BDDK: Çantada keklik değiliz

Güncelleme Tarihi:

BDDK: Çantada keklik değiliz
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 09, 2006 14:25

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Tevfik Bilgin, İstanbul’a taşınma konusunda Merkez Bankası dışındaki BDDK ve diğer kurumların “çantada keklik” gibi görülmesini eleştirerek, “Merkez Bankası’na tanınan mali ve sosyal haklar, personel anlamında, yarısı bize tanınsın biz yarın İstanbul’a taşınırız” dedi.

Bilgin, CNN Türk’te katıldığı canlı yayında, piyasalarda yaşanan dalgalanmanın bankacılık sektörüne etkisi ve İstanbul’a taşınmaya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

“ÇANTADA KEKLİK”

Bilgin, BDDK’nın İstanbul’a taşınması konusunda, “Biz de izliyoruz tartışmaları. Bizim ilişikli olduğumuz Sayın Bakanımızla görüş alışverişinde bulunmadık. Kurulumuzda da alınmış bir karar yok” dedi. Tartışmaları izlerken, birkaç kurumun isminin geçtiğini söyleyen Bilgin, şunları kaydetti:

“Taşınabilir de çünkü mutfak ordadır, ancak her nedense Merkez Bankası’nın arazisinden, buraya yapılacak projeye, yapılacak binanın büyüklüğüne, katlarına belki bir gün sonra havalandırma sistemi de tartışılacak. Bunlar tartışılırken sanki BDDK ve diğer kurumların çantada keklik gibi görülmesi de beni rahatsız ediyor. Bu ülkede bankacılık sistemi iyi işlemezse, siz isterseniz en yüksek binada oturun hiçbir şey yapamazsınız. Dolayısıyla hakkımızın yendiğini düşünüyorum. Bu gibi kurumlar iyi çalışmak zorunda, Merkez, BDDK ve diğer kurumlar, motivasyon çok önemli.”

Taşınma meselesinin bu kurumlarda çalışanların gelecek planlarını etkilediğini söyleyen Bilgin, “Bunların arkadaşlarımızın gündemini oluşturması, motivasyonu etkiliyor. Ama şunu da kesinlikle emin olunuz, bu da bir takdir meselesidir. Biz verilen kararlara uyarız sonuçta bizim Kanunumuzun o maddesinin değişmesine bağlı. Merkez Bankası’na tanınan bağımsızlık, Merkez Bankası’na tanınan mali ve sosyal haklar, personel anlamında, yarısı bize tanınsın biz yarın İstanbul’a taşınırız” diye konuştu.

“SEKTÖRDE YABANCI PAYI YÜZDE 50’LERE ULAŞACAK”

Bilgin, küresel sermayenin bankacılık sektörüne ilgisinin 2005 başından bu yana arttığını belirterek, Mayıs 2006 sonu itibariyle aktif büyüklük içinde yabancı sermaye payının yüzde 17.5 olduğunu bildirdi. Borsada işlem gören hisseler de dikkate alındığında bu payın yüzde 33'e yükseldiğini vurgulayan Bilgin, gelecek dönemde Halkbank'ın özelleştirilmesi ve diğer bankalardaki gelişmelerin sonuçlanmasıyla yabancı payının birden zıplayabileceğini ve Borsa'daki paylarla birlikte yüzde 50’leri yakalayabileceğini söyledi.

“BDDK NOTER MAKAMI DEĞİL”

BDDK ve personelinin bankacılıktaki birleşme ya da satın almaları “kılı kırk yararak” incelediğini anlatan Bilgin, “Bu Kurumu, Ankara’da iş bittikten sonra, el sıkıştıktan sonra, nasıl olsa noter makamı geleni onaylar gibi düşünmeyin. ‘Biz anlışırız, bunlar izin verir, nasıl olsa halka açık bir bankayız, buradaki dalgalanmaya tahammül dahi izin vermezler’ gibi yorumlar yapılıyor olabilir. Lütfen bu yorumları dikkate almayın” dedi.

Bilgin, bundan sonra bir bankayla görüşmeye başlayan bankanın ciddi aşamaya gelindiğinde, satıcı banka ve potansiyel alıcıların BDDK’ya vizyon, misyon niye bu ülkeye gelmek istediği, amaçları ve niye bu bankayı almak istediğine ilişkin bir sunum yapması gerektiğini açıkladı. Bilgin, “Yani iş bittikten sonra önümüze gelsin istemiyoruz” dedi.

“HERKESE İZİN VERECEĞİMİZ ANLAMINA GELMEZ”

Bilgin, bugüne kadar Türkiye’ye gelen yabancı bankalardan izin verilmeyen olmadığını belirtirken, “Ama bu bundan sonra da herkese izin vereceğimiz anlamına gelmez” dedi. Bilgin, “Burası bir onay makamı değil, regülatör anlamında bu kurumu algılamanız lazım” dedi.

“DALGALANMADAN ALNIMIZIN AKIYLA ÇIKTIK”

Dalgalanmayla bazı bankaların dönem dönem yaptıkları mevduat, kredi ve bireysel kredi faizlerindeki irrasyonel davranışları rasyonel hale getirdiğini söyleyen Bilgin, “Bankacılığımız tek bir derdi vardır o da istikrardır. Dalgalanma bize şunu göstermiştir. Ekonomideki kurların yukarı çıkması bankaları çok fazla etkilememiştir. Önemli olan faizlerdeki yükselmedir” dedi.

Bilgin, BDDK’nın öneminin bu dalgalanmada daha da anlaşıldığını belirterek, “Merkez Bankamız istediği her kararı alsın, dahiyane buluşlar yapsın, dahiyane enstrümanlar geliştirsin, eğer bir ülkede bankacılık sistemi iyi işlemiyorsa ve otorite istediği gibi davranamıyorsa, bir şekilde bazı sınırlamalara tabiyse bu kararların hiçbiri başarılı olamaz. Bunu 2001’de gördük. Bu dönemde de gördük. Ama biz alnımızın akıyla bu dalgalanma döneminden de başarıyla çıktığımızı düşünüyoruz” dedi.

SİSTEME KENDİSİNİ TEST ETME OLANAĞI VERDİ”

Tevfik Bilgin, dalgalanmanın sisteme kendisini test etme olanağı verdiğini söyledi. Bilgin, “BDDK’nın öngörüleri, bazı düzenlemelerinin ve banka bazında aldığı önlemlerin ne kadar önemli olduğunun, bunları zamanı gelince bankacılarımızın anladığını göstermiştir. Çoğu bankamızın risk kültürünün artışı da bizi sevindirmiştir” dedi.

Bilgin, dalgalanma sırasında “eyvah 2001 gibi bir olay olur mu” diye düşünmediklerini belirterek, “Çünkü süreç başlamadan da bankaların durumunu biliyorduk” dedi. Ek bir şey yapmak gerekirse yaptıklarını ve bundan sonra da yapacaklarını vurgulayan Bilgin, “sermaye yeterliliğinde bir miktar aşağı düşen bir banka varsa, kardan temettü dağıtma veya yeni şube açma” diyebileceklerini de söyledi.

“BDDK’NIN İHTİMAMLA BÜYÜTÜLMESİ LAZIM”

Bilgin, BDDK‘nın 270 tane teknik personeli bulunduğunu bunların yüzde 87’sinin 10 yılın altında olduğunu belirterek, “Bu kurumun ihtimamla büyütülmesi lazım” dedi. Kurum’da çalışanların çok yetenekli ve kendilerine has özellikleri olduğunu söyleyen Bilgin, “Bu arkadaşların ihtimamla eğitilmesi, sektörün tanıtılması ve yetiştirilmesi lazım. Çünkü sektörün geleceği için bunlar önemli. Finans sektörü hassas bir sektör buradaki dalgalanma, bir sorun sizin bizim cebimize dönüyor. Vergi veya başka şekilde” diye konuştu.

BDDK’nın asli görevinin bankaların mali bünyesinin incelenmesi olduğunu ifade eden Bilgin, ancak son dönemde, özellikle İmar Bankası olayından sonra BDDK çalışanlarının bankalara dahi gidemediğine işaret etti. Bilgin, Türkiye’deki hemen hemen tüm savcılıklardan bilirkişi anlamında BDDK çalışanlarının talep edildiğini, bunların hepsinin çetrefilli ve “pis işler” olduğunu belirterek, bu işler arasında “asli görevin” yapılamadığını, ancak insanüstü gayretle bu işlerin yapıldığını kaydetti.

Bilgin, “Biz takdir beklemiyoruz. Şu konuda hakkımızın verilmesini istiyoruz. Bağımsızlık, bağımsızlığın kutsanması ve hassasiyet bir nebze de olsa bu kurum ve personeli için gösterilsin” dedi.

Bilgin, Kurum çalışanlarının yazılı hiçbir talimat olmadan alınıp başka kurumlara götürülmesinin motivasyonu bozucu etkisi nedeniyle yanlış olduğunu belirterek, “Bu arkadaşların çalışma şevkini kırar. Benim bile çalışma şevkimi kırar ve işler aksar” diye konuştu. Kurum çalışanlarının maaş gibi konularda yerden yere vurulmamasını isteyen Bilgin, bu kişilerin BDDK’dan ayrıldıkları zaman istedikleri yerlerde iş bulabilecek nitelikte olduğunu anlattı.

Bilgin, Türk bankacılık tarihinde ilk defa bir özel bankanın haziran sonu itibariyle Türkiye’nin en büyük bankası konumuna geldiğini de bildirdi.

Bilgin Kamu bankalarının özelleştirmeleri sırasında, bu bankaların misyonlarının değiştirilmemesine özen gösterilmesi gerektiğini söyledi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!