KOBİ sahiplerine açık mektup: Yeni dönemin fırsat ve riskleri

Güncelleme Tarihi:

KOBİ sahiplerine açık mektup: Yeni dönemin fırsat ve riskleri
Oluşturulma Tarihi: Kasım 18, 2002 09:57

Küçük ve orta boy işletmeler (KOBİ’ler) sekiz yılda üç kriz ve bir depremle darbe aldılar. Her yere serilişlerinden sonra ayağa kalkıp mücadeleye devam ediyorlar. Ekonomi ile siyaset arasındaki kısa devrenin yarattığı şoklar dengelerini bozuyor. Peki yeni dönemde ne yapmalılar?

Sekiz yılda üç kriz yılının ve bir depremin darbeleri ile "grogi" duruma düştünüz. Her yere serilişinizden sonra yine yılmadan ayağa kalkıp mücadeleye devam ediyorsunuz. Ekonomi ile siyaset arasındaki kısa devrenin yarattığı şoklar ikide bir dengenizi bozuyor. İş yaptığınız büyük şirketler parça ve ara malı fiyatlarını aylardır arttırmak istemiyor. Pazara mal üretenler ise maliyet artışlarını, fiyatlara yansıtmakta zorlanıyor. Sıkıntılarınıza çare bulmak ve işinizi geliştirmek için aldığınız krediler, bazen yan etkileri tedavi edici etkilerinden daha fazla olan kortizon hapları gibi midenizi delmek üzere. İşletme sermayesi eksikliği ise sizi iç kanamalar nedeniyle dizlerinde takat kalmayan hastalara döndürdü.

Bunlar yetmezmiş gibi bir de küreselleşme olgusu var. Siz iç piyasadaki büyüklerle baş etmeye çabalarken şimdi de dünyanın dev şirketleri karşınıza çıktı. Gümrük vergileri düşürülünce sermaye, teknoloji ve uzman işgücü açısından sonsuz imkanlara sahip küresel şirketler, iç piyasadaki mütevazı paylarınıza göz dikti. Bazen cesaretinizi kaybediyor ve kendinizi, büyüklerin ayağının altında dolaşan üç-dört yaşında bir çocuk gibi hissediyorsunuz. Siyasi ve ekonomik belirsizlik ise yoğun bir sis gibi etrafınızı kaplamış: Bir tarafı uçurum olan bir rampada yalnız öndeki aracın stop lambalarını gören bir sürücü gibi diken üstündesiniz...

Umuda yolculuk

Sıkıntılı günlerin tam ortasında tablo gerçekten iç karartıcı görünüyor. Ama sizin umutsuzluğa kapılmaya hakkınız yok.

Çünkü işgücü piyasasına giren yılda 730 bin, günde 2 bin gencin umudu sizlersiniz. Devlet kapısında yeni istihdam umudu yok denecek kadar az. Büyük şirketler fazla adam almıyor. Çocuklarımız, gençlerimiz sizin kurduğunuz ve kuracağınız firmalarda çalışacak.

Biraz sakin düşündüğünüzde, geleceğini yitiren bir ülke olmadığımızı, yeni umutların yeşerdiğini göreceksiniz:

-Önümüzdeki yıllarda çok büyük bir aksilik çıkmadığı takdirde, ekonomi en az üç-dört yıl sürecek bir hızlı büyüme ivmesi yakalamak üzere. Beş yıl süren patinajdan sonra işler tekrar rayına oturacak.

-Bugün iş dünyasında tüm kazançlı köşeler kapılmış ve suyun başı tutulmuş gibi görünebilir. Ancak ekonominin talep haritası sürekli bir değişim içinde. Tüketici eğilimleri de hızlı bir şekilde değişiyor. Bu değişim yeni piyasa boşlukları, yeni "niş"ler yaratacak. Ekonominin büyümesi de iş imkanlarını artıracak. Yeni eğilimler, bir iş kapısını kapatırken, iki yeni iş kapısını açacak.

-Dev şirketler büyük olmasına büyük ama, KOBİ'ler kadar hızlı hareket etme imkanına sahip değil. Fil gibi yavaş hareket eden büyüklere karşı, siz bir panter veya gazal gibi atik, hızlı ve uyanık olmanın avantajına sahipsiniz. Karar alma hızınız, esnekleğiniz ve dinamikliğiniz, hem mevcut sorunların çözümünde hem de yeni iş imkanlarının değerlendirilmesinde size yardımcı olacak.

-Nüfusun gelir ve eğitim düzeyi yükseldikçe, tüketici tercihleri de farklılaşıyor. Eskiden bir üründe başlıca hedef kitlelerin sayısı iki elin parmakları kadarken, bugün görebilene onlarca hedef kitle var. Büyük firmaların iyice seçici olan ve neredeyse tam keyfine ve zevkine göre mal ve hizmet isteyen tüketicilerin isteklerinin tümünü karşılaması imkansız. Siz tüketici ile daha çok yüz yüze bulunduğunuz için, tercihlerdeki farklılaşmayı daha iyi ve çabuk bir şekilde izleyip, sadık müşteriler edineceksiniz.

Sizler, 1980 sonrasında dışa açılma sınavından başarı ile çıktınız. İç piyasaya giren dev yabancı şirketlere karşı başarılı bir şekilde rekabet ettiniz. Gümrük Birliği sonrasında, herkes otomotiv yan sanayiinin dışa açılmanın ilk kurbanı olacağını düşünüyordu. Ama sizin yan sanayi firmalarınız, Gümrük Birliği'nin daha ilk yıllarında hem pazar paylarını korudu hem de ihracatlarını arttırdı. Sizin parça ürettiğiniz otomobiller de ihraç ediliyor artık. KOBİ'ler gıdada, tekstil, mobilya ve diğer sektörlerde de başarılı oldu.

Küreselleşmenin fırsatları


Bugün tek derdiniz ekonomi grafiğinin bir testere dişi gibi iniş çıkışları değil. Artık küreselleşme olgusunu da hesaba katmak zorundasınız. Zaten son yılların bu kadar sıkıntılı geçmesinin bir önemli nedeni de küreselleşmenin taşları yerinden oynatması...

Küresellleşme döneminde gümrük duvarları iyice alçaldı. İç pazar da bütünleşerek sizin elinizdeki bölgesel pazarları daralttı. Artık sırtınızı duvara verme imkanınız yok, dört koldan saldıran iç ve dış rakiplere karşı amansız bir mücadele vermek zorundasınız. Bundan böyle dünyanın her köşesinden size rakip çıkacak.

İşiniz gerçekten zor görünüyor. Ancak aynı küreselleşme eğilimi, siz KOBİ sahipleri için yeni fırsatlar yaratıyor. Artık sizin de rekabet ve hareket alanınız genişleyecek. Ayrıca küreselleşme döneminin bazı eğilim ve fırsatlarından yararlanma imkanı da var:

-Her şeyin tek bir çatı altında yapıldığı entegre tesisler giderek yeniden yapılanıyor, çözülüyor. Örneğin, AB üyesi ülkeler ile ABD'deki büyük otomobil şirketleri, dünyanın çeşitli ülkelerindeki yan sanayii şirketlerinden ara malı ve parça ithal edip, ana fabrikada yalnız montaj işine ağırlık veriyor. Bu ortamda siz de kalite ve fiyatta istenen standartları tutturarak dünyanın en büyük şirketlerine mal satan KOBİ'lerin arasına katılabilirsiniz.

-Büyük şirketler arasında dışarıdan hizmet alımı olarak tanımlanan "outsourcing" eğilimi giderek yaygınlaşıyor. Bu eğilim, bir alanda uzmanlaşarak en iyi hizmeti sunanlara yeni iş imkanları sağlayacak.

-Büyük yabancı şirketlerin eleman ve uzmanları, Harvard veya Yale'den mezun olsalar da, iç pazarı ve insanımızı hiçbir zaman sizin kadar yakından tanıyamaz. Bu bilgiyi muhakkak işinize katmak ve yerel ihtiyaç ve özellikleri çok iyi takip etmek zorundasınız.

-Bir imparatorluğun mirasçısı olan bir ülkenin yurttaşları olarak farklı kültürlere sahip, farklı ülkelerden insanlarla ilişki ve bağlantı kurma konusunda epey deneyim ve birikimimiz var. Küreselleşme döneminde yeni pazarlara, yeni ürünlerle yelken açmayı amaçladığınızda bu özelliğimiz bir avantaj oluşturacak. Türkiye'nin jeostratejik konumu da çabalarınızı destekleyecek. Ortadoğu, Akdeniz ülkeleri, Balkanlar, Rusya ve Türk cumhuriyetlerinde barış ortamında istikrarlı büyüme umutları güçlendikçe önünüze yeni fırsatlar çıkacak. Bir örnek: 1890 ile 1910 arasında Rizeli ve Çamlıhemşinli fırıncılar, Rusya'nın 110 kentinde fırın ve pastane açmışlardı. Bugün de 1000'e yakın sanayi ve taahhüt firması dış ülkelerde iş yapıyor. Küreselleşmenin yaygınlaşması, gelecek yıllarda size sayısız yeni iş alanı ve imkanı yaratacak.

-İnternet de dahil olmak üzere elektronik iletişimin yeni yol ve yöntemleri,küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin ufkunu genişletti. Sermaye, finans, teknoloji ve eleman açısından büyüklerle yarışmanız zor. Ancak yeni ekonomide erken davrandığınız takdirde, büyüklerle aynı ortamda ve koşullarda yarışabilirsiniz. İnternet, çok büyük bir fuar yeri, dev bir bilgi panayırı gibi. Birazcık masraf ve özenle, bu iletişim aracını kullanarak işinizi büyütebilirsiniz.

Küreselleşmenin sayısız riski de var tabii. Ancak siz bu olgunun risklerine karşı önlem alıp, fırsatlarından yararlanmayı bildiğinizde, iç pazardaki ve tüketicilerdeki değişimi iyi takip ettiğinizde, ekonominin temel direği olmaya devam edeceksiniz.

Yeni dönemde de sessiz ve üretken çoğunluk gibi sizin de sesiniz fazla duyulmayacak belki. Dünya gazetesi ve bir kaç yayın organı dışında dertlerinizle, sorunlarınızla ilgilenen olmayacak. İş dünyasının sesli azınlığının çığlıkları ve demeçleri, sizin sesinizi hep bastıracak. Bankalar arada bir yine üstünüze gelecek.

Ancak, binlerce gencin iş umudu olarak siz yine başarmaya mecbursunuz. Bugünkü endişe ve kaygı ortamını, sizin cesaretiniz, girişimciliğiniz ve ekonomik zekanız sayesinde aşacağız.

 

Faruk Türkoğlu

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!