"Detroit kaybetti neden Bursa olmasın"

Güncelleme Tarihi:

Detroit kaybetti neden Bursa olmasın
Oluşturulma Tarihi: Nisan 30, 2010 00:00

Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, dünyada otomotiv denince akla gelen ilk şehir olan Detroit'in yavaş yavaş bu özelliğini kaybettiğini belirterek, “Detroit'in kaybettiği bu otomotiv merkezi olma özelliğini devralacak yeni şehirler arasında niçin Bursa olmasın” dedi.

Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, bakanlığı tarafından hazırlanan “Türkiye Otomotiv Sanayi Strateji Belgesi”ne son şeklini vermek üzere otomotiv sektörünün temsilcileriyle bakanlıkta bir araya geldi.

Otomotivde daha önceden belirlenen 1 milyon adet üretim ve 800 bin adet ihracat hedeflerinin gerçekleştirildiğini ve ihracat gelirlerinin ithalat giderlerini geride bırakan bir sektöre sahip olunduğunu belirten Ergün, “2009 yılında toplam üretimde dünyada 16. sırada, Avrupa Birliği'nde ise 7. sırada yer almayı başardık” dedi.

“2 MİLYON ADET ÜRETİM, 1,5 MİLYON ADET İHRACAT”

Yeni başarılar için referans noktası olabilecek olan bu başarıların, rehavete kapılınmaması halinde, Türkiye'nin geleceğinin önüne set çekilmesine engel olunabileceğini anlatan Ergün, şunları kaydetti.

“Bunu engellemek için, orta vadeli hedeflerimiz olan 2 milyon adet üretim, 1,5 milyon adet ihracat, 50 milyar dolar ihracat geliri ve 600 bin kişilik istihdam hedeflerimizi her an gözümüzün önünde tutmalıyız. Ancak ben, Türkiye gibi büyük bir ülkenin, bu hedeflerle tatmin olmasının da doğru olmadığını düşünüyorum. Çünkü Türkiye'nin çok daha iyisini yapabileceğine inanıyorum.

Aslına bakarsanız, Türkiye'nin uzun yıllara dayanan tecrübesine rağmen, bugün aslında çok daha iyi seviyelerde olması gerekirdi. Zira üretim ve montaj alanlarındaki başarılarımıza rağmen, kendi tasarımlarımızı geliştirme ve dünyaya ulaştırma konusunda ne yazık ki henüz bir başarı elde edemedik.
Bunun nedenlerini de iyi analiz etmeli, bu süreci nasıl değiştireceğimizin hesaplarını iyi yapmalıyız.”

Son yaşanan küresel krizin, dünya ekonomisinin dinamiklerinde kalıcı değişikliklere neden olacak gibi göründüğünü belirten Ergün, dünyanın alacağı yeni ekonomik düzeni belirleyecek sektörlerin başında ise otomotiv sektörünün geldiğini kaydetti.

BURSA NİÇİN DETROİT OLMASIN

Bugün dünyada otomotiv denince akla gelen ilk şehir olan Detroit'in artık yavaş yavaş bu özelliğini kaybettiğini bazı dev otomotiv firmalarının, şu an ancak devlet desteğiyle, kurtarma programlarıyla ayakta kalabildiğine dikkat çeken Ergün, “Detroit'in kaybettiği bu otomotiv merkezi olma özelliğini devralacak yeni şehirler arasında niçin Bursa olmasın” diye sordu.

Ergün, bu nedenle, otomotivde yaptıklarının daha iyisini yapmanın ve bugüne kadar ihmal edilen tasarım, teknoloji ve markalaşma gibi alanlara yönelmenin tam zamanı olduğunu kaydetti.

Dünya ekonomisinde yaşanan bu değişime paralel olarak, otomotiv sektöründe de önemli bir değişiklik yaşanacacağını, önümüzdeki dönemin, çevre dostu araçların, özellikle de elektrikli araçların dönemi olacağını ifade eden Ergün, “İçten yanmalı motor teknolojisinde yaşanan yarışa geç başladık ve geride kaldık. Şimdi bu yeni yarışa tam zamanında başlayacağız” dedi.

