Dikkat: ‘Bankamatik maaşlı’ demeyin!

Güncelleme Tarihi:

Dikkat: ‘Bankamatik maaşlı’ demeyin
Oluşturulma Tarihi: Aralık 30, 2001 00:00

DÜN sabah gazetede, Ankara büromuzdan geçilen haberleri bilgisayardan okuyorum.Birdenbire tüylerim diken diken oldu. Turan Yılmaz bir haber yazmış. KİT'lerde hiçbir iş yapmadan maaş alan tam 237 adet müşavir olduğunu vurguluyor... Ve Turan bunlardan ‘‘bankamatik maaşlı’’ diye söz ediyor. Hemen istihbarat servisine inip Turan'ı buldum ve bu ifadeyi değiştirmesini, birisi hakkında bankamatik maaşlı demenin ‘‘suç’’ olduğunu, kendisi hakkında savcılık tarafından ceza davası açılabileceğini söyledim. Anlamadı! Niçin böyle ısrar ettiğimi sorunca, kendisine olayı anlattım. Efendim, burada çeşitli yazılarımda İ. Melih vakasını işlediğimi biliyorsunuz. Bunun avukatı günün birinde yazılarımı topluyor, Ankara Cumhuriyet Savcılığı'na şikáyet dilekçesi verip hakkımda ceza davası açılmasını istiyor. Basın Savcısı Hamza Uçar, beni çağırıp ifademi alıyor. Kendisine dört dörtlük bir yazılı savunma veriyorum. Savcı Hamza Bey, bana odasında çay ikram ediyor ve ‘‘Allah sizden razı olsun. Siz olmasaydınız Ankara'da bunlarla hiç kimse mücadele edemezdi’’ diyor. Anlıyorum ki, takipsizlik kararı verecektir! Bir süre sonra bana bir iddianame tebliğ ediliyor. Meğer Hamza Bey dava açmış. İddianameyi okuyorum. Yazılarımda suç unsuru olarak bulduğu cümleler aynen şöyle:- ‘‘Hakkında çok sayıda soruşturma ve dava açılmış bir şahsın (Melih'in) böylesine pişkinlikle’’...- ‘‘Abdullah Gül'ü de tufaya getirirse’’. (Bu cümleyi dinci Akit Gazetesi'nden aynen alıp yazdığımı ve dava açılmadığını savcıya belgeliyorum). - ‘‘Timur istilası, Kaçgün ve Cihan harbinden sonra Ankara'nın gördüğü en büyük felaket Melih Gökçek’’. (Bu cümleyi Doğan Hızlan'ın yazısından aynen alıp yazdığımı ve dava açılmadığını savcıya belgeliyorum).- (Ankara'ya İtalya'dan dövizle aldığı ağaçlar için) ‘‘Ağaçları acaba İtalya'da kendisini ve karısını ağırlayan ağaç firmalarından mı almış’’.- (Ankara'daki zevksiz uygulamalar için) Adamda ne zevk var, ne estetik duygusu''.- (Ankara'da uygulamaya koyduğu kubbeli, minareli hilkat garibesi amblem için) ‘‘Din sömürüsü yapılıyor’’. - (Bir Fazilet milletvekili, İ. Melih'in ilkokul öğretmeni karısını kendisine danışman yapmış, Meclis'e uğramadan para alıyor) ‘‘Ama karısı bankamatik maaşlı’’.***Turan Yılmaz'ı işte bu son cümle nedeniyle uyardım. Ben bilmezdim, demek ki ‘‘bankamatik maaşlı’’ olmak, ya da birisi hakkında böyle demek suçmuş! Demek ki maaşlarını bankamatikten alan milyonlarca insan da suç işliyormuş!Dahası var! Karısı hakkında yazdığım bu sözler için karısı şikáyetçi olmadığı halde, Melih'in şikayetiyle dava açılabiliyormuş! Bu nasıl hukuk anlayışı?..Ve ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti'nde ‘‘din sömürüsü yapılıyor’’ cümlesi de suçmuş ve bir gazeteci hakkında ceza davası açılmasını gerektirirmiş! Cumhuriyet'in ilkelerini korumakla yükümlü bir savcı, demek ki böyle bir cümle için dava açabiliyormuş!‘‘Ağaçları acaba İtalya'da kendisini ve karısını ağırlayan ağaç firmalarından mı aldı’’ sorusunu sormak da suçmuş ve yazan hakkında ceza davası açılmasını gerektirirmiş!***Ceza davalarında ilk duruşmaya gitmek zorundasınız. Özellikle avukatsız, kendi savunmamı kendim yapmak için gittim. Zannediyordum ki, bu davanın açılması için savcılığa başvuran Melih'in avukatı duruşmaya gelecek, benim suçlu olduğumu savunup kanıtlayacak. Bir de ne göreyim, avukatı bile ortada yok! Gelmedi! Herhalde açılan davayı kendileri de ciddiye almıyordu. Dava devam ediyor. Yani efendim, siz siz olun, hiç kimse için Turan Yılmaz'ın bugün bizim gazetede çıkan haberinde yaptığı gibi ‘‘bankamatik maaşlı’’ demeyin! Basın savcısı Hamza Uçar'a göre suçtur ve sonunda hapis cezası vardır. Ben uyarı görevimi yaptım, ötesini Turan'la birlikte bizim sorumlu müdürler Hasan Kılıç ve Necdet Tatlıcan düşünsünler!(Not: Yukarıda kullandığım cümleleri savcının iddianamesinden aynen aldığımı biliniz).YILBAŞI ARMAĞANLARIYarın yılbaşı! Hayatımda hiç sevmediğim, insanların ille de ‘‘eğlenmeye’’ şartlandığı, alkol duvarlarının aşıldığı, bir sürü cıvıklığın yaşandığı, diğer 364 geceden hiçbir farkı olmayan zorlama bir gecedir. Yılbaşlarında biz gazetecilere armağanlar gelir. Bazı köşe yazarlarıyla medyanın ünlü kişileri -bu fırsattan yararlanarak- bazı kişi ve kuruluşlar tarafından çok değerli armağanlarla ihya edilir. Dün akşam saatlerine kadar bana gelen armağanların listesini size açıklamayı görev biliyorum:Çok sayıda duvar takvimi, 5 adet kitap, 3 şişe şarap, 1 kavanoz bal, 1 kutu kuru incir, 1 gömlek, biri patronumuz Aydın Doğan'dan 2 kutu çikolata.Yeni yılınız kutlu olsun. Ülkemiz için inşallah her şey çok iyi gitsin, avanta, hortum, vurgun, soygun bitsin.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!