Kadınları ucuza giydirerek zengin oldu

Güncelleme Tarihi:

Kadınları ucuza giydirerek zengin oldu
Oluşturulma Tarihi: Haziran 09, 2010 10:28

“Seri sonu” ya da “ihraç fazlası” adı altında ürünleri 3-5 TL'ye satarak geniş bir müşteri yelpazesine ulaşan Adanalı genç girişimci Sibel Akçayoğlu, 10 yılda 6 mağaza açtı.

Adana'nın en işlek ve alışveriş trafiğinin en yoğun olduğu iki caddesindeki mağazasında pantolondan abiye kıyafetlere, penye tişörtlerden plaj giysilerine kadar tüm ürünleri 3 ya da 5 TL'ye, üstelik de 5 taksitle satan mağaza sahibi Sibel Akçayoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ekonomik krize rağmen her iki yılda bir mağaza açtığını söyledi.

Akçayoğlu, giyimine düşkün ama bu uğurda fazla para da harcamak istemeyen bir kişiliğe sahip olduğunu, bu nedenle 10 yıl önce konfeksiyon sektörüne girdiğini belirterek, “Kadınların, marka adı altında sıradan giysilere bile astronomik miktarlarda para harcaması beni üzüyordu. Bu nedenle hem hobimi tatmin etmek hem de kadınların marka uğruna aile bütçelerini sarsacak kadar para harcamalarını önlemek için girdiğim bu sektörde krize rağmen tutunmayı başardım” dedi.
Akçayoğlu, 10 yılda 6 mağaza açtığını, bu mağazaların 4'ünün Adana'da, birinin Mersin, diğerinin ise Tarsus ilçesinde bulunduğunu, yeni hedefinin ise yılda bir mağaza açmak olduğunu belirterek, şunları söyledi:

“Mağazalarımı en elit ve modern caddelerde, marka mağazaların yakınında açmaya özen gösteriyorum. Bu sayede marka takıntısı olanlara da daha rahat ulaşabiliyorum. Ürünlerimi İzmir ya da İstanbul'dan getiriyorum. Üretim merkezlerine gidip ürünleri kendim seçiyorum. İhraç fazlası ya da seri sonu olan bu ürünleri emsallerine göre 10'da biri bile olmayan fiyatlarla satıyorum. Ne getirsem adata kapış kapış satılıyor. Hatta öyle müşterilerim var ki ürünleri ilk getirdiğimde fazla seçilmeden alabilmek için cep telefonuna mesaj istiyorlar.”

Mağazasına gelen müşterilerinin yüzde 80'inin aklında herhangi bir ürün almak olmadığını, sadece merak için öylesine bakmak isteyenlerden oluştuğunu anlatan Akçayoğlu, “Ancak, mağazalarıma girenlerin hemen hepsi mutlaka bir tişört bile olsa almadan çıkmıyor.

Özellikle de yeni ürünleri getirdiğimin ilk gününde izdiham yaşanıyor. Çok küçük karlarla satış yapıyorum ancak, sürümden kazanıyorum. Düşünün ki bir penye tişörtü kaliteli ve yüksek fiyatla almış olsak bile ancak bir yaz dönemi giyebiliyor, sonra sıkılıp atıyoruz. Bunun için çok para vermeye gerek var mı? oysa 3 TL'ye alınan bir tişört bir yaz dönemi de giyilse verilen para kişiyi üzmez.”

Akçayoğlu, en büyük müşterilerinin 'alışveriş çılgınları' olduğunu, bu kişilerin sonradan pişmanlık duyacakları büyük paralar harcamadan, aile bütçelerini sarsmadan bu isteklerini tatmin edebildiklerini sözlerine ekledi.

ALIŞVERİŞ HASTALIĞI

Psikolog Göksu Göktaş, alışveriş çılgınlığının psikolojik bir rahatsızlık olduğunu, bu hastalığın yüzde 90 civarında kadınlarda görüldüğünü, bu nedenle de kadın hastalığı olarak bilindiğini söyledi.

Göktaş, “Bir tür dürtü kontrol bozukluğu olarak ele alınan bu rahatsızlığa, mutsuzluk, yalnızlık, öfke, sinirlilik, olumsuz duygular gibi psikolojik nedenler yol açmaktadır. Bu duygularla kendini dışarı atan kadınlar alışveriş yaparak tatmin olduklarını düşünüyor ancak, bir süre sonra bu hallerinden daha fazla mutsuzluğa kapılıp pişmanlık duyuyorlar” dedi.

Kişiyi, maddi açıdan zor durumda bırakan bu hastalığın günümüzün tüketim toplumunda kişileri yoğun mali sıkıntıya sürüklediğine, buna bağlı olarak da evlilik ve aile yaşamında önemli sorunlara yol açtığına dikkati çeken Göktaş, “Bu nedenle, bu hastaların kendilerini kontrol edemiyorlarsa, en azından aile bütçelerini sarsmayacak düzeyde alışveriş yapmaya kendilerini zorlamalarını önerdiklerini” kaydetti.

Göktaş, hastalığın başlama yaşının çoğunlukla 18-30 arası olduğunu, ilaçlı tedavisinin mümkün olmadığını ancak, psikolog desteğinde yapılacak terapilerle şiddetini azaltılabileceğini kaydetti.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!