Süheyla Buyrukçu

Siyah noktalardan kurtulmak mümkün mü?

8 Haziran 2024
Çoğunlukla yüz bölgemizde ortaya çıkan siyah noktalar hem kadınların hem de erkeklerin ortak sorunlarından biri. Bu küçük ama sinir bozucu lezyonlardan kurtulmak ise biraz uğraş gerektiriyor. Eğer siz de tüm çabalarınıza rağmen hâlâ siyah noktalarınızla birlikte yaşamaya devam ediyorsanız okumaya devam etmenizi öneririm. Çünkü bugün siyah noktalardan nasıl kurtulabileceğimizi mercek altına alıyoruz.

Siyah noktaların yüzünüzde oluşturduğu pürüzlü görüntü, eminim ki sizin de canınızı sıkıyordur. Ancak şunu belirtmeliyim ki cilt rahatsızlıkları arasında yer alan bu sorundan kurtulmak hiç de kolay değil. Jeller, akne sabunları, tonikler kullanmak ya da hedefe yönelik cilt bakımları yaptırmak da çoğu zaman sorunu kökten çözemeyebiliyor. Çünkü siyah nokta ile mücadele ederken doğru ürün kullanmayı ve düzenli cilt temizliği yapmayı yaşam tarzınız haline getirmeniz şart. Aksi takdirde yaptığınız uygulamalarla birlikte kaybolan siyah noktalar, bakımlarınızı aksatmanız ile birlikte yeniden ortaya çıkabiliyor.

SİYAH NOKTA NEDEN OLUŞUR?

Siyah nokta, cilt gözeneklerinin ölü deriler, aşırı yağ ve kir nedeniyle tıkanarak, ciltte siyah görüntüde şişlikler oluşturmasıdır. Siyah noktalar için aslında estetik olarak rahatsız eden tıkanmış gözenekler diyebiliriz. Siyah rengini almasının nedeni ise gözenekler tarafından üretilen sebumun oksijenle tepkimeye girerek, koyu bir renge bürünmesidir. Kirli havaya maruz kalmak, tükettiğimiz sağlıksız gıdalar, terleme, makyaj kalıntıları, yanlış bakım ürünleri kullanmak gibi etkenler de siyah noktaları hayatınıza davet eder. Böyle bir sorun ile sürekli mücadele ediyorsanız, öncelikle bilmeniz gereken şey, cildinizi yeteri kadar temizlemediğiniz ve yanlış cilt bakım ürünleri kullandığınızdır.

SİYAH NOKTA NERELERDE ÇIKAR?

Siyah nokta denildiği zaman ilk önce aklımıza elbette ki yüz bölgemiz geliyor. Ancak bu sorun, vücudun başka bölgelerinde de kendini gösterebiliyor. Tıp dilinde açık komedon olarak da adlandırılan siyah noktalar, çoğunlukla yüzdeki yağ bezlerinin yoğun olduğu kısımlarda görülüyor. Bu nedenle alın, burun, yanaklar ve çene bölgesinde siyah noktalar ile sıkça karşılaşıyoruz. Ancak, sırt, boyun ve göğüs bölgesinde de oluşabiliyorlar.

SİYAH NOKTA NASIL GEÇER?

Yazının Devamını Oku

Yazın favorisi kroşe örgüler

1 Haziran 2024
Deniz, kum ve güneş üçlüsünün sezonu açıldı. Tatil planları yapanlar ve valizini hazırlamayı heyecanla bekleyenler için bugün sezonun en sevilen trendlerinden birini hatırlatmak istedim.

