Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), krizlerin maliyetinin 47.2 milyar dolarla 2001 yılı milli gelirinin yüzde 32'sine ulaştığını bildirdi.BDDK tarafından düzenlenen basın toplantısında, ''Türk Bankacılık Sektörünün Güçlendirilmesine Yönelik Çabalar ve İmar Bankası Olayı'' başlıklı raporu açıklandı. BDDK Başkan Yardımcısı Ercan Türkan, sunum öncesi yaptığı konuşmada, İmar Bankası olayının sektör ve ülke gündeminin bir nolu konusu haline geldiğini ancak sektördeki kazanımların ikincil plana atılmış durumda bulunduğunu söyledi. Sistemin tamamı yerine sadece bu konuya odaklanmanın yanlışlığına işaret eden Türkan, ''Tek bir günah keçisi aranıyor olması, mevcut kazanımların kaybedilmesi riskini de beraberinde getiriyor'' dedi. Başkan yardımcıları Nebil İlseven ve Ercan Türkan tarafından sunulan raporun, ''Yaşanan tecrübeler ışığında İmar Bankası olayından çıkarılan dersler'' başlıklı bölümde, en önemli aşamanın lisans verme aşaması olduğunun bir kez daha görüldüğü vurgulandı. Diğer ülkelerde de rastlanıyor olmasının yolsuzlukları haklı göstermeyeceği vurgulanan raporda, şu görüşlere yer verildi: "Ancak, insan unsurunun olduğu her yerde, hatta en gelişmiş ekonomilerde ve en köklü ve güçlü finansal kuruluşlarda dahi, bir operasyonel risk faktörü olarak yolsuzlukla karşılaşılabilmektedir.    İç kontrol sistemlerindeki zayıflıklar yolsuzluklar için elverişli bir ortam yaratmaktadır. Bilgi işlem sistemleri sağladıkları yararlara rağmen aynı zamanda önemli bir operasyonel risk kaynağı olmaktadır.''    Denetim otoritelerine düşen görevin yolsuzlukları teknolojinin imkar verdiği asgari seviyeye çekebilecek ve bunları en etkin ve en kısa sürede tespit edecek teknikleri geliştirebilmek olduğu dile getirilen raporda, bu görevin etkin şekilde yerine getirilmesinin, yerinde denetim sürecinde finansal dedektiflik tekniklerinden de yararlanmayı gerektirdiği kaydedildi. ''En yakın ve sıcak gündemimizi İmar Bankası sorununun çözülmesi oluşturmaktadır'' denilen raporda, bu çerçevede tasarruf sahiplerinin mağduriyetlerini en aza indirecek bir ödeme planının hazırlanarak uygulamaya sokulacağı, tasfiye sürecinin süratle sonuçlandırılacağı belirtildi. Raporda, kamuya olan maliyeti azaltmaya yönelik takibat süreçlerinin de sonuçlandırılacağı, sorumlulara cezai müeyyidelerin uygulanması konusunda gereken çabanın gösterileceği vurgulandı.        KRİZLERİN MALİYETİ Rapora göre, krizlerin maliyeti 47.2 milyar dolarla 2001 yılı milli gelirinin yüzde 32'sine ulaştı. Kamu bankalarının görev zararı, 19 milyar
dolar, kamu bankalarına sermaye desteği 2.9 milyar dolar, Fon bankalarının çözümlenmesi 22.5 milyar dolar, özel banka sermayelerinin güçlenmesi 2.8 milyar dolar olarak maliyette yer aldı. Faizler ve kur değişim nedeniyle Fon'un Hazine'ye borcu, 31 Temmuz 2003 tarihi itibariyle 28.2 milyar dolara yükseldi. Devralınan bankalarda toplam yükümlülüklerin, mevduat sahipleri bazında 26 milyar dolar, diğer alacaklılar bazında 6 milyar dolar dolar olmak üzere toplam 32 milyar dolar olduğu kaydedilen raporda, sigortaya tabi mevduat nedeniyle kamunun riskinin 16.8 milyar dolar, tasfiye halinde alacaklılar ve sigorta kapsamı dışındaki mevduat sahiplerinin riskinin de 15.2 milyar dolar olduğu kaydedildi. Bankaların, yabancı kreditörlerin haklarını gözetmek için Fon'a devredilmediğide vurgulanan raporda, devir tarihi itibariyle toplam yurtdışı yükümlülüklerin 1 milyar 260 milyon dolar olduğu bunun toplam yükümlülükler içindeki payının yüzde 4.1 düzeyinde bulunduğu dile getirildi.    