4 yabancı bankayla tanıştık konut kredisine yüklendik

Güncelleme Tarihi:

4 yabancı bankayla tanıştık konut kredisine yüklendik
Oluşturulma Tarihi: Aralık 31, 2005 00:00

Hukuki altyapının tamamlandığı 2005 pek çok açıdan bankacılık sektörü için olumlu geçerken, 4 yeni oyuncunun da sektöre girdiği yıl oldu.

Haberin Devamı

Son olarak GE’nin girdiği sektör BNP, Rabobank ve Fortis’le tanışırken, yabancı payı tartışması da epey süre gündemde kaldı. Sektör bilançosuyla büyümeye devam ederken kredilerde konut 2005’e damgasını vurdu.

TÜRK mali sisteminin ağırlık noktasını oluşturan bankalar açısından 2005 oldukça hareketli geçti. Yasal altyapının tamamlandığı 2005 yılında bankacıların deyimiyle ‘gerçek bankacılığa’ dönen sektör, yıllardır geleceği söylenen yabancı oyuncularla da tanıştı. YTL’ye geçiş nedeniyle 2005’e yoğun bir mesai ile başlayan bankalar,bütün yılı aynı tempoyla sürdürerek bilançodan aktiften kárlılığa, kredilerden yeni ürünlere kadar hızlı bir yıl geçirdi.

YABANCILARIN TARTIŞILAN PAYI: 2004 sonunda BNP Paribas ile TEB arasında başlayan görüşmelerin Şubat 2005’te imzalanmasıyla hızlanan yabancı sermaye süreci, Şekerbank-Rabobank, Dışbank-Fortis’le devam ederken, yılın son yabancısı General Eelectric’i de Garanti Bankası getirdi. Geçen yılın en çok gündemi işgal eden satışlarından biri olan Yapı Kredi Bankası’nın Koç-UniCredit ortaklığı tarafından alınması da yabancı payını yüzde 20’lere doğru çıkardı. Ayrıca pekçok bankanın da yabancılarla dirsek teması halinde olduğu bilinirken, 2005’in en tartışılan konularından biri de sektörde artan yabancı payı oldu. Yabancı payı daha yılın ortasında yüzde 3’lerden 13’lere çıkınca ‘sınır getirilsin mi-getirilmesin mi’ tartışması gündemi işgal etti.

KONUT KREDİ ŞAMPİYONU: AB sürecini en hızlı yansıtan sektörlerden biri olan bankacılık, ekonomik ve siyasi istikrarı da göstergelerine en iyi taşıyanlardan biri oldu. Eylül ayı itibariyle toplam aktifleri 364.2 milyar YTL seviyesine ulaşan sektör, bir önceki yılın aynı dönemi ile karşılaştırıldığında yüzde 23.8’lik bir artış kaydetti. Bu artışın arkasındaki temel neden olan krediler rakamında ise yüzde 42.8 oranında büyüme kaydedildi. Eylül sonunda 133.2 milyar YTL’ye ulaşan kredilerde ise özellikle konut kredileri ön plana çıktı. Ekim ayı verileriyle 10.1 milyar YTL’ye ulaşan konut kredileri bankaların kullandırdığı toplam kredilerin yüzde 7.4’ünü oluştururken, bu ağırlığı ile milli gelir içerisinde sektörel ağırlığı çok yüksek olan ticaret ve tarım gibi bir çok sektörü geride bıraktı. Konutun artan payının sistem için bir risk taşıyıp taşımadığı da gündeme girerken, 2005’in en çok tartışılan konusu kredi kartları oldu.

TL’YE GÜVEN MEVDUATA YANSIDI: Banka bilançolarındaki en dikkat çekici artışlardan biri TL mevduatın yükselmesi oldu. Düşük faize karşın eylülde mevduat bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 21.1 artarak 221.1 milyar YTL’ye yükseldi. Makro ekonomik istikrarın ve Türk parasına duyulan güvenin işareti olarak alınan TL mevduat, toplam mevduat içinde payını yüzde 45.8’e yükseltti. Mevduatın krediye dönüşüm oranı 2003 sonunda yüzde 45’lerde iken Eylül 2005’te yüzde 60.4’e yükseldi. Tüm bunların yaşandığı 2005’te bankacıların vurguladığı ise güçlü bir ekonominin sağlam bir mali sektörle olacağı, bunun için de bankaların ekonomik rolünün artması olduğu yönünde oldu.