Evet, 70’li yılların nostaljik stilini yansıtan kroşe (tığ işi) modası, eğlenceli ve renkli desenleriyle geri geldi. Güneşli günlere muhteşem bir uyum sağlayan kroşe etekler, elbiseler, bikiniler ve pareolar, her yerde bizlere eşlik edecek. Moda dünyasının geçmişin nostaljik stiline modern dokunuşlar yaparak birçok trendi günümüze taşımasına artık oldukça aşinayız. Bunlardan biri de aslında son birkaç sezondur popülerliğini yitirmeyen kroşe (tığ işi) modası. Özellikle yaz döneminin en sevilen trendlerinden biri olmayı başaran kroşe etekler, sokak stilinden gece davetlerine kadar her yerde karşımıza çıkacak olan parçalardan biri. Güneşli günlerin muhteşem atmosferine rengarenk ve eğlenceli desenleriyle eşlik eden bu etekler, aslına bakarsanız plaj modasını bile etkisi altına almış durumda. Kısacası bu sezon, cesur silüetlerden sade şıklığa kadar her yerde bol bol tığ işi parçalar göreceğiz.

BOHEM STİLİNİZİ YANSITIN

70’lerin stil ikonlarının vazgeçilmezleri arasında da yer alan kroşe giysilerin yaz sezonu için tasarlanan günümüz versiyonlarına kesinlikle siz de kayıtsız kalamayacaksınız. Özellikle yama işinin ve doğal kumaşların hakim olduğu tığ işi etekler, sıcak havaların da olmazsa olmazları arasında. Hippilerden ilham alan bu etekler, önce sezon defilelerini kasıp kavurdu, şimdi de hem sokak hem de plaj modasına yön veriyor diyebiliriz.

KROŞE ETEK NASIL KOMBİNLENİR?

Kroşe etekleri kombinlemekte zorlandığınızı düşünüyorsanız, küçük bir tüyo. Eğer kroşe eteğiniz yama işleri ve çok renkli desenlere sahipse, bluzunuzu daha sade ve tek renk olarak tercih etmelisiniz. Crop bir bluz kullanırsanız çok daha uyumlu bir kombin yapmış olursunuz. Ayrıca etekleriniz ister mini ister midi olsun, kombininize uyumlu renk tonlarına sahip kroşe bluzlar ile de kullanabilirsiniz. Çünkü alt-üst takım kroşe görünümler de bu sezon birçok ünlünün tercihleri arasında yer aldı. Sezona ses getiren dönüşleriyle ilgi çeken ve yaz ruhunu yansıtan bu eteklerden valizine koymayı unutmamanızı öneririm.

Yazının Devamını Oku

Doğru nemlendirici nasıl seçilir?

25 Mayıs 2024
Günlük bakım ritüelimizin vazgeçilmez bir parçası olan nemlendiriciler, cildimizin daha sağlıklı, parlak ve canlı görünmesini sağlayan en önemli ürünlerdir. Fakat her cilt tipinin ihtiyacı farklıdır. Bu nedenle cildinizle mükemmel uyum sağlayan bir krem seçmeniz gerekir. Aksi takdirde cildinizde pul pul dökülmeler, yağlanmaya bağlı sivilceler, siyah noktalar ve mat bir görünüm gibi sorunlar ortaya çıkabilir.

Cilt sağlığımızı korumak anlamında çok önemli bir yere sahip olan nemlendiriciler, günlük bakım rutininin vazgeçilmez bir parçasıdır. Cildin doğal nem ve yağ dengesini koruyan bu kremler, ayrıca çevresel faktörlere karşı da cildinizin savunma gücüne destek sağlar. Bu nedenle cilt tipiniz ne olursa olsun mutlaka nemlendirici kullanmanız gerekir. Her gün nemlendirici kullandığınız zaman ise cildinizin daha parlak, taze ve sağlıklı bir görünüme kavuştuğunu görebilirsiniz. Ancak bu konuda dikkat etmeniz gereken çok önemli bir ayrıntı var. O da nemlendirici kremlerin içeriklerinin farklı olduğu ve cilt tiplerine göre üretildikleridir. Bu konuya özellikle dikkat çekmek istiyorum. Çünkü yanlış nemlendirici kullanmak, bizlere cilt yağlanması, cilt kuruluğu, sivilce ve tıkanmış gözenekler olarak geri döner. Eminim ki, hiçbirimiz bu sorunları hayatımızda istemeyiz. Bu nedenle nemlendirici krem seçerken bilinçli tercihler yapmalı ve cildinizin tipine ve yaşınıza uygun ürünler satın almalısınız. Böylece kremlerinizden maksimum faydayı görebilirsiniz.

