Çalışmaya 7 yaşında başladı, işi bilmek ‘işine’ çok yaradı

Güncelleme Tarihi:

Çalışmaya 7 yaşında başladı, işi bilmek ‘işine’ çok yaradı
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 18, 2009 01:00

Mehmet Büyükekşi, Gaziantep’te 7 yaşında çırak olarak başladığı iş hayatında artık çok sayıda şapkaya sahip. TİM Başkanlığı, çeşitli yönetim kurulu üyelikleri derken, artık üretime hiç bulaşmıyor. Büyükekşi’ye göre, iş hayatına erken başlamak bir yöneticinin hatalardan ders alması açısından önem taşıyor, “İşi bilmekte büyük yarar var” diyor.

Haberin Devamı

ÇALIŞMA hayatına 1967 yılında henüz 7 yaşındayken Gaziantep’te çırak olarak başlayan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, artık üretime hiç bulaşmıyor. Ailede şirket içinde çalışan akrabalarıyla çok iyi bir iş bölümü oluşturduklarını ifade eden Büyükekşi’ye göre iş hayatına erken başlamak bir yöneticinin hatalardan ders alması açısından büyük önem taşıyor. Büyükekşi, artık uzak durduğu ayakkabı üretiminde tüm aşamaları baştan sona tek başına gerçekleştirerek bir ayakkabıyı kısa süre içinde hazır edebilecek beceriye sahip olduğunu da gösteriyor.

İlk işi servis

1955 yılında Gaziantep’te ısmarlama ayakkabı işine başlayan Ziylan’da ilk işinin su taşıma, ayakkabıları farklı işlemler için komşu dükkanlara taşıma gibi görevler olduğunu ifade eden Mehmet Büyükekşi, “Yaşım küçüktü ama üretimde de yer alırdım. Ayakkabının altına çivi ile tabanını çakmak, yapıştırıcı ilaç sürmek gibi çırakların üstlendiği işleri tamamlardım. Okul, işyeri ve ev yan yanaydı. O zaman Gaziantepte yarım gün okul vardı. Ben zaten çok kaytarmak istemezdim. Liseye kadar ayakkabının her aşamasında çalıştım. Sonra 1978’de İstanbul’a geldim” diye anlatıyor hayata atılış hikayesini. 1970’de teknolojinin ilerlemesi ile üretimin makinalara geçtiğini ve kendisinin de alümünyum kalıbın başında bulunduğunu dile getren Büyükekşi’nin üretimde geçirdiği bir kaza öyküsü de var: “Makinada çalışıyordum ama boyum makinaya yetmiyordu. Bir gün uzanırken göbeğimi yaktım. Neyse ki izi kalmadı. Üretim deneyimimin üstüne Yıldız Teknik Üniversitesi’nde mimarlık okudum. Bitirince 1984’de Ziylan Taban’da 1 yıl Genel Müdür’lük yaptım. Sonra Ziylan Ayakkabı şirketini kurduk ve askere gittim. Dönünce de işler hızla ilerlemeye başladı.”

Haberin Devamı

Hatadan ders çıkardık

Üretimde ve pazarlamada, yani iş başında aldığı derslerin karar almasında önemli rol oynadığının altını çizen Büyükekşi, şöyle devam ediyor: “Bence işi bilmekte büyük fayda var. Çünkü özellikle ihracat görüşmelerinde firma önünüze bir ayakkabı koyuyor ve fiyat vermenizi istiyor. Yanlış fiyat vermek büyük kalemlerde büyük zararlara neden olur. Yüksek verince de ürünü satamazsınız. İlk önemli ihracatımızda da paramızı zamanında alamadık. Üretimde sıkıntılar oldu. O ihracat anlaşmamasında işi öğrenip ondan sonra başımıza gelebilecek herşeyi anlaşmaya koyduk. Derslerimizi çıkardık.”

Haberin Devamı

Bizde biri kaytarsa  bütün bant tıkanır

FABRİKADA iş bölümünü doğru oturttuklarını söyleyen Mehmet Büyükekşi sistemde işçilerin kaytarmasının imkansız olduğunu söyledi: “Biri çalışmayınca bant tıkanır. Hemen anlaşılır. Ama bizim sistemimizde ben gidip üretime karışmam. Görev bölümü var ve o işten Aykut Bey sorumlu. Bu zamana kadar hiç üretimde olmadım. Artık çocuklarım da yaz tatillerinde çalışıyorlar. İkizlerim 14 yaşındalar. Küçük 2.5 yaşında. Büyük oğlum yaz tatillerinde geldiğinde üretimde kutu kapatıyor. Ayakkabılara bağ takıyor. Kızım da insan kaynaklarında ve muhasebede kendisine daha uygun işler yapıyor.”

İlk ihracat denemesi dil sorununa takıldı

Haberin Devamı

MEHMET Büyükekşi’nin ilk ihracat denemesi oldukça ilginç: “1986’da Almanya’ya ihracat için fuara gittik. İlk ihracatımızı Atina’ya gerçekleştirmek üzere görüşmelere başladık. Yanımda, hâlâ birlikte çalıştığımız Boğaziçi mezunu ve 6 dil bilen bir arkadaşım vardı. 30 bin dolarlık iş için diğer şirketin patronuyla Türkçe, İnglizce ve Yunanca tercümeler eşliğinde sabahtan akşama kadar süren bir görüşme yaptık. Ama anlaşamadık. Sonunda yanımdaki arkadaşım ile Yunanlı işadamının İtalyanca konuşabildiklerini anladık. O ikisi görüşerek işi 10 dakikada bağladılar. Bunun üzerine 1988’de İngiltere’de 3 ay kalıp İngilizcemi geliştirdim. Büyüklerimiz bize önce üniversite bitireceksiniz. Sonra ehliyet alacaksınız. Yabancı dil öğreneceksiniz ve evleneceksiniz derlerdi. Hepsini yaptık.”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!