Raporda, devir zararlarının yüzde 65'inin hakim ortaklara ait olduğu belirtilerek, toplam devir zararının, hakim ortaklardan alacaklar 11 milyar dolar, operasyonel zarar 6.3 milyar dolar olmak üzere 17.3 milyar dolar olduğu belirtildi. Fon tarafından devralınan 8.1 katrilyon liralık aktifin yüzde 60'ını hakim ortaklardan alacakların oluşturduğuna işaret edilen rapora göre, gayrinakti riskler dikkate alındığında hakim ortakların kullandıkları kaynak miktarı 11.6 milyar dolar seviyesine yükseliyor. Hakim ortakların kendi bankalarından 9 milyar 906 milyon dolar, devralınan diğer fon bankalarından 1 milyar 733 milyon dolar kredi kullandıkları belirlendi. TMSF'nin toplam tahsilatı 1.8 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bunun 1 milyar 308 milyon doları kredi tahsilatı, 229 milyon doları iştirak satışı, 141 milyon doları banka satışından sağlandı.     HAKİM ORTAKLARDAN 10 MİLYON DOLARLIK TAHSİLAT Fon'un, fon bankaları tarafından yapılan satışların satışlar ve Çukurova Grubu ile yapılan sözleşme kapsamında devredilen iştiraklerin hariç tutulduğu toplam tahsilatı 1.8 milyar dolar oldu. Bu rakam içinde hakim ortaklar ve kurumsal kredi tahsilatından 1 milyar 259 milyon dolar olmak üzere toplam 1 milyar 308 milyon dolar, banka satışından 141 milyon dolar, gayrimenkul satışından 150 milyon dolar, menkul satışından 1 milyon dolar ve iştirak satışından sağlanan 229 milyon dolar yer alıyor.    Özellikle hakim ortaklardan olan 11 milyar dolarlık kredi alacağının önemli bir bölümünün protokole bağlandığı dile getirilen raporda, 31 Ağustos itibariyle, hakim ortakların protokole bağlanan 3 milyar 644 milyon dolarlık kredi borcunun sadece 10 milyon doları ödendi.    Kurumsal müşterilerin protokole bağlanan 719 milyon dolarlık borcunun 115 milyon doları tahsil edilirken, bireysel müşteriler protokol kapsamındaki 6 milyon dolarlık borcun yarısını ödediler. TMSF'nin tahsilatının neden düşük kaldığına da değinilen raporda, bunun nedenleri arasında, 7672 sayılı Kanun ile görevlendirilen mahkemelerin diğer davalardan kaynaklanan ağır iş yükü, davaların uzaması için davalılar tarafından her yola başvurulması ve borçlunun mal varlığının TMSF'nin alacağına yetmemesi olarak gösterildi. Borçlunun mal varlığının TMSF alacağına yetmediği hallerde tahsilatın mümkün olamadığı belirtilen raporda, TMSF'ye devrolunmadan önce bankaln, mali sorunlarını gizlemek ve açıklayabilmek amacıyla grup şirketlerini kullandıkları bildirildi.     İMAR HARİÇ 5 BİN 685 DAVA AÇILDI İmar Bankası hariç olmak üzere TMSF'nin hukuk mücadelesinin de sergilendiği rapora göre, 30 Ağustos 2003 itibariyle, İmar Bankası hariç olmak üzere, 1926'sı hakim ortaklara, 505'i yöneticilere karşı olmak üzere toplam 5 bin 685 adet dava açıldı. TMSF, dava ve icra dosyalarını 606'sı sözleşmeli, 172'si kadrolu toplam 778 avukat takip ediyor. Fon'un ilamlı icra takipleri 34, ilamsız icra takipleri 4 bin 298,12 bin 756 firmaya kredi alacakları için dava yoluyla takipler de 30 bin 522'yi bulurken, Bankalar Kanunu'na, Türk Ticaret Kanunu'na ve diğer kanunlara aykırılıktan dolayı toplam 1307 suç duyurusunda bulunulduğu bunların 42'sinin kesinleştiği de belirtildi."MEVDUAT TUTARININ 8 KATRİLYON OLDUĞU ORTAYA ÇIKTI"Raporda, ''Yapılan çalışmalar sonucu BDDK'ya son raporlama tarihi olan 25 haziran itibariyle 746.9 trilyon lira olarak bildirilen tasarruf mevduatı tutarının yaklaşık 8 katrilyon 144 trilyon lira seviyesinde olduğu ortaya çıktı'' denildi. BDDK Başkan Yardımcısı Ercan Türkan ve Fon Başkan Yardımcısı Nebil İlseven tarafından sunumu yapılan ''Türk Bankacılık Sektörünün Güçlendirilmesine Yönelik Çabalar ve İmar Bankası Olayı'' başlıklı raporda, İmar Bankası'nın Fon'a devrinden önce yaşanan olağanüstü gelişmelere ilişkin bölümde, 12-25 Haziran döneminde bankadan toplam 89.8 trilyon lira ve 24.7 milyon dolarlık mevduat çekilişinin yaşandığı, 12 Haziran'da 41.9 trilyon lira olan net likiditenin 25 haziran itibariyle 6.6 trilyon liraya düştüğü kaydedildi.    