Babasına ’bana müsaade’ deyip 65 milyon YTL’lik dev yarattı

Güncelleme Tarihi:

Babasına ’bana müsaade’ deyip 65 milyon YTL’lik dev yarattı
Oluşturulma Tarihi: Ekim 24, 2006 00:00

Yeşil Kundura’nın kurucusu Recep Ali Yeşil’in oğlu İhsan Yeşil, babasından ve amcalarından 1986’da "Baba bana müsaade" deyip ayrıldı. Önce 40 milyon YTL cirolu Dema’yı, 2001 krizinden sonra da 25 trilyon cirolu Promar’ı kuran İhsan Yeşil, son olarak 30 bin çift ayakkabı karşılığında Hollanda’dan bir fabrikayı alıp, Promar’ın Gürpınar’daki tesislerine ekledi.

TÜRK ayakkabı sanayisinde özel sektörün öncülerinden Recep Ali Yeşil’in oğlu İhsan Yeşil, babasının şanına yakışır bir sanayici olduğunu kanıtladı. 1986’da "Baba bana müsaade, kendi yolumu çizeyim" diyerek Yeşil Kundura’dan ayrılan İhsan Yeşil önce Dema Deri Mamulleri ve Ayakkabı Sanayi AŞ’yi kurdu. 2001 krizinde Türk ordusunun tasarruf kararı almasıyla orduya ayakkabı üretimi 2 yıl duran İhsan Yeşil, bu dönemde de Promar Ayakkabı Sanayi ve Ticaret A.Ş.’yi kurarak dünyaca ünlü ayakkkabı markalarının lisansör üreticisi oldu. İhsan Yeşil, babasının birçok girişimciye örnek olacak hikayesini anlatarak başladı: "Ben 1956 İstanbul doğumluyum. Babam Recep Ali Yeşil ise Rizeli 10 kardeşten biri. Dedemiz Türk-Rus savaşından kaçıp Rize’ye bir dağ başına yerleşmiş. Hepsi bir anneden 10 çocuğu olmuş. Geçim sıkıntısı nedeniyle de babamı daha 11 yaşındayken İstanbul, Beykoz’a bir akrabasının yanına göndermiş. Babam da Beykoz’da önce 10 kiçinin çobanlığını yapmış. Bir gün kayalıklardan düşmüş ve her tarafı kırılmış. Uzun süre komada kaldıktan sonra kurtulmuş. Sümerbank Beykoz Kundura Fabrikası’nın önünde yoğurt satmaya başlamış."

15 YAŞINDA FABRİKAYA: Babasının yoğurt satarken fabrikadaki herkesin sevgisini kazandığını ve 14 yaşını doldurunca fabrikaya işçi alındığını belirten İhsan Yeşil, şöyle devam etti: "Askerlikten sonra da Sümerbank’a dönmüş. Ustabaşı yardımcısı olduktan sonra ’kendi işini kurma’ fikrine kapılmış ve ayrılıp, Çarşıkapı’da küçük bir atölye kurmuş. Sonra Çarşıkapı’daki en büyük atölye olmuş. Kamu kuruluşlarının toplu alım ihaleleriyle fabrika iyice büyümüş. Topçular’a, oradan da Yeşil Kundura’nın Topkapı’daki yerine taşınmış. Kardeşler, akrabalar, yeğenler ve köyden gelenlerle işler daha da büyümüş. 1976’da 1000 işçi çalıştıran o zamana göre çok büyük bir fabrika olmuşlar."

AİLE ŞİRKETİ BÖLÜNÜYOR: Bu büyük başarıdan sonra ilk aile içi sorunların 1976’da yaşanmaya başladığını dile getiren İhsan Yeşil, bu konuda şöyle konuştu: "Kurumsallaşma olamıyor, bölünmeler başlıyor. En amcam Mustafa Yeşil ile babam kalıyor. İkinci jenerasyonun evlilikleri de girince ortalık daha da karışıyor. Bunlar benim üzüntüyle anlattığım şeyler ama sonraki kuşaklara örnek olmalı. Ben Yeşil Kundura’dan 1986’da ’baba bana müsaade et’ diyerek ayrıldım. En büyük sermayem babamın piyasadaki itibarıydı tabii ki. Babam 85 yaşında ve hálá fabrikaya gidip çalışır. Hem Yeşil Kundura’ya hem de buraya gelir. Bizlerin neler yaptığını görmeyi çok seviyor."

DEMA’YLA ORDUYA BOT YAPTIM: Babasından ve Yeşil Kundura’dan ayrıldığında kısıtlı bir sermayesi olduğunu belirten İhsan Yeşil, o süreci şöyle anlattı: "Babamdan, amcamdan, kardeşlerden, damatlardan, kızlardan, gelinlerden ayrılmıştım ama asıl sermayemin babamın bu sanayideki ismi olduğunu çok iyi biliyordum. Babamın itibarına kendi bilgi birikimimi ekledim. Dema’yı kurdum ve Yeşil Kundura’ya paralel iş yapmaya başladım. Askeri taahhüt işleri aldık bot yaptık. İş, emniyet ayakkabıları yaptık. İhracata da başladık. Dema’da 200 kişi çalışıyor ve 40 milyon YTL ciro yapılıyor."

30 bin çift ayakkabı karşılığı Hollanda’dan fabrika getirdim

PROMAR ve Dema olarak gündeminde yeni bir üretim yatırımı olmadığını söyleyen İhsan Yeşil, 10 yıl içinde Türkiye’deki diğer kapasiteleri kullanan büyük bir tasarım ve pazarlama merkezi kuracağını açıkladı. İhsan Yeşil, bu çalışmalar hakkında şu bilgileri verdi: "Son olarak Hollanda’da da iş, emniyet, endüstriyel ayakkabı yapan Gerba firmasıyla bir işbirliğine girdik. Gerba’nın fabrikasını söküp Gürpınar’a getirdik, kurduk. Bu tesise karşılık da Gerba’ya 30 bin çift ayakkabı teslim edeceğiz. Gerba’ya üretimimiz sonra da devam edecek. Bu markanın 5 senelik üretimini biz yapacağız. Bu bizim için de onlar içinde çok büyük avantaj. Aldığımız ekipmanın üretim kapasitesi günlük 1.500-2.000 çift." Yeşil, Promar’daki Saya Üzerine Direkt İnjeksiyon Makinesi’nin de günde 2.500-3.000 çift üretim yapabildiğini ve Türkiye’deki en büyük makine olduğunu belirtti.

Ordu bot almadı, Promar’ı kurup marka üretmeye başladım

İHSAN Yeşil, "Dema’yla önemli bir çıkış yaptım ama benim aklımda hep marka olmak, marka üretmek vardı" derken, bu konudaki çabalarını şöyle dile getirdi: "Bu konudaki özlemimi de aslında kötü bir ortamda giderdim. 2001 krizinde herkesten tasarruf etmesi bekleniyordu ve ordumuz da alımlarını kıstı. 2 yıl kadar bot, ayakkabı alımı yapmadı ve stoklarla idare etti. Dema da 2 yıl kadar boş kaldı. Bu dönemde ben de gittim marka üretmek için Promar’ı kurdum. ’Herkese ayakkabı yapalım, markalaşalım’ dedik ve pazardaki incelemeler sonucunda ’Artık dünya markalarıyla temasa geçelim ve bu markaları Türkiye’de üretelim’ kararı çıktı. Camel Active, Hummer Footwear, Kenneth Cole, Dr. Martens, Tonino Lamborghini, Grisport, 24 HRS gibi dev markaların lisansörü olduk. Bir de kendi markamız Modonovo var. Ayrıca mağazacılık yatırımı da yaptık ve 8 tanesi Camel Active olmak üzere 15 mağaza açtık. Hedefimiz yılda 5-6 mağaza açarak 50 mağazaya ulaşmak. Ürünlerimiz ayrıca Türkiye genelinde 310 satış noktasında satılıyor. Promar’ın cirosunu bu sene 20-25 milyon YTL bekliyoruz. Promar’da 200, mağazalarda da 65 kişi çalışıyor. Yeğenim Haydar Özdemir’i de İtalya’ya gönderdim. 10 yıldır orada. Tasarımlarımız için çok iyi bir altyapı kurdu. İtalya bu konuda çok özel bir ülke. Şu anda yıllık üretimimiz Promar’da 300 bin, Dema’da ise 500-600 bin çift. Çin’den ucuz ürün için üretim desteği alabiliriz. Katma değeri yüksek ayakkabıyı Türkiye’de üretmeliyiz. İtalyanlar da öyle yaptılar."
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!