Tartışmaları bastırmayı bırakın daha uygar, katılımcı ton bulun

Güncelleme Tarihi:

Tartışmaları bastırmayı bırakın daha uygar, katılımcı ton bulun
Oluşturulma Tarihi: Ekim 18, 2008 00:00

TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mustafa Koç, uluslararası piyasalardaki krizin Türkiye’ye olası yansımalarına "Bunlar aşılamayacak şeyler değil" demekle birlikte, kriz uyarılarına sert tepki veren hükümeti eleştirdi. "Yapılması gereken sakinleştirici olmaya çalışırken, bastırmak değil" diyen Koç, siyasette "daha uygar ve daha katılımcı bir ton" benimsenmesini önerdi.

TÜRK Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (TÜSİAD) yılın ikinci Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısında, eleştiri okları krize ilişkin söylemlerden rahatsız olan hükümete çevrildi. YİK Başkanı Mustafa Koç, "Sakinleştirici olmaya çalışırken tartışmaları bastırmayın" derken, bunun yerine ’daha uygar ve daha katılımcı bir ton’ istedi. Konuşmasında küresel finansal dalgalanmanın yarattığı belirsizlik ortamına, ortaya çıkan güven bunalımına değinen Koç, "Piyasa ekonomilerinin küresel düzeyde düzenlenmeye doğru yol aldığı bu sürece devlet, özel sektör ve tüm ekonomik aktörler olarak bilinçli bir biçimde hazırlıklı olmak durumundayız" dedi.

Zaman kaybı daha maliyetli

Krizin olası yansımaları için "Bunlar aşılamayacak sorunlar değil ama zaman kaybının maliyeti de özellikle bizim gibi gelişmekte olan ekonomilerde çok yüksektir" diyen Koç, sözlerine şöyle devam etti: "Yapılması gereken, sakinleştirici olmaya çalışırken tartışmaları bastırmak değil, geniş bir istişare mekanizmasıyla, gerektiğinde doğru zamanlama ve doğru enstrümanlarla süreci yönlendirebilmemizi sağlayacak hazırlıkları gerçekleştirmek, prensipleri belirlemektir."

Sağduyu ve aklıselim lazım

Türkiye’nin kısa dönemli tedbirlere öncelik vermek, orta ve uzun dönemi ikinci plana atmak gibi bir lüksü olmadığını dile getiren Koç, konuşmasında güven ve istikrar vurgusu yaptı. Bunların toplumsal mutabakat ve işbirliğinin, ulusal birlik ve beraberliğin olmazsa olmaz koşulları olduğunu vurgulayan Koç, şöyle konuştu: "Sağlıklı tartışma ortamının, eleştiri ve özeleştirinin, ortak aklın, dürüstlük ve güvenin, şeffaflığın, sağduyu ve aklıselimin hayatımıza sinmesini, her hareketimizi yönlendirmesini sağlamak gerekir."

Çatışma ve kutuplaşma tonu

Koç, bu konudaki sözlerini şöyle sürdürdü: "Çözüm bekleyen sorunlar ortada dururken, bunlarla ilgili ortak akıl aramak yerine, eleştiri ve tartışmalardan rahatsız olarak onları bastırmaya çalışmak, siyaseti sürekli çatışma ve kutuplaşma tonunda sürdürmek, bu çatışma ortamının etkisiyle, siyasal istikrarsızlık algısını güçlendirmeye hizmet etmekte, bu da sosyal ve ekonomik aktörlerin güvenini aşağı çekmektedir."

Daha uygar ve katılımcı

Mustafa Koç, "Bu yüzden, toplumsal güvenin tesisi ve güçlendirilmesi için, siyasette daha demokratik, daha uygar ve daha katılımcı bir ton benimsemeyi; bunu ulusal bir anlayış haline getirmeyi atılabilecek en önemli adım olarak görüyoruz" dedi. Riskleri iyi yönetebilmek için, onları doğru kavramak gerektiğini vurgulayan Koç, "Bu bir kez sağlandıktan sonra, iyi niyetli bir tartışma ve istişare zemininde, ülke olarak, elbirliği ile her sorunun üstesinden gelebileceğimize yürekten inanıyoruz" diye konuştu.

İhracat ’sıfır’a yakın büyüyebilir

MUSTAFA
Koç, uluslararası dalgalanmanın Türkiye’ye olası etkileri konusunda şu değerlendirmeyi yaptı: "Bankacılık sektörünün 2001 krizinin ardından yeniden yapılanması ve düzenleyici kurum anlayışının ciddi ölçüde gelişmesi, bize, küresel mali krizin Türk finans sektörü üzerindeki etkilerini en aza indirgeme olanağını verdi. Reel sektörde ise küresel krizin etkilerinin kaçınılmaz olarak biraz daha belirgin hissedilmesi beklenmeli. Her şeyden önce, finansal krizi derinlemesine yaşayan ihracat pazarlarlarımızdaki büyüme, muhtemelen sıfıra yakın düzeyde gerçekleşebilir. Türkiye ekonomisinde dışa açıklık oranının yüzde 50’lere yaklaştığı düşünülürse, bu bizim sanayimize de bir yavaşlama olarak yansıyacaktır."

’Her şey kontrol altında’ söylemi terk edilsin

YİK
Başkanı Mustafa Koç, ekonominin gündemin sürekli ilk maddesi olması gerektiğini savunup yapılması gerekenleri sıralarken, söylem değişikliği de önerdi. Koç, "En önemlisi, altı yeterince doldurulamayan ’her şey kontrol altında’ söyleminin terk edilerek, yerine kamuoyuyla, ekonominin aktörleriyle, iş dünyasının temsilcileriyle, somut ve yaratıcı programlar ve stratejiler temelinde sürekli iletişim ve işbirliği anlayışını ortaya koyabilmek" diye konuştu.

Şehit haberleri gelirken toplantı güneyde yapılmadı

Mustafa Koç ve Arzuhan Doğan Yalçındağ, konuşmalarında Aktünün, Diyarbakır ve Çukurca’da teröre kurban giden şehitleri anarak, yakınlarına ve Türk milletine başsağlığı dilerken, bu son olayların YİK toplantısının yerinin değişmesine de neden olduğu öğrenildi.

Yılda 3 kez yaptığı YİK toplantılarının ilkini İstanbul’da, sonuncusunu Ankara yapan TÜSİAD, geleneksel olarak güney illerinden birinde yaptığı ikinci toplantıyı da bu kez İstanbul’a aldı.

Tüm Türkiye’nin şehit haberlerine üzüldüğü bir ortamda, Güney’de ’tatil’ görüntüsünde bir YİK toplantısını yapmak istemeyen TÜSİAD yönetimi bu kararı aldı.

Pek çok siyasi partiden daha eski bir örgütüz

TÜSİAD
’ın sıkıntılı dönemlerde çok hassas bir sivil toplum örgütü olduğunu anlatan Mustafa Koç, kendilerine yöneltilen eleştirilere de şu yanıtı verdi: "Uzman bir girişimci kuruluş olarak eleştiri ve uyarılarımızı yaparken, zaman zaman siyasi aktörlerin hoşuna gitmeyen şeyler söylemek zorunda kalıyoruz. Bu yüzden de sık sık tepkilere maruz bırakılıyoruz. TÜSİAD bugün siyaset sahnesinde faaliyet gösteren pek çok siyasi partiden daha eski bir iş dünyası temsil örgütüdür. Başlıca misyonumuz, Türkiye’nin gelişmiş ülkeler arasında yerini alması için gerekli politikaların oluşturulmasına katkı sağlamaktan ibarettir ve TÜSİAD bu misyonun gereklerini yerine getirme doğrultusunda hareket ettiğini defalarca kanıtlamıştır. Bugün de bu bakış açısıyla konulara yaklaşıyoruz."
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!