IMF'yi zorlarsak sonra acısını çıkartır

Güncelleme Tarihi:

IMFyi zorlarsak sonra acısını çıkartır
Oluşturulma Tarihi: Şubat 13, 2003 00:00

IMF'yle müzakerelere, sadece bayramın ilk günü ara verildi. Dün yeniden başlayan IMF görüşmeleri nasıl gidiyor derseniz, 'İyi değil' dememiz hata olmaz.Bir yandan bütçe ile ilgili görüşmeler devam ederken, öte yandan IMF uzmanları bankacılıkla ilgili görüşmeleri İstanbul'da sürdürdüler. Bankacılıkla ilgili bir sıkıntı kalmadığı söyleniyor. BDDK yetkilileri IMF uzmanlarına, başta son Çukurova Grubu operasyonu olmak üzere, sektörle ilgili düzenlemeler ve gelişmeleri anlattılar. Bankacılık uzmanları dün Ankara'ya geçtiler, Heyet Başkanı Juha Kahkonen ile görüşüp, büyük ihtimalle bugün ABD'ye geri dönecekler.Asıl sıkıntı ise bütçe dengelerine ilişkin. IMF hala, ekonomi yönetiminin harcamalar konusunda koyduğu tasarruf kalemlerinden o kadar tasarruf edilemeyeceğini, bazı gelir kalemlerinin abartılı olduğunu, bu arada sosyal güvenlik gibi bazı harcama kalemlerinin ise düşük konduğunu, bu ödeneklerin aşılacağını düşünüyor. Bu nedenle yüzde 6.5'luk faiz dışı fazla hedefi için ek gelir kalemleri yaratılması, tasarruflar için daha radikal yapısal tedbirlerin uygulamaya konmasını istiyor. Bizimkiler ise kelimenin tam anlamıyla ayak sürüyor. Ekonomi bürokratlarının bir bölümü politikacı gibi bakıp, 'IMF Irak konusunda ABD zorlamasını pekiştirmek için ayak sürüyor' deyip, olayı sübjektif görme niyetinde. Aslında tümüyle haksız değiller. Başbakan Abdullah Gül'ün, ABD Başkan Yardımcısı Cheney ile telefon görüşmesinden sonra IMF heyetinin Ankara'ya gelmeyi kabul ettiği düşünülürse, işin politik yönünün olduğunu kesin gibi. Bu nedenle Irak'la ilgili Türkiye'nin tavrının netleşmesiyle, IMF'in tavrının belirginleşmesi sürpriz olmaz. Dün sabah Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış ile Hazine'den sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan'ın birlikte ABD'ye gittikleri düşünüldüğünde., IMF, Irak yardımı ve Türkiye'nin tavrının birlikte ele alındığı gerçeği de, açıkca ortaya çıkıyor.‘‘OLMAZ’’ DERSEAncak IMF'in tavrını tümüyle politik olarak görmek de çok büyük hata olur. İşin teknik yönü konusunda rahat olursunuz, yani aldığınız önlemlerin tümüyle gerçekci, bütçeye koyduğunuz rakamların yüzde 100 gerçekleşebilir olduğu içinize siner de, buna rağmen IMF hala 'olmaz' derse, 'bu iş politik' diyebilirsiniz. Halbuki durum öyle değil. Bu bütçeyi yapanlar, dışardan bir şirketin hesaplarını denetleyen kişiler olsalar, biliyoruz ki şirket yöneticilerinin koyduğu bu rakamlara çok şüpheci yaklaşır, daha sıkı tedbirler alınmasını isterler. Yani; ekonomi bürokratları da gerek Hükümetin program konusundaki kararlılığı, gerekse bütçeye konulan rakamların yüzde 100 gerçekleşebilir olduğu konusunda emin değiller. Zaten emin olsalar, karşısındakileri de, ne olursa olsun, ikna edebilirlerdi. Halbuki ikna edemediler...Peki IMF içine sinmese bile 4. gözden geçirme konusunda olumlu karar alabilir mi? Bu kez eskisine kıyasla daha zor olsa bile, bizce böyle bir şey olabilir. Almanya, Fransa ve Belçika'nın Nato'da bile, Türkiye'yi bahane edip, ABD'ye karşı nasıl kafa tuttuğunu gözönünde tutarsanız, Heyet olumlu rapor verse bile, bu ülkelerin bulunduğu IMF Yönetiminden raporun geçişinin hiç de kolay olmayacağı anlaşılır.Buna rağmen, yani teknik olarak eksikler bulunması ve bu ülkelerin muhalefetine rağmen, 4. gözden geçirme için IMF yönetiminden olumlu bir karar çıkabilir.Ancak böyle bir zorlama, Türkiye'nin işini şimdilik rahatlatsa bile, ileriye dönük olarak çok büyük sıkıntıları beraberinde getirecektir. IMF'in kendi bürokrasisi olduğu, zorlama ile kabul ettiği kararın acısını sonradan çıkaracağı unutulmamalı.Yani şimdiden uyarıyoruz; Teknik olarak zayıf bir bütçeyi Irak'ı bahane edip zorla kabul ettirirsek, Irak olayı bittiğinde, yani sonbahara doğru işimiz çok zor olur.Bir de o dönemde Tayyip Erdoğan'ın Başbakan olacağını düşünürsek...'Esnaf bakışı' ile devlet yönetilemez. Bu kafa değişmezse ülkenin geleceği karanlık.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!