Bu mektubu okuyun

Güncelleme Tarihi:

Bu mektubu okuyun
Oluşturulma Tarihi: Ocak 07, 1998 00:00

Sanlı SARIALİOĞLU
Haberin Devamı

Bu yazıyı iki adrese postalayabilirsiniz. İlk adres Süleyman Seba, ikincisi Oktay Çokyüksel. İki ayrı adrese aynı mektup. Seba ve Çokyüksel'den biri Mart ayındaki kongrede Beşiktaş Kulübü'nün başkanı olacak. Beşiktaş'ı yönetecek, yönlendirecek.

Yok yok, bu kez öyle kuru kuru, ‘‘Hayırlısı olsun’’ demek istemiyorum. Gayet açık, gayet net konuşacağım. 21. yüzyıla giriyoruz, artık çağdaş bir yönetim anlayışı istiyorum. Yalnız benim düşüncem değil bu. Hemen hemen her Beşiktaşlı, ‘‘Avrupa'daki kulüpler nasıl yönetiliyorsa, benim kulübüm de öyle yönetilsin’’ diyor. ‘‘Böyle gelmiş böyle gider.’’ Hayır efendim, yok öyle şey. 95 yıllık alaturkalığa artık son vermek, nokta koymak gerekir.

Her iki başkan adayı da programlarını henüz açıklamadılar. Ancak bugüne dek süren düzenle, anlayışla göreve taliplerse ve hiçbir yenilik düşünmüyorlarsa önce ben isyan bayrağını çekerim. Seba ve Çokyüksel kişilik olarak dört dörtlük, mükemmel insanlar. Her ikisine de sonsuz saygı duyuyorum. Ancak beni ve benim gibi pek çok Beşiktaşlı'yı bunun kadar ve hatta bundan daha çok, başkan adaylarının programları, anlayışları, yöntemleri, uygulamaları ilgilendiriyor.

‘‘Yönetimler icra kurulu değil, denetim kurulu olmalı.’’ Yıllardan beri bunu söylüyorum. İşin püf noktası işte bu. Profesyoneller, kulübü yönetecek, yönetim de denetleyecek, hesap soracak. Bu kadar basit. Avrupalı işte bunu yapıyor. Halkla ilişkiler, basınla ilişkiler, yurtdışı ilişkileri, transfer komitesi, altyapı komitesi, ekonomistler, yatırımcılar, işletmeciler, A'dan Z'ye her yönüyle çağdaş bir yapı. Büyük bir şirket, büyük bir kuruluş nasıl yönetiliyorsa aynen o şekilde yönetilen bir kulüp. Ülkemizdeki yöneticilerin büyük bir bölümü her an her yerde, her işe karışıyor. Hem de futbolu bilmeden, futbol kulüplerinin nasıl yönetileceğinden haberleri olmadan.

Futbol trilyonluk bir endüstri. Bu endüstri, Avrupa'da uzman kişiler tarafından profesyonelce yönetiliyor. Biz işte bunu istiyoruz. Acaba Seba, ‘‘Hayır ben aynı düzeni devam ettireceğim. çizgimi, tarzımı değiştirmeyeceğim’’ diyecek mi? Ve acaba Çokyüksel, ‘‘Beşiktaş kurulduğundan bu yana nasıl yönetilmişse ben de öyle yöneteceğim’’ parolasıyla mı yola çıkıyor? Bunları şu anda bilemiyoruz. Ancak eğer bu düşüncedelerse ben her ikisine de, ‘‘Lütfen aday olmayın, Beşiktaş'ın geleceğine ambargo koymayın. Çağdaş, atılımcı, Beşiktaş'a hizmet için çırpınan insanların önünü kapamayın’’ diyorum.

Ben, aynen böyle diyorum. Acaba Seba ve Çokyüksel ne diyecekler? Beşiktaşlılar, onların detaylı programlarını, düşüncelerini merakla bekliyorlar. Kararlarını ona göre vermek istiyorlar. Bu, onların en doğal hakkı.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!