Sedef Batı

Daha az yersek daha mı uzun yaşarız? 'Uzamış açıklarda hücreler kendini yeniliyor'

15 Mayıs 2024
Beslenme tarzının uzun yaşam üzerinde etkili olduğunu, sağlıklı ve iyi beslenmenin yaşam kalitesini artırdığına dair haberleri çok sık duyuyoruz. Bugüne kadar yapılan pek çok araştırma uzun ömürlü olanların ortak noktalarının düşük kalorili beslenmelerine bağlıyor. Uzmanlar bu nedenle herkesin hayali olan uzun ömrün anahtarlarından birinin az yemek ve sağlıklı kiloda kalmak olduğunu söylüyor. Peki bu bilgi gerçekten doğruluğu kanıtlanmış bir bilgi mi? Gerçekten daha az yemek yiyen daha mı uzun yaşıyor? Geriatri Uzmanı Prof. Dr. Berrin Karadağ ile konuştuk.

“Bir laboratuvar faresini diyete sokup kalori alımı %30-40 oranında azaltılırsa, ortalama yüzde 30 daha uzun yaşar. Burada kalori kısıtlaması, hayvanın yetersiz beslenmesine neden olacak kadar aşırı değil, ancak bazı önemli biyolojik değişiklikleri tetikleyecek kadar agresif olmalıdır.”

Bilim insanları bunu ilk kez 1930'larda keşfetti. Son 90 yılda maymundan solucana kadar çeşitli türler üzerinde de bu araştırmalar tekrarladı. Daha sonraki çalışmalar da kalori kısıtlaması uygulanan hayvanların çoğunun kansere ve yaşlanmaya bağlı diğer kronik hastalıklara yakalanma olasılığının daha düşük olduğunu buldu. Yapılan tüm araştırmalara rağmen uzmanlar hala bunun nasıl çalıştığını ve tüketilen kalori miktarı mı yoksa bunların yenildiği zaman aralığının mı daha önemli olduğunu tartışıyor.

Daha az yemenin insanların daha uzun yaşamasına da yardımcı olup olamayacağı hâlâ sinir bozucu derecede belirsiz.

Kalorileri alımını azaltmak neden ömrü uzatır?

Neden daha az yemenin bir hayvanın veya insanın daha uzun yaşamasına neden olacağı tam olarak bilmiyor ancak bu konuda birçok hipotezin evrimsel bir eğilimi var. Vahşi doğada hayvanlar, tıpkı insan atalarımızın yaşadığı gibi, bolluk ve kıtlık dönemleri yaşarlar. Bu nedenle, insan biyolojisi yalnızca bolluk mevsimlerinde değil, aynı zamanda yoksunluk mevsimlerinde de hayatta kalmak ve gelişmek için gelişti.

Bu konuda ortaya atılan teorilerden biri, hücresel düzeyde kalori kısıtlamasının hayvanları fiziksel stres faktörlerine karşı daha dayanıklı hale getirdiği yönünde. Örneğin, San Antonio'daki Texas Üniversitesi Sağlık Bilimleri Merkezi'nde hücresel ve bütünleştirici fizyoloji profesörü James Nelson, kalori alımı kısıtlanan farelerin toksinlere karşı daha fazla dirence sahip olduğunu ve yaralanma durumunda daha hızlı iyileştiğini söyledi.

Yazının Devamını Oku

Günde 5 saat ayakta durmamız gerekiyor! Metabolizmayı hızlandırıp kilo yönetimini sağlıyor

14 Mayıs 2024
Günde kaç saatinizi oturarak, kaç saatiniz ayakta geçiyor? Ortalama kaç saat uyuyorsunuz? Eğer siz de masa başı çalışanlardan biriyseniz muhtemelen gününüzün büyük bir kısmını oturarak geçiriyorsunuz. Çoğumuz günde yaklaşık 10-12 saatimizi iş yerinde bilgisayar başında ve TV karşısında geçiyoruz. Uykuda geçen süreyi de üstüne ekleyince günde ortalama 19-20 saat hareketsiz kalıyoruz. Bu hareketsiz yaşam da pek çok sağlık sorununa davetiye çıkarıyor.

Daily Mail’de yer alan habere göre Avustralya'daki bilim insanları bir günümüzü ne kadar oturarak, uyuyarak, ayakta durarak ve egzersiz yaparak geçirmeniz gerektiği konuşunu araştırdılar.

