BÄ°R EV KADININ HEZEYANLARIYine kravat kayboldu bu sabah. Kravat dediysem ucuna lastik geçirilmiÅŸ salak bez parçasından söz ediyorum. Hani o 10 yaşındaki

Güncelleme Tarihi:

BİR EV KADININ HEZEYANLARIYine kravat kayboldu bu sabah. Kravat dediysem ucuna lastik geçirilmiş salak bez parçasından söz ediyorum. Hani o 10 yaşındaki
OluÅŸturulma Tarihi: Mart 15, 2000 00:00

BÄ°R EV KADININ HEZEYANLARIYine kravat kayboldu bu sabah. Kravat dediysem ucuna lastik geçirilmiÅŸ salak bez parçasından söz ediyorum. Hani o 10 yaşındaki erkek çocuklarının takınca gayet ciddi göründükleri, o çok zorunlu nesneden. Evdeki iki yedek kravatın birinin lastiÄŸi kopmuÅŸ, öbürünün çıtçıtı düşmüştü. Hem de servis saatine beÅŸ dakika kala! O ise hiç önemsemeden çizgi film seyrediyordu, baÄŸcıklı ayakkabılarını giymeyecekmiÅŸcesine, asansör çağırılır çağırılmaz gelecekmiÅŸcesine, hazır olmuÅŸcasına! Ä°mdaaaat !Gittikten sonra kahvaltımı ettim, portakal sıkacağının üstü de kayıptı. Babası greyfurt suyunu içemediÄŸinden yemek zorunda kaldı. Kolesterolünü düşürecek yegane mucizevi meyveden nasıl yoksun kalabilirdi ki ? Nasılsa bu sabah ütüsüz olanların içinden seçmedi giyeceÄŸi gömleÄŸi, siyah çoraplarım nerede diye de sormadı, YaÅŸasın!Kahvaltı ederken NTV spikerinin Arkan'ı anma töreninden bahsederken "Etnik Temizlik" sözünü kullandığını duydum. "Sen niye kullanıyorsun bu lafı, geri zekalııı !" diye bağırırken yakaladım kendimi. Aynaya bakıp, kendimi onayladım. Bir uyarı yazısı kaleme almalı.Evi toplamak bir saatimi aldı, böyle zamanlarda kadın yazarların "sabah tam 12 tane bardak topladım odalardan" diye yazdıklarını anımsadım. "Kendi bardağınızı kendiniz götürün mutfaÄŸa" diye söylenmeyi bırakalı çok zaman oluyor. Ãœtüleri öylece bırakıp, çamaşırları astım. Yeni bir koku çıkmış, çamaşırların üstüne sıkılıyor, onu sıktım, aklıma da Perihan MaÄŸden geldi. Haber vermeli, onu da yazsın. Bu aralar temizlik yapacak pek vakti yok galiba epeydir Omo'dan, Hypo'dan bahsetmiyor. Hatta ciddi ciddi Kürt Olayını yazmış, kart kurt sesleri, kart kurt sesleri ne Kürt'ü?..Kısa bir mail kontrolü, Grassroots'tan bir sürü yeni mesaj, bu da Ermeni sorunu, kim verdi benim adresimi bunlara yaa! Singapurlu kızdan "Suphanallah " diye bir mesaj. Hakikaten fesuphanallah... Dünyanın bir çok köşesinden ÅŸaşırtıcı resimler." Lailaheillallah" yazılı aÄŸaçlar, Türk arıcının "Allah" yazılı peteÄŸi, bir de cami koymuÅŸlar Gölcük'te onca yıkıntının arasında ayakta kaldı diye. Ya yıkılanlar ne olacak? Bir de rüku ÅŸeklinde aÄŸaç var... Öbür mail… Aman! Bu ne yahu? "Seks pozisyonları takvimi"! Ä°lahi deli kız, "Çocuk varken açmayın dikkaat!" diye de not koymuÅŸ. Çocuk da çocuk olsa! Sevgililer gününde eve geliÅŸi geliyor aklıma. Çanta yere atılıyor ve ilk soru:-Annee, yatakta getirmek ne demek? Zınk! Dakka bir, gol bir!