Doktorlar fazla ilaca başkaldırdı

Güncelleme Tarihi:

Doktorlar fazla ilaca başkaldırdı
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 05, 2002 16:21

Herşeyin ilaçtan beklendiği bir toplum yaratılması ve her durumun bir hastalık olarak kabul edilerek ilaçla tedavisinin propagandasının yapılması ciddi tıp çevrelerini isyan ettirdi.

İngiltere’nin ciddi tıp dergisi BMJ’de yayımlanan bir yazıda ilaç şirketlerine de veryansın edildi ve gereksiz ilaç kullanımı aşırıya gitti ve kendi insanlığımızı kabul etmekten uzaklaştık dendi.

Tamamen ilaç bağımlısı halinde yaşayan belki de yüzbinlerce hasta var Türkiye’de. Özellikle SSK hastanelerindeki günlük yığılmaların önemli bir kısmını, günlük veya haftalık ilaçlarını almaya gelen ilaç bağımlısı veya kısmen hastalık hastası insanlar oluşturuyor.

‘Doktor bana bir ilaç yaz’, hastanın genel tutumu. İlaç yazmayan, hele hele fazla ve pahalı ilaç yazmayan doktor muteber sayılmıyor.

Fakat ilaç kullanımının, hele gerekli gereksiz bütün dünyada bu kadar yayılması başlı başına bir sorun oldu.

Hastaların kendi hastalığıyla ilgilenmesi ortadan kalktı. Hastanın tek kaygısı ilaç oldu.

İlaca boğulduk

İngiltere’de doktorlar, şimdi, durmadan ilaç yazılmasına karşı atağa geçti. İngiliz Tıp Kurumu’nun yayını olan İngiliz Tıp Dergisi’nin (BMJ) özel sayısında, doktorlar ve akademisyenler gündelik yaşamın, ‘‘ilaca boğulmasını’ durdurmaya karar verdiler.

Doktorlar yalnızca hastalarından değil, kendi lobi gruplarından ve sorgulamadan her rahatsızlığı ilaçla tedavi edilecek bir durum haline sokan medya ve ilaç şirketlerinden de şikayetçi.

Tıp çevreleri, gereksiz ilaç kullanımının aşırıya gittiğini ve kendi insanlığımızı kabul etmekten uzaklaştırdığını ve bize zarar verdiğini düşünüyor. İlaçların bu şekilde kullanımı insanları, durmaksızın bir hastalıktan diğerine yakalanarak tedavi peşinde koşan kurbanlar haline getiriyor.

Ivan Illich, 1976’da yazdığı ‘‘Tıbbın Sınırları’’ adlı kitabında, ‘‘tıbbi kurumlar, sağlık için büyük bir tehdit oluşturuyor’’ uyarısında bulunmuştu. Kitap yayımlandığı zaman, başına buyruk ve anarşist denilerek dışlanan Illich’in görüşleri, daha sonra tıp çevreleri tarafından da yer yer kabul gördü.

Hastalara uyarı

İtibarlı BMJ dergisinin söz konusu baş yazısında, piyasada gereğinden fazla ilaç olduğu ve doktorların hastalarını, kendi kendilerini tedavi etmeleri yönünde cesaretlendirmesi gerektiği vurgulandı.

Yazıda şu ağır eleştirilere yer verildi: ‘‘Ölümü, acıyı ve hastalığı yenmenin bedeli çok fazla ve bir noktadan sonra harcanan her para, sorunları daha da büyüterek, insanın gerçekle baş etmesini engelleyebilir.’’

BMJ (British Medical Journal) dergisi doktorlar arasında bir anket yaptı. Ankette doktorlardan, ilaçla tedavi edilen, ancak ilaca gerek olmadığına inandıkları hastalıkları sıralamaları istendi.

Sıralamada ilk yeri, yaşlanma aldı. Bunu,

iş,

sıkılganlık,

göz altı torbaları,

kellik, çil, çirkinlik, jet lag (saat farkı olan yerler arasında yapılan yolculuktan sonra görülen yorgunluk ve adapte sorunu),

aralıklı dişler, sigara, kısa boyluluk, tırnak yeme, nefes kokusu, alerjiler, utangaçlık, uykusuzluk ve şeker hastalığı izledi.

Doktorlar ve hastalardan ilaç şirketlerine ve medyaya kadar birçok çevre, her durumu hastalık olarak sınıflandırmak için yoğun baskı yapıyor

Gündelik sorunlara da ilaç

BMJ’nin editörü Richard Smith ilginç yazısında şöyle diyor:

‘‘Doktorlar, özellikle de bazı uzmanlar, yeni bir alanın ‘‘tıbbi’’ olarak tanımlanması karşılığında gelen statüyü, etkiyi ve geliri büyük bir memnuniyetle karşılarlar. Uluslararası ilaç şirketleri, gündelik hayat sorunlarını ilaçla tedavi edilecek hale dönüştürerek kár elde ederken, mamografi aleti üreten şirketler de aynı yolu izliyorlar. Birçok gazeteci ve editörse, tıbbi formüllerden gayet memnun bir şekilde, son ölümcül hastalık ve onun kurtarıcısı mükemmel ilacı kullanarak korku satıyor’’ görüşlerine yer verdi.

Hastalık satmak

İlaç firmalar, hastalık ‘‘satmaya’’ büyük ilgi gösteriyorlar, çünkü tedaviler sunarak kár elde ediyorlar. Utangaç insanların, bir bardak şarapla rahatlamalarını kullanan Roche firması, örneğin bu ‘sosyal fobiyi’ tedavi etmek için ‘‘Manerix’’ adlı bir ilaç geliştirdi.

Roche, ilk önce bir milyon Avustralyalının sosyal fobiye sahip olduğunu iddia etti, bunun haberleri yayımlandı, daha sonra, klinik deneylerde kullanmak için bile yeterli hasta bulunamadı!

İlaç firmaları başlangıçta, bir hastalık hakkında korku yaratmak üzere hazırlanan hikayelerini yayımlamak için gazeteler seçiyor. Ardında, firmanın sponsor olduğu reklam panoları, ‘‘bağımsız uzmanlar’’ olarak sunulurken, tüketici grupları da ‘‘kurbanlar’’ olarak seçiliyor. İlaç şirketleriyse, hayatları düzelttikleri için, ilaçlara büyük talep olduğunu iddia ediyorlar.

Kendine güven konusu

Genel Pratisyenler Kraliyet Okulu’nda etik uzmanı olan Dr. Iona Heath ‘Hastalık satanlar, kendimize güvenimizi yok ediyorlar. Uygunsuz bir şekilde ilaç kullanımına yönlendirmek, yanlış tedavi kararları verme ve ekonomik masraf gibi tehlikeler getirmenin yanısıra, kaynakların daha ciddi hastalıkların tedavisine veya önlenmesine aktarılmasını da engelliyor’’ diyor.

Viagra piyasaya sürüldükten kısa bir süre sonra, en çok satan ilaç oldu. Çünkü, erkekler Viagra’nın kendilerine yardım edeceğini düşünüyorlardı. Ancak Londra’daki Cinsel Sağlık Araştıma Merkezi Başkanı Kaye Willams, insanların bu tür tedavilere güvenerek, ilişkilerindeki sorunları çözmekten uzaklaştıklarını belirtiyor. Williams, ‘‘Küçük, mavi bir hapın herşeyi düzeltebileceğini zannetmek, gerçek nedenleri hep gizler. Doktorlar hastanelerin, ilişkilerinde yaşadıkları sorunlara tıbbi çözümler bulmaya çalışan insanlarla dolmasını istemiyorlar’’ diyor.

Modern tıbbın yok ettiği

Illich kitabında, filozofça bir yaklaşımla, ölümün, acının ve hastalığın insan olmanın bir parçası olduğunu ve kültürlerin insanlara, bu üç sorunla baş etmenin yollarını öğrettiğini kaydediyor. Modern tıpsa, tüm bu uygulamaları yok etti.

Tüm bu tedavilerle daha mı iyi hissediyoruz? Görünüşe göre hayır. Nobel ödüllü ekonomist Amart Sen’in araştırmalarına göre, bir toplum sağlık konusunda tedaviye ne kadar çok güvenirse, o toplumda yaşayan insanlar da o kadar çok hasta olurlar. Toplum tarafından algılananın, gerçek olarak kabul edildiği bir dünyada, belki de daha az ilaçla çok daha iyi bir duruma gelebiliriz.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!