Gün içinde daha kısa oturma süresi ve ayakta geçirilen zamanın daha fazla olması, fiziksel aktivite ve uyku, kardiyometabolik sağlığımız için oldukça önemli.

Uzmanlar yıllardır günün büyük bir bölümünde hareketsiz kaldığımızı, bu durumun kilo alımı, tip 2 diyabet, kanser ve hatta erken ölüm gibi birçok sağlık sorununa yol açabileceği konusunda uyarıda bulunuyordu. 

GÜNDE EN AZ 5 SAAT AYAKTA DURMAMIZ GEREKİYOR

Avustralya'da yapılan bu araştırma, 'optimum' sağlık için günde en az beş saat ayakta durmanın hayati önem taşıdığını öne sürüyor. Araştırmacılar, sağlıklı bir kalbe sahip olmak ve onu korumak için her gün ne kadar süre oturarak, uyuyarak, ayakta durarak ve egzersiz yaparak geçirmemiz gerektiğini tam olarak keşfettiklerine inanıyorlar. 

Araştırmacılar, spor salonunda egzersiz yapmak veya tempolu yürüyüş yapmak gibi yoğun egzersizlere günde iki saatten biraz fazla zaman ayrılması gerektiğini, ev işleri yapmak veya akşam yemeği hazırlamak gibi hafif egzersizler için de aynı şekilde 2 saat ayırmak gerektiğini söyledi.

Konu uykuya gelince,

Yazının Devamını Oku

Yeni trend alt kirpikleri cımbızla alma! Amaç ‘cat eye’ efekti...

9 Mayıs 2024
Son zamanlarda, 'cat eye' yani çekik göz efekti için alt kirpikleri cımbızla alma veya makasla kesme trendi bazı kadınlar arasında oldukça popüler hale geldi. Güzellik uğruna sağlığını hiçe sayan bu insanlar kendilerine ne yaptıklarının farkında bile değiller. Bu tuhaf trendin tehlikelerini Güzellik Uzmanı Dermatolog Yasemin Fatih Amato ile konuştuk

Uzun, hacimli ve dolgun kirpiklere sahip olmak birçok kadının hayali… Bu kirpiklere sahip olmak isteyenler binbir çeşit ürün kullanırken bazıları da yeni moda olan çekik göz efekti için alt kirpiklerimi kesiyor ya da acı çekerek cımbızla alıyorlar.

Bu trendin göz ve kirpikler için birçok riski barındırdığının göz ardı edilemeyeceğini söyleyen Yasemin Fatih Amato ile alt kirpiklerimizin fonskiyonunu ve bu tuhaf trendinin tehlikelerini enine boyuna tartıştık.

Grafik: Harun Elibol

KİRPİKLER, GÖZLERİ TOZ, KİR VE DİĞER ZARARLI MADDELERDEN KORUR

Öncelikle kirpiklerimizin fonksiyonundan biraz bahseder misiniz?

Hem alt hem de üst kirpikler gözleri toz, kir ve diğer zararlı maddelerden korumak için önemli bir işleve sahiptir. Ayrıca gözleri güneş ışığından korumaya ve gözyaşlarının dağılmasını engellemeye yardımcı olurlar. Kirpikler ayrıca göz kapağının yağ bezlerinin salgıladığı yağı göz yüzeyine dağıtarak gözlerin nemli kalmasına yardımcı olur.

Yazının Devamını Oku

Aynı ortamda bulunan kadınların bir süre sonra aynı zamanda regl olmalarının altında ne yatıyor?

7 Mayıs 2024
“Yurttaki oda arkadaşlarımla aynı anda regl oluyoruz. Ofisteki tüm kızlarla bir müddet sonra aynı gün adet görüyoruz." Çoğumuz benzer şeyler yaşıyor ama bunun nedenini anlamıyoruz. Peki, böyle bir şey gerçekten mümkün mü? Yoksa bu sadece bir tesadüf mü? Uzmanlar ne diyor?

Her ne kadar bazı kadınlar birlikte aynı ortamı paylaştığı kadın arkadaşları ile bir müddet sonra aynı adet döngüsüne sahip olduğuna inansa da çoğu uzman bu konuda bir fikir birliği yok.