Gerçek bankacılığa yaklaştık, daha çok iş yapmamız lazım

YILIN son yabancısı General Electric’i Türk finans sektörüne getiren Garanti Bankası’nın Genel Müdürü Ergun Özen’e 2005, sektör açısından ‘gerçek bankacılığa çok daha yaklaşılan’ bir yıl oldu. Garanti Bankası açısından ise 2005’in ‘altın yıl’ olduğunu söyleyen Özen, şu değerlendirmeyi yaptı: ‘Bankacılık sektörü daha müşteri odaklı çalışmaya başladı. Bilançolar değişirken, kredilerin payı arttı, tüketici kredileri, uzun vadeli krediler önem kazandı. Gerek faiz gelirleri, gerekse komisyon gelirleri arttı, 2005 sektör açısından iyi bir yıl oldu. Kár-zarar cetvelleri bir bankada olması gerekene benzedi. Bu yıl bankacılık faaliyetlerinden kár ettik. 2006’da da aynı trendin devam edeceğini düşünüyorum. Ancak umarım irrasyonel rekabet azalır. Bazı alanlarda gereksiz yere fiyat rekabetini kızıştırıyoruz. Oysa kár marjları daralıyor bunun yerine iş hacimlerimizi daha da artırmamız gerekiyor. 2006’yı da iyi bir sene olarak görüyorum, ancak marjlar daha da daralacak. Garanti Bankası aktif ve kárlılıkta tarihinin en yüksek rakamlarına ulaştı. Ayrıca dünya devi GE ile bir ortaklık yaptık. Sektörde bizim gibi ortaklıklar kurulmasının olumlu olacağı düşüncesindeyiz.’

Şube ve personel sayısı artıyor

SEKTÖRDE artan iş hacmi, kriz sonrası el konulan bankalar ve yaşanan işten çıkarmalar konusunda da iyişmelere neden oldu. Toplam banka sayısının 47 olduğu sektörde, şube sayısı 6 bin 134’de ulaştı. Bunların 3 bin 704’ü 19 özel sermayeli bankaya, 376’sı Türkiye’de kurulu 6 yabancı sermayeli bankaya ait. 3 kamu bankasının şube sayısı ise azalışa rağmen 2 bin 26 düzeyinde. Buna göre şube sayısı 2004 yılı sonuna göre 58 adet artış gösterirken yabancı sermayeli banka şube sayısının artmasında ise Dışbank’ın Fortis’e dönüşmesi etkili oldu. Kamu bankalarında bin 146’lık azalış olmasına karşın sektörde çalışan sayısı ise eylül itibariyle 2004 sonuna göre 3 bin 849 kişi artarak 131 bin 12 kişi oldu. Bunda da özel bankalar etkili oldu.

Artan kredi portföyleri kárlılığı devam ettirecek

DENİZBANK Genel Müdürü Hakan Ateş, ekonomide krizden sonra tipik ‘başarı patikasına’ uygun şekilde, karar alma mekanizmasını etkin hale getiren politik istikrarın yakalanması, bunun da beraberinde sıkı para ve bütçe politikalarını getirdiğini hatırlatarak, şunları söyledi: ‘Yabancı sermaye girişi ağırlıklı bankacılık sistemi üzerinden reel ekonomiye destek verdi. Bankaların toplam kredileri 2002 yılından beri yaklaşık 2.5 kat artarak 102 milyar dolara yükselirken bu dönemde iş yatırımları reel olarak yüzde 50 arttı. Tüketici kredilerinde ve kredi kartlarında önemli artışlar oldu. Her ne kadar bu dönemde reel ücretler yatay seyretti ise de tüketici kredileri ve kredi kartlarındaki bu artış sayesinde tüketimin zarar görmemesi için yeterli kaynak yaratılmış oldu. 2006 yılı ve sonrasında ekonominin yapılan yatırımların reel faiz maliyetini ödeyebileceği katma değeri yaratabilmesi gerekiyor. Böylece son 3 yılda yaptığı ciddi boyuttaki yatırımların karşılığı alınmış olacak, yatırımları yapmak için yarattığı yükümlülüklerinin geri dönüşünde sorun yaşamayacak. Kredi portföyleri hızla genişleyen bankacılık sektörünün yüksek kárlılığı da devam edebilecek. İpotekli ev kredisi yasasıyla inşaat sektörü canlı kalacak ve ekonomik büyümeye desteği kalıcı olacak. Yeni yasa sayesinde inşaat sektörü yeni finansal kaynakların ortaya çıkmasını sağlayacak ve bu kaynaklar katma değer yaratabilecek yeni yatırımların finansmanında kullanılabilecek.’

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!