Araştırma Dünyasından

Güncelleme Tarihi:

Araştırma Dünyasından
Oluşturulma Tarihi: Mart 04, 2006 00:00

Açlığın zeka üzerinde olumlu etkisi var

Farelerle yapılan deneyler sonucunda, boş mideye karşı bir reaksiyon olarak üretilen grelin hormonunun, öğrenme yetisini ve belleği güçlendirdiği anlaşıldı. Açlık hormonu, öğrenmeden sorumlu beyin bölgelerindeki sinir hücrelerine yerleşerek, diğer sinir hücreleriyle yeni bağlantılar kurmalarını tetikliyor. Araştırmacıların görüşüne göre bu etki, beden ihtiyacının, beyin fonksiyonları üzerindeki rolünü göstermekte.

Grelin, mide mukozasındaki hücreler tarafından üretilmekte ve kan dolaşımıyla beyne ulaşmakta. Daha önceki araştırmalarla, hipotalamusta oluşan iştah açısı etkinin dışında, hormon, örneğin hipofizdeki çeşitli büyüme faktörlerinin üretimini de arttırdığı öğrenilmişti.

Ancak bu sinyal molekülü, diğer beyin bölgelerinde de yerleşebildiği için araştırmacılar uzun bir süredir grelinin başka işlevleri de olabileceğini düşünüyorlardı. Bunlardan birini şimdi Yale Üniversitesi’nden Tamas Horvath buldu.

Yeni anıların oluşmasından ve kalıcılığından sorumlu hipokampüste, grelin hormonu sinir hücreleri arasındaki iletişimi uyarıyor. Açlık hormonuyla ilgili geni taşımayan farelerin hipokampüsündeki sinaps oranı, genetik değişimden geçirilmemiş farelere göre %25 daha az. Ancak bu fark genetik değişimden geçirilmiş farelere grelin aşılandığında yok oluyor. Bu biyolojik değişimler öğrenme yetisi ve belleğe de yansımakta.

Grelin hormonundan yoksun olan fareler labirentteki yolları daha yavaş öğrendikleri gibi öğrendiklerini de hatırlamakta zorlanıyorlar. Bu da hayvanların aç karnına daha iyi öğrendikleri anlamına gelmekte. Sonuçta acil durumlarda yeni besin kaynaklarının bulunabilmesi için beynin daha iyi çalışması gerekir.

Araştırmacılar grelin hormonunun insanda da benzer şekilde etkidiğini tahmin ediyorlar. Bu tahminin doğru çıkması halinde kilolu insanlarda açlığı grelin sistemiyle önleme yönteminin üzerinde yeniden çalışılması gerekecek.

Yaşlı beyinler yavaş, ama gençlere kıyasla hatasız işliyor

Yaşlılar bir deneyde gençlerden yüzde 50 daha az hata yaptı, gençler hızlı reaksiyon nedeniyle fazla hata yapıyor.

İlerleyen yaşla birlikte insan beyni daha yavaş reaksiyon gösteriyor, ama buna karşın belli başlı görevleri hatasız yerine getirmekte. İlginç sonuç Dortmund Üniversitesi’nden Michael Falkenstein ve Sascha Sommer’e ait. Bilim adamlarına göre yaşlı beyin "yavaş ama doğru" ilkesine göre işlemekte.

Yaşlılıkta belli başla süreçler güçlendiği için hatalar azalıyor. Araştırma çerçevesinde deneklerden ekranda gördükleri belli başlı sembolleri tuşlamaları istenirken, dikkatlerini dağıtmak için bu görevden hemen önce başka semboller de gösterilmiş.

İlginç bir şekilde deney sırasında daha başarılı olan yaşlılar, gençlere kıyasla yarı yarıya daha az hata yapmışlar. Buradan anlaşıldığı üzere gençler daha çabuk reaksiyon gösterdikleri için daha fazla hata yapıyorlar.
Dünya genelinde sigara içen kadın sayısı artıyor

Amerikan Sağlık Kuruluşu CDC tarafından gerçekleştirilen ve kısa bir süre önce The Lancet dergisinde yayımlanan araştırmaya göre sigara içimine bağlı ölümler, tahmin edilenden çok daha fazla artacak. Araştırmadan çıkan diğer önemli bir sonuç da sigara içen kadın sayısının dünya genelinde artıyor olması.