Kadınların aynı ortamda kaldığı kadınlarla adet döngülerinin birbirine yaklaştığı görüşünün ardında kadınların feromonlarının yakın mesafede birbiriyle etkileşime girdiği teorisi yatıyor ve birçok kadın bu teoriye inanıyor.

Washington Post’a konuşan Kaliforniya Üniversitesi'nde psikoloji profesörü olan Jeffrey Schank, bunun matematiksel bir tesadüf olduğunu düşünüyor.

Araştırmalar, yakın çevredeki kadınların aynı anda regl olmalarının gerçek deneyimlere dayandığını ama bunun yakınlıktan ya da herhangi bir biyolojik süreçten dolayı değil döngülerin istatistiksel özelliklerinden kaynaklandığını, evrimsel bir nedeninin olmadığını söylüyor.

ADET DÜZENSİZLİKLERİ BUNA NEDEN OLABİLİR

Kadınların her zaman aynı sıklıkta adet görmediğini, işte bu adet düzensizliklerinin bazen aynı ortamdaki kadınların adetleri birlikte görmelerine yol açabileceğini söyleyen Schank, "Döngülerin uzunluğu değişir, kadınlar düzenli bir programa göre adet görmez; birçoğu 28 günlük bir döngüye sahipken, diğerleri daha kısa, daha uzun veya çok düzensiz döngülere sahip olabilir.” dedi.

Aynı mekânı paylaşan kadınların birlikte âdet gördüklerine dair inanç,

Yazının Devamını Oku

Bağırsak kanseri çok yavaş ve sinsice ilerliyor | Önce reflü sandılar sonra 6 aylık ömür biçtiler

2 Mayıs 2024
İngiltere'de yaşayan 34 yaşındaki Sophie Louise Wright, bağırsaklarından polip aldırdıktan sonra yaşadığı ağrılar nedeniyle doktora gitti. Doktorlar da yaşadığı sorunların reflüden kaynaklandığını söyledi. Şimdi ise ölümcül bağırsak kanseri nedeniyle altı aylık ömrü kaldığı öğrendi. Önce Sophie'nin hastalık süreci boyunca yaşadıklarını dinleyelim sonra da Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Vedat Göral'den bağırsak kanseri ve korunma yolları hakkında bilgi alalım.

Sophie Louise Wright, Mayıs 2023’te kalın bağırsak zarındaki poliplerin (doku büyümesi) çıkarılması için ameliyat oldu. Kaburgalarının altındaki ağrı ve kusma şikâyeti yaşadı ancak, poliplerin alınmasının ardından bunun olağan bir durum olduğunu varsaydı çünkü doktorların kendisine iyileşmesinin 12 hafta sürebileceğinin söylemişti. 

3 yaşında bir kızı olan Sophie, kendisine bazı ilaçlar verildiğini, bir dizi kan testi, MR ve tomografi taramasının yanı sıra karaciğer biyopsisi yapılana kadar doktorların bunun muhtemelen reflü veya mide ülseri nedeniyle kaynaklandığını söylediğini iddia etti.

Mide bulantısının yanı sıra şişkinlikle de mücadele etti. Polipler alındığında biyopsisi negatif çıkmıştı ama içgüdüleri bir şeylerin ters gittiğini söylüyordu. Yaşadığı rektal kanama sonrası doktorlar alarma geçti.

Ekim ayında kendisine, karaciğerine ve omurgasına yayılan bağırsak kanseri teşhisi konuldu. Doktorlar tedavi olmazsa sadece altı ay ömrünün kaldığını tahmin ediyor.

Şu anda kemoterapi, immünoterapi ve radyoterapi alıyor ve bunların ülser ve ayaklarındaki uyuşukluk da dahil olmak üzere semptomlarını kötüleştirdiğini söyledi.

Alltı aylık ömür kaldığını öğrenen annenin en büyük korkusu 3 yaşındaki kızının onu unutacak olması…

Sophie, Almanya'da kemoterapinin tüm vücuda değil de doğrudan karaciğere verilerek, tamamen yok olana kadar tümörlerin küçültülmesini amaçlayan başka bir tedavi olduğunu öğrendi. Sophie ve 35 yaşındaki nişanlısı Lewis şimdi bu tedavi için bağış topluyor.

