Geleceğin kadın liderlerine destek

Güncelleme Tarihi:

Geleceğin kadın liderlerine destek
Oluşturulma Tarihi: Nisan 22, 2021 07:00

Türkiye’deki 60. yılını kutlayan Cargill, kadın liderlerin yetişmesine katkıda bulunmak için Türk Eğitim Vakfı işbirliğinde ‘Geleceğe 60 Lider’ programını hayata geçirdi. Cargill Gıda Ortadoğu, Türkiye ve Afrika Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Murat Tarakçıoğlu, “Öğrencilerimize staj, mentorluk, proje yarışmaları, workshop, fabrika ziyaretleriyle yerinde eğitim gibi çeşitli fırsatlar sunarak özgüvenli, donanımlı kadın liderler olmaları yolunda onları desteklemeyi hedefliyoruz. Bu öğrencilerimiz yarın öbür gün bizlerin yerine geçecek kadın liderler olacaklar” diye konuştu.

Haberin Devamı

Cargill hangi alanlarda üretim yapıyor, kaç ülkeye hangi ürünleri ihraç ediyor?

Cargill olarak, 155 yılı aşkın bir tecrübesi olan; tarım, gıda, endüstriyel ve finansal alanlarda faaliyet gösteren global bir firmayız. Türkiye’de hikâyemiz 1960’lı yıllarda başladı, yani 60 yıllık bir geçmişimiz var. Türkiye’de ticaret ile başladığımız faaliyetlerimizi farklı farklı alanlarda sürekli büyüyerek sürdürdük. Bugün gıda, endüstriyel, hayvan beslenmesi, yem birimleri olmak üzere farklı alanlarda faaliyet gösteriyoruz. Türkiye’nin bir özelliği daha var Cargill dünyasında. İstanbul; Ortadoğu ve Afrika’yı da kapsayan aşağı yukarı 70’e yakın ülkenin yönetim merkezi aynı zamanda. Burada birkaç farklı tesisimiz ve satış ofislerimiz var. Türkiye’de bugüne kadar 500 milyon doların üzerinde yatırım yaptık.

Geleceğin kadın liderlerine destek


İNOVASYON MERKEZİ

Haberin Devamı

Önümüzdeki dönemde de bu ivmede olacak şekilde yatırımlarımızı sürdüreceğiz. Birkaç ürün gamımız var. Orhangazi’deki tesisimizde nişasta, tatlandırıcılar ve yem ürünleri üretiyoruz. Burada özellikle müşterilerimizin ihtiyaçlarına cevap verebilmek adına bir inovasyon merkezi, bir pilot tesis açtık. Balıkesir’de de bir tesisimiz var. Burada da özellikle pastacılık ve endüstriyel sektöre, trans yağ oranları düşük çok daha yenilikçi ürünler üretiyoruz. Dilovası’ndaki tesisimizde ise; bioendüstriyel ürünler dediğimiz, aslında petrol ürünlerini ikame eden ve özellikle yerli tohumlardan, yerli yağlardan üretilen bir takım ürünler var. Trafo yağları var mesela bir örnek vermek gerekirse. Trafo yağları, madeni yağların kullanıldığı yerlerde bio çözüm olarak ortaya çıkıyor. En son elektrikli trende, yani milli trenimizde bu yağımızı kullandık. O tren şimdi bizim yağımızla işliyor.

Sizin unvanınızda Ortadoğu, Türkiye, Afrika var. Sadece Türkiye’de mi fabrikanız var, bu bölgelerde de var mı? Yönetim yapınız nasıl, oralara da seyahatiniz oluyor mu?

Haberin Devamı

Oluyor tabii, hepsi buraya bağlı. Suudi Arabistan’da da bir ortaklığımız var aynı zamanda ama asıl bölgedeki ağırlığımız üretim olarak Türkiye’de. Yani merkezimiz burası.

Yerli üretim ulaşılabilir organik, sağlıklı beslenme günümüzde tüketici için çok önemli. Bu anlamda ne tür projeleriniz var?

Bu aslında bizim tam ana odak noktamız. Burada özellikle sürdürülebilirlik konusunda değişen ihtiyaçlara hizmet verilebilecek şekilde bezelye proteinini çıkardık. Hayvansal proteinleri bitkisel proteinlerle ikame edebilmek tüketicinin de beklediği bir tercih. Biz bu trende cevap verebilecek şekilde ürünler üretiyoruz.

ÖNEM TAŞIYOR

Mesela bugün 1 kg sığır etini üretebilmek için aşağı yukarı 15 ton su tüketmeniz lazım. Bezelye proteini ise bunun ikamesi olarak kabul ediliyor ve aşağı yukarı 4 ton suyla üretilebiliyor. Yani neredeyse dörtte bir oranında. Bu, sürdürülebilirliğe bir hizmet demektir. Bununla birlikte, üzerinde çalıştığımız birkaç farklı projemiz var. Bunların içerisinde öncelikle gururla bahsedeceğim 1000 Çiftçi 1000 Bereket projemiz yer alıyor. Bu, tarımda dijital ve sosyal dönüşümü desteklemek adına başlattığımız bir Kurumsal Sosyal Sorumluluk programı. Sürdürülebilirliğe de katkı sağlamak adına üç sene önce başlattığımız bu program, aslında devamlılığıyla da sürdürebilirliğe hizmet ediyor. Bunun dışında özellikle bitkisel bazlı ürünleri petrol bazlı ürünlerle ikame ettiğimizden bahsetmiştim. Bu noktada Türkiye’nin ithalat talebini aşağı indirip tam tersine ihracatçı konuma gelebilmek bizim için öncelikli önem taşıyor. Bahsettiğim bitkisel trafo yağlarını biz 18 ülkeye ihraç ediyoruz. Dilovası’ndaki tesisimizden 60 ülkeye ihracat imkânımız var, onları değerlendiriyoruz. Dolayısıyla sürdürülebilirliği biraz böyle de okumak gerekiyor.

Haberin Devamı

Hem verim açısından, hem gelir açısından ne kazandı çiftçi?

Verim açısından ilk sene mısırda bu programı tam hakkıyla uygulayan çiftçiler yüzde 21 verim artışı kazandı. İkinci sene bu oran yüzde 26’ya çıktı. Bu tamamen Kurumsal Sosyal Sorumluluk çerçevesinde yürüttüğümüz bir program, onun da özellikle altını çizmek isterim. Yani getiriler tamamen çiftçinin cebine gidiyor, tamamen çiftçinin yararına yapılmış bir program. Diğer bir ölçüm aracımız da programın sosyal etkisi. Bu programa yatırılan her 1 liranın karşılığı olarak 2.78 liralık bir sosyal katkı, sosyal dönüşü oldu.

Murat Bey, iş hayatında kadınlar çok önemli doğrudan kadınlara yönelik projeleriniz var mı?

Haberin Devamı

Var tabii, bu bizim çok önem verdiğimiz bir konu. 1000 Çiftçi 1000 Bereket’ten devam edeyim önce, burada kadın çiftçilerimiz bizim için çok kritik. Biraz önce bahsettiğim lider çiftçiler, -lider çiftçilerden kastımız belli bölgelerde sözü geçen, diğer çiftçilere abilik, ablalık yapan kişiler, onlar bu programın çok önemli bir ayağı- orada çok kuvvetli kadın lider çiftçilerimiz var. Dünyada mekanizasyon artık iyice arttı. Tarımda aslında mekanizasyonun artması, dijital dönüşümün artıyor olması kadınlar için çok daha büyük bir fırsat olacaktır. Çünkü fiziksel iş gücünden ziyade aslında tamamen bir işletme mantığı ile belki uzaktan bilgisayarlarla, akıllı telefonlarıyla, teknolojiyle tarlanızı yönetiyor olacaksınız. O yüzden kadınlar için çok daha fazla imkân olacaktır. Bu programda buna önem veriyoruz.

Haberin Devamı

CİNSİYET EŞİTLİĞİ

Bugün Türkiye’de yönetim kurullarındaki kadın temsili, bir araştırmaya göre yüzde 17 civarında. Cargill Meta ‘da bizim icra kurulumuzda şu anda bu oran yüzde 33 civarında yani aslında Türkiye ortalamasının iki katı. Fakat bizim hedefimiz bu oranı en az yüzde 50’ye çıkartmak. Çünkü Cargill olarak hayatın her alanında aktif rol alan kadınların, ekonomik ve sosyal ilerlemenin lokomotifi olduğuna inanıyoruz. Hem şirketimizde hem de toplumsal ölçekte cinsiyet eşitliğini sağlamak için somut adımlar atıyoruz. Bu konuda son derece net, somut bir taahhüdümüz var; 2030 yılına kadar kadın yönetici oranımızı global olarak yüzde 50’ye çıkaracağız.

KAPSAMLI PROGRAM

Cargill olarak verdiğimiz bu taahhüdün ülkemizdeki yansımasını sağlamak ve Türkiye’deki 60. yılımızı kutladığımız bu dönemde, ülkemizin geleceğine ışık tutacak kadın liderlerin yetişmesine katkıda bulunmak için de Türk Eğitim Vakfı iş birliğinde ‘Geleceğe 60 Lider’ programını hayata geçirdik. Bu sadece bir burs programı değil, oldukça kapsamlı bir program. Öğrencilerimize staj, mentorluk, proje yarışmaları, workshop, fabrika ziyaretleriyle yerinde eğitim gibi çeşitli fırsatlar sunarak özgüvenli, donanımlı kadın liderler olmaları yolunda onları desteklemeyi hedefliyoruz. Farklı farklı üniversitelerden farklı farklı bölümlerden özellikle bu öğrencilerimizi seçtik. İnşallah bu öğrencilerimiz yarın öbür gün bizlerin yerine geçecek kadın liderler olacaklar.

KIRMIZI ÇİZGİMİZ İŞ GÜVENLİĞİ

Hem tarlada hem de fabrikada yaptığınız üretim var. Gözleminiz nasıl? Pandemi döneminde herhangi bir aksama oldu mu, olacak mı?

Cargill’in kültüründe ‘iş güvenliği’ çok önemli. Bizim en kalın kırmızı çizgimiz çalışanların güvenliği. Böyle olunca tabii, o kültürle büyüyenler şirket içerisinde, gelen bu badireye karşı çok hazırlıklı oluyorlar. Dolayısıyla biz sonraki süreçte bu duruma kolaylıkla adapte olabildik. Üretim hiçbir şekilde kesintiye uğramadı. Ayrıca, Türkiye ve tüm dünyada pandemi ile beraber yerel üretim kavramı çok daha fazla ön plana çıktı. Bu Türkiye için büyük bir fırsat. Özellikle ithalatı yapılan ürünlerin, uzaktan gelen ürünlerin, burada yerli olarak üretilmesi için çok daha fazla çalışılması gerekiyor. Bugün dünya konteyner krizini konuşuyor. Bunlar hep bize aslında üretimin mümkün olduğu kadar tüketilecek yere yakın bir şekilde yapılması gerektiğini söylüyor.

TARLAYA UYDU TAKİBİ

Sürdürülebilirlik çok önemli, nüfus her geçen gün artıyor, kaynaklar üretim için yetersiz kalıyor. Hem tarımın gelişmesi hem de sürdürülebilirlik açısından başka ne tür projeleriniz var?

Ekim sürecinden hasat sürecine kadar aslında bütün eğitimleri vererek, bütün bilgiyi paylaşarak çiftçilerimizin yanındaki güç oluyoruz. Bunu dijital tarım araçlarıyla yapıyoruz. Bazı lider çiftçiler belirledik. Bu lider çiftçilerin tarlalarına belli aletler yerleştirdik. Bunlar uydu takip sistemiyle sürekli çiftçilere bilgi veriyor. Bir örnek vereyim gözünüzde canlanması adına; mesela mısır tarlası düşünün. Şimdi sizin onun içine girip de sorunları tespit etmeniz çok zordur, mümkün değildir hatta. Program çerçevesinde uydu takip sistemleriyle yukarıdan tarla hakkında bilgiler aktarılıyor. Ziraat mühendisleri çiftçilerimize düzenli bir şekilde danışmanlık veriyor. Çiftçi okuryazarlığı da çok kritik bir mesele. Çiftçinin tarlasını işletme gibi görüp, kârını zararını tutup, hesabını kitabını yapabilmesi de çok önemli. O yönde de Finansal Okuryazarlar Derneği (FODEL) ile beraber bir çalışma başlattık. Çiftçilerin tarlalarını bir işletme gibi ele almaları için çalışıyoruz. Çok önem verdiğimiz projelerden biri de atık yönetimi. Damlama sulama veya ilaçların plastikleri atıldığı zaman bunların tekrardan doğaya dönüştürülmesi çok önemli. Bu da sürdürülebilirliğe hizmet ediyor. Programımız 1000 Çiftçi 1000 Bereket diye başladı ama şu an kayıtlı 2 bin 200 çiftçimiz var. Mısır ile başladık, geçen sene ayçiçeğini ekledik, bu sene de yeni olarak kanolayı ekledik. Tabii her yaptığınız işin başarısını ölçümlemeniz gerekiyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!