TÜSİAD: Acı çektirip ‘2004 başı’ diyecekler

Güncelleme Tarihi:

TÜSİAD: Acı çektirip ‘2004 başı’ diyecekler
Oluşturulma Tarihi: Aralık 10, 2002 02:16

Son bir yılda AB ülkelerinde lobi turu atan TÜSİAD'ın Başkanı Tuncay Özilhan, ‘‘AB ile müzakere tarihine uzanılan bugünlerde Türkiye, kaybettiği zamanın acısını çekiyor. Ben bu acıyı damarlarımda hissediyorum. Ancak, yine de bize ‘2004 başı' diyeceklerini umuyorum’’ dedi.

TÜRK Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Tuncay Özilhan, ‘‘Müzakere tarihine uzanılan bugünlerde Türkiye, bunca yıldır kaybettiği zamanın acısını çekiyor. Bu acıyı damarlarımda hissediyorum’’ dedi. Haftalardır AB üyesi ülkeleri dolaşan TÜSİAD Başkanı Özilhan, Kopenhag Zirvesi’ne saatler kala yaptığı açıklamada, kaybedilen bütün zamana rağmen Türkiye'nin Mayıs 2004'ten evvel müzakere tarihi alacağına inandığını söyledi.

Türkiye'nin ulusal ve ekonomik çıkarlarının Avrupa Birliği'ni (AB) işaret etmeye devam ettiğini söyleyen Özilhan, bu yüzden artık geri dönüşün olmadığına dikkat çekti. AB kamuyonun 10 yeni ülkenin katılımıyla topluluğun genişlemesini benimsemediğini belirten Özilhan, şunları söyledi:

‘‘Türkiye'de kurumsal reformların tamamlanması için zamana gerek duyuluyor. Kopenhag Zirvesi'nden Türkiye'nin en çok istediği sonuç çıkmayabilir. Fakat demokratik reformlar sayesinde tam üyelik süreci geri dönüşü olmayan bir yola girdi. Son aşamaya geçemiyoruz. Son aşamaya geçişin başlangıç noktasına geliyoruz. AB çok pazarlıkçı bir kurum, dolayısıyla Türkiye'nin yılmadan bu pazarlığı yapması lazım. 12 Aralık'tan sonra da TOBB, TÜSİAD ve TURSAB'ın ilan kampanyası gibi çalışmaların devam etmesi gerekiyor.’’

ŞANSIMIZI İYİ KULLANALIM

‘‘Kaçırdığımız, ama son anda yakaladığımız bu şansı iyi kullanmalıyız’’ uyarısında bulunan Özilhan, şöyle konuştu:

‘‘Kopenhag Zirvesi'nde Türkiye'yi savunacak olan İtalya, İspanya, Portekiz, Yunanistan, İrlanda ve İngiltere'nin bu mücadeleyi vermesini diliyorum. Danimarka, İsveç ve Finlandiya'nın da Türkiye'ye karşı olumsuz görüşleri değişiyor, çok da yalnız değiliz. Bizim yanımızdaki ülkeler bizi iyi savunurlarsa, 2004 Mayıs'ından önce müzakere tarihi alabiliriz tahmin ediyorum. Şu son birkaç günü çok iyi değerlendirmemiz lazım. Biz 2003 Aralık diyoruz, onlar 2005 Temmuz diyecek. Yanımızda olan ülkeler bizi iyi savunursa arada biryerde buluşacağız.’’

REFORMLAR GECİKTİ

Kopenhag'da AB üyesi ülkelerin kararlarını en çok etkileyecek iki ülkenin Almanya ve Fransa olduğuna dikkat çeken Özilhan, şunları söyledi:

‘‘Çünkü en çok bu ülkelerle ilişkimiz var. Almanya'da çok Türk yaşıyor, bunun artıları olduğu kadar eksileri de var. Fransa'da da çok fazla aleyhimizde lobi aktiviteleri oldu. Fransız kamuoyu yanlış etkilendi. Sonuçta liderler birer siyasetçi. Tabanlarının eğilimine kulak vermek zorundalar. Bizde bu ülkelerin kamuoyunu etkilemek durumundayız ki onlar da siyasetçilerini etkilesinler.’’

