Döviz havalesi yasağı liranın onurunu kurtarır mı?

Güncelleme Tarihi:

Döviz havalesi yasağı liranın onurunu kurtarır mı
Oluşturulma Tarihi: Kasım 12, 2001 00:00

GEÇEN haftaya kadar ya kimse farkında değildi, ya da bilerek ‘‘uyuduk’’...Türkiye, 9 Kasım Cuma günü Mustafa Kutlay'ın ‘‘Türk'ün Türk'e döviz havalesi yasak’’ başlıklı haberiyle Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar'ın içerdiği yasakları yeniden hatırladı.Bir yabancı banka, döviz havalelerindeki mevzuatta kafasına takılan bir ayrıntıyı Merkez Bankası'na sordu. Merkez Bankası da 32 Sayılı Kararı uygulamakla görevli Hazine Müsteşarlığı'ndan görüş istedi. Hazine'den gelen görüş (mukteza) yabancı bankaya Merkez Bankası'nın yanıt yazısıyla bildirildi:‘‘Türkiye'de yaşayanlar yurtdışında yaşayanlardan döviz havalesi kabul edebilir. Türkiye'de yaşayanlar, yine Türkiye'de yaşayan bir başka kişiden döviz havalesi kabul edemez.’’Aslında geçen hafta başından beri bankaların birçoğunun eline geçmiş olan bu yanıt, Hürriyet'in ekonomi sayfasından tüm kamuoyunun bilgisine sunulunca ortalık karıştı. Bankacılar arasında bir tartışmadır başladı:‘‘Biz şimdi Türk'ün Türk'e döviz havalesini kabul etmeyecek miyiz? Bugüne kadar yasadışı işlem mi yapıyorduk? Şimdi ne yapacağız?’’Ardından Merkez Bankası'yla Hazine arasında küçük bir gerginlik yaşandı: ‘‘Bu konuyu şimdi gündeme getirmeye gerek var mıydı?’’DÖVİZLİ KAĞIT DA YASAKKonuyu bankacılarla konuşurken, bir bankacı hatırlattı... Benzeri bir yasak şirketlerin yurtiçinde dövizli kağıt çıkarıp halka ya da başka kurumlara satmaları da yasakmış.Geçmişte bir şirket, dövizli kağıt çıkarmak üzere ilgili birimlere başvurmuş.Yine konu 32 Sayılı Karar'ı ilgilendirdiği için Hazine Müsteşarlığı'ndan ‘‘mukteza’’ istenmiş. Hazine o zaman da, ‘‘Türkiye'de faaliyet gösteren şirketlerin yurtiçinde dövizli kağıt çıkarıp pazarlaması yasak’’ demiş. Bunun üzerine söz konusu şirket, yurtdışında dövizli kağıtlarını kote ettirmiş. Sonra da dönüp dışarda kote ettirdiği dövizli kağıtlarını getirip yurt içinde pazarlamış. Bir bankacı, konuya şu yorumu getiriyor:‘‘Bu mantık önce 1984'te, sonra da 1989'da değişip serbestleşen kambiyo rejiminin ruhuna aykırı. Sen Türkiye'de yaşayanların döviz hesabı açmasına izin ver. Bankalardaki mevduatın yüzde 56'sı, yani 45-50 milyar dolarlık bölümü döviz olsun, sonra da dönüp dövizli havaleyi, dövizle şirket kağıdı çıkarılıp pazarlanmasını yasak say. Böyle şey olur mu?’’Bir başka bankacı, devletin kendisinin hem bankalara, hem de vatandaşlarına doğrudan dolar tahvili sattığını hatırlatıyor ve ekliyor:‘‘Tabii ki devlet bu. İstediğini yapar. Bu karar devleti değil, vatandaşı bağlar. Ama, bu ayrım vatandaşın kafasını bulandırır.’’Gerçekten de hem bankalar, hem de parası olan vatandaş gırtlağına kadar dövize gömülmüş, ‘‘güvenli günler’’i bekliyor. Siz bu ortamda ‘‘Türk'ün Türk'e döviz havalesi yapması yasak’’ diyorsunuz. Bu tutum Türk Lirası'nın onurunu kurtarmaya yeter mi?Sorması benden, tartışması sizden.İhracatla ayakta durmayı öğrendikCAPİTAL Dergisi'nin ‘‘En Beğenilen Şirketler’’ ödül töreninde Koç Holding DTG Başkanı Hasan Subaşı'yla sohbet ederken, ‘‘Moralim bozuk, umudum tükeniyor. Siz ne düşünüyorsunuz?’’ dedim.Subaşı, beni yatıştırmaya çalıştı: ‘‘Geçmişe dön bak, Türkiye neleri başarmış. Çok ağır bir kriz yaşadığımız kesin, ama iyi yönetimle, doğru adımlar atılmasıyla Türkiye bu krizi atlatır. Bu kriz, bize birşey daha gösterdi. Al Arçelik'ten örnek. Arçelik için iç piyasanın ne kadar önemli olduğunu bilirsin. Ama Arçelik, kriz ortamında üretiminin yüzde 60'ını ihraç eder konuma geldi. Yani, Türkiye pazarı olmasa da dimdik ayakta durabileceğini gösterdi. Bu da bizim için önemli bir kazanım, deneyim.’’Subaşı'nın verdiği Arçelik örneği gerçekten de önemli. Arçelik bununla da yetinmiyor, Avrupa'nın göbeğinde kendi boyutunda bir gruba talip oluyor.Böylesi güzel şeyleri duyunca yeniden umutlanıyorum.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!