2 milyon çocuk temiz su ve tuvalet yok diye ölüyor

Güncelleme Tarihi:

2 milyon çocuk temiz su ve tuvalet yok diye ölüyor
Oluşturulma Tarihi: Kasım 10, 2006 00:00

1970’li yıllarda, Roma Kulübü ve diğer bazı kuruluşlar, gıda, petrol ve diğer temel ihtiyaçlarla ilgili dünyayı bekleyen kıtlıklar konusunda uyarıda bulunmuştu. Bunlar, sınırlı kaynaklar karşısında giderek artan talebin önlenemez sonucu gibi görünüyordu.

Daha yakın zamanlarda, kaçınılmaz ’su savaşları’ndan dem vurulmaya başlandı; tahminler, sürekli olarak büyüyen ve hızla kentleşen küresel nüfusun içme suyu ihtiyacının karşılanamayacağı korkusuna dayandırılıyordu.

Bu, gerçekçi bir kaygı: Günümüzde bir milyardan fazla insan, içmek, yıkanmak, yemek pişirmek ve temel temizlik ihtiyaçlarını karşılamak için devamlı olarak temiz suya erişemiyor. Bunun sonuçları ise korkunç: Her yıl yaklaşık 2 milyon çocuk, evinde temiz su ve/veya tuvalet olmadığı için ölüyor.

Ancak, su sorunu mantıklı olarak değerlendirildiğinde, yoksullara temel insani ihtiyaçlarını gidermeleri için, temiz su sağlanmaması için ne mali, ne lojistik, ne de coğrafi-objektif bir neden olmadığı görülüyor. Başlıca tahıllar ile hidrojen ve karbon bileşiklerinde olduğu gibi, yaşamsal önem taşıyan ürünlerin arzı birçok değişkene bağlı... Bazılarının arzı, doğal olarak önceden tahmin edilemiyor; bazılarının ise, değişen piyasa koşullarına, teknolojik yeniliklere, yapılan kamu yatırımlarına ve politikalara göre değişiyor. Bazen de, siyasi irade eksikliği yüzünden sıkıntı yaşanıyor.

Dün, Güney Afrika’nın Cape Town kentinde, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), ’sınır-ötesi çatışmaların kaçınılmazlığı’ gibi dünyadaki su kriziyle ilgili birçok yanlış inancı çürüten ve bu konuda pratik çözümler sunan bir rapor yayımladı.

2006 Küresel İnsani Gelişme Raporu’nun (Kıtlığın Ötesinde: Güç Dengesizliği, Yoksulluk ve Küresel Su Krizi) ana fikri, temiz suya erişimin, bir insan hakkı olarak tanınmasının gerekliliği... Hükümetler, tüm vatandaşlarına günde en az 20 litre temiz su sağlayarak ve su faturası ödeyemeyecek durumda olanlara, suyu bedava vererek bu hakka saygı duyabilirler ve duymalılar.

Hiç kuşkusuz, dünyanın birçok yerinde, küresel ısınmayla daha da şiddetlenen su sıkıntıları yaşanıyor. İster su sorunu olsun, ister daha geniş çaptaki küresel ısınma sorunu, burada esas zorluk, kaynakların darlığı değil, daha ziyade siyasi liderlerin ulusal ve uluslararası öncelikleri...

Binyıl Kalkınma Hedefleri’nden biri, dünyada temiz içme suyuna erişimi olmayan insanların sayısını 2015 yılına kadar yarı yarıya azaltmak... Ama hiçbir önlem almadan, bugünkü gibi yola devam edersek, 234 milyon kişi bu hedefe ulaşamamış olacak.

Suyun fiyatlandırılması da, dünyada genelde tersine işleyen bir düzene dayalı olarak sürüyor: Ne kadar yoksulsanız, su size o kadar pahalıya maloluyor. Dünyada suya en yüksek parayı, kentlerin gecekondu bölgelerinde yaşayanlar ödüyor. El Salvador, Nikaragua ve Jamaika’nın yoksul bölgelerinde yaşayanların gelirlerinin yüzde 10’u, su faturasına gidiyor. Öte yandan, İngiltere’de bir aile gelirinin yüzde üçünden fazlasını suya ödüyorsa, o ailenin ekonomik "sıkıntı" çektiği düşünülüyor.

Uluslararası yardımlara 4 milyar dolar ek gerekiyor

2006 insani Gelişim Raporu, tüm gelişmekte olan ülkeleri, acilen su kullanma ve sağlık koşullarının yetersizliği konularında aşama kaydetmelerini sağlayacak, gayrisafi milli hasılalarının en az yüzde 1’ini aktarmalarını gerektirecek iddialı hedefler içeren ve eşitsizliklerin ortadan kaldırılmasına yönelik net stratejileri belirleyen ulusal planlar hazırlamaya çağırıyor. Şu anda kamu su kaynaklarına ulusal kamu bütçelerinden ayrılan harcama, genellikle gayrisafi milli haslanın yüzde 0.5’inden daha düşük seviyede gerçekleşiyor.

