Çankırılı avcı, Karadayı paşam

Güncelleme Tarihi:

Çankırılı avcı, Karadayı paşam
Oluşturulma Tarihi: Ocak 10, 1998 00:00

Metin SERTOĞLU
Haberin Devamı

24 Aralık 1997 günü, Genel Kurmay Başkanı Sayın İsmail Hakkı Karadayı, Kırıkkale yangınından arta kalan patlamamış mühimmatı kısa bir süre kazasız, belasız temizleyen subay, astsubay ve emniyet mensuplarını askeri bir törenle ödüllendirdi. Temizliğin de ödülü mü olurmuş demeyin. Patlamamış mayınların, mermilerin arasında dolaşıp, devşirmek için mangal gibi yürek ister. Karadayı paşa bu cesur insanları birer av tüfeği ile ödüllendirdi. Hediye av tüfekleri sahiplerine verilirken, Sayın Karadayı'nın sözleri çok ilginçti. Kendilerine, av tezkerelerinin olup, olmadığını sormuştu! Yaverinin, ‘‘alacaklar efendim’’ cevabı üzerine, ‘‘ava çıkarken beni de davet etmeyi unutmayın!’’ esprisini tüfek gibi patlattı.

Şakadan da olsa, ava gitmeyi düşlediğine göre; Çankırı'ya bağlı Karadayı köyünün dibinden akan Kızılırmak'ın sazlığında ve azmaklarında elinde tüfek, ördek vuracağım diye Kalecik'in ünlü ayazından geçmişte nasibini almış olsa gerek. Hele köyün üzerindeki Kızıltepe'de, Boz bayırın sarp kırmalarında Kınalı yozun peşinden koşturup, Külburnu ile Çatal Elma köylerinin sarp kayalarının kuytularında eminimki soluklanmıştır paşam.

Çocukluğunuzdan beri silaha ve avcılığa olan düşkünlüğünüzü bildiğimizden, gelecek senenin güzünde, keklik avının tavında, rastgelenin uğurunda, Karadayı merasında buluşalım isteriz. Avcı dostlarınız Tellal Nurettin'i, Seyid Mehmedin Hasan'ı, Kara Mehmedin öykülerini, pusuda ördek beklerken içine düştüğünüz azmakları, kekliği kovaladığınız sarp yamaçları, peşinden değneği gönderdiğiniz uzun kulaklı göçenlerin yataklarını, sohbetinizde bir bir bize anlatın. Bütün bunları keyifle dinleyip, gururlanmanın icazetini sizden almak istiyoruz. Anadolu'nun bağrından, Ankara'nın yaylasından böyle has adam nasıl çıkarmış, öğrenip, kostaklanmak için paşam.

Karadayı köyünün sakinleri azıcık dertli! Henüz sağlıklı bir içme suyuna kavuşamamışlar ama, paşalarından hiç sitemkar değiller. ‘‘Bizimle birlikte kurbağalı arkın suyunu içer, yine de köyüme su getirin diye kimseye laf etmez, bu sitemi de Çankırı Valisi'ne sen ediver!’’ diyorlar.

Bu avcı Çankırı'nın penceresinden bana niye sesleniyor, nedir derdi? diyeceksiniz paşam. Hem biraz yarenlik olsun, hem de 2000 yılında yapılacak olan Askeri Atıcılık Olimpiyatlarını, Ankara yaylasında görmek arzumuzu dile getirelim istedik. Geçtiğimiz ay bu yarışmaların teknik analizini yapmak için ülkemize gelen Dünya Atış Birliği (UIT) Genel Sekreteri Horst Schreiber'in olumlu izlenimlerine karşılık; bu ay sonuna kadar CSIM Başkanlığı'na, ‘‘biz hazırız’’ ya da ‘‘biz bu işte yokuz’’ cevaplarından birisini vermeniz gerekiyor. Olaki olumsuz bir yanıtınız sonucunda; yarışmak için taliplisi Güney Afrika'ya, yamyamların ayağına mı gideceğiz? Yol verin, tüm dünya atıcıları ülkemize gelsinler. Görsünler askerimizin keskin nişancılığını. Anlasınlar, el mi yaman Türk mü yamandır paşam.

Avcılığınızla övünüyor, sözünüze güveniyoruz. En önemlisi; bugünde, yarında sizi çok seviyoruz..



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!