CİLT TİPİNE GÖRE NEMLENDİRİCİ SEÇİMİ

Kuru ciltler: Kuru ciltler için nemlendirici kullanımı, oldukça önemlidir ve ihmal edilmemesi gereken bir uygulamadır. Çünkü kuru ciltlerin nem desteğine daha çok ihtiyacı olur. Nemini kaybetmiş bir cilt, esneme özelliğini de kaybetmiş demektir. Bu nedenle çok daha hassas ve tahrişe açık olur. Bu cilt tipine sahip olan kişilerin cilde kolay uygulanabilen ve nemlendirici etkisi yoğun olan kremlere yönelmesi gerekir. Hyaluronik asit gibi nem oranı yüksek bileşenler barındıran ürünler, cildinizin her an yumuşak ve sağlıklı görünmesine yardımcı olacaktır. Ayrıca nemlendirici etkisi olan serum ve yağlardan da faydalanmanız cildinizin nem dengesini sağlamanızda size yardımcı olacaktır.

Yağlı ciltler: Yağlı cilde sahip olanların yaşadığı en büyük sorun cildin kontrolsüzce yağ üretmesidir. Bunun sonucunda da cildin üzerinde sebum tabakası oluşur ve bu durum da cildin olması gerekenden çok daha parlak görünmesine neden olur. Diğer bir sorun ise bu cilt tipine sahip olanlar, sivilce oluşumuna daha yatkındır. Bu nedenle yağlı ciltler, yağsız, su bazlı ve cildin yatışmasına yardımcı olabilecek nemlendiricileri tercih etmelidir. Bu cilt tipine sahip olan kişiler, yağ oranını dengeleyen ürünlerle çok daha mutlu bir hayat sürebilir.

Normal ciltler: Normal bir cilde sahipseniz çok şanslı olduğunuzu söyleyebilirim. Çünkü bu cilt tipi, genellikle sorunsuz, yağ ve nem dengesi ideal olan ciltlerdir. Ancak bu cilde sahip olan kişilerin yaptığı en büyük hata, nemlendiriciye ihtiyaçlarının olmadığını düşünmeleridir. Bu durum, cilt sağlığınıza zarar veren büyük bir hatadır. Çünkü her cildin nemlendirilmeye ihtiyacı vardır. Her ne kadar cildiniz dengeli bir yapıya sahip olsa da çevresel etkiler nedeniyle neme ihtiyaç duyar. Eğer siz bu ihtiyacı karşılamazsanız cilt sorunları ve özellikle de kırışıklıklar gibi yaşlanma belirtileriyle karşı karşıya kalabilirsiniz. Bu nedenle cildinize nem ve mineral takviyesi sağlayan su bazlı nemlendiricileri kullanmanızı öneririm.

Yazının Devamını Oku

Stilinizi yükseltecek aksesuar trendleri

18 Mayıs 2024
Yaz sezonu, yeni trendleri beraberinde getirirken, kombinlerimizin en güçlü tamamlayıcılarından olan aksesuarlarımızı da gözden geçirme zamanımız geldi. Çünkü hiçbir kombin, aksesuarlar olmadan istenilen etkiyi yaratmaz. Son birkaç yıldır sadeleşmenin etkisinde olan moda dünyası ise artık yavaş yavaş detaylara yoğunlaşmaya başladı.