Tıbbi sekreter olarak çalışan Bayan Wright, onun yaşındaki kimsenin kanserle savaşmaması ve ne kadar zamanı kaldığı konusunda endişelenmemesi gerektiğini söyledi ve yaşadıklarını Daily Mail’e anlattı:

Yazının Devamını Oku

'Terli terli soğuk su içme, dondurma yeme' diyen büyüklerimiz haklı mı?

30 Nisan 2024
Çocuklarını soğuğa maruz kaldığında, soğuk içecekler içtiğinde ya da dondurma yediğinde boğazının şişmesinden, hastalanmasından endişelenmeyen ebeveyn yoktur sanırım. “Sakın soğuk su içme, terliyken soğuk su içme, dondurma yeme hasta olursun” gibi uyarılarla büyüdüğümüz için yetişkin birer birey olduğumuzda da bir çoğumuz soğuktan kaçarız, terliyken soğuk su içmekten kaçınırız, boğazımız şişken dondurma yemeyiz, soğuk içecekler tüketmekten kaçınırız. Peki, soğuk hava ve soğuk gıdalar gerçekten bizi hasta eder mi? Gelin bu soruların cevabını uzmanlardan dinleyelim…

BOĞAZ AĞRISINA SICAK DEĞİL SOĞUK İYİ GELİR

Boğazı şişen kişinin sıcak bir şeyler içilmesi doğru yoksa soğuk mu?

Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Mustafa Kemal Olgun, bu gibi durumlarda bol sıvı tüketilmesi gerektiğini, boğaz ağrısı nedeniyle yutma güçleştiği için hastanın beslenme zorluğu yaşadığını ancak bol sıvı alması gerektiğini söyledi. İçilecek suyun çok soğuk olmasa da serin olarak tanımlanabilecek bir su olması gerektiğini söyleyen Olgun, serin bir su veya benzeri bir taze sıkılmış bir meyve suyu gibi benzeri bir sıvı gıdanın önerildiğini ancak sıcak suyun kesinlikle önerilmediğini vurguladı. Bunun nedeni sıcağın etkisi ile dolaşım artıyor, bu da boğazı biraz daha şişirerek ağrıyı artırıyor.

KİMİNE SICAK İYİ GELİR KİMİNE SOĞUK

İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Aytaç Karadağ ise aslında her iki yöntemin de temelde doğru olduğunu, bazı insanların vücut ısılarının soğuğa ayarlı, bazılarının ise sıcağa ayarlı olduğunu söyledi. Bu bağlamda birine sıcağın iyi gelirken aynı ailede diğer bireye soğuğun iyi gelebileceğini, bunun biraz da bireysel farklılıklardan kaynaklandığını dile getirdi.

SOĞUK İÇEÇEKLER BOĞAZI UYUŞTURUP AĞRIYI AZALTIR

Karadağ, temelde sıcak içeceklerin boğazdaki enflamasyonu azaltarak ağrıyı hafifletirken; soğuk içeceklerin boğazı uyuşturarak ağrıyı azaltabileceğini, dizimizi burktuğumuzda nasıl buz kompres yapıp ağrıyı hafifletmeyi amaçlıyorsak soğuk içeceklerin de aynı şekilde boğaz ağrısını dindirebileceğinden bahsetti. Karadağ, sıcak içeceklerin de aynı zamanda boğaz kaslarını gevşeterek yutkunmayı rahatlatabildiğini, boğazdaki balgamı yumuşatarak atılmasını kolaylaştıracağını sözlerine ekledi.

Yazının Devamını Oku

Gıdaları dondururken ya da çözdürürken en çok bu hataları yapıyoruz

29 Nisan 2024
Bir hafta önce bütün bir tavuk alıp haşladınız. Kavanoza koyduğunuz haşlama suyunu sonradan çorba yaparım diye sakladınız. Bu tavuk suyunu dolapta kaç gün bekletebilirsiniz? Bir hafta sonra o tavuk suyu sizi zehirleyebilir mi? Dondurucudan çıkardığınız çiğ kıymadan köfte yapıp tekrar dondurabilir misiniz Çözdürdüğünüz et ya da tavuğunuzu pişirmeden ne kadar süre dolapta bekletebilirsiniz? Dondurucuda peynir, kaymak, peynir saklıyor musