Denizli: Tatlıyı yedik, şimdi sıra kaymağında

Fenerbahçe Teknik Direktörü, ‘‘Şampiyon olduk, şimdi sıra Avrupa'da. Yani şampiyonluğun kaymağında. Tadına bakmadan dönmeyiz. Hedefimiz zirveye ulaşmak, en büyük olmak’’ dedi.

Türkiye-Makedonya milli maçı için gittiğim Bursa'da, bir restoranda oturdum, üç beş birşeyler söyledim. Çevrede kimseler yok. Bir de baktım içeri Mustafa Denizli girdi. Ve bana doğru geldi. ‘‘Merhaba Hulki ağabey’’ dedi karşıma oturuverdi...

Bir iki hoşbeşden ve karşılıklı tebrikleşmeden sonra, konu döndü dolaştı geldi futbolda düğümlendi. Ben sordum, o yanıtladı.

YOLCULUK GÜNEY'E

- Mustafa mutlu musun?

Kendine has tatlı tebessümüyle yanıtladı.

- Hem de çok.

- Ne zaman dinleneceksin?

- Hemen maçtan sonra, arabamla kendi kendime tatile çıkıyorum. Güneyde tüm düşüncelerden sıyrılıp, streslerden uzak, sessiz sakin bir boşluğa gidiyorum.

- Nasıl olur Mustafa'cığım? Ortalık toz duman, sen nasıl olur bu fırtınadan kaçarsın?

- Hulki ağabey ben çok fırtınalar atlattım. Üstelik bilirsin hiçbir işimi yarım bırakmam.

HEPSİ DEDİKODU

- Ya transferler?

- Ne varmış transferlerde?

- Başta Roberto Baggio olmak üzere bazı yabancılarla bir iki tane de yerlinin dedikoduları var. Doğru mu?

- Hiç biri doğru değil. Ben de duydum, ama üstünde durmadım. Biliyorsun bu konuda kumandan benim.

- Ya eldekilerin gitmesi. Örneğin Rüştü'ye, Rapaiç'e yurtdışından yapılan tekliflere ne dersin?

- Bu oyuncular ve diğerleri, hepsi benim şampiyon kadromun kahramanları. F.Bahçemizi bunlar şampiyon yaptılar. A'dan Z'ye hepsi benim ve yönetim kadromuzun gözbebekleridir. Biz bu çocuklarla Şampiyonlar Ligi'nde savaşacağız.

SIRA AVRUPA'DA

- Peki bu kadro, bir yanda Süper Lig, öte yanda kupa maçları, hepsinin dışında Şampiyonlar Ligi'ne yetecek mi?

- Yetmezse gerekeni yaparız.

- Çalışma var mı?

- Biliyorsun boş duranı tanrı sevmez.

- Anlaştığınız bir iki isim?

- Yorum yok ağbicim. Şu anda milli maça konsantre oldum. Daha sonra da tatildeyim dedim ya, sen beni iyi tanırsın ve kusuruma bakmazsın.

- Haklısın Mustafa ama biliyorsun ben de Fenerbahçeli Hulki İlgün'üm. Üstelik Avrupa'ya yelken açaçacağız. Ne yaparız?

Mustafa yine kıskıs güldü, cevapladı.

- Hulki ağabey, sen bana hiç bir tatlıyı kaymaksız yedirmedin. Şampiyon olduk, şimdi sıra Avrupa'da. Yani şampiyonluğun kaymağında. Tadına bakmadan dönmeyiz. Hedefimiz zirveye ulaşmak, en büyük olmak.

YANIT BAŞKANDA

- Peki Başkanın olayına ne diyorsun?

- Sayın başkanımızı sen de benim kadar tanıyorsun. Ben sana soruyorum, bizleri bırakacağına inanıyor musun?

- Hayır. Düşünmek bile istemiyorum.

- O halde bu sorunun kesin cevabını sevgili Başkanımızın vermesini bekleyelim.

- Sayın Yıldırım bırakırsa, sen de gider misin?

Mustafa yine güldü...

- Ben tatile gidiyorum ağabeyciğim. Üstelik yolum çok uzun. Önce güney, deniz, kum, güneş ve balık. Daha sonra deliksiz uykular ve pespembe rüyalar. Hakettim değil mi?