Kamu sözleşmelerini IMF korkusu kilitledi

Güncelleme Tarihi:

Kamu sözleşmelerini IMF korkusu kilitledi
Oluşturulma Tarihi: Şubat 25, 1999 00:00

Haberin Devamı

Hükümet ile 480 bin kamu işçisini kapsayan toplu iş sözleşmesi görüşmelerine IMF gölgesi düştü. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Nami Çağan'ın, Türk-İş yöneticilerine, ‘‘İstediğiniz oranlar çok yüksek. Üzerimizde IMF'nin yoğun baskısı var. Uluslararası güvenilirliğimiz zedelenirse, Türkiye ciddi bir krize sürüklenir’’ dediği öğrenildi.

Hükümet, 480 bin kişiyi kapsayan kamu kesimi toplu iş sözleşmelerinde Türk-İş'in istediği zam oranını, ‘‘Uluslararası Para Fonu (IMF) kızar’’ gerekçesiyle geri çevirdi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Nami Çağan'ın, sözleşmelerle ilgili olarak kendisiyle görüşen Türk-İş yöneticilerine, ‘‘İstediğiniz oranlar çok yüksek. Üzerimizde IMF'nin yoğun bir baskısı var. Uluslararası güvenilirliğimiz zedelenirse, Türkiye ciddi bir krize sürüklenir’’ dediği öğrenildi.

Bakan Çağan, görüşmede Türk-İş yöneticilerine 'son teklifiniz nedir?' diye sordu. Türk-İş yöneticileri ise ‘‘20 milyon liralık iyileştirme ve yüzde 30 zam' ya da '15 milyon iyileştirme ve yüzde 35 zam' olmak üzere iki seçenekli bir öneri sundu. Birinci seçenekte ilk altı aydaki ortalama ücret artışının yüzde 46'ya, ikinci seçenekte ise yüzde 47'ye geldiği belirtildi. İki, üç ve dördüncü altı aylar için ise 'enflasyon artı yüzde 5 refah payı ve 10 milyon lira iyileştirme' isteği yinelendi.

EŞEL-MOBİL'E EVET

Türk-İş ayrıca, kamuda çalışan işçiler arasındaki ücret uçurumunu gündeme getirerek, bu durumun giderilmesi için bir düzenleme yapılması ve emekli olan işçilerden boşalan kadrolara geçici işçilerin alınmasını istedi. Hükümetin ise 'yüzde 30 zam artı 10 milyon lira seyyanen' önerisinde direndiği kaydedildi.

Halen uygulanan aylık eşel-mobil uygulamasından kamu işçisinin toplam 346 trilyon kaybı olduğunu öne süren Türk-İş, 6 aylık eşel-mobil uygulamasına ise karşı çıkmıyor. Türk-İş, çok basit tanımı ile ‘‘ücret artışlarının enflasyonla bağlantılı kılınması’’ demek olan Eşel-Mobil'in geçmiş dönemde olduğu gibi 1'er aylık değil, 6'şar aylık enflasyona göre, hedeflenene değil gerçekleşen enflasyona göre uygulanmasını istiyor.

ÖNCE SÖZLEŞME

Bu arada TÜRK-İŞ Başkanı Bayram Meral, DSP Genel Başkanı ve Başbakan Bülent Ecevit'in, Nami Çağan aracılığıyla gönderdiği, ‘‘Sizin için işçi yoğunluklu bir ilde kontenjanı açık tutuyor. ‘Evet' dediğiniz anda, hemen yazılacaksınız ve milletvekilisiniz’’ mesajını reddetti. Meral, ‘‘480 bin işçinin toplu iş sözleşmesinde uzlaşma olmadan hiçbir teklifi kabul edemem’’ dedi.

Sözleşme pazarlığında ve Türk-İş'in diğer yöneticilerinin yanında, Ecevit'in elçisi olarak Çağan'ın Meral'e adaylık teklifi şöyle yorumlandı:

‘‘Hükümet, milletvekilliği karşılığı, Meral'in Hükümetin önerisine ‘Evet' diyebileceği hesabı yaptı. Ancak, Meral daha önce açıkladığı ‘Sözleşme bitmeden asla..' şartını tekrarlayarak, sözleşme görüşmesinde adaylık kabul edip, toplu pazarlığa şaibe karıştırılmasını önledi.’’

DSP'nin Türk-İş için Samsun ve Sakarya illerinde kontenjan ayırdığı bildirildi. Sakarya'da Türk-İş Basın Danışmanı Hasan Tahsin Benli'nin, Samsun'da ise Türk-İş Bölge Temsilcisi Sabahattin Özçam'ın DSP'den adaylık başvurusu bulunuyor. Sakarya'da 37 bin işçi ve 25 bin emekli olduğu bildirilirken, Samsun'un da kamu işçisi ağırlıklı bir il olduğu kaydedildi.

TİSK: Her işletmeye ayrı sözleşme olsun

TİSK Başkanı Refik Baydur, 480 bin işçinin tek sözleşmeye tabi tutulması yerine, işletme bazında ayrı sözleşmeler yapılmasından yana olduklarını bildirdi. Baydur, ‘‘İşletme bazında değerlendirme ve pazarlıkta, o işletme karlılığı, verimliliği, gücü esas alınır ve daha sağlıklı bir sözleşme yapılabilir. Ancak ana hükümlerde birliktelik olabilir’’ yaklaşımı getirdi.

‘‘Seyyanen ücret’’ uygulamasına temelden karşı olduklarını vurgulayan Baydur, ‘‘Sözleşme pazarlığında, şu ana kadar popülist yaklaşım gözlemedik. Sözleşmelerin seçimler gelmeden bitirilmesini istiyoruz. Seçimden sonraya sarkarsa, diğer partiler ve siyasetçilerin de istismarı ile olay popülize edilir. Bu da herkesin zararına olur’’ dedi.

TİSK'in baştan beri, kamu toplu iş sözleşmesi pazarlıklarında doğrudan rol almadığını anlatan Baydur, ‘‘Biz genel ilkeleri ortaya koyuyoruz. Kamu işveren sendikaları teknik çalışmayı yapıp altyapıyı hazırlıyor, Hükümet ile Türk-İş de pazarlık yürütüyor’’ dedi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!