-YavrucuÄŸum, ner'den duydun sen bunu? (Azami biçimde doÄŸal bir ses tonuyla sormaya gayret edilecek.)Bulut söyledi, "Ä°pek'i yatakta getiriyor musun" dedi. (Ä°yi halt etti, salak bücür nereden duymuÅŸ bunu)-Anneee, ne demek ÅŸimdi bu? -Åžimdi sana bunu anlatsam da anlayamazsın, en iyisi gelecek sene konuÅŸalım bunu . Hem sen de bir yaÅŸ daha büyümüş olacaksın. (O zamana kalmaz ya yeniden sorman, hiç olmazsa ben daha hazırlıklı olurum.) Sen bu arada bu sözü kullanmasan iyi olur biraz argo da... Åžimdi babası duysa yine sen öğrettin bunları bu çocuÄŸa diyecek. Ä°nsanın adı çıkmaya görsün. Bu arada Hulki Aktunç'un "Erotologya" kitabı çıkmış onu almalı.Onur telefonda :-"Öğretmenim bugün matematik öğretmenim gelecek de, yarın yazılımız var, ben size yarın gelsem. Peki canım yarın gel. (Bunu da son dakikada söyleme de, ben de plan yapayım.) Bir hız dışarı...Kapının önünde oynak bir taÅŸa basıp, çorabını çamurlama; yolda bir minibüsü sollama, anında karşılığını alma; minibüs yolundan yarım saatte Kadıköy'e vasıl oluÅŸ; Kadıköy'de 20 dakika park yeri arama; nihayet bir yere sığışabilme. Ä°ki kitapçıya girip aptal bir market arabasının başına gelenleri anlatan ingilizce kitabı sorarken bunu niçin yaptığımı bir türlü kendime izah edememe… Her girdiÄŸin dükkanda kitap henüz bitmiÅŸ olup, kitabın üç ayrı kitapçıda 500 bin lira farklı üç ayrı fiyata satılmakta olduÄŸunu anlayıp sinir içinde kalma! Ä°stanbul'da tüm dördüncü sınıf öğrencilerinin bir market arabasının başına gelenleri acaip merak etmekte olduÄŸunu düşünüp pis pis sırıtma...Eve dönüş yolunda bankadan bir arkadaÅŸa rastlıyorum. "Kaç senedir görüşmedik. Hadi kahveye gel" diyor, olur mu olur. "Yok yok ikinci çocuÄŸu yaptım diye bırakmadım iÅŸi" diyor. Ä°nsan Kaynakları Müdürü ÅŸey demiÅŸ, "Bluzunun üstten iki düğmesini açsın, yırmacı da geniÅŸletsin… "Ben bankanın kredisini pazarlıyorum, kendimi deÄŸil!" dedim diyor. Aynı gün istifasını vermiÅŸ. Mert kadındır. Hiç ÅŸaşırmıyorum, müdür tam da öyle bir adam, bize de Beymen'den giyinin dediydi bir eÄŸitimde. Eski bankacı ev hanımları kulübü kursak Ä°stanbul'un en geniÅŸ kadın kulübü olurdu diye düşünüyorum. Ya da Yarı Zamanlı Çalışmaya Çalışan Kadınlar DerneÄŸi, Esas Ä°ÅŸi Çocuk YetiÅŸtirmek olan Kadınlar DerneÄŸi, Gerçekten Zevk Aldığı Ä°ÅŸi Yapmak Ä°steyen Kadınlar DerneÄŸi, Hem Evle Ä°lgilenen, Hem de Deli Gibi Çalışmayan Kadınlar DerneÄŸi... "Elimden gelen bu, ben iki kiÅŸiyim"… Gözünü sevdiÄŸimin Attila Ä°lhan'ı. Herhalde bizim için yazmamıştı, biliyoruz bunu. Servis saati yaklaşıyor eve dönmeli, kırtasiyeden 2 CD alıyorum, Pavese'nin iki kitabı daha çevrilmiÅŸ. Oturup not almalı biraz. Bakalım ne yazabilirim fırsattan istifade. Sıkacak almayı unuttum yine. Yarın sabah greyfurt yine yenilecek demek ki. Greyfurtlar sıkılmak içindir halbuki...Nilgün GÃœNAYDIN15 Mart 2000, ÇarÅŸamba Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!