Dışarıdaki Türk şirketinde çalışan beyanname verecek

Güncelleme Tarihi:

Dışarıdaki Türk şirketinde çalışan beyanname verecek
Oluşturulma Tarihi: Mart 15, 1998 00:00

Haberin Devamı

Oturma veya çalışma izni alarak altı aydan daha fazla bir süre yurtdışında yaşayan Türk vatandaşları Türkiye'de elde ettikleri kazanç ve iratlar bakımından ‘‘dar mükellef’’ sayılarak beyan dışı bırakıldılar.

6 Mart 1998 tarih ve 23278 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan 210 numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliği ile bu kişilerin elde ettiği gelir sadece:

Tamamı tevkif suretiyle vergilendirilmiş ücretler, serbest meslek kazançları, menkul ve gayrimenkul sermaye iratları ile kurumlardan elde edilen kâr paylarından,

Değer artış kazançları veya arızi kazançlardan,

Yukarıda sayılan kazanç ve iratların birkaçı veya tamamından ibaret olması halinde gelir toplanmayacak ve beyanname verilmeyecektir.

Tebliğdeki ‘‘sadece’’ lafı nedeniyle, bu kişiler yurtiçinde, örneğin bir dükkan açmaları durumunda ticari faaliyette bulundukları için elde ettikleri ticari kazanç nedeniyle beyan vereceklerdir. Tebliğden anlaşıldığına göre, Türkiye'de ticari kazanç beyan eden bir işçi faizlerini beyana eklemek zorundadır.

Tebliğde ayrıca, ‘‘Gelir Vergisi K.nun 3'üncü maddesinin 2 numaralı bendinde belirlitenler hariç olmak üzere’’ ifadesi ile çok önemli bir husus kapalı geçilmiştir. İlgili maddenin bu bendi, ‘‘Resmi daire ve müesseselere veya merkezi Türkiye'de bulunan teşekkül ve teşebbüslere bağlı olup adı geçen daire, müessese, teşekkül ve teşebbüslerin işleri dolayısıyla yabancı memleketlerde oturan Türk vatandaşları’’ndan bahsetmektedir.

MERKEZ TÜRKİYE İSE

Kanaatimizce bunun anlamı şudur. Yurtdışında çalışanlar, eğer merkezi Türkiye'de bulunan bir şirkete bağlı iseler bu imkandan yararlanamayacaklardır. Örneğin, Enka'nın Moskova şantiyesinde, Migros'un Azerbaycan şirketlerinde, Akbank'ın Londra şubesinde çalışan Türk vatandaşları, yabancı bir şirkette çalışmadıkları için, beyan zorunda mı kalacaklardır? Aynı şekilde yurtdışındaki temsilciliklerimizde çalışan devlet memurları, gazetelerin yurtdışı temsilcileri de dar mükellefiyet kapsamı dışında bırakılmışlardır. Onlar da beyanname vereceklerdir. Maliye Bakanlığı bunu kastetmiyor ise, 2 numaralı bend ile ne ifade edilmek istendiğinin açıklanması gerekmektedir.

ONLAR TAM MÜKELLEF

Yurtdışındaki işçilerimizden ‘‘kesin dönüş yapanlar ile altı aydan fazla Türkiye'de oturanlar’’ tebliğ gereği tam mükellef sayılarak gelirleri için beyan vermek zorunda olacaklardır.

Tebliğ ile yurtdışındaki işçilerimiz faiz gelirlerinin beyanından ancak ‘‘banka hesapları kendi adlarına açılmış ise’’ kurtulmuşlardır. Bu kişilerin bankalarımızda açtıkları hesapların genelde eş, evlat, ana, baba, kardeşlerinin isimleri üzerlerine oldukları bilinmektedir. Bazıları ise, yakınları ile ortak hesap açmaktadırlar. Bu durumlarda, Türkiye'de yaşayan işçi yakınları ‘‘dar mükellef’’ kapsamında olamayacakları için, paralar yurt dışında çalışan kişiye ait olmasına rağmen, faizlerinin ‘‘adına hesap açılan kişi’’ tarafından beyanı gerekecektir.

Ya ‘Ombudsman’ı da kendimize benzetirsek?

Maliye Bakanlığı, vatandaşla mali idare arasındaki sorunların çözümü için ‘‘mali ombdusman’’ getirmeye hazırlanıyor. ‘‘Ombdusman’’, vatandaşa yol gösterecek, vatandaşın hakkını idareye karşı koruyacakmış. Yargı hakkı saklı kalmak koşulu ile, vatandaşlara yapılan haksızlıkları pratik bir yöntemle giderecek çağdaş bir sistem.

Biraz araştırdım, ‘‘Ombudsman’’ sözcüğü İngilizceye, İsveç dilinden girmiş. ‘‘Hükümet komiseri’’ anlamını taşıyor İsveç dilinde. Sosyal demokrasinin en ileride olduğu, insan haklarına saygı gösterilen bir Baltık ülkesi İsveç! Vatandaşı, devletine karşı koruma işlevini yapacak sistemi de kendisi kurmuş.

Eğer, İsveç'inkine benzer bir devlet kurmamışsak, onlardan aldığımız ‘‘ombudsman’’ların kendimize benzemesinden korkarım. Bizi devlete karşı koruyacak ‘‘ombudsman’’lar, ‘‘eli coplu birer komiser’’ haline gelirse, vatandaşı ‘‘ombudsman’’lardan kim koruyacak?

Biz batıda başka anlamda kullanılan ‘‘komiser’’i de alıp, eline cop verip ‘‘bize lazım şekle’’ getirmişiz de!

Maliye Bakanlığı'nın bu iyi niyetli girişimini saygıyla karşılıyoruz. Kanun, kaynak ve zaman isteyen bir iş! Vatandaşı bu kadar düşünüyorsak, temyiz ettiği davaların yüzde 97'sini kaybeden (Ahmet Bayrak/Hesap Uzm./Dünya/12.03.1998) Maliye Bakanlığı, haksız yere vatandaşı yıllarca mahkeme kapıalarında süründüren, vatandaşa zaman, para ve sağlığını kaybettiren bu uygulamadan vazgeçse, yüzde 97 oranında haksız olduğu sabit olan davaları açan kendi teşkilatından hesap sorsa ve kendi teşkilatını bu haksız davaların takibi ile işgal etmeyecek tedbirleri alsa, hem daha kolay, hem de daha doğru, hem daha adil, hem de ekomonik olmaz mı?

‘‘Ombudsman’’ın en güzel örneği, aslında bizde yıllardır var olan ‘‘uzlaşma’’ değil miydi? Yeni tasarıda ‘‘uzlaşma’’‘‘kullanılmaz’’ şekle sokmuyor muyuz?






Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!