Türkiye'nin 1999'da Helsinki'de üye adaylığı pozisyonunu almasının hemen sonrasında demokratik reformaları gerçekleştiremediğini hatırlatan Özilhan, ‘‘Onurlu üyelik, özel ülke statüsü gibi gibi kavramlarla zaman kaybettik. O zamandan beri bu kanunları AB Kopenhag Kriterleri'ne uygun şekilde çıkarıp, uygulamaya geçip bunu da AB'de gösterseydik, hiç hırpalanmadan Kopenhag'ta tarih alabilecektik’’ diye konuştu.

ŞARTLAR ALEYHİMİZE İŞLEDİ

Orta ve Doğu Avrupa'da da şartların Türkiye aleyhine işlediğini belirten Özilhan, soğuk savaşın hemen arkasından bu ülkelerin AB'ye sarıldığını ve AB kriterleriyle ilgili uygulamaları çok hızlı bir şekilde tamamladıklarını hatırlattı. Kıbrıs konusunda baskının arttığını, 2001 ve 2001 yıllarında da ekonominin çok zor günler geçirdiğini vurgulayan Özilhan, ‘‘Üstelik son dönemlerde Almanya'da Türkiye'nin AB üyesi olmaması için karşı kampanya başlattıldı. Bu, Türkiye'nin adım atmaya başladığını ve artık AB radarının içine girdiğini gösteriyor. Şimdi Türkiye 2002 sonunda AB ile müzakerelere hazır olma noktasına geldi. Bu sefer de AB'nin takvimine uymadı’’ dedi.

TÜSİAD'a göre, hangi ülke Kopenhag'da ne tavır alır?

TÜSİAD
, AB üyesi ülkelere yaptığı lobi turları ve görüşmeleri değerlendirdi. TÜSİAD'ın penceresinden bakınca da Türkiye'nin kaderinin daha çok Almanya ve Fransa'ya bağlı olduğu sonucu çıkıyor.

ALMANYA: Başbakan Gerhard Schröder'in tutumu özellikle Alman ekonomisinin şu an içinde bulunduğu durgunluk ve karşıkarşıya kaldığı iki yerel seçimden (Hesse ve Aşağı Saksonya) çok etkileniyor. Özellikle muhalefetin seçim stratejisini yabancı karşıtı (genel olarak), Türkiye'nin AB dışında bırakılması stratejisi izlemesi ve bu stratejinin kamuoyunda ilgi görmesi sonucunda Schröder de çok kesin Türkiye yanlısı bir tutum almaktan kaçınıyor.

FRANSA: Bu ülkedeki tartışmalar Giscard d'Estaign'in çıkışıyla kutuplaştı. Türkiye karşıtı olan kişiler Giscard'ın açıklamaları doğrultusunda Türkiye'nin bir Avrupa ülkesi olmadığı ve genel olarak AB'yi de fakir bir ülke olarak zayıflatacağını ileri sürüyor. Bu tartışma hem muhalefet, hem de iktidar cephesini kutuplaştırdı. Türkiye'nin lehinde olan çevreler ise Türk ekonomisinin gelişme perspektifini vurguluyor. İslam dünyasına Avrupa'nın üyelik yoluyla ulaşabileceğini savunuyor. Muhatap kuruluşumuz MEDEF bir ortak bildiriyle Türkiye'nin tam üyelik sürecini desteklediğini açıkladı.

İTALYA: İtalya özellikle İspanya, Yunanistan ve Portekiz ile birlikte Güney Avrupa stratejisi izliyor. AB'nin doğuya doğru genişlemesinin Türkiye'nin üyeliği sayesinde güney açılımıyla dengeleneceğini ileri sürüyor. Ayrıca, İtalyan Başbakanı Silvio Berlusconi diğer Avrupa ülkelerine görde daha Atlantik yönlü bir bakış açısına sahip. Muhatap kuruluşumuz CONFINDUSTRIA bir ortak bildiriyle Türkiye'nin tam üyelik sürecini destekledi.

İSPANYA: İspanya Madrid Zirvesi'nde Türkiye'nin Kopenhag siyasi kriterlerinde hiç adım atmamış olmasına rağmen, Laeken Zirvesi'nden geriye düşmemesini sağladı. TÜSİAD olarak İspanyalı muhatabımız aracılığıyla bu yılbaşında Başbakan Jose Aznar'a Türkiye'nin 2002 yılının ikinci yarısında Kopenhag Siyasi Kriterleri için harekete geçeceğini ve mesafe katedeceğini söyledik. TÜSİAD'ın inandırıcı buldular ve desteklere devam etti. Muhatap kuruluşumuz CEOE Türkiye'nin tam üyeliğine kesin destek veriyor.

PORTEKİZ: Portekiz toplumu özellikle Afrika ve Güney Amerika açılımı nedeniyle farklı kültür ve azınlıklara hoşgörüyle yaklaşıyor. Bu hoşgörüsü Türkiye'nin AB üyeliği konusundaki tutumuna da aynen yansıyor. Hem Başbakan, hem de muhatap kuruluşumuz AIP, ortak bildiri yoluyla Türkiye'ye çok ciddi bir destek sağladı.

İNGİLTERE-İRLANDA: İngiltere, AB'nin genişlemesine hep stratejik bir boyuttan yaklaştı, ABD ve AB ilişkileri arasında bir köprü görevi gördü. Bu nedenle, AB'nin güçlenmesini ve bir dünya gücü olarak birtakım dış politika, savunma ve güvenlik konularında sorumluluklar üstlenmesini istiyor. Türkiye'nin stratejik konumu, savunma ve güvenlik konusundaki gücü nedeniyle AB'ye önemli katkılarda bulunacağını düşünüyor.

BELÇİKA-HOLLANDA-LÜKSEMBURG: Bu ülkeler, Kopenhag siyasi kriterlerine ve insan hakları konularına daha fazla ağırlık veriyor. Türkiye'nin bu alanlarda hızlı, kararlı ve sonuç alıcı uygulamalarda bulunmasını istiyorlar. Türkiye'nin yavaş hareketinden olumsuz etkileniyorlar. Sadece Belçika, özellikle Laeken Zirvesi'nde müzakerelerin açılması konusunu gündeme soktu. Müzakerelerin açılmasının demokrasi ve insan hakları alanında Türkiye'yi daha da cesaretlendireceği ve hızlandıracağını düşünüyor.

DANİMARKA-İSVEÇ-FİNLANDİYA: Bu ülkeler Türkiye'nin 3 Ağustos demokratikleşme paketinden çok olumlu etkilendiler. Türkiye'nin artık ciddi bir demokratik reform sürecine girdiğini düşünüyorlar.Yatırım ve ticaret ilişkilerini de artırmak için çaba içine girdiler. Bu ülkelerdeki TÜSİAD'ın muhatap kuruluşları, Türkiye'nin tam üyelik sürecini destekliyor.

YASED'den Financial Times'a AB ilanı

İŞ
dünyası, sivil toplum örgütleri kanalıyla Türkiye'nin AB üyeliği konusundaki çabalarına yurt dışında verdiği ilanlarla destek ollmayı sürdürüyor. Yabancı Sermaye Derneği (YASED) üyesi 31 kuruluş, Türkiye'nin Avrupa Birliği konusundaki çabalarını desteklemek üzere Financial Times Gazetesi'ne dün tam sayfa bir ilan verdi. İlanda, ‘‘Dünyanın önde gelen kuruluşları ve onların ortakları, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne tam üyeliğini önemle destekliyor’’ mesajı verildi. Financial Times'ta yayınlanan ilanda adı geçen YASED üyeleri şunlar: ‘‘Arçelik LG, Belde Yamaha, Birleşik Oksijen Sanayi, BNP Ak Dresdner Bank, BP, Conrad, Denton Wilde Sapte, Eczacıbaşı-Georgia Pacific, Festo, Ford Otosan, Glaxosmithkline, Lafarge, Mc Donald‘s, Mercedes Benz, Merck Sharp&Dohme, Özmaya, Roche, Pharmacia, Procter and Gamble, Pfizer, Saray Bisküvi, Siemens San. ve Tic. A.Ş., Siemens Business Service, Tetrapak, TNT Cargotech Lojistik, Toyota, Tuborg-Carlsberg, Turkcell, Ülker Gıda, Volkswagen, Xerox.’’
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!