IMF bu kapsamda, uluslararası piyasalarda olası yeni bir türbülansa karşı, "şirketlerin
döviz borcunu" hassasiyet yaratan bir başlık olarak değerlendiriyor.
DÖVİZ BORCU AZALTILMALI: IMF, bu konudaki yeni hassasiyetini, ekonomi yönetimi yetkilileri ve iş dünyasıyla paylaştı. Bundan sonra yaşanacak ve sonuçları olumsuz olacak yeni türbülanslarda "Özel sektörü de çözüm sürecinde görmek istiyoruz" mesajını ileten IMF’nin ekonomi yönetimi ile özel sektörün önde gelen yöneticilerine aktardığı diğer mesajlar şöyle:
Özel sektör firmalarının bilançolarındaki toplam borcun yüzde 70’ini döviz borcu oluşturuyor. Bu düzey, özelikle rezervler üzerinden de oranlandığında diğer gelişmekte olan piyasa ekonomilerine göre çok yüksek.
Şirketlerin döviz borçluluğu, artan cari açıkla birlikte ciddi riske dönüşebilir.
Bunun için özel sektörün, yüzde 30 büyüyen döviz borçlarını yine dövizle kapatmak yerine, iç kaynaklara yani bankacılık sistemine yönelmesi gerekiyor. Riski azaltmak için bankacılık sisteminin kredi olanaklarından yararlanarak TL borçlanmaya ağırlık vermesi gerekiyor.
Reel sektör-banka ilişkilerinin bu çerçevede daha etkin bir çerçeveye oturabilmesi için de döviz kurlarına dönük değişiklik yapılabileceği belirtiliyor.
DİĞER HASSASİYETLER: IMF’ye göre, şirket bilançolarındaki yüksek döviz borçluluğu dışında, Türkiye’de ekonomide kırılganlık yaratan durumlar şöyle:
Cari açıktaki genişleme: IMF analistleri önümüzdeki dönemde petrol fiyatlarında düşüş tahmin etmiyor. Artış trendinin süreceği beklentisiyle, Türkiye’de de cari açığın artmasının yüksek bir olasılık olduğunu tartışan IMF uzmanları, bu durumu bir "risk" olarak değerlendiriyor.
Enflasyondaki düşüş beklentilerinin azalması: Enflasyondaki düşüş beklentilerinin azalması hassasiyet yaratan bir durum olarak değerlendiriliyor. Hizmet sektöründeki fiyat katılıklarının sürdüğü de dikkate alındığında, piyasalarda enflasyondaki düşüş sürecinin yeniden başlayacağnıa dair beklentilerin yaygınlaşmasına büyük önem veriliyor.
Para ve maliye politikalarında sıkılaşma: IMF içindeki tartışmalara göre, Türk ekonomisinin kısa ve orta dönemi yeni bir sarsıntı olmadan atlatabilmesi para ve maliye politikalarının sıkılaştırılması, kamunun uzun vadeli ve TL borçlanması gerekiyor.