Bu değişimin ilk sinyallerini de cesur ve iddialı görünümleriyle trend haline gelen yaz aksesuarlarında görebiliyoruz. Yazın canlılığı ve enerjisi şimdiden hepimizi heyecanlandırmaya başladı. Yaz gardıropları eminim ki, şimdiden düzenlenmiştir. Peki, kıyafetlerimiz üzerinde büyülü bir etkiye sahip olan aksesuarlarınızı gözden geçirdiniz mi? Cevabınız ‘Hayır’ ise bu yazı sizin için. Eğer yaz stilinizi daha da ışıltılı ve çarpıcı bir hale getirmek istiyorsanız, sezonun aksesuar trendlerine bir göz gezdirmeniz şart. Her zaman söylediğim gibi aksesuar kullanmak bir sanattır. Özellikle trendlere uygun tercih edilen aksesuarlar, görünümünüzü bir üst seviyeye kolaylıkla taşıyabilir.

KEMERLERE GÜNCELLEME GELDİ

En çok kullandığımız aksesuarlardan biri olan kemerler, bu yıl tam anlamıyla güncellendi diyebiliriz. Kullanışlı olması nedeniyle zamansız parçalar arasında geniş bir yere sahip kemerler, gösterişli tasarımlarıyla kombinlerin odak noktası olmaya aday. Bu sezon ince kemerlerin yerine kalın ve şık detaylara sahip kemerler, görünümünüze derinlik katmaya hazır. Her ne kadar siyah tokalı kemerler, tüm zamanların favori parçası olsa da bu sezon farklı renklerde ve boyutlarda kemerler de kombinlerde yerini alacak. Büyük kemerler, etek ve gömlekleri birbirine bağlayan duruşlarıyla dolaplarımızdaki yerlerini korurken, ince ve şık kemerler, tek parça kıyafetleri ikiye ayırmaya ve hareket katmaya devam edecek.

ZARİF VE GÜÇLÜ GÖRÜNÜM: İNCİ TAKILAR

İnci aksesuarlarınızı takı kutunuzun en önlerine çekmeye hazırlanın. Çünkü inciler, zarif ama bir o kadar da güçlü duruşlarıyla yazın en popüler trendlerinden biri oldu. Modern ve gündelik kullanıma uygun tasarlanan yeni sezon inci aksesuarlar, her kombinin de gözdesi olabilecek kadar iddialı. Zarafetin ve asilliğin simgesi olan inciler, özellikle kolye ve küpelerde sıkça karşımıza çıkacak.

AYAK BİLEKLERİMİZİN AKSESUARI HALHALLAR

Yazının Devamını Oku

Deodorant ve roll on’larda kanser riski var mı?

11 Mayıs 2024
Günlük hayatımızda en çok kullandığımız kozmetik ürünler arasında yer alan roll-on’ların ve deodorantların meme kanseri ile ilişkisi, uzun yıllardır tıp dünyasında tartışmalara neden olan önemli bir konudur. Araştırmacıların bazıları bu ürünlerin içeriğinde kullanılan kimyasal maddelerin kanser riskini arttırdığını savunurken, bazıları da bu iddiayı destekleyecek yeterli kanıtın olmadığını düşünüyor.

Peki, biz bu ürünleri kullanmaya devam mı etmeliyiz, yoksa hayatımızdan çıkarmalı mıyız? Her gün kullandığımız roll-on’ların ve deodorantların elbette ki, vücut temizliğimiz anlamında oldukça önemli bir yeri var. Koltuk altlarında hoş olmayan kokuları önleyici bir görevi üstlenen bu ürünlerin özellikle meme kanserine yol açtığını düşünmek ise herkesi haklı olarak endişelendiriyor. Kanser ile ilişkilendirilmelerinin nedeni ise bu ürünlerin içeriğinde paraben ve alüminyum tuzu gibi kimyasal maddelerin kullanılması. Alüminyumun koltuk altında gözenekleri kapatarak, terlemenin önüne geçmesi gibi bir marifeti var. Paraben ise ürünlerin raf ömrünü uzatmak için kullanılan koruyucu bir bileşen. Durum böyle olunca bu tarz ürünlerin de vazgeçilmez bileşenleri bu ikili oluveriyor. Peki, bu iki zehirli kimyasal, sağlığımızı nasıl etkiliyor? Öncelikle buna bir göz atalım istiyorum. Çünkü bu ikili, sadece roll-on’lar ve deodorantlardan değil, birçok kozmetik ürün ile birlikte vücudumuza giriş yapabiliyor.

PARABEN İLE GELEN TEHLİKE

Oldukça toksik bir özelliğe sahip olan paraben ile ilgili yapılan güncel araştırmalar, parabenin, sadece uygulandığı yerin yüzeyinde kalmayarak, dokulara, kan ve idrara dahi geçtiğini tespit etti. Bu zehirli kimyasal, sadece deodorant ve roll-on’larda değil, birçok farklı kozmetik ürünün içinde de yer alıyor. Vücutta östrojen hormonunu taklit etme özelliği olduğu bilinen parabenler, endokrin sisteminin bozulmasına, çocuklarda gelişimsel bozukluğa, öğrenme sorunlarına, kısırlığa, kansere, bağışıklık sistemi sorunları ile cilt hastalıklarına yol açabiliyor. Geçmiş yıllarda meme tümörü örneklerinde az miktarda paraben olduğunu gösteren çalışmalar da mevcut. Ancak bu konuda otorite olarak gösterilen kurumlar, sonuçların yeterli veriyi sağlamadığını ve kaynağın deodorantlardan gelip gelmediğini belirlemenin bir yolunun mevcut olmadığını dile getirerek, endişeye gerek olmadığı açıklamasını yapmışlardı.

ALÜMİNYUM VE KANSER İLİŞKİSİ

Antiperspirant, yani ter önleyici ürünler, alüminyum tuzlardan oluşur. Koltuk altına sıkılan deodorantların içerisinde de alüminyum içerikleri bulunuyor. Birkaç yıl önce yayınlanan bazı araştırmalar, antiperspirant, deodorant ve roll-on’larda bulunan alüminyum tuzlarının zehirli olduğunu ve meme hücreleri üzerinde kanserojen etki yaptığını gösterdi. Ancak yine kanserle mücadele eden kuruluşlar, sonuçların bu tarz ürünlerle ilişkilendirilmesi için daha fazla veriye ihtiyaç olduğunu ve konunun tam olarak kanıtlanmadığına dair açıklamalarda bulundu.

PEKİ, NE YAPMALIYIZ?

Yazının Devamını Oku

Feng shui ile evinizin enerjisini değiştirin

4 Mayıs 2024
Kadim bir Çin öğretisi olan Feng Shui, ev dekorasyon stilleri arasında hâlâ büyük bir ilgi görüyor. Yaşam alanımızdaki eşyaların doğa ile denge kuracak şekilde yerleştirilmesi temeline dayanan bu öğretinin negatif enerjiyi arındırdığı ve insanların duygu durumlarını olumlu yönde etkilediği düşünüyor.

Peki, Feng Shui ile evinizin enerjisini değiştirmek için neler yapmalısınız? Cevabı merak ediyorsanız, okumaya devam... Çince ‘rüzgâr’ ve ‘su’ anlamına gelen Feng Shui’nin iyileştirici gücünden faydalanabilmek için öncelikle yaşam alanlarınızı doğal enerjilere uyumlu olarak dekore etmeniz gerekiyor. Çünkü bu öğretiye göre her rengin ve eşyanın bir enerjisi var. Enerjiyi evlerinize doğru bir şekilde yansıtabilmek içinse Feng Shui’nin olmazsa olmaz kurallarını uygulamanız şart. Her ne kadar modern hayatın getirdiği apartman yaşantısı tüm ilkeleri uygulamanızı engellese de yine de pozitif enerji atmosferini hissedebileceğiniz küçük değişimler yapmanız mümkün.

ESKİLERİ ATIN YENİLERE YER AÇIN

Feng Shui tarzı dekorasyona başlamadan önce evlerinizde önce güzel bir temizlik yapmanız gerekiyor. Çünkü enerjinin doğru bir şekilde akabilmesi için evlerinizin temiz, sade ve düzenli olması şart. Bunun için de ihtiyacınız olmayan, kırılmış, eskimiş ve bozuk tüm eşyalara veda etmelisiniz. Çünkü Feng Shui öğretisine göre dağınıklık, enerji akışını engelliyor ve akıl karışıklığına neden oluyor.

DAVETKÂR BİR GİRİŞİNİZ OLSUN

Fen Shui öğretisine göre ev girişleri oldukça önemli. Bu nedenle giriş kapınızın yaşam alanına girme isteği yaratması gerekiyor. Bunun yolu da açık renk tonlarında bir kapı tercih etmekten geçiyor. Giriş holünüz ise düzenli, temiz ve huzur verici olmalı. Ayrıca eve gelen enerjinin geri dönmemesi için kapının karşısında cam ya da ayna bulundurmamalısınız. Giriş alanınızda kullanacağınız huzur verici dekoratif nesneler veya bitkiler de evinizi daha davetkâr yapmanıza yardımcı olacaktır. Banyo, yatak odası veya çalışma odası gibi kişisel alanlarınızın da evinizin girişinden görünmemesine özen gösterin. Gün ışığının sıcaklığı da evdeki enerji akışını etkileyen önemli bir unsurdur. Bu nedenle evinizde doğal ışıktan olabildiğince faydalanmalısınız. Eviniz yeterince gün ışığı almadığını düşünüyorsanız, o zaman doğal ışık veren lambalardan yararlanabilirsiniz.

EVİNİZİN RUHUNU TEMSİL EDER

Yazının Devamını Oku

Yaz çantaları her kombinin gözdesi

27 Nisan 2024
Yaz mevsimi artık ufukta görünmeye başladı. Gardıroplarımızda değişim rüzgârlarının estiği bu günlerde sezonun çanta trendlerine de bir göz atmakta fayda var. Çünkü kombinlerin en önemli tamamlayıcıları olan çantalar, yeni sezonda hem özgür ruhunuza hitap etmeye hem de sessiz lüks trendine inat, gösterişli görünümleriyle dikkat çekmeye hazırlanıyor.

DÜZENSİZ ASİ ÇANTALAR

Dağınıklığı seviyorsanız ve ihtiyacınız olan her şeyin çantanızın içinde olmasını tercih ediyorsanız, bu trend tam da size göre. Çünkü artık düzenli görünümün aksine tıka basa dolu çantalar, kombinlerimizi tamamlayacak. Büyük boyutlarıyla gündelik hayatın tüm karmaşasını içine alabilen bu çantalar, dünyaca ünlü markaların defilelerinde de sıkça boy gösterdi. Çantaların gerçek amaçlarına hizmet ettiğini de hatırlatan bu trend, umursamaz bir tavrın da simgesi olacak gibi görünüyor.

OVERSİZE ÇANTALAR TAHTINI KORUYOR

Geçtiğimiz yıllarda sıkça tercih edilen ve sezonun favori çantaları arasında yer alan oversize çantalar, yaz aylarında da popülerliğini koruyacak. Küçük çantalarınızı büyük boyutlu ve geniş çantalarla değiştirmeye hazır olun. Ancak bu trendi yakalayabilmek için dikkat etmeniz gereken önemli bir ayrıntı var. O da şıklığı, işlevselliği ve rahatlığı bir arada sunan oversize çantalarınızın devasa boyutta olması.

HAFİF, YUMUŞAK VE ŞEKİLSİZ ÇANTALAR

Dolaplarımızın vazgeçilmezleri arasında yer alan sert yapılı kutu çantalarımızı bu sezon, rafların arkasına kaldırıyoruz. Çünkü onların yerine şekilsiz, yumuşak dokulu ve hafif çantalar geliyor. Dağınık bir şıklığın tamamlayıcısı olan bu şekilsiz çantaların renk paleti de oldukça geniş. Dileğiniz tonlara uyum sağlayacak yumuşacık çantalardan birine mutlaka dolabınızda yer açın.

Yazının Devamını Oku

Evinize sakinliği davet eden renkler

20 Nisan 2024
Kullandığımız renklerin psikolojimizi olumlu ya da olumsuz bir şekilde etkilediğini artık çok iyi biliyoruz. Renklerin bu gücünü evlerinizde de kullanarak, stres seviyenizi düşürebilir ve doğru tonlarla yaşam alanlarınıza sakinliği davet edebilirsiniz.

 Peki, evlerinizde daha huzurlu bir atmosfer yaratmak için kullanmanız gereken iç cephe duvar renkleri neler mi? İşte yanıtı... Yaşam alanlarımızı dekore ederken, hangi renkleri kullanacağımıza çok dikkat etmemiz gerekiyor. Çünkü renklerin duygularımız üzerinde oldukça büyük bir etkisi var. Mesela açık ve canlı renkler, enerjimizi yükseltirken, koyu renkler ortama kasvetli bir hava katarak, huzursuz ve endişeli hissetmemize neden olabiliyor. Bu nedenle evlerimizde bize huzur veren, hatta sakinleşmemize yardımcı olan renkleri kullanmamız oldukça önemli. Çünkü günümüz şartlarında artık stresten uzak kalmak pek de mümkün olmuyor.

RENK GEÇİŞLERİNDEN İLHAM

Olağanüstü manzaralar sunan doğa, iç cephe duvarlarımızda kullanabileceğimiz renkler konusunda da bizlere ilham veriyor. Şehir hayatından uzaklaşmak ve nefes almak için gittiğimiz yerlerden biri olan doğanın yeşil gücü, evlerimizde de inanılmaz bir etki yaratıyor. Ormanların sakinliğini, huzurunu ve özgürlük hissini yansıtan yeşil ve tonları, evlerinizde her alanda kullanabileceğiniz çok özel bir renk. Özellikle yumuşak tonları rahatlatıcı ve dinlendirici etkiye sahip. Pastel yeşili, zümrüt yeşili ve yosun yeşili gibi tonlar, iç mekanların enerjisini yükseltebiliyor. Özellikle yosun yeşilini mutfağınızda ya da çalışma odanızda kullanabilirsiniz. Zümrüt yeşilini de bej ile birlikte yumuşak geçişli bir şekilde salonlarınızda yer verebilirsiniz. Bu rengi kullandığınız zaman emin olun zihninizin temizlendiğini ve dinlendiğini hissedeceksiniz.

SONSUZLUĞU HİSSEDİN

Günün stresini ve yorgunluğunu üstünüzden atabilmek için evlerinizde mavi renge de yer açmanız gerekiyor. Bu dinlendirici ton, adeta evlerinize denizin ve gökyüzünün sonsuz huzurunu taşıyor. Özellikle çalışma odanızda kullanacağınız gökyüzü mavisi, bu alanı çok daha konforlu hale getirecektir. Sakinliği ve huzuru temsil eden deniz mavisini de oturma odalarınızda tercih edebilirsiniz. Bu ton ayrıca yatak odaları için de idealdir. Uyku sorununuzu çözmek isterseniz, yatak odanızın tek bir duvarında gökyüzü mavisini kullanabilirsiniz.

İLKBAHARIN EN TATLI RENGİ

Yazının Devamını Oku