Talimatlara aykırı bir şekilde off-shore hesaplarının mevduata dönüştürüldüğüne ilişkin emareler görüldüğü vurgulanan raporda, bunun üzerine Bankalar Yeminli Murakıplar Kurulu'ndan yerinde inceleme yapmasının istendiği belirtildi. Bankanın 26 Haziran tarihinde BDDK'ya bilgi ve belge göndermeyi kestiği ve bu suretle uzaktan gözetimi engellediği, aynı tarihte BDDK tarafından atanan yönetim kurulu üyeleri dışındaki üyelerin toplu halde istifa ettikleri kaydedilen raporda, ''Söz konusu kişiler böyle bir dönemde Türk Ticaret Kanunu ve Borçlar Kanunu hükümleri gereğince kendilerinden beklenen özen ve basireti göstermeyerek, istifalarıyla bankayı yönetim zaafiyetine düşürmüşlerdir'' denildi. NEDEN FARKLI BİR YOL İZLENDİ? Fon'a devre ilişkin olarak ''Neden İmar Bankası için farklı bir yol izlendi?'' başlıklı değerlendirmede şu görüşlere yer verildi: "Daha önce yönetim ve denetimi Fon'a devredilen bankaların faaliyet izinleri devir tarihinde kaldırılmamıştır. Bu bankalar için yeniden yapılandırılarak elden çıkarma stratejisi benimsenmiştir. 20 banka için izlenen yöntem gereğince, devralınan bankanın bilanço içi ve dışı düş yükümlülüklerinin fon tarafından üstlenilmesi gerekmektedir.   Eldeki veriler, bankanın bilanço içi yükümlülüklerini tamamına yakınının 50 milyar liranın altındaki tasarruf mevduatından, bilanço dışı yükümlülüklerinin ise büyük ölçüde Uzan Grubu risklerinden ibaret olduğunu göstermekteydi.    Böyle bir yol, mudilerin haklarının korunması açısından pratikte bir fark ortaya çıkmayacağı ve Gruba ait yükümlülükler üstlenilmeyerek kamusal maliyet en aza indirileceği için tercih edilmiştir.''    İmar Bankası'nda ilk incelemeler neticesinde işlemlerin kayıt dışı bırakıldığı veya eksik beyan edildiği ve gerçek mevduat rakamının kamu otoritelerinden gizlendiğinin ortaya çıkmasından dolayı, ilan edilen sürecin uzadığı belirtilen raporda, banka kayıtlarına ulaşılmasının, Merkez Yatırım'daki canlı kayıtlar ve yedekleme sistemleri tamamıyla kapatılarak, durdurulan bilgi-işlem raporlarının ikamesinin, kilit konumdaki yöneticilerin toplu halde istifa etmesiyle engellendiği bildirildi.    Yapılan çalışmalar sonucu BDDK'ya son raporlama tarihi olan 25 Haziran itibariyle 746.9 trilyon lira olarak bildirilen tasarruf mevduatı tutarının yaklaşık 8 katrilyon 144 trilyon lira seviyesinde olduğunun ortaya çıktığı da vurgulandı. Kamu otoritelerine bildirilenin yaklaşık olarak 10 katı kadar gizlenen mevduat olduğunun ortaya çıkması üzerine, bu büyüklükteki bir ödemenin TMSF kaynaklarından karşılanması mümkün olamadığı için Hazine Müsteşarlığı ile Hükümetin devreye girmesinin gerektiği belirtildi.   İmar Bankası mudilerine yapılacak ödemelere ilişkin esasları belirlenen kararname taslağının 12 Eylül 2003'de Hazine Müsteşarlığı'na gönderildiği dile getirilen açıklamada, kararnamede belirtilecek usul ve esaslara uygun olarak ve bütçe imkanları çerçevesinde ödemelerin yapılacağı vurgulandı. Kayıt sisteminin nasıl manipüle edildiğinden şube müdürlerinin durumuna kadar ayrıntılara yer verilen raporda, incelemeler neticesinde 12 Haziran tarihli talimattan sonra tasarruf mevduatı içerisinde off-shore'dan dönüşütürülen mevduatının 616 trilyon lira, 17.5 milyon dolar ve 9.4 milyon
