çıkarıldı.

UYGULAMALARA ÖVGÜ: "Krizden bu yana izlenen reformların etkinliğini ve Türkiye’nin ekonomik politikasının gelecekteki yönü için bir, yol işareti ortaya çıkarmayı amaçlayan Türkiye Ülke Etüdü’nde" 2000-2001 krizinden sonra Türk ekonomisinin dönüşüm geçirmiş durumda bulunduğu, ekonominin dört başarılı yıl için hızlı bir şekilde büyüdüğü, enflasyonun tek haneli rakamlara, faiz oranlarının keskin bir şekilde aşağılara düştüğü, kamu borç oranının da dikkate değer bir şekilde düşmüş bulunduğu belirtildi. Çalışmada bu kazanımları korumak ve ilerletmenin, gelecek yıllardaki temel ekonomik savaşımın temelini oluşturacağı belirtildi.

DOĞU ASYA ÜLKELERİ GİBİ: Türkiye’nin makroekonomik istikrar ve yapısal ekonomik reformlar doğrultusunda gerçekleştirdiği büyüme performansını iyileştirmenin, son IMF destekli programların temel amacı olduğuna değinilen Ülke Etüdü’nde şöyle denildi: "Mody ve Schindler (2005) bir araştırma yaparak Türkiye’nin büyüme göstergelerini ve bunu açıklayan faktörleri dikkatle gözden geçirdi. Analizleri gösterdi ki, performans özellikle 1980’den bu yana, temelde ticaretteki açıklık, finansal pazar liberalizasyonu ve daha geniş ekonomik reform çabaları nedeniyle dünya ortalamasından biraz daha iyi. Ancak araştırmacılar aynı zamanda Türkiye’nin bu dönemdeki büyümesinin yüksek oranda çalkantılı unsurlar içerdiğini ve 1990’ların sonunda yavaş yavaş azalmaya başladığını gösterdiler. Araştırma şunu da gösterdi: Ülkenin büyümesini aksatan temel faktörler, vergi, para ve finans politikalarındaki disiplinin zayıflığı olmuştu. Analizleri, ileriye bakıldığında, Türkiye’nin son makroekonomik politika disiplinini sürdürmesi ve yapısal reformları hızlandırması durumunda Doğu Asya ülkeleriyle benzer bir büyüme oranında büyüme potansiyeline sahip olduğunu öne sürüyor."

Geri dönüş riski var

IMF ekonomistlerinden Debrun’un 2005’te ülkeler boyutunda faiz dışı fazlayı belirleyen faktörleri tahmin ederek Türkiye’nin 2000 binden bu yana yaptığı mali düzenlemeleri ele aldığı kaydedilen Ülke Etüdü’nde "Bu düzenlemeler, özellikle etkili bir boyutta ve uzun ömürlülükteydi, geçmişle açık bir kırılma noktasına işaret ediyordu. Bununla birlikte bu kırılma noktasının sürdürülememesi ve Türkiye’nin faiz dışı fazlasının eski düşük düzeylere dönmesi riski de Debrun tarafından ülke boyutlu bir analizde ele alındı" denildi. Etüt’e şöyle devam edildi: "Ramirez Rigo (2005) ise Türkiye’nin mali düzenlemelerinin, sürdürülebilirliğin tipik kalite işaretlerini taşımadığını buldu: Rigo 2000’den bu yana olan düzenlemelerin, son döneme kadar temel olarak vergi artışlarıyla birlikte cari harcamalardaki artışa ve yatırım harcamalarının kesilmesine dayandığını saptadı. Daha güçlü ve daha disiplinli bir hükümetin ortaya çıkması aşırı bütçe harcamalarının kesilmesine yardımcı oldu ve destekledi. Bununla birlikte ileriye bakıldığında, cari harcama kesintilerinde yeni bir ayarlamaya doğru yönelinmesi ve geçici vergi artışlarına daha az itimat edilmesi, cari mali düzenlemelerin sürdürülebilir olmasına yardımcı olacaktır."

Yüksek borç enflasyon düşüşüne zarar verebilir

IMF Research Bulletin’de Klingen’in Türkiye gibi genişleyen pazar ekonomileri için uygun bir kamu borcu düzeyiyle ilgili literatürü gözden geçirdiği ve borcun sürdürülebilirliğindeki başarının yeterli olmadığı sonucuna vardığı çalışmasından sözedildi. Etüt’te, "Türkiye’nin yüksek düzeydeki kamu borcu, mali hakimiyetle ilgili bir konu olarak yükselmeye devam ediyor, bu enflasyonu azaltmaktaki para politikasının etkinliğine yavaş yavaş zarar verebilir. Kamu borcunun etkin yönetimi kredi sözleşmelerinin yenilenmesini sağlamakta ve yapısını şoklara karşı daha dirençli ve esnek kılmada temeldir" denildi. Çalışmada "Mücadele vadeleri uzatmaya devam etme ve dövize endeksli borçlanmaya güvenmenin giderek azaltmanın mücadelesidir" ifadesine yer verilirken finansal sektör reformunun da aynı şekilde 2000-2001 krizinin tekrar nüksetmesinin engellenebilmesi için programın odağında yer aldığı belirtildi. IMF Etüdü’nde ekonomistler Josefsson ve Marston’un önce bankacılık krizinde birden bire ortaya çıkan gelişmeyi ve otoriteler tarafından bunu kontrol altında tutmak için alınan önlemleri tanımladıkları, daha sonra devlet bankalarının yeniden yapılandırılmasını ve özel bankaların sermaye yapılarının yeniden düzenlenmesini de içeren, girişilmiş bulunan reformları açıkladıkları anlatıldı. "Bu strateji bankacılık sisteminin güçlendirilmesinde ve mudilerin güvenlerinin artırılmasında büyük çapta başarılı oldu" değerlendirmesi yapıldı.

