Akıl ve mantık

Güncelleme Tarihi:

Akıl ve mantık
Oluşturulma Tarihi: Şubat 08, 2001 00:00


Süleyman ALASYA
Haberin Devamı

ARTIK İzmir kentinde Altay ve Gözte- pe'den başka bir şey solumaz olduk. Buca'nın Isparta'dan söktügü puan, Karşıyaka'nın attığı dört gol, bizi Altay ile Göztepe'yi provakasyona getirmek kadar tatmin etmedi. Bizi etmedi de, barış çubuğunu tüttürenler de perde arkasından atmosfere hafif sinir gazı püskürterek müşteri kızıştırmadı mı? Evet...

Önceki akşam Karşıyaka Başkanı Önder Baysoy'un davetlisiydik. İlerleyen saatlerde konumuz yine Süper Lig oldu ve iddialar başladı. Ben ve Taner Baturlar, Altay ile Göztepe'nin birlikte çıkacağını kağıda yazıp, altını imzaladık. Birimiz Altay'a, diğerimiz Göztepe'ye yakın spor yazarları olarak biliniriz. Bu sadece bizim değil, İzmir'de ekmek yiyen her sorumlu spor yazarının hedefi olmalı. İzmir iki değil, üç takımla Süper Lig'de yer almalı. (Okurken bıyık altından gülenlere selam olsun) Ama 10 takımlı bir grupta aynı kentten iki takım mücadele edecek ve ikisinden biri çıkacaksa, o iki takım için de akıllı olmaktan bahsedilemez. Ya da ben böyle düşünüyorum, istemeyen kabul etmesin.

Play-Off'ta yer alan diğer sekiz takım, Altay ve Göztepe'nin rakibi. Her ekibin iki kez İzmir'e gelecek olması büyük bir avantaj. Yoksa göremiyor musunuz? Düşünün... Örneğin Altay 42 puanla lider. Konya Kombassan 39 puanla ikinci, Göztepe de 38 puanla üçüncü sırada. Altay, Konya'yla oynarken, üç puan alırsa, Göztepe'yi de yukarıya çekmeyecek mi? Ya da tam tersini gözünüzün önüne getirin. Göztepe, liderliği açık farkla yakaladı. Son maç oynanıyor, Altay, iki puan farkla üçüncü ve ikinci sıradaki takımla da Göztepe karşılaşıyor. Altay'ı Süper Lig'e kim çıkarır? Elbette Göztepe... Bunlar gerçekleşebilecek hayaller. Bu hesapları yapamayanların, kışkırtmalara soyunup, çevrelerindeki yalakalara prim tanımasını hazmedemiyorum.

Ama dikkat ediyorum da içimizden gelen ve çok doğru olduğuna inandığımız bir şeyi yaparken bile ürkek davranıyoruz. Her söylemin ardından, ‘‘Acaba kimi kırdım?’’ diye düşünmekten bıktım. ‘‘Acaba yanlış mı anlarlar?’’ diye tedirginlik yaşamaktan sıkıldım. Televizyon oturumlarına da çıkmıyorum artık. Çünkü herkes aportta. Ağzımdan çıkacakları abartarak provake edecek. Seviye düştü, meslektaşlarım ekranlarda birbirlerine küfür etmeye başladı. Herkes birbirinin kuyusunu kazarken, beni salt, ‘‘Tartışma, kavga çıkarsın!’’ diye televizyonlara çağırır oldular.

Telefonlar çalışıp, dedikodular yapılmaya, ‘‘Alo, sen bugün konuştuklarımızı, falana filana söyledin mi?’’ gibi şeyler sorulmaya başlandı. Yok kardeşim. Ben bana söylenenleri yazdığım için para alıyorum, duyduklarımı başkasına söylediğim için değil. Bilmem kim beye söylenenlerin, bilmem kim tarafından, yine bilmem hangi yöneticiye, yalakalık olsun diye yetiştiren varsa, onun yaptığı gazetecilik olamaz. Öylelerine prim tanıyacağınıza, oturup konuşun bitsin. Kavga da etseniz, kimsenin gıkı çıkmaz.

email: salasya@hurriyet.com.tr

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!