Acaba dopingi serbest mi bıraksak?

Güncelleme Tarihi:

Acaba dopingi serbest mi bıraksak
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 29, 2004 00:22

Dopingler ne yazık ki Atina olimpiyatlarının unutulmazları arasında şimdiden yerini aldı. Soruşturmaları devam edenler hariç, doping yaptığı kesinleşen sporcuların sayısı şimdiden 20’yi geçti.

Son olarak çekiç atmada altın madalya kazanan Macar Adrian Annus’tan doping kontrolü için ikinci kez idrar örneği istendi. Sporcu bunu reddetti ve sporu bıraktığını açıkladı. Biz de doping skandallarında geri kalmadık! Daha olimpiyatlar başlamadan Süreyya Ayhan, doping konrolünde kendi yerine başkasının idrarını verdiği iddiasıyla milyonların umudunu boşa çıkardı. Ardından halterci Şule Şahbaz dopingli olduğu için Atina’dan gerisin geriye döndürüldü.

MADALYALAR GERİ ALINDI

Şu anda profesyonel spor dünyasında tüm doping kontrollerini yapan Dünya Anti-Doping Ajansı (WADA), Atina’da yaklaşık 4 bin atleti doping testine tabi tuttu. Bu yazı yayına hazırlandığında 21 sporcunun testi pozitif çıkmış, biri de teste girmeyi reddetmişti. Güllede birinci olan Irina Korzanenko ile disk atmanın şampiyonu Macar Robert Fazekas’ın altın, Yunanlıların ünlü haltercisi Sampanis’in bronz madalyası geri alındı. Çekiç atmada idrar örneği vermeyi reddeden Macar Adrian Annus altın madalyasını kaybetti. Halterde gümüş madalya kazanan Gyurkovics de dopingli çıktı. Bu konuda WADA Başkanı Dick Pound, hayli net konuşuyor: ‘Ülkelerin performansları birbirine yaklaşıyor. Bu ortamda, uluslar, dolandırıcılar tarafından temsil edilmek istemiyor.’

WADA Başkanı böyle konuşuyor ama herkes onunla aynı fikirde değil. Bazı spor bilimcilerine göre, doping niyetiyle kullanılan ilaçların etkisi, yüksek rakımda yapılan antrenmanların kan hücreleri üzerinde yaptığı etkiden daha fazla değil. Onlara göre insanların asıl istediği, çekişmeli yarışmalar, insanüstü güç gösterileri izlemek. Rekor kırılması da çok önemli, çünkü bu, seyredilen gösteride heyecanı arttırıyor.

Son yıllarda insanoğlu artık kendi sınırına ulaştığı için pek rekor kırılmıyor. Bu noktada artık iş genetik mühendislerine düşüyor. Son yıllarda büyük spor yarışmalarının eğlence sektörünün bir parçası haline gelmesi ve ortada dönen paranın çok yüksek rakamlara ulaşması nedeniyle sporcularla antrenörler de seyircilere istediğini vermek için her türlü yöntem ve ilacı kullanmaya hazırlar.

Penn State’den Uzman Charles Yesaris bu görüşte olanlardan biri. ‘Doping insanüstü şeyler yapabilen insanlar yaratıyor ve günümüz sporunu da bu sporcular satıyor’ diye konuşuyor Yesaris. Sporun pazarlama gücünün artması için bir anlamda dopinge ihtiyaç olduğu görüşünde.

DOPİNG SADECE YABANCI MADDE KULLANIMI MI?

Zaten doping denilen yöntemin tanımı da tartışmalı. Teknik olarak doping, sadece sporcunun vücudunda performansını arttıracak yabancı bir madde bulunması anlamına geliyor. ‘Yabancı madde’ bu tanımda kilit bir kelime.

Ama sahtecilik yapmak için illa yabancı maddeye ihtiyaç var mı? 1972 Münih ve 1976 Montreal Olimpiyatları’nın 5 bin ve 10 bin metre şampiyonu Finli Lasse Viren hakkındaki efsaneye ne demeli? Viren’in de tüm atletler gibi yüksek rakımlı yerlerde antrenman yaparken, aldığı fazla oksijen sayesinde kanındaki alyuvar miktarı artıyor. Viren’in, bu antrenmandan hemen sonra kendi kanını aldırarak sakladığı, yarışmadan önce bu kanı kendi vücuduna enjekte ettiği söyleniyor. Bu sayede yarış sırasında bol oksijenli, bol alyuvarlı kanla performansı artıyor. Ama aldığı yabancı bir madde değil, kendi kanı! Bu yaptığı da bal gibi doping değil mi?

DOPİNG ÇEŞİTLEMESİNDE YARATICILIĞIN SONU YOK

Sporcular doping kontrolü yüzünden her türlü sahtekarlığı yapabiliyor. Örneğin Atina’da disk atmada kazandığı altın madalyayı, doping testinde başkasının idrarını verdiği için kaybeden Robert Fazekas, bu sahteciliğin hangi boyutlara ulaşabileceğini gösterdi: Sporcu, testislerine ameliyatla bir mekanizma yerleştirmiş, bunun içine başkasının idrarını koymuştu. Test sırasında idrar kesesine bağlı küçük bir hortum aracılığıyla denetçiye başkasına ait bu temiz idrarı vermişti. Denetçi idrar verilirken bu hortumu fark etmeseydi, Fazekas altın madalyasını evine götürebilecekti.