Economist: TL’de devalüasyon olabilir

ECONOMIST grubuna ait Economist İntelligence Unit (EİU), Türk lirasının önümüzdeki 16-18 ayda önemli oranla değer kaybedeceği tahmininde bulundu. EİU tarafından yayınlanan "Türkiye: Ülke Görünümü" değerlendirmesinde göre Türk Lirası’nın değer kaybedeceği ve genişleyen cari açığın ekonomiyi kırılgan hale getirdiği belirtildi. EİU, Türkiye’deki iç politika cephesinde beklenen gelişmeleri değerlendirirken AKP’nin seçim sonrası da iktidarda kalacağı tahmininde bulundu. EİU şu değerlendirmeyi yaptı: "Sayın Erdoğan’ın liderliğindeki AKP hükümetinin Kasım 2007’de yapılması gereken genel seçime kadar ve seçimden sonra iktidarda kalmasını bekliyoruz. Daha çok 2005 yılının ilk yarısında meydana gelen bazı istifalara karşın AKP’nin hala parlamentodaki 550 sandalyeden yaklaşık üçte ikisini oluşturan geniş bir çoğunluğu bulunuyor ve Sayın Erdoğan kayda değer bir kamuoyu desteğine sahip olmayı sürdürüyor."

Tarımda istihdam yüzde 30’un da altına indi

AVRUPA Birliği’ne girişle birlikte tarımın ekonomideki ve istihdam üzerindeki ağırlığının Gelişmiş ülkelerde yüzde 2-3 seviyesine kadar inen tarımın payı Türkiye’de hala yüzde 30’lar düzeyinde bulunuyor. Türkiye’de de tarımını istihdam içindeki ağırlığının giderek azalması beklenirken, hızlı yaşanan çözülme ile birlikte işsiz sayısı da giderek artıyor. Özellikle ücretsiz aile işçisi olarak çalışanlar şehre göç ettiklerinde işsiz kalıyor. Kadınlar da ise durum daha da sıkıntılı görünüyor. Köylerde ücretsiz aile işçisi olarak çalışan kadınlar şehre geldiklerinde yapacak işleri olmadığı için iş aramaktan da vazgeçiyor. Türkiye’de hala çalışanların yaklaşık üçte birini bünyesinde tutan tarımda istihdamın hızlı çözülmesi diğer sektörlerde iş yaratılmasına karşılık işsiz sayısını da artırdı. Nitekim geçen yılın üçüncü çeyreğinde tarımda çalışanların sayısı 8 milyon 222 bin kişi düzeyindeyken, bu yılın Eylül ayı itibariyle bu rakam 6 milyon 661 bin kişiye geriledi. Yani bir yılda tarımda çalışan sayısındaki azalış 1 milyon 561 bin kişiyi buldu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Başkanı Ömer Demir, makro açıdan bu yaşananın çok da kötü olmadığı belirtirken, "Ancak çok hızlı bir çözülme var. Dramatik bir düşüş var" değerlendirmesi yaptı. Tarımda istihdamın azalmasını göç ve tarıma sağlanan doğrudan desteklere bağlayan Demir, "Türkiye’nin buradaki sorunu, tarımdan çözülen hizmetler veya diğerlerinde iş bulmaya uygun değil. Örneğin kadınlar şehre geldiğinde direkt iş gücünden çıkıyor ve iş gücünün yapısını değiştiriyor. Kadınların işgücüne katılım oranı da bu yüzden düşüyor" diye konuştu.

İşsizliğe dikkat edin

DONALD McGettigan’ın Türkiye Ülke Etüdü şöyle bitti: "Sonuç olarak, geçen yıllardaki etkileyici büyüme göstergelerine karşın, Türkiye’de işsizlik de yüksek bulunuyor. Verghis (2005) ayrıntılı olarak Türkiye çalışma piyasasındaki son gelişmeleri düşük istihdam ve iş gücü katılım oranlarını, özellikle de kadın işçiler açısından analiz etti. Verghis, istihdamın büyümesinin önündeki engelin, iş güvencesiyle ilgili son yasal düzenlemelere uymanın getirdiği maliyet olduğuna, bu tutarın ise OECD üyesi ülkelerdeki ortalamanın iki katından fazla bulunduğuna dikkat çekti."
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!