2006 insani Gelişme Raporu aynı zamanda, G8 liderliğindeki dünya kalkınma gündeminde su ve sağlık koşullarının yetersizliği sorunlarını öne çıkaran ve gündemin merkezine yerleştiren bir Küresel Eylem Plan oluşturulması çağrısını yapyor. Temiz su ve sağlıklı tuvalet koşulları için her yıl ilaveten 3.4 ila 4 milyar dolar uluslararası yardım yapılmasını öngören İnsani Gelişme Raporu, bunun geç kalmış bir yatırım olmakla birlikte, sağlık, ekonomik verimlilik ve temel yaşam kalitesinde önemli kazançlar sağlayacak bir yardım olduğunu belirtiyor.

Binyıl Kalkınma Hedefleri, birbirlerine ayrılmaz şekilde bağlıdır. Su ve sağlık koşullarının yetersizliği konularında başarısız olmamız, diğer 7 hedefe ulaşma umudumuzun da kaybolması anlamına geliyor. Başarılı olmak için ortak bir sorumluluğumuz var. Dünyadaki yoksulların sağlığı ve refahına yönelik daha ahlaki ve gerçekçi bir yatırım düşünmek güç...

Güney Afrika örneği

GENELDE su dağıtımı konusundaki politik tartışmalara, bitmez tükenmez özel sektör - kamu mülkiyeti çekişmesi hakim oluyor. Bu anlamsız bir tartışma. İnsanlara temiz su sağlanması için, çoğu kamu-özel sektör ortaklıklarına dayanan birçok akılcı mali ve siyasi yaklaşım geliştirmek mümkün. Asıl sorun, içilebilir suyun satın almaya gücü yetmeyenlere nasıl ulaştırılacağı...

Belediyeye ait su şebekesine doğrudan bağlı olan haneler, suya en ucuz bedelle ulaşıyor. Yoksullar ise, su temin edebilmek için tankerler, seyyar satıcılar ve diğer su tedarikçileri gibi bir dizi aracıya muhtaç durumda.

Güney Afrika Cumhuriyeti’nde su sorununun çözümünün temel siyasi çerçevesi artık oturtulmuş bulunuyor. Apartheid (ayrımcılık) döneminde suya erişim, ırkçı ayrımı belirginleştiren önemli bir alandı. Apartheid-sonrası dönemde, su temin etmede, insan hakları bazında bir yaklaşımın benimsenmesi, vatandaşlar arasında yasal hak arayışının yaygınlaşmasına, yerel ve ulusal yöneticilerden ve özel sektörden hesap sorulmaya başlanmasına yol açtı.

Günümüzde, Güney Afrika Cumhuriyeti Hükümeti, yaptırım ve denetim yetkilerini kullanarak, tüm belediyelerin, vatandaşların temel su ihtiyacını karşılamak için her haneye, günde 25 litre temiz suyu bilabedel (ücretsiz olarak) pompalamasını sağlıyor. Böylece, 2008 yılına kadar herkesin temel su ihtiyacının parasız sağlanması ve hiçbir hanenin su kaynağından 200 metreden uzakta kalmaması amaçlanıyor. Devlet henüz bu görevini tamamlayamadı, ama Güney Afrika vatandaşlar hálá hükümetlerinin vaatlerini yerine getirmesini bekliyor.

İnsan hayatını düşünün, temiz suya yatırım yapın

GELİŞEN dünyanın ücra kasabaları da, gittikçe büyüyen mega kentleri de su ve temizlik altyapısına yönelik ciddi yatırımlara muhtaç. Temiz suya erişim için yatırım yapmamanın uzun dönemdeki alternatif maliyeti sağlık harcamaları, azalan verimlilik ve insan hayatının kaybı göz önüne alndığında-şu anda yaplması gereken harcamalardan çok daha yüksek olacak.

19. yüzyılda gelişen sanayi merkezleri benzer bir sorun yaşamışlardı. O dönemde New York ve Londra’da görülen bebek ölümü oranları, şimdi gelişmekte olan dünyada yaşanan düzeyle hemen hemen aynıydı ve aynı nedenlerle... Ama bu büyük kentler, mide-bağırsak hastalıklarının büyük oranda azalması, ekonomik gelişme için sağlam bir temel oluşturulması ve yaşam kalitesinin yükselmesi için kamusal su tesislerine ciddi yatırımlar yaptılar. Bunu şimdi de yapmak mümkün.

"İnsan hakkı olarak su"yu Hürriyet’e yazdılar

Kemal Derviş

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Başkanı

Trevor Manuel

Güney Afrika Cumhuriyeti Maliye Bakanı
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!