Daha önceki araştırmalarda sigara içen kadın sayısı erkek tiryakilerin sadece dörtte biri kadardı, ancak son anketlerle sigara içen kadın ve erkek sayısı arasında hemen hemen hiçbir farkın kalmadığı ortaya çıktı. Elde edilen sonuçlara göre dünya genelinde öğrencilerin %9’u sigara içiyor.

Amerika ve Avrupa’da sigara içen öğrenci sayısı dünyanın diğer bölgelerine göre daha fazla. Puro, pipo ve diğer tütün ürünleriyle birlikte gençler arasında tütün kullanımı %20’e çıkmakta.

Bilim insanları özellikle de sigara dışındaki ürünleri kullananlar ve sigara içen kadın sayısındaki artış nedeniyle endişeliler. Ve sağlık uzmanlarının tahminlerine göre sigaraya bağlı ölümler, 2020 yılına dek on milyona fırlayabilecek.

Okyanuslar yanardağ püskürmeleri sayesinde soğuyor

Nature dergisinde yayımlanan bir habere göre, eğer Krakatau yanardağı 1883 yılında püskürmeseydi deniz seviyesi bugünkünden birkaç santim fazla olacaktı. Lawrence Livermore Ulusal Laboratuarı’nda Peter Gleckler ile çalışan ekip, on iki farklı iklim modeliyle yanardağ püskürmelerinin okyanuslarda biriken ısı miktarı üzerinde ne gibi etkisi olduğunu incelemiş.

Büyük yanardağ püskürmelerinde muazzam ölçüde toz partikülleri ve kükürt aerosolleri atmosfere ulaşarak güneş ışığını geri yansıtırlar. Bu süreç yeryüzünün soğumasına yol açar. Bilim adamlarının açıklamasına göre Krakatau yanardağındaki püskürme on yıllar sonra bile etkisini sürdürmüş.

Bugün bile orta derinlikteki sular püskürme sayesinde bir derecenin yüzde biri kadar daha soğuk. Püskürmenin soğutucu etkisi çok daha derinlere inerek, tahmin edilenden çok daha uzun bir süre kalıcı olmuş diye açıklıyor Gleckler.

1991 yılında gerçekleşen Pinatubo püskürmesinde atmosfere önemli ölçüde toz ve kükürt savrulunca denizlerin üst tabakalarındaki su sıcaklığı düşmüştü, fakat bu etki kısa bir süre sonra sera etkisiyle yok olmuş.

Evli çiftler birbirine benziyor

Ciftlerin birbirine benzedikleri ve zamanla bu benzerliğin arttığı yaygın bir kanıdır. Liverpool Üniversitesi bilim adamları şimdi bu görüşün ne derece doğru olduğun öğrenmek için deneklere gösterdikleri yüzleri değerlendirmelerini istemişler.

Deneklerin görevi kendilerine gösterilen erkek ve kadınların yaşlarını, çekiciliklerini vb belirlemekti. Gerçekten de evli çiftlerin yüzleri benzer bir şekilde tarif edilmiş. Ve uzun süre evli olan çiftlerde denekler daha fazla benzerlik keşfetmişler.

Bilim adamları çiftler arasındaki benzerliğin ortak deneyimlerle geliştiğini tahmin ediyorlar. Araştırmayı yöneten Tony Little, şimdi İnternet’te gerçekleştirilecek yeni bir araştırmaya meslektaşlarının da katılmasını istiyorlar. İnternet’teki araştırmaya www.allittlelab.com adresinden ulaşılabilmekte.

