e-kobi:Tayvan’a bilgisayar hafızası sattı İsrailli büyük ortakla önünü açtı

Güncelleme Tarihi:

e-kobi:Tayvan’a bilgisayar hafızası sattı İsrailli büyük ortakla önünü açtı
Oluşturulma Tarihi: Şubat 28, 2006 00:00

Elektronik Mühendisi Erman Sensus, Okmeydanı’nda bilgisayarlar için ram (hafıza çipi), USB Hard Disc, internet kamerası, fotoğraf makineleri için hafıza kartı üretip bu ürünlerde dünya pazarını elinde tutan Tayvan’a 3 milyon dolarlık ihracat yaptı. Sensus, Rem Elektronik’in yüzde 65’ini bir İsrail şirketine satıp, daha büyük ufuklara açıldı.

HERKES tekstil ve konfeksiyon ne olacak diye tartışırken, elektronik mühendisi Erman Sensus, yüksek teknoloji ürünlerinde bir başarı öyküsüne imza attı. Ancak TTGV; TÜBİTAK, TSKB ve diğer bankalardan finansman desteği bulamayınca şirketinin yüzde 65’ini İsraillilere satmak zorunda kaldı. Sensus’un firması Rem Elektronik Bilgisayar Sanayi ve Dış Ticaret Limited Şirketi, 2004’te üretimine başladığı ram (hafıza çipi), USB Hard Disc üretimine bu ay internet kamerasını da ekledi. Fotoğraf makineleri için hafıza kartı da üreten Sensus, geçen yıl 12 milyon YTL (12 trilyon TL) ciro yaptı ve bu tür ürünlerde dünya pazarını elinde tutan Tayvan’a 3 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi.

PAŞABAHÇE’DEN PHILIPS’E: Erman Sensus şöyle başlıyor anlatmaya: 1984’te Trakya Üniversitesi Elektronik Mühendisliği’ni bitirdim ve Paşabahçe Cam Fabrikası’nda işe başladım. Askerlikten sonra da Beko’da müzik seti üretim şefliği yaptım. Ardından 6.5 yıl da Philips’te servis müfettişliği ve satış müdürlüğü yaptım. Philips’teki son 6 ayımda teknoloji üretme konusunda merakım güçlendi."

VERİCİ İTHALATIYLA BAŞLADI: Erman Sensus, girişimcilik hayatına Türkiye’de ilk özel TV yayınlarının başlamasıyla atılmış. Sensus, "O dönemde Magic Box (Star TV) yeni açılmıştı ve ben de kendi kendime ’öyle bir iş yapayım ki bilgimi satayım’ diye düşünüyordum. Özel TV’lerin yüksek frekanslı veri transferi ihtiyacını gördüm ve bu tür vericilerin ithalatına başladım" diyor. Sensus, bu konuda çok iyi pazar oluştuğunu ve diğer televizyonlara da ürün verdiğini belirterek şöyle devam ediyor anlatmaya: "Pazar büyüyünce bir firmasından 3 mühendisle el sıkıştık ve Türkiye’de verici fabrikası kurmak için harekete geçtik. Ancak, 1994 krizi patladı ve Almanlar geri çekildi. Ben de 1999’a kadar ithalat, ihracat işleriyle uğraştım. 1999’da tesadüfen Tayvanlı bir profesörle tanıştım bu ’ram’ işi çok popülerdi ve kendisine ’bu konuda Türkiye’de üretim yapmak istesem yapabilir miyim’ diye sordum. Bana çok yardımcı oldu. 5-6 defa kendisiyle görüşmek için Tayvan’a gittim. Ben de Türkiye’de ram üretimene başladım. Ancak bir kez daha kriz patladı ve 2001’de yine üretim hayalim yok oldu."

ÜRET, BİZ ALALIM: Erman Sensus, yine ticarete yönelir. 2004 başlarında ticaret yaptığı İsrailli bir firmanın temsilcisi "Sen bir zamanlar ram üretiyordun, bize üretebilir misin" diye teklif getirir. 40 bin dolarlık da finansman açar. Sensus şöyle konuşuyor: "Bana bir anlamda küçük bir hammadde kredisi sağlamış oldular. 40 bin dolarlık üretim kısa sürede 2 milyon dolarlık üretime dönüştü. Sonra da İsrailliler ortak olmak istediler ve yarı yarıya ortak olduk. İşlerimiz de öyle büyüdü ki yine finansman konusunda geride kaldık. Bu aşamada bizim gibi KOBİ’lere destek verdiği ’ileri sürülen’ ne kadar kuruluş varsa hepsinin kapısını çaldım. Hiçbirinden destek çıkmadı. ABD, İran ve Bulgaristan’dan "fabrikanı taşı ne kadar finansman ihtiyacın varsa veririz" diye teklifler geldi. Türkiye’den gitmeyi bir türlü hazmedemedim. Sadece İsrailliler "Türkiye’de üret finansman bizden" dediler ve şu anda İsraillilerin şirketteki payı yüzde 65’e çıkmış durumda."

Tayvan ve Hong Kong’a sattığıma inanmıyorlar

DÜNYADA ram üreten 80 firmanın bulunduğunu söyleyen Erman Sensus şunları söylüyor: "Bunun için çok esnek olmak gerekiyor. Beko, Vestel gibi firmalar için uygun bir üretim konusu değil. Çünkü planlama ile yürüyemiyorsunuz. Esnek olan yapabiliyor. Tayvan ve Hong Kong’a 4 milyon dolarlık ihracat yaptığıma paraların yattığı bankalar bile inanamıyor. Çünkü bu konularda dünya pazarının yüzde 70’ine Tayvan hakim ve ben de oraya satıyorum. Bu iş nakit dönmek zorunda ve 3 milyon dolarlık bir sermaye ile 40 milyon dolar ciro yapmanız işten bile değil. Çünkü ayda 2-3 defa malı çevirebiliyorsunuz. Bizim 256 MB, 512 MB ve 1 GB’lık MMC ve SD kartlar 7 aydır piyasada. Bunların yanısıra RSMMC ve MiniSD kartlar da üretiyoruz. Uluslararası patente sahip KINGRAM markasıyla, tüm RAM ve Nand-Flash Hafıza kartlarımızı, Micron’un Spectek Chipset teknolojisiyle üretiyoruz."

Ayda 15 bin internet kamerası üreteceğiz

Erman Sensus, "Yakında internet kamerası üretimene de başlıyoruz. Hedef ayda 15 bin adet üretmek" dedi. Sensus ram (hafıza) ürünlerinin hammaddesini dünyada sadece 4 firmanın ürettiğini belirterek şunları söyledi: "Micron, Samsung, Toshiba ve Hynix üretiyor. Biz de Micron’dan alıp üretim yapıyoruz. 2005’te Avrupa’daki müşterileri arasında Nec ve Peckard Bell’den sonra üçüncü büyük olduk. 12 milyon YTL ciro yaptık. 2006’da 20 trilyon bekliyoruz. İhracatımızın yüzde 80’ini Tayvan ve Hong Kong’a yaptık."

Bir kutu ram, üç konteyner  iç çamaşırı fiyatına denk

TÜRKİYE’deki teşvik ve destek politikalarını da eleştiren Erman Sensus, sadece KOSGEB’den 200 bin euroluk tanıtım reklam desteği alabildiğini belirtiyor. Sensus şöyle konuşuyor: "3 milyon dolarlık kredi için benden 3.6 milyon dolarlık teminat mektubu istediler. Ben de kabul etmedim. Şu anda ayda 40 bin haffıza kartı üretebilecek kapasitemiz var. 15 bin adet de webcam üretebiliriz. Bu konudaki ürünlerin tüketimi 2010’a kadar yılda yüzde 200 artacak. Sadece ipod bütün üreticilerin (hammadde) yüzde 25’lik kapasitelerini kullanmak için sözleşme imzaladı. Micron ile Intell bu konuda ortak fabrika kurdu. Türkiye’de de böyle yüksek teknoloji üretenlere destek verilmeli. Bakın benim ürettiğim şu küçücük ürünlerden bir TV kutusu kadarlık paket yapsam bunun değeri 3 konteyner iç çamaşırının değerine denk geliyor. Artık bizim de bu işleri yapmamız lazım."

Dünyaya plastik çerçeve satıyor

BEYOĞLU’nda babasıyla yıllarca cam ve çerçeve esnaflığı yapan Sinan Yenilmez, şimdi dünyaya plastik çerçeve ihraç ediyor. Proplast A.Ş.’nin sahibi Yenilmez, "Babam Beyoğlu’nda camcı esnaftı ama öyle ev camı değil, daha çok mağazaların vitrinlerine dekoratif iş yapardı. Ben de uzun yıllar babamla birlikte cam dekorasyon işi yaptım" dedi. Yenilmez, "Camcının yorulmuşu çerçeveci, çerçevecinin yorulmuşu da sanat galericisi olur. Ben de sırasıyla bu işleri yaptım sonunda da sanayici oldum" diye konuştu.

Babası gibi esnaf kalmak yerine daha büyük işler yapmayı hep hayal ettiğini anlatan Sinan Yenilmez, askerlikten sonra çerçeve işine girdiğini bir süre sonra da bu konuda İtalya’dan makine ithal ettiğini belirtti. Yenilmez şunları söyledi: "Babamdan ayrıldım ve Beyoğlu’nda kendi dükkanımı tuttum. Bir dönem borsadan da güzel para kazandım. İtalya’nın çerceve işinde çok ileri gittiğini görünce İtalya’ya gidip bir makine ithal ettim. Sonra bu makinelerin ticaretini yaptım. İtalya’da plastik çerçeve işi başlayınca da bu alanda yatırım kararı aldım. 6 hatta üretim yapıyoruz ve 20-25 kişi çalışıyor. Hammadde olarak da atık plastik kullanıyoruz. Uzun süredir plastik çerçeve ihracatı da yapıyoruz. Ürünlerimiz Ukrayna, İran, Fransa, Rusya, Romanya, Bulgaristan, Kıbrıs, Tunus ve Libya’ya gidiyor. Ciromuz 1.5 milyon dolara ulaştı. Ayda 80 ton geri dönüşüm plastik malzeme kullanıyoruz."

Senexpo fuarları dünyaya yayılıyor

TÜRKİYE’nin ilk yurt dışı fuar şirketlerinden Senexpo Uluslararası Fuarcılık ve Sergi Hizmetleri A.Ş., 10 yılda 15 farklı ülkede 130’un üzerinde fuar düzenledi. 1996’dan beri faaliyet gösteren firmanın 2000 yılında itibaren Avrupa ülkelerinde fuar düzenlemeye odaklandığını belirten Senexpo yetkilileri, "Şu anda Yunanistan, ukrayna, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Romanya, Sırbistan, Karadağ, ispanya, İngiltere, Beyaz rusya, Ürdün, Lübnan, Güney Afrika, Mısır, suudi Arabistan, Rusya Federasyonu gibi ülkelere her yıl 30’dan fazla milli katılımlı fuarlar düzenliyoruz. Yapı, gıda-ambalaj, otomotiv, tarım, otel ve restoran ekipmanları alanlarında uzmanlaştık. Çalışan sayımız 100’ü aşmış durumda" diye konuşuyor. Senexpo’nun Sen Tur, Odak Lojstik gibi kuruluşları da bulunuyor.

Burkina Faso’dan pamuk teklifi

BURKINA Faso Ticaret Bakanı Benoit Outtara, ülkesinde üretilen pamuk kalitesinin uluslararası standardın üzerinde olduğunu belirterek, "Türkiye’den pamuk, tekstil ve konfeksiyon sektörleriyle işbirliği yapmak istiyoruz" dedi. Bakan Outtara, İzmir Ticaret Odası’nı (İZTO) ziyaretinde yaptığı açıklamada, Ege İhracatçı Birlikleri’nin davetlisi olarak İzmir’de bulunduklarını bildirdi ve Türkiye ile ticari ve ekonomik ilişkileri geliştirmek istediklerini söyledi. Burkina Fasolu işadamlarının Türkiye’ye, başka ülkelerin üzerinden ihracat yaptığını anlatan Bakan Benoit Outtara, şu bilgiyi verdi: "Türkiye pazarında daha aktif duruma gelmek istiyoruz. İzmir Enternasyonel Fuarı’nda ülkemizi tanıtmak için organizasyon yapıyoruz. Uluslararası standardın üzerinde pamuk üretimine sahibiz. Yıllık 300 bin ton üretim yapmaktayız. Afrika’da pamuk üretiminde Mısır ve Mali’nin önüne geçtik. Üretimimizin yüzde 95’ini ihraç ediyoruz. İhracatın yüzde 80’nini Asya, kalan kısmı da Afrika ve ABD’ye yöneliktir. Türkiye’den pamuk, tekstil ve konfeksiyon sektörleriyle işbirliği yapmak istiyoruz. Bu konuda ülkemizde birçok fırsat var. Ayrıca Türk işadamlarının yapacakları yatırım ile Amerika ve Asya piyasalarına bizimle girme şansları da var." İZTO Başkan Vekili Akın Kazançoğlu da, Burkina Faso heyetini İzmir Enternasyonel Fuarı’na katılmasının çok büyük faydalar sağlayacağını söyledi.

Biyodizel üreticileri EPDK’ya başvurdu

TÜRKİYE genelinde faaliyet gösteren 100’ün üzerinde biyodizel üreticisi, "işleme lisansı" almak için Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na (EPDK) toplu başvuruda bulundu. Başvuru öncesinde biyodizel üreticileriyle görüşen EPDK Başkanı Yusuf Günay, dünya çapında kullanılan ve tarihi çok eskilere kadar uzanan biyodizelin, Türkiye’de özellikle son aylarda hem tarım hem de akaryakıt sektörünün önemli bir gündem maddesi olduğunu hatırlattı. Biyodizelin, tarımsal gelişim, yarattığı katma değer, istihdam potansiyeli ve ithalata olan bağımlılığın azaltılması açısından çok önemli olduğuna işaret eden Günay, Kurul olarak bugüne kadar 14 başvuru içinden 4 dağıtım şirketinin lisanslarının, biyodizel satabilmeleri için tadil edildiğini kaydeden Günay, biyodizel üreticilerinin işleme lisansı kapsamına dahil edilmesiyle birlikte biyodizel üretiminin piyasa faaliyeti olduğunu ve EPDK’nın ilgili mevzuatı hükümlerine tabi kılındığını hatırlattı. Türkiye çapında faaliyet gösteren biyodizel üreticilerinin, lisans başvurusu yapmaları için belirlenen son tarihten bir gün önce (dün) toplu bir şekilde Kurum’a başvurmuş olmalarının memnuniyet verici olduğunu belirten EPDK Başkanı, "Bu başvuruları biyodizelcilerin kanunlara, yönetmeliklere uygun bir şekilde çalışmak istediklerinin somut bir ifadesi olarak yorumluyorum" dedi. Alternatif Enerji ve Biyodizel Üreticileri Birliği Derneği (ALBİYOBİR) Başkanı Tamer Afacan da dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde biyo yakıtların petrol kabul edilmediğini belirterek, biyo yakıtın Türkiye’de petrol kanunu içerisinde yer alıyor olmasının büyük handikap olduğunu söyledi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!