Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti, 2002 ve 2003 yıllarında gösterilen güçlü büyüme performansının 2004'de de devam edeceğini söyledi.Merkez Bankası Başkanı Serdengeçti, Bakanlar Kurulu'na, bugün, ekonomik gidişat, para politikaları ve Merkez Bankası'nın faaliyetlerini içeren ''Ekonomik Görünüm'' başlıklı bir sunumda bulundu. Serdengeçti'nin Merkez Bankası'nın internet sitesinde de yer alan sunumuna göre, özel sektöre dayalı büyümenin, finans piyasalarında istikrar ile ekonomide artan güvenin, reel faiz oranlarında azalmanın ve verimlilik artışının büyümeyi desteklemesi bekleniyor. Kamu sektöründe önemli oranda küçülmenin, tüketim harcamalarındaki sınırlı artışın, enflasyonist baskı olmamasının, istihdam oranının düşük olmasının yurtiçi talebi kontrol altında tutması öngörülüyor. Ayrıca verimlilik artışının devam etmesi, yönetişim göstergelerinde iyileşme, niteliği değişen yabancı sermaye sürdürülebilir büyümeyi temin edecek.  Ekonomik istikrar programı ile ilgili ve ulusal programda net bir şekilde ifadesini bulan unsurlara bakıldığında bugün hangi noktaya gelindiğini görmenin ve hedeflere ulaşılabilmek için neler yapılması gerektiğini tespit etmenin son derece önemli olduğu vurgulanan sunuma göre, fiyat istikrarı, kamu borç stokunun azaltılması, sürdürülebilir büyüme konularında sonuç alınmaya başlandı. Sunumda, bundan sonra verimlilik, iyi yönetişim, yabancı sermaye konularında ilerleme kaydedilmesi gerektiği belirtildi.     YÜKSEK VE SÜRDÜRÜLEBİLİR BÜYÜMESunuma görme, büyüme bekleyişleri istikrar programının büyüme tahmininin üstünde seyrediyor. Sanayi üretimi ile ilgili veriler büyüme hedefini doğrular nitelikte bulunuyor. Toplam dış ticaret hacminin, ilk defa 100 milyar doları geçmesi beklendiği kaydedilen sunuma göre, söz konusu veriler Türkiye'nin küresel ekonomi ile bütünleşmekte olduğunu yansıtıyor. Sunuma göre, dış ticarete daha yakından bakılınca, ara malları ithalatında hızlı bir atış, tüketim malları ithalatında sınırlı bir artış görülüyor. Dış ticaret hacmi Eylül 2002'den beri yükselme eğiliminde bulunuyor. İhracat fiyatları ithalat fiyatlarından daha iyi bir performans gösteriyor.    BANKACILIK SEKTÖRÜNÜN KATKISISunuma göre, bankacılık sektörünün büyümeye katkısı henüz istenilen düzeyde olmamakla beraber artıyor. Bankacılık sektörünün toplam kredi hacminde belirgin bir canlanma görülmemekle beraber öncü gösterge olan tüketici kredileri ve kredi kartları reel olarak artış gösteriyor. Sektörle ilişkin reformların aksamadan sürdürülmesi büyük önem taşıyor.    Şirketler sektörünün karlılık oranlarında kriz sonrasında hızlı bir iyileşme eğilimi göstermesinin ileriye dönük olarak son derece olumlu bir gelişme olarak nitelendirildi.         BÜYÜMESunuma göre, 2003 yılı büyüme tahminin gerçekleşmemesi için bir sebep yok. İlgili göstergelere bakıldığında ekonomin 2004 yılında da benzer bir performans göstermesi bekleniyor. Bundan böyle Türkiye'nin yüksek ve sürdürülebilir büyümeyi sağlama yolunda ilerlemesi gerektiği belirtilen sunumda, sürdürülebilir ve aynı zamanda yüksek büyüme hazlarına ulaşmak için verimlilik artışının gerekli olduğu ifade edildi. İmalat sanayi kısmı verimlilik endeksinin son dönemlerde daha hızlı arttığının görüldüğü kaydedilen sunuma göre, bununla sürdürülebilir yüksek büyüme hızlarına ulaşmak için, ekonomide tüm sektörlerde verimliliğin çok daha üst düzeylere çıkarılması ve sürdürülebilir bir nitelik kazanması şart. Doğrudan yabancı yatırımı destekleyici ortamın sağlanması da yurtiçi tasarruf açığının kapatılması için şart.   Sunumda, ''Bundan sonra reel ekonomi ile ilgili yapılması gerekenler ekonomiye daha uzun bir bakış açısından bakmak ve fiyat istikrarının sağlandığı bir ortamda verimlilik, yabancı sermaye ve yönetişim göstergelerinde dünya standartlarına erişerek sürdürülebilir yüksek hızlarına ulaşmaktır'' denildi. FİYAT İSTİKRARIMerkez Bankası'nın temel hedefinin fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmek olduğu belirtilen sunuma göre, fiyat istikrarı ile büyümenin birbiri ile çelişmiyor ve fiyat istikrarı, sürdürülebilir büyüme için gerekli bir önkoşul olarak yer alıyor.    