Euro tutarında olduÄŸunun belirlendiÄŸi duyuruldu. BDDK, DÄ°BS MAÄžDURLARINA ÖDEMEYE OLUMLU BAKIYOR 30 Haziran 2003 tarihi itibariyle devlet iç borçlanma senedi (DÄ°BS) portföyü 15 milyar lira olan bankanın DÄ°BS satışı yapıyor gibi göstermek suretiyle de müşterilerinden 728.4 trilyon lira tutarında para topladığının ortaya çıktığı belirtilen raporda, ''Kurumumuz, DÄ°BS maÄŸdurlarına ödeme yapılması konusuna olumlu bakmaktadır. bu husustaki önerimiz, 12 Eylül 2003 tarihli yazımızla yetkili organ olan Hazine MüsteÅŸarlığı'na iletilmiÅŸtir'' denildi.       BDDK BaÅŸkanı Engin Akçakoca, basın toplantısında soruları yanıtlarken de, İmar Bankası'nda hakim ortağın bankayı geri istemesiyle ilgili muhabatın BDDK ve Fon olmadığını söyledi. Akçakoca, ''Onun baÅŸka herhalde temas yolları vardır diye düşünüyorum. Yasa bankaların mali durumlarının ne zaman ne olduÄŸunu tarif ederek hangi iÅŸlemin uygulanabileceÄŸini emrediyor. Dolayısıyla BDDK da bunun dışında bir iÅŸlem yapamıyor'' dedi. Tüm kurumların ve denetleyicilerin Ä°mar Bankası'nda olanları görmemiÅŸ olmalarının olaya daha deÄŸiÅŸik bir boyut kazandırdığını da belirten Akçakoca, ''Bunun ortaya çıkması ancak finansal dedektiflikle mümkün olabilecek bir olay diye deÄŸerlendiriyoruz. Bu iÅŸlem ve bilgi teknolojleri kullanılarak bu tür yapılan olaylara deÄŸiÅŸik yaklaşılması ve deÄŸiÅŸik ele alınması bize bir ders olarak ortaya çıkıyor'' diye konuÅŸtu.    Bir baÅŸka soru üzerine, hazırlıkları sürdürülen tahsilatın hızlandırılmasına iliÅŸkin yasa konusunda bir çalışma yaptıklarını da kaydeden Akçakoca, ''Bunun aksayan yönleri olacağına inanıyoruz. Çünkü canlı bankacılık sistemini de etkiliyor. Dolayısıyla biraz daha ciddi bakmakta yarar var. Bankalarda çalışan kiÅŸileri doÄŸrudan etkiliyor. Biraz farklı yaklaÅŸmakta yarar var'' dedi.     ''BANKANIN BÄ°LANÇOSU DA YOK'' Akçakoca, hazırlanan yasanın Adabank ve Telsim'in durumunu etkileyip etkilemeyeceÄŸinin sorulması üzerine de, ÅŸu anda bu konuda birÅŸey söyleyemeyeceÄŸini kaydetti. Engin Akçakoca, Ä°mar Bankası'nda mudilerin ve DÄ°BS maÄŸdurlarına somut hangi çözüm önerisi öngördüklerinin sorulması üzerine de, mevduat konusunda öneriyi Hazine ile birlikte yaptıklarını, ilgili kararnamenin çıkmasıyla detayların açıklanmasının daha doÄŸru olacağını ifade etti.    Engin Akçakoca, DÄ°BS için de bir yasa taslağı hazırlayıp gönderdiklerini belirterek, ''Olumlu bakıldığını da tahmin ediyorum. Ama hükümetin bileceÄŸi bileceÄŸi bir iÅŸ'' diye konuÅŸtu. Akçakoca, ''Ödemelerin ne zaman yapılacağına iliÅŸkin öngörünüz varmı?'' sorusuna da ''Yok'' yanıtını verdi. Ä°mar Bankası'nda bilançoyu henüz oluÅŸturamadıklarını, ÅŸu anda ellerinde devlet iç borçlanma senetleri ve mevduat dökümünün bulunduÄŸunu kaydeden Akçakoca, gün gün geriye giderek bu bilançoyu oluÅŸturmaya çalışacaklarını bildirdi. Akçakoaca, ''Bizim yaptığımız çalışmada bir tarih itibariyle mevduat dökümü ve devlet iç borçlanma senedi dökümünü yakalayabiliyoruz. Bizim için önemli olan da o zaten. Bankanın kendi sisteminde de zaten 170 günden fazla geriye gitmek mümkün deÄŸil. Ama geriye gidilmesine iliÅŸkin kayıtlara da zaten ÅŸu anda ulaÅŸamadık. Åžu anda bankanın bilançosu da yok. Yok edilmiÅŸ ve karartılmış. Dolayısıyla bir mevduat ve bunun dışında baÅŸka pasif varsa bunun karşılığı, hangi kaynaklarda kullanıldığı, nerelere plase edildiÄŸi de ÅŸu anda görülebilir durumda deÄŸil'' diye konuÅŸtu.Â
button