Yaşlılık, ölüm ve aşk üzerine

Güncelleme Tarihi:

Yaşlılık, ölüm ve aşk üzerine
Oluşturulma Tarihi: Aralık 30, 2012 00:00

Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye alan Aşk (Amour), son zamanların en etkileyici filmlerinden.

Haberin Devamı

En İyi Yabancı Film Oscarı adayları arasında da yer alan Michael Haneke imzalı Aşk, yaşlılık, ölüm, sevgi ve sadakat üzerine tokat gibi bir hikâye anlatmakta.

Michael Haneke filmleri çarpıcıdır.
Ama Aşk (Amour), benim için en çarpıcı olanı oldu.
Belki teyzemin yeni ameliyat olması, yataktan belli zamanlarda ve yardımla kalkabiliyor olması, belki anne babamın giderek yaşlanıyor ve birbirlerine daha düşüyor olmaları, belki de artık kendimin de yaşlılığı daha çok düşünüyor olmamdan.
Belki de hatta daha doğrusu hepsi.
Yaşlılık, hastalıklar ve tüm bunlar arasında aşk, bağlılık, sadakat.
80 yaşında aşkı yaşatmak 20-30 yaşlarındakinden daha zor aslında.
Bakmayın siz rakiplerin, kıskançlıkların ortadan kalktığına, iki başınıza kaldığınızda o yaşlılık, o hastalıklar, o sona yaklaşmak var ya...
İşte onlar en büyük test, en zorlu sınav oluveriyor aşk için.
İKİSİ DE EMEKLİ
MÜZİK ÖĞRETMENİ
80’lerinde emekli ve eğitimli iki müzik öğretmeni olan Georges ve Anne’ın, kendileri gibi müzisyen olan fakat uzakta yaşayan bir kızları var.
Anne ve George’u evleri dışındaki tek sahnede bir konser izlerken görüyoruz.
Bu, mutlu oldukları son an belki de.
Çünkü eve geldiklerinde kapılarının hırsız tarafından zorlandığını anlıyorlar.
Bu mutlu, yolunda giden hayatlarındaki sorunların ilk işareti.
Sonrasında hastalık geliyor.
Anne kriz geçiriyor ve felç oluyor.
İyileşeceği yerde ikinci bir darbe daha alan Anne için hayatla baş etmek daha da zor bir hal almış durumda.
Bakıma muhtaç olmak bu dik duruşlu kadına çok zor geliyor.
Ama Georges mücadelesini sürdürmekte kararlı.
Karısının altını da temizliyor, masaj da yapıyor, yemeğini de yediriyor.
Bakım evine yollamak yerine eşiyle birebir kendisi ilgileniyor.
SADECE EŞ DEĞİL ANNE, BABA, BAKICI, HER ŞEY
Michael Haneke filmi Aşk, aşkı ve sadakati yaşlı bir çiftin son günleri üzerinden sorguluyor.
Aşk, bir yaşlılık hikâyesi olduğu kadar bir sevgi hikâyesi de.
Yıllara yayılan ve eksilmeyen bir sevginin hikâyesi.
Sadece eş olarak değil, gerektiğinde anne, baba, bakıcı şefkati gösterecek çiftlerin hikâyesi.
Haneke, kamerasını yine sabit tutuyor ve olanları doğrudan perdeye getiriyor.
İnsan kendi aile büyüklerini, hatta bir süre sonrasında kendini de görüyor filmde.
Hayatın acımasızlığına lanet okuyor.
Hatta yaşlanmadan, elden ayaktan düşmeden öleyim diye bile düşünüyor.
İşte bu noktada filmin ötenazi göndermelerinden de bahsetmek lazım.
Filmin hikâyesine bakınca izleyicinin aklına ister istemez ötenazi sorgulaması da geliyor.
Hastalıklar insanın canına tak edince, sadece hastalık değil, buna hastayken çevreye yük olmanın verdiği dayanılmaz ağırlık da eklenince yaklaşmakta olan ölüme daha çabuk gitme isteği ortaya çıkıyor.
Ve bunları yaşayan birini o yükten kurtarma.
Çok sevdiğiniz birinin artık yaşamak istemediğini anlarsanız ne yaparsınız?
Bu çok zor bir soru; cevabı filmde de aranıyor.
KIESLOWSKI FİLMLERİNDE ROL ALMIŞLARDI
Çoğunluğu bir evin içinde geçen Aşk’ın büyük yükü iki başrol oyuncusunda.
Jean-Louis Trintignant, 1960’larda meşhur olmuş ve Fransız yeni akım sinemasının önemli aktörlerinden biri olmuştu. Krzysztof Kieslowski’nin ‘Üç Renk: Kırmızı’ filminin oyuncuları arasındaydı.
Rol arkadaşı Emmanuelle Riva da Kieslowski’nin Üç Renk Mavi’sinde rol aldı.
Bu arada Emanuelle Riva’ya dikkat; Aşk’ta En İyi Kadın Oyuncu Oscar’ı adayları arasına girebilecek kadar iyi oynamış.
YUMRUK GİBİ BİR FİLM
Michael Haneke melodramı abartmayı, duygu sömürüsü yapmayı seven bir yönetmen değil.
Bu filmde de ağlatmak için özel bir çaba göstermiyor.
Ama anlatılan hikâye o kadar üzücü ve gerçekçi ki, gözyaşlarına sebep olmak yerine daha çok insanın boğazına bir yumruk gibi oturuyor.
Aşk, sadakat, yaşlılık, hastalık ve ölümle ilgili bir filmle çarpılmak istiyorsanız Haneke’nin Aşk’ını mutlaka izleyin.

Haberin Devamı

Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye alan Michael Haneke imzalı Aşk (Amour),  En İyi Yabancı Film Oscarı adayları arasında.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!