Bugün artık enflasyondaki düşüşün kalıcı bir hal aldığı kaydedilen sunumda, şöyle denildi: ''Gelecek dönemde de bu düşüş devam edecektir. Ancak bundan sonra da gelirler ve maliye politikalarındaki disiplinin tavizsiz sürdürülmesi, yerel idarelerin gelirleri ile uyumlu politikalar izlemeleri ve kamu maliyesinde sağlanan disiplinin yarattığı olumlu etkileri tehlikeye atacak yaklaşımlardan kaçınılması, kamu fiyat ayarlamaları politikalarının hedeflenen enflasyona uyumlu bir şekilde devam etmesi, programın ve yapısal reformların kararlılıkla uygulanması ve bunun sonucunda döviz kurlarında sağlanan istikrarın devam etmesi, mali piyasalarda dalgalanmalara yol açacak gelişmelere izin verilmemesi, geçmiş enflasyona endeksli veya ekonomik canlanma ile kar marjlarını artırmaya yönelik fiyatlama davranışlarının ortadan kalkması, tüketim mallarında görülen canlanmanın kontrollü bir biçimde devam etmesi ve enflasyon üzerinde baskı yaratmaması gerekmektedir.    Bu hususlar sağlandığında 2004 yılı enflasyon hedefi de tutacak ve fiyat istikrarı sağlanması yönünde önemli bir mesafe alınacaktır."Sunuma göre, belirsizliğin karar alma süreçlerini etkilediği doğru, ancak belirsizliğin tek ve en önemli kaynağı,
döviz kuru deÄŸil. Ekonomik kesimlerin göreli olarak küçük ve yönetilebilir bir risk olan döviz kuru riskine karşı kendilerini korumayı öğrenmelerinin kaçınılmaz olduÄŸu kaydedilen sunuma göre, firmaların varlık ve yükümlülüklerini dikkatli bir ÅŸekilde düzenlemeleri gerekiyor. Vadeli iÅŸlemler piyasalarını kullanarak firmaların bilançolarındaki döviz riskinden korunmaları gerekiyor. Vadeli piyasalar firmalara döviz kurundaki oynaklığa karşı geniÅŸ bir yelpazede riskten korunma enstrümanları sunuyor.     DÖVÄ°Z KURU Döviz kurunun rekabetin tek ve en önemli unsuru olmadığı bildirilen sunuma göre, tüm bunların yanı sıra, firmaların dünya piyasalarında rekabet edebilmeleri için girdi maliyetlerinin dünya ölçeklerinde makul seviyelerde olması gerekiyor. Sunuma göre, enflasyon sorununun öncelikli olarak çözülmesiyle kısır döngü kırılır, saÄŸlıklı bir ekonomik ortam oluÅŸur, kur makro ekonomik göstergelere uygun bir denge seviyesine gelir, ekonomiyi tahrip etmeden ihracata destek olur.     CARÄ° DENGE RÄ°SKÄ°Sunuma göre, cari denge son dönemlerde artan miktarda açık verme eÄŸilimi gösteriyor. Ancak koÅŸulların farklı olduÄŸu belirtilen sunumda, şöyle denildi: "Bankacılık reformu sonrasında, finans sistemindeki açık pozisyon miktarı çok daha azdır. Türk Lirası Merkez Bankası'nın döviz satması suretiyle suni olarak deÄŸerli tutulmamaktadır. Tam tersine Merkez Bankası döviz almıştır.    Kısa vadeli sermaye teÅŸvik edilmemektedir, döviz kuru riski vardır. Merkez Bankası döviz rezervi geçmiÅŸe göre oldukça yüksek seviyededir. Maliye politikası program çerçevesinde sıkı bir ÅŸekilde uygulanmaktadır.'' TÃœRK LÄ°RASI PORTFÖY DEĞİŞİMÄ°Sunuma göre, Türk Lirası yanlısı portföy deÄŸiÅŸimi, ekonomik ve siyasi perspektifin güvenirliÄŸi ile iliÅŸkili durumda bulunuyor. Merkez Bankası'nın doÄŸrudan enflasyon hedeflemesi için gerekli kurumsal ve teknik hazırlıkları tamamladığı belirtilen sunuma göre, mevcut koÅŸullar altında ekonomi politikasını oluÅŸturanlarca kontrol edilebilir tek deÄŸiÅŸken faiz dışı bütçe fazlası. Borcun sürdürülebilirliÄŸinin bir stok sorunu olduÄŸu kadar, aynı zamanda bir akım sorunu olduÄŸu belirtilen sunumda, şöyle denildi: ''Sonuç olarak yapılması gerekenler enflasyonla mücadelede kararlılık, sıkı maliye politikalarının uyumluluk ve kararlılıkla uygulanması, ekonomik programın da öngördüğü yapısal reformların titizlilik ile hayata geçirilmesi, ekonomik programı tehlikeye atacak uygulamalardan kaçınılmasıdır.'' Paradan altı sıfır atılmasına iliÅŸkin deÄŸerlendirmenin de yer aldığı sunumda, piyasaya yeni banknot sürmenin zaman gerektirdiÄŸini, enflasyonla mücadelede olduÄŸu gibi siyasi irade önemli olduÄŸu kaydedildi.Â
button