Beyaz şarabın geçmişi eski Mısırlılara uzanıyor

İspanyol arkeologlar, Tutankamon’un mezarında beyaz şarap kalıntısı saptadılar. Firavun yaklaşık olarak 1300 yılında ölmüştü. Buna göre beyaz şarap, Mısır’da sanılandan 1600 yıl önce biliniyordu. Daha önceki bilgilere göre Mısır’da ilk beyaz şarap İ.Ö.300 yıllarında içilmeye başlanmıştı.

Mezardan çıkarılan altı testi içindeki kalıntıları, sıvı kromatografisi ve kitle spektrometresiyle inceleyen Barselona Üniversitesi’nden Rosa Lamueal-Raventos ve arkadaşları, testilerin sadece birinde siyah üzüme rengini veren aside rastlarken, diğer tüm testilerde beyaz şarap kalıntıları saptamışlar.

Lamuela-Raventos, beyaz şarabın o dönemde değerli bir içki olduğundan emin. Konuyla ilgili ayrıntılı araştırma yazısı Journals of Archeological Science dergisinde yayımlanacak.

Alzheimer, iyi eğitimli insanlarda daha hızlı gelişiyor

Bugüne kadar, yüksek eğitim düzeyinin Alzheimer hastalığından koruyabileceği düşünülüyordu. Ancak son olarak Columbia Üniversitesi’nde 312 Alzheimer hastasıyla yapılan bir araştırma, hastalığın kritik aşamaya eğitimli insanlarda daha çabuk ulaştığını gösterdi.

Araştırmacılar beş yıl önce Alzheimer hastalığına yakalanan 65 yaş üzeri 312 kişiyi incelemişler. Nörolojik fonksiyonların anlaşılması için her hastaya birkaç test uygulanmış. Genel olarak hastaların zihinsel "hareketliliği" yıldan yıla kötüleşmiş, ancak eğitim seviyesi yüksek olan kişilerde %0,3 oranında daha fazla ilerleme kaydedilmiş.

Kayıplar özellikle de düşünme hızı ve bellekte meydana gelmekte. Bu süreç, hastalığın teşhis edildiği zamanki zihinsel yeti ve depresyon ve damar hastalıkları gibi beyin fonksiyonlarını etkileyen diğer faktörlerden bağımsız olarak gelişmekte.

Araştırmacılar, eğitim seviyesi yüksek olan insanlarda daha fazla sinir bağlantısının bulunduğunu ya da varolan bağlantıların daha hassas olduğunu düşünüyorlar. Bu yüzden bu kişiler hastalığın başlangıcında daha dirençliler ama daha sonraki zararlar, bağlantı yoğunluğu nedeniyle çok daha fazla etkili olmakta.

Kuş gribi aşısı çocuklar üzerinde test edilecek

Kuş gribi aşısıyla ilgili ilk klinik deneyler Louis Üniversitesi’ndeki Aşı Geliştirme Merkezi’nde başlayacak. Amerikalı araştırmacılar H5N1 virüsünü etkisizleştirerek elde ettikleri aşıyı, yaşları iki ila dokuz arasında değişen 120 çocuk üzerinde test edecekler. Aşının temeli, Vietnam’da tespit edilen bir virüs köküne dayanmakta. Aynı aşı Amerikan Ulusal Sağlık Enstitüsü tarafından yetişkinlerde denenmişti.

Araştırmayı yöneten Robert Belshe, aşının çocuklar üzerinde denenmesinin, hastalanmaya daha yatkın olmaları nedeniyle büyük önem taşıdığını söyledi. Ayrıca kuş gribi virüsü salgınının yayılmasında da çocukların daha etkili olabileceği tahmin edilmekte.

Şu sıralar Ulusal Alerji ve Enfeksiyon Hastalıkları Enstitüsü tarafından finanse edilen araştırma için adaylar aranıyor. Belsha, araştırmaya katılacak çocukların, sağlıklarıyla ilgili hiçbir problem yaşamayacaklarını, olası yan etkilerin de kolayca tedavi edilebileceğini açıkladı.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!