Ev boyasında bej rengi seviyoruz

Polisan Holding Üst Yöneticisi (CEO) Erol Mizrahi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, boya üzerine yapılan araştırma ve geliştirme çalışmaları değerlendirildiğinde Türkiye'deki boya sektörünün dünyanın önde gelen ülkeleriyle rahatlıkla boy ölçüşebileceğini söyledi.

Türkiye'nin boya sektörü alanında hem ürün kalitesi hem de yenilikçilik anlamında son derece ileri konumda bulunduğunu belirten Mizrahi, ülkede kişi başına yaklaşık 5 kilogram boya tüketildiğini, batılı ülkelerde ve ABD'de ise bu rakamın 20 kilograma kadar çıktığını vurguladı.

Bunun, alım gücü ve tüketim alışkanlıklarındaki farklılıktan kaynaklandığını anlatan Mizrahi, şöyle konuştu:

“Ülkemizde çok daha uzun aralıklarla boyama yapılıyor. Bahsi geçen ülkelerde boyama yılda bir kez yapılmakta ve temel motivasyon, evin dekorasyonunda bir farklılık yaratmak amaçlı olmaktadır. Türk tüketicisi iç cephelerde genel olarak tercihini bej tonları üzerine yoğunlaştırmaktadır. Zaman zaman daha canlı renkler moda olabiliyorsa da genel olarak yumuşak tonlar seçilmekte. Son zamanlarda özellikle aynı mekan içerisinde renk kombinasyonları sayesinde ortama derinlik verip, hareket katmak yönünde de çalışmalar yapılmaktadır.”

Mizrahi, son yıllarda tüketici tercihlerindeki en temel değişimin, su bazlı ürünlerin çok daha yoğun şekilde tercih edilmesi olarak gerçekleştiğini dile getirdi.
Özellikle çevreye ve sağlığa olumsuz etkisi minimum düzeyde olan bu tür dekoratif ürünlerin pazardaki ağırlığının son derece arttığını belirten Mizrahi, Avrupa Birliği ile sürdürülen uyum çalışmaları doğrultusunda solvent bazlı ürünlerin 2–3 yıl içerisinde tüketici tercihlerinden tamamen çıkacağını öngördüklerini söyledi.
Mizrahi, tüketicilerin boya ile ilgili bilinç seviyeleri yükseldikçe talep ettikleri ürün özelliklerinin de çeşitlendiğini ifade ederek, genellikle kendi kendini yıkayabilme, küf ve mantar oluşumunu önleme, nefes alabilme gibi fonksiyonel faydaların talep edildiğini anlattı.

TÜKETİCİLERE ÖNERİLER

İç cephede kullanılacak boyanın rengini seçerken, mekanın büyüklüğü, ne kadar ışık aldığı, tavanın yüksekliği ve odaların ne amaçla kullanılacağının dikkate alınması gerektiğini dile getiren Mizrahi, şöyle devam etti:

“Dar ve karanlık mekanlarda açık tonlar tercih edilirken, zıt renklerin kullanılması mekana dinamizm getirecektir. Mutfak gibi mekanlarda kırmızı gibi enerjik renkler ortama canlılık katarken, banyo gibi daha küçük alanlarda açık renkler tercih edilmelidir. Ayrıca yatak odalarında dinlendirici renkler kullanılmalıdır. Bu yüzden mor ve lila gibi pastel renklerinin kullanımı huzurlu bir ortam sağlayacaktır. İç mekanda renk seçimi yaparken mekanın büyüklüğü ve ışık alması gibi teknik bilgilerin dışında önemli olan kişinin kendi tercihleridir. Yaşam mekanlarında uygulanacak renklerin, o mekanda yaşayan kişiler tarafından beğeniliyor olması daha önemlidir. Evin her yerinde aynı rengi kullanıyor olmak hem gözü yormaz hem de tadilat yapılacağı zaman kolaylık sağlar.”

Mizrahi, dış cephede yapılacak boyada ise renge karar verirken her şeyden önce mevcut renklerin incelenmesi gerektiğini dile getirerek, çatı, kiremit, peyzaj ve komşu binaların renklerinin de tercih sırasında göz önünde bulundurulmasının önem taşıdığını ifade etti.

SOĞUK VE SICAK İKLİMLERDEKİ RENK TERCİHLERİ

Mizrahi, dış cephe seçilen rengin çevreyle de uyumlu olması ve binanın mimari tarzına ters düşmemesi gerektiğine değinerek, şunları kaydetti:

“Komşu binalarla çatışan renkler seçmeniz, evinizin itici görünmesine neden olabilir. Dış cephe rengine karar verirken iklimi de göz ardı edemeyiz. Sıcak iklimlerde dış cepheyi mümkün olduğunca açık renklere boyamak, hem boyanın daha uzun ömürlü olmasını sağlar hem de ışığı yansıtarak duvarların serin kalmasına yardımcı olur. Deniz kenarlarında da beyaz ve toz renkler uygun seçimlerdir. Soğuk iklimlerde ise bunun tam tersi geçerlidir. Koyu renkler güneş ışınlarını emerek duvarların gün boyunca ısınmasını sağlar.”