Önlerinde fırsat olarak duran bir başka önemli konunun da Türkiye'nin son 7 yılda yaşadığı büyük değişim olduğunu belirten Ergün, ekonomik gelişmeler sonucunda Türkiye'nin genç ve büyük nüfusunun alım gücünün sürekli yükseldiğini
söyledi. “Bizi son derece dinamik bir iç pazar bekliyor” diyen Ergün şunları
kaydetti:
“Türkiye otomotiv kullanımında henüz dünya ortalamasının altındadır. Ama otomotiv sahibi olma arzusu ve isteği dünya ortalamasının üstündedir. Nüfus potansiyeli de buna müsaittir. Dünyada bin kişiden 140'ın üzerinde kişi otomobil kullanırken Türkiye'de bu sayı 140'ın altındadır. Bulgaristan'da 300'ün üzerinde kişi otomobil kullanmaktadır. Almanya'da bin kişiden 600'ün üzerinde kişi otomobil kullanıyor. Türkiye'de ise bin kişiden yaklaşık 135'i otomobil kullanmaktadır. Daha otomobil kullanımı, otomobil sahipliği konusunda alacağımız çok mesafe vardır. Dünya ortalamasını geçmek, Avrupa ortalamasına ulaşmak adına. Ve Türkiye'de nüfusun orta gelir düzeyine doğru transfer olması ve genç nüfusun otomotiv sahibi olma arzusunun güçlü olması içeride büyük bir piyasanın varlığını bize işaret etmekte.”
Türkiye'nin kendi tasarımlarını üretmesi, yeni teknolojilere öncülük etmesinin, sadece özel sektörü değil, Türkiye'nin tamamını heyecanlandırdığını belirten Ergün, yeni bir tasarım, yeni bir marka ve bunda kullanılacak yerli oranı ne kadar yüksek olursa iç ve dış pazarda bu otomobilin büyük ilgi göreceğini söyledi. Yatırımcılardan bu alana odaklanmalarını isteyen Ergün, strateji belgesinde vurguladıkları bazı somut adımlarla ilgili de bilgiler verdi.

-OTOMOTİV SEKTÖRÜNE VERİLECEK DESTEKLER-

Ergün, strateji belgesindeki eylemlerin bir kısmını hükümet olarak kendilerinin yapacağını, ancak bazı eylemlerin de özel sektör tarafından yapılması gerektiğini söyledi. Kamu olarak bu gibi eylemlerde yönlendirici ve kolaylaştırıcı bir rol oynayacaklarını hatırlatan Ergün, otomotiv sektörünün sadece montaj yapan kimliğinden sıyrılıp, dünyanın değişik yerlerindeki değişik müşteri ihtiyaçlarına cevap üretebilen tasarımlar geliştirmesini istediklerini bildirdi. Ergün şunları kaydetti:
“Bu nedenle, sanayicilerimize vereceğimiz AR-GE desteklerini artıracak ve çeşitlendirecek çalışmalar yapacağız. Özgün teknoloji ve tasarıma dayalı üretimin geliştirilmesi için yeni teşvik mekanizmaları oluşturacağız.
Yeni tasarımlar geliştirmenin önündeki en büyük engellerin başında, yapılacak tasarımlarla ilgili test merkezlerinin eksikliği geliyor. Bu sorunu aşmak için, tasarım doğrulama ve dayanım, yol testleri, araç çarpma tesisi ile rüzgâr tüneli yapılması için test merkezleri kuracağız. Bu konudaki çalışmalarımıza şimdiden başladığımızı ve arazi tahsisi için Çevre ve Orman Bakanlığı ile görüşmeler başlattığımızı açıklamak istiyorum. Bilinçli tüketim yaygınlaştıkça, araçların gücü, modeli ve şekli kadar, çevre duyarlılığı da belirleyici bir faktör olarak öne çıkıyor. Bu nedenle, tasarım faaliyetlerinde düşük karbon emisyonlu çevre dostu araçların ağırlığının artması gerektiğini düşünüyoruz.
Özgün teknoloji, tasarım ve üretim ile alternatif yakıt ve elektrikli araçlarda kullanılan batarya üretimi konusundaki teknolojik yatırımları da destekleyeceğiz. Elektrikli gibi çevre dostu araçlara yönelik özel vergilendirme metotlarını ele alacak ve bu tür araçların kullanımının yaygınlaşması için şarj istasyonları başta olmak üzere gerekli altyapı çalışmalarına katkı sağlayacağız. Büyük ve yeni yatırımların proje bazında ve tedarik zincirindeki firmaları da kapsayacak şekilde desteklenmesi ile ilgili çalışmalar da eylem olarak yer almaktadır. Yapılacak yatırımlar için bedelsiz arsa ve altyapı teminine yönelik girişimlerde bulunacağız.”

