Geleneksel performans yönetimi anlayışı değişiyor

Güncelleme Tarihi:

Geleneksel performans yönetimi anlayışı değişiyor
Oluşturulma Tarihi: Ocak 13, 2016 14:43

Willis Towers Watson’ın gerçekleştirdiği EMEA Performans Yönetimi Araştırması, çoğu şirketin performans yönetimi anlamında halen geleneksel yöntemleri kullanmaya devam ettiğini ortaya koyuyor. Avrupa dışındaki ve Türkiye’nin de dahil olduğu bölgede şirketlerin yalnızca yüzde 36’sı etkili bir performans yönetimi sürecine sahip. Performans yönetiminde odak, geçmişin ölçülmesinin yanı sıra potansiyelin ve yeteneğin geliştirilmesine doğru kayıyor.

Haberin Devamı

İK sektörü, yıl boyunca performans yönetimine odaklanmış olmasına rağmen, Willis Towers Watson’ın gerçekleştirdiği EMEA Performans Yönetimi Araştırması sonuçları bu konuda daha kat edilecek çok yol olduğunu gösteriyor. Araştırma sonuçlarına göre, Avrupa dışındaki ülkeler ve Türkiye’nin de dahil olduğu bölgede şirketlerin yalnızca yüzde 36’sı etkili bir performans yönetimi sürecine sahip. Ayrıca yöneticiler ve çalışanların üçte biri performans yönetim süreçlerinden memnun değil.

Araştırmaya katılan firmaların büyük çoğunluğu (yüzde 88), bireysel performans hedefleri ile stratejik iş süreci önceliklerini paralel götürmek için birincil metotları olarak performans yönetimini gösteriyorlar. Buna rağmen şirketlerin yüzde 39’u yönetici kademesindeki çalışanların bunun değerini tam olarak kavrayamadıklarını ve yüzde 47’si de yöneticilerin bunu gerçekleştirmek için zamanları olmadığını söylüyorlar.

Haberin Devamı

Willis Towers Watson’ın araştırması, performans yönetim süreçlerinde şirketlerin her bir çalışan için daha fazla zaman ayırmaları gerektiğini ortaya koyuyor. Araştırmaya göre şirketlerin yüzde 49’u performans yönetimine çok az zaman ayırırken, yüzde 83’ü her bir çalışanına yılda altı saatten ve yüzde 59’u dört saatten daha az vakit ayırıyor. Çalışanlar ve yöneticileri arasında daha sık temas noktaları oluşturmak isteyen şirketlerin oranı ise yüzde 44. Şirketler performans yönetimine ayrılan zamanın yüzde 32’sinin form doldurmaya gittiğini, performansa ilişkin görüşmelere ise yeterli zaman ayrılmadığını ifade ediyorlar. Şirketlerin yüzde 72’si çalışanlarla görüşmelere yeterli zaman bulunamadığını dile getirirken, yüzde 69’u performans geri bildirimi almak ve yüzde 58’i de hedefleri belirlemek için yapılan görüşmelere yeterli vakit ayrılmadığını belirtiyor.

TÜRKİYE'DEKİ ORAN YÜZDE 70
Willis Towers Watson Ödül ve Yetenek Yönetimi Kıdemli Danışmanı Fulya Karakurum, EMEA Performans Yönetimi Araştırması’nın yanı sıra yine Willis Towers Watson tarafından gerçekleştirilen Küresel İşgücü Araştırması’nın verilerinin önemli bulgular içerdiğini ifade ediyor: “Türkiye’deki kurumsal şirketlerin neredeyse tamamı performans yönetimi süreçlerini uyguluyor. Özellikle hızlı tüketim, bilişim ve teknoloji gibi satış süreçlerinin çok yoğun olduğu sektörler performans yönetimi konusunu çok ciddiye alıyor. Bu doğrultuda aktarabileceğimiz önemli bir bilgi ise şu şekilde: Türkiye’de çalışanların yüzde 47’si bireysel performansın ölçümünde kullanılan uygun hedeflerin çalışanlar ile birlikte belirlendiğini düşünüyor. Bu oran işverenler için yüzde 61. Aynı oranlar dünyada çalışanlar için yüzde 50, işverenler için ise yüzde 54. Dünyadaki en iyi uygulamaları ortaya koyan ve çalışan değer önermesinde gelişmiş şirketler açısından bakıldığında ise bu oranlar çalışanlar için yüzde 84 ve işverenler için yüzde 72 olarak karşımıza çıkıyor.”

Willis Towers Watson’ın araştırmaları dünyada performans yönetimini başarıyla uygulayan şirketlerin bu konudaki odağının yetenek gelişimine kaydığını ortaya koyuyor. Dolayısıyla şirketler ‘prosedürlerle kalıplanmış’ rutinlerden ziyade, yöneticilerin çalışanlarının hem performansını hem de potansiyelini gerçekten geliştirebilecekleri uygulama ve mekanizmaları hayata geçirmeye başlıyorlar. Y ve Z jenerasyonunun beklentileri ve işe yaklaşımları da bu uygulamaları yönlendirerek daha yenilikçi hale getirilmelerinde rol oynuyor. Güncel uygulamalarda temelde ortaya çıkan unsurlar ise şu şekilde sıralanıyor:

Haberin Devamı

* Çalışandan beklentilerin net olarak belirlenmesi ve ifade edilmesi.

* Sık ve yerinde geri bildirim verilmesi (Üstelik bu geri bildirimin kaynağı her zaman kişinin yöneticisi olmayabiliyor.)

* Verilen geri bildirimin odağının değerlendirme değil, geliştirme olması.

* Geri bildirim ortamının daha çekici ve canlı bir şekilde yapılandırılması.

Willis Towers Watson Ödül ve Yetenek Yönetimi Kıdemli Danışmanı Fulya Karakurum, performans yönetimi denildiğinde kariyer yönetiminin de asla unutulmaması gereken bir süreç olduğunu hatırlatıyor: “Performans yönetimi süreçlerinde, yetenek yönetiminin doğal bir uzantısı olarak kariyer yönetimi karşımıza çıkıyor. Bu anlamda kariyer yönetimi süreci içinde Türkiye’deki şirketlerin yüzde 42’si kariyer gelişim görüşmelerine yer veriyor. Bu oran globalde yüzde 33, çalışan değer önermesinde gelişmiş şirketlerde ise yüzde 53. Türkiye’deki şirketlerin yüzde 28’inde çalışanlara olası kariyer fırsatları aktarılırken, bu oranın globalde yüzde 26, çalışan değer önermesinde gelişmiş şirketlerde ise yüzde 45 seviyesinde olduğunu görüyoruz.”

Haberin Devamı

Fulya Karakurum, Willis Towers Watson olarak performans yönetiminde benimsedikleri yeni yaklaşımı ‘dönüştürücü performans yönetimi’ olarak adlandırdıklarını belirtiyor. Karakurum yüksek performans elde etmek için şirketlerin çalışan hedeflerini kurgularken şu noktalara dikkat etmelerini öneriyor:

* Daha az sayıda ve önemli hedeflere odaklanın.

* Karşılıklı destek sağlayan hedefler oluşturmak için bireysel ve kurumsal faydayı birlikte ele alın.

* Yeteneklerin geliştirilmesi ve bilginin kazanılmasını üstün kılın.

* Uygulanabilir artışlar belirleyin ve bunları sıklıkla gözden geçirin.

* Çalışanın kontrolünde olan etkenleri dikkate alarak hareket edin.

BASKIN GELENEKSEL YÖNTEMLERİN İŞE YARAMIYOR
Willis Towers Watson’ın EMEA Performans Yönetimi Araştırması’na göre geleneksel performans yönetimi yaklaşımları şirketlerin büyük çoğunluğunda halen hakim durumda. Şirketler yılda bir veya iki kere performans değerlendirmesi yapıyorlar ve genellikle yalnızca bir tek performans skoru veya derecelendirmesine bağlı kalıyorlar. Şirketlerin yüzde 5’i performans değerlendirme süreçlerini tamamen ortadan kaldırmış durumdalar veya kaldırmayı planlıyorlar. Araştırmaya katılan şirketlerin yüzde 23’ü performans derecelendirmesini veya skorlarını kullanmaktan vazgeçeceğini söylese de, bunu yapmak için adım atan şirketlerin oranı yalnızca yüzde 6’da kalıyor.

Haberin Devamı

Araştırma sonuçlarını değerlendiren Willis Towers Watson EMEA Yetenek Yönetimi ve Organizasyon Uyumluluğu Uygulama Grup Direktörü Angel Hoover, “Araştırma, performans yönetimi algısı ve etkinliği için şirketlerin aşması gereken çok yol olduğunu gösteriyor. Bu sonuçlar çoğu kişiyi şaşırtmayacaktır. Performans yönetim sürecinin işletme performansına etkilerini göz önüne aldığımızda acil bir çözümün gerektiği aşikar,” diyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!