Gelecekte IMF ve Dünya Bankası'nın başında bir Türk olabilir

Güncelleme Tarihi:

Gelecekte IMF ve Dünya Bankasının başında bir Türk olabilir
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 04, 2012 13:23

Dünya Bankası Türkiye Direktörü Martin Raiser, gelişmekte olan ekonomilerin küresel ekonomi içerisindeki artan ağırlığına dikkati çekerek, gelecekte Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası'nın başında bir Türk'ün olmasının “kesinlikle mümkün” olduğunu söyledi.

Raiser, Türkiye'nin bölgesindeki etkin rolüne işaret ederek, “Bölgede birçok ülke Türkiye'yi ilham kaynağı olarak görüyor. Bölge halkları Türkiye'de işleyen demokrasinin ve ekonominin olduğunu görüyor. Geçen üç yıl içerisinde özellikle Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da Türkiye'nin nasıl bir ilham kaynağı olduğunu gördük” dedi. Raiser, bölge ülkelerinin Türkiye'den bazı dersler alabileceklerine inandığı tespitinde bulundu.

IMF ve Dünya Bankası'nın başında bir Türk'ü görmenin “kesinlikle mümkün”olduğunu dile getiren Raiser, sözlerine şöyle devam etti:

“Dünya değişiyor ve uluslararası kuruluşlar da gelişmekte olan ekonomilerin yükselen hedeflerine adapte olmalı. Tabii küresel rolün beraberinde getireceği küresel sorumlulukları da var. İnanıyorum ki; Türk toplumu uluslararası ekonomiye daha büyük katkıda bulunmaya hazır. Aslında biz ilk adımı gelişmekte olan ekonomilerin oy hakkını yüzde 4'ten yüzde 7'ye yükselterek attık. Yine de ben gelecekte gelişmekte ve gelişmiş ülkeler gibi bir ayrıma gitmeden, ülkelerin uluslararası hedeflerimize olan katkısı ölçüsünde söz hakkı olması gerektiğine inanıyorum.”

“Türkiye krizden ayrıştı, yine de tetikte olmalı"

Uluslararası kredi kuruluşlarından Standart & Poor's'un İspanya'nın kredi notunu düşürmesinin ardından Avrupa krizi ve olası Türkiye yansımaları ile ilgili olarak Raiser, şu tespitlerde bulundu:

“Hiç şüphe yok ki Doğu Avrupa ve Orta Asya ve Türkiye'yi de içine alan bir bölge devam eden Avrupa'daki krizin yarattığı istikrarsızlık ve finansal sorunlardan etkilenecek. Türkiye şu ana kadar (krizden) iyi bir şekilde ayrışmayı başardı. Türkiye'de finansal mekanizmaların temeli sağlam ve kamu borcu da iyi durumda. Dünyadaki değişimleri görüyorsunuz, bu zaman durumuna razı gelerek memnun olmak için uygun değil. Türkiye'de ekonomik politikaların uygulanmasında gelişmelere karşı tetikte olmalı.”

Türkiye ekonomisinin başarılı performansına rağmen bazı temel problemleri olduğuna vurgulayan Raiser, “Türkiye'nin mücadele etmesi gereken üç ana temel mesele var. Bunlardan ilki makroekonomik bileşenlerin de bir sonucu olan cari açık problemi. İkincisi ise eğitim kalitesi ile ilgili. Dünyanın en iyi eğitimini vermeden en büyük on ekonomisi içerisinde olmak mümkün değil. Burada sadece üniversitelerin eğitim kalitesinden değil anaokulundan itibaren bütün eğitim sisteminin kalitesinden bahsediyorum. Üçüncü ve bence en önemlisi kadınların ekonomide en az erkekler kadar aktif bir şekilde yer alarak ülke ekonomisine katkıda bulunması” değerlendirmesini yaptı.

4 4 4 eğitim reformunu desteklediklerini belirten Raiser, “ Özellikle anaokulu eğitimi konusunda Türk hükümet ile aynı fikirdeyiz ve eğitim reformu konusunda gereken desteği vermeye hazırız. Bu düzenleme ile çocuklarını erken yaşta anaokuluna gönderecek anneler daha kısa bir zaman içerisinde işlerine geri dönüp ekonomiye katkıda bulunabilir” dedi.

“Türkiye'nin yeni pazarlarda potansiyeli büyük”

Türkiye'nin krizle birlikte yeniden şekillenen ticaret haritasını önemsediğini belirten Raiser, şöyle devam etti:

“Türkiye'nin ihracatı ciddi bir şekilde doğuya, Ortadoğu'ya ve Afrika'ya doğru kayıyor. Türkiye'nin son on yılda elde ettiği ekonomik başarı Avrupa pazarı ile yaptığı ticaretin entegrasyonu ile şekillendi. Bu entegrasyon ile Türkiye'nin ihracatı zaman içerisinde daha sofistike bir boyut kazandı. Türkiye'nin bir yandan Avrupa pazarlarıyla olan ticari entegrasyonunu koruyarak, Asya ve Ortadoğu ve Afrika pazarlarından büyük pay sahibi olma şansı çok yüksek. Türkiye'nin yeni pazarlarda potansiyeli büyük.”

Türkiye Merkez Bankası'nın bu yıl için yüzde 5,3-7,7 aralığında bir enflasyon olarak açıkladığı enflasyon hedefinin alt eşiğini “iddialı” bulduğunu
söyleyen Raiser, “Yüzde 5 enflasyon hedefini iddialı buluyorum. Fakat Merkez Bankası'nın enflasyonu düşürmeyi amaçlıyor olmasını olumlu buluyoruz. Biz yıl sonunda Türkiye'nin enflasyonunun yüzde 7 olmasını bekliyoruz. Yükselen enerji fiyatları enflasyon beklentisinde etkili olacak. Türkiye'de ekonominin yavaşlaması ile birlikte iç ve dış talepte bir daha dengeli bir hale geldiğini göreceğiz. Bütün bu gelişmeler gayet olumlu. Fakat küresel ekonomi son derece belirsiz bir görünüme sahip, bu yüzden Türkiye'nin de ekonomik büyümesinde temkinli olması gerekli” değerlendirmesini yaptı.

“Türkiye fonları 6,2 milyar dolar

Dünya Bankası'nın Türkiye'deki projeler için ayırdığı fonlara da değinen Raiser, 2015 yılına kadar yaklaşık 4,5 milyar dolarlık bir bütçenin kararlaştırıldığını belirtti. Raiser, “Buna Uluslararası Finans Kurumu'nun (IFC) da 1,7 milyar dolarlık fonlarını eklediğimizde yaklaşık 6,2 milyar dolarlık bir bütçe sadece Türkiye'ye ayrılacak. Bu yıl Türkiye için ayrılan meblağ yaklaşık 1,3 milyar dolar ve hemen her yıl ortalama 1,7 milyar dolarlık bir bütçe öngörüyoruz” dedi.

“Tasarrufları artırılması kritik önemde”

Dünya Bankası Türkiye Direktörü Raiser, “Türkiye'de yurt içi tasarrufların artırılması ekonomi için kritik derece de önem taşıyor”dedi. Hükümetin bu anlamda yaptığı düzenleme paketinin gayet olumlu olduğunu, alınan önlemlerin yerinde bulduğunu söyleyen Raiser, “Teşvik paketi ile hükümetin daha fazla yabancı yatırımı Türkiye çekme hedefinin de son derece olumlu bir adım olduğunu düşünüyorum.”

Türkiye'de yıllık ortalama doğrudan yabancı yatırımların gayri safi yurtiçi hasılanın sadece yüzde 2'sini oluşturduğunu belirten Raiser, son yıllarda 15-20 milyar dolar arasında seyreden doğrudan yabancı yatırımın 12 yıl önce 1 milyar dolar seviyesinin altında olduğuna dikkat çekti.
Raiser sözlerine şöyle devam etti:

“Fakat şunu da unutmamak gerekli; Türkiye'nin hali hazırda rekabet ettiği gelişmekte olan ekonomilerin, yabancı yatırımlarının gayri safi yurtiçi hasılalarına oranı yüzde 4-5 seviyelerinde seyrediyor. Türkiye'nin daha fazla yabancı yatırım çekmek konusunda ciddi bir potansiyeli olduğunu düşünüyorum.”

Türkiye'nin Dünya Bankası'nın İş Yapma Endeksi'nde (Doing Business) 71. sırada yer aldığını hatırlatan Raiser, “Türkiye'nin önce ilk 50 arasında girip, sonra ilk 30'a yerleşmesi gerekir”dedi. Raiser, Avrupa'da krizden görece çok daha az etkilen güçlü Alman ve Kuzey Avrupa ülkelerinin hepsinin bu endekste ilk 20 içerisinde yer aldıklarını vurguladı.

“Türkiye yumuşak iniş yapıyor”

Raiser, bu yıl Türkiye'nin ekonomik büyümesinin yavaşlayarak yılsonunda yüzde 3 olmasını beklediğini belirterek, “Daha sonrasında ekonominin toparlanarak 2013'te yüzde 4-5 oranlarında bir büyüme gerçekleştirmesini bekliyoruz. Türkiye, yumuşak iniş yapıyor. Orta vadede ekonominin ortalama yıllık yüzde 5 oranında bir büyüme potansiyeline sahip olduğunu düşünüyoruz” yorumunu yaptı.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!