Güncelleme Tarihi:
Küçücük bir çocukken kiminle karşılaşsam ‘Hangi takımı tutuyorsun’ diye soruyordu. Ben de kanarya sembolünden etkilenip Fenerbahçeli olmaya karar verdim.” Bu sözleri söyleyen bir Türk olsa sıradan karşılanır ama bir Alman olunca işler değişiyor. İstanbul’da, Beyoğlu İstiklâl Caddesi’ndeki Türk-Alman Kitabevi’nin sahibi Thomas Mühlbauer (47) öylesine koyu bir Fenerbahçeli ki bırakın Saracoğlu’ndakileri kaçırdığı deplasman bile parmakla sayılıyor.
Mühlbauer’in, sarı-lacivertli takıma gönül veriş hikâyesi de yıllar öncesine dayanıyor. Babası 1955’te gezmek için geldiği İstanbul’u çok sevip bir daha ayrılamaz. Bu arada Alman Kitabevi’ni kurar.
Thomas Mühlbauer de 1966’da İstanbul’da doğar. “Fenerbahçeli’ydim ama bizimkiler boşanınca annemle birlikte Almanya’ya dönmek zorunda kaldım. Çocukluk takımım Fenerbahçe’den koptum . Buna karşılık Almanya’da yaşadığımız şehrin takımı Mönchengladbach’ın yeşil-siyah-beyaz renklerine gönül verdim. Bilinçli futbol sevgim onlarla başladı.”
DEPLASMANDA BİR ALMAN
Mühlbauer, Almanya’da da her maça giden sıkı bir futbolseverdir. Ama Fenerbahçe sevgisi de saklıdır yüreğinin bir köşesinde. 1992’de babasının ani ölümü bir dönüm noktası olur. İstanbul’a dönüp Türk-Alman Kitabevi’nin başına geçer.
Tabii çocukluk aşkı da alevlenir ve maçlara gitmeye başlar yeniden: “Takımı sahada görünce kendimden bir parça gibi hissettim. Her yıl mutlaka sezonluk kombine almaya başladım. İlk başta açık tribündeydim. Daha sonra maraton alt ve Fenerium üstte maç seyrettim. Bu sezon ilk yerim olan okul tarafındaki açık tribüne geçtim. Tribündeki lakabım da ‘Thomas Abi’. Ama deplasman keyfi bir başka. Arkadaşlarım arayıp ‘Şu gün, şu saatte yola çıkıyoruz’ diyor ve otobüsle düşüyoruz yollara. Fenerbahçe’nin peşinden ta Sivas’a kadar gittim. Gitmediğim çok az şehir kalmıştır.”
Türkiye’de tribünlerde en kabullenemediği şey ise futbolcular veya teknik adam aleyhine kötü tezahürat yapılması. “Türkiye’de taraftarlar bir anda gökyüzüne çıkartıyor sonra da yerin dibine batırıyor. Halbuki taraftarlık hiçbir karşılık beklemeden yapılır. Almanya’da hiçbir futbolcunun heykeli dikilmez ama üzerlerine Türkiye’deki kadar da asla yüklenilmez.”