İşte ardı arkası kesilmeyen bu doping ve sahtekarlık haberleri yüzünden sadece bilim çevreleri değil spor çevreleri de ‘Acaba doping kullanımı kısmen veya tamamen serbest bırakılmalı mı?’ demeye başladı. Bazı spor otoriteleri ciddi olarak böyle düşünüyor: ‘Baktık olmuyor, madem öyle bırakalım herkesi, kim ne yaparsa yapsın... Böylelikle üstün sporcular yaratılır, yeni rekorlar kırılır ve sporun pazarlama gücü artar...’

DOPİNGLE MÜCADELENİN ZORLAŞMASI DA CABASI

Türkiye Voleybol Milli Takım Kaptanı Özlem Özçelik, ‘Bu olimpiyatta doping vakalarında patlama yaşandığı için dopingin serbestliği konuşulmaya başlandı’ diyor. ‘Bu şekilde önümüzdeki yıllarda da doping yapan yapmayan tüm sporcuların üzerinde baskı oluşacaksa, yasak kalksın derim. Doping yapan insanlar sağlığıyla oynuyor. Onların kendilerini düşünmesi lazım. Zaten, alınan tüm önlemlere rağmen dopingin tamamen kökünün kazınması olanaksız görünüyor.’

Gerçekten de bir sektör haline gelen bu alanda, tıp, eczacılık ve kimya bilimi, sürekli yenilikler geliştiriyor. Doping etkisini gizleyecek, analizlerde yabancı maddenin tespit edilmesini engelleyecek yeni maddeler ve yöntemler bularak iz sürülmesini imkansız hale getiriyorlar. Spor tıbbı uzmanları, kendilerini polise, doping tıbbı uzmanlarını da hırsıza benzetiyor: Polis, her zaman hırsızın bir adım arkasında kalıyor.

Türkiye Doping Kontrol Merkezi Başkanı Prof. Aytekin Temizer, doping yasağının devam etmesinden yana. Ama dopingin izlenmesinin çok zorlaştığını da kabul ediyor: ‘Mesela şimdi de bir gen dopingi mevzuu var. 2003’te WADA bunu da doping listesine aldı ama şimdiye kadar tespit edilebilmiş bir gen dopingi vakası yok. Zor çünkü bunların tespiti. Yine de yasak sürmeli.’

ATİNA’DA GÜN GÜN DOPİNGLİ YAKALANANLAR

9 Ağustos - Andrew James Brack, Derek Nickolson (Yunanistan, beyzbol)

10 Ağustos - David Munyasia (Kenya, boks)

12 Ağustos - Aye Khine Nan (Birmanya, halter)

18 Ağustos - Kostas Kenteris, Katerina Thanou (Yunanistan, atletizm)

19 Ağustos - Şule Şahbaz (Türkiye, halter), Pratima Kumari Na (Hindistan, halter), Wafa Ammouri (Fas, halter), Victor Chislean (Moldova, halter), Zoltan Kecskes (Macaristan, halter)

20 Ağustos - Olga Schukina (Özbekistan, atletizm), Sanamacha Chanu (Hindistan, halter)

21 Ağustos - Leonidas Sampanis (Yunanistan, halter), Albina Khomich (Rusya, halter)

22 Ağustos - Irina Korzanenko (Rusya, atletizm)

24 Ağustos - Robert Fazekas (Macaristan, atletizm)

25 Ağustos - Olene Olefirenko (Ukrayna, kürek)

26 Ağustos - Zoltan Kovacs (Macaristan, halter)

27 Ağustos- Adrian Annus (Macaristan, atletizm- İdrar örneği vermeyi reddetti), Ferenc Gyurkovics (Macaristan, halter), Anton Galkin (Rusya, atletizm)

EN YAYGIN DOPİNGLER

Steroid:
Anabolik steroidler ağır antrenman yapan sporcuların kaslarına güç kazandırıyor. BALCO laboratuvarlarında yeni geliştirilen THG neredeyse hiç iz bırakmıyor.

EPO: Kaslara oksijen taşıyan kan hücrelerinin sayısını artırıyor. Yüzücüler, mesafe koşucuları ve bisikletçiler kullanıyor. Kalp krizi riski yaratıyor.

HGH: Büyüme hormonu HGH’nin tespiti çok zor. Kaslarda yapay gelişim sağlıyor. Daha sonra kansere yol açabiliyor. Halterci ve sprinterlarda rastlanıyor.

GEN DOPİNGİ: Dünya Anti-Doping Ajansı’nın tahminine göre genleriyle oynanmış atletleri 2008 veya 2012 olimpiyatlarında göreceğiz. 1999’da deney için genleriyle oynanan 18 yaşındaki bir sporcu, aniden ölmüştü.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!