Akaryakıt ve içki zammına dava

Güncelleme Tarihi:

Akaryakıt ve içki zammına dava
Oluşturulma Tarihi: Eylül 25, 2012 10:36

Avukat Sedat Vural, akaryakıt ile alkollü içki gibi bazı malların ÖTV tutarlarında artış yapan Bakanlar Kurulu kararının iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle Danıştay'da dava açtı.

Haberin Devamı

Vural, 22 Eylül'de Resmi Gazete'de yayımlanan Bakanlar Kurulu'nun, “Bazı  Mallarda Uygulanan Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) Oranı ve Tutarları ile Tapu  Harçlarının Belirlenmesi Hakkındaki Karar”ında yer alan benzin, otogaz ve  alkollü içkilerde ÖTV artışının iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle  hazırladığı dilekçeyi Danıştay'a sundu.

Avukat Vural, dava dilekçesinde, “emekli olarak yaşamının her alanının,  ÖTV gibi ekstra vergiler ile vergilendirilmesini yaşam hakkının ihlali olduğunu,  bunu çağdaş devlet, uluslararası hukuk ve Anayasal yapılanmaya da aykırı  bulduğunu” savundu.

Vural, emekli maaşına yılda en fazla yüzde 6 zam yapılırken, akaryakıt ve  alkole bir gecede yüzde 20 zam yapılmasının, Anayasa'nın sosyal hukuk devleti  ilkesine ve 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu'na aykırı olduğunu öne  sürdü.

Haberin Devamı

Danıştay Dava Daireleri Kurulu'nun 2010/52 sayılı verdiği bir kararda,  ÖTV artış gerekçe ve oranlarının hukuksal kıstaslarının belirlendiği örneğini  veren Vural, Kurul'un gerekçeli kararında, “4760 sayılı Kanun ve Anayasa'nın  vergi ödeviyle ilgili maddelerinde genel olarak vergilendirmenin, vergi yükünün,  adaletli ve dengeli biçimde dağılımının sağlanması için mali güce göre yapılması  gerektiğinin vurgulandığını” kaydetti.
         
Anayasa Mahkemesi kararı
         
Dava dilekçesinde, Anayasa Mahkemesi'nin 17 Kasım 2011 tarihli kararına  da yer veren Vural, Yüksek Mahkeme'nin kararında, “Anayasa'nın 73. maddesinde,  herkesin, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre vergi ödemekle  yükümlü bulunduğu, vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımının, maliye  politikasının sosyal amacı olduğu, vergi, resim, harç ve benzeri mali  yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı”nın  öngörüldüğünü belirtti.

Vural, dava konusu kararın hukuka aykırılığı yanında, uygulanması halinde  telafisi imkansız zararlara neden olacağı açıkça belli olduğundan yürütmesinin  durdurulmasına karar verilmesinin hukuksal ve toplumsal bir zorunluluk olduğunu  öne sürdü.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!