-KAMU FİLOLALARINDA YERLİ ÜRETİM ARAÇLAR TERCİH EDİLECEK-

Otomotiv sektöründe ara malı olarak kullanılan ürünlerin içinde ithal payının fazla olmasının, sektörün verimliliğini düşürdüğünü, bu sorunu aşmak için, tedarik zincirinin her halkasında yer alan işletmeler arasında işbirliği ve ortaklık kültürünü artıracak ve üretimde yerlilik oranını yükseltecek destek mekanizmaları kuracaklarını belirten Ergün, Kamu filolarında yerli üretim araçlarının tercih edilmesinin de gündemlerinde olduğunu bildirdi.

-ÖMRÜNÜ TAMAMLAMIŞ ARAÇLAR TRAFİKTEN ÇEKİLECEK-

Ömrünü tamamlamış araçların trafikten çekilmesi için, gerekli hukuki düzenlemeleri de hayata geçirmeyi hedeflediklerini kaydeden Ergün, strateji belgesinin en önemli vurgularından birinin de kamu filolarında elektrikli araçların kullanımını yaygınlaştıracak düzenlemelere yönelik olacağını kaydetti. Ergün, KOBİ niteliğindeki şirketlerin rekabet gücünün geliştirilmesi için işletmelere bilgi ve danışmanlık hizmetleriyle çeşitli destekler vereceklerini bildirdi.
Strateji belgesiyle otomotiv sanayinin sürdürülebilir küresel rekabet gücünü artırmayı ve katma değeri yüksek bir üretim yapısına geçmenin amaçlandığını belirten Ergün, bu amaca ulaşmak için “Otomotiv Sanayindeki Şirketlerin Beceri ve Kapasitelerinin Artırılması” ile “Otomotiv Sanayine İlişkin İş Ortamının Geliştirilmesi” şeklinde iki temel stratejik hedef tespit ettiklerini söyledi.
Yaptıkları analizler sonucunda, ar-ge altyapısını iyileştirmek, fiziki altyapıyı geliştirmek, şirketlerin tasarım, üretim ve markalaşma becerilerini artırmak, hukuki ve idari düzenlemeleri iyileştirmek ve insan kaynaklarını geliştirme başlıklarında beş temel politika alanı belirlediklerini anlatan Ergün, “Burada amacımız kimsenin müşterisi olmayacağı hayallerin tacirliğini yapmak değil, sektöre üzerinde yürünebilir bir yol haritası oluşturmaktır” dedi.
Strateji belgesinin en önemli vurgularından birisinin, elektrikli araçlara ve bu araçların kullanımını yaygınlaştıracak düzenlemelere yönelik olduğunu belirten Ergün, önümüzdeki on yılda Avrupa'daki her beş araçtan birisinin elektrikli araç olacağının tahmin edildiğini, Türkiye'nin elektrikli araçlarla ilgili dünyada yaşanan dönüşüme seyirci kalmayacağını ve bu süreçte strateji belgesinin de önemli bir rol oynayacağını bildirdi.
(ÖZK-ABK)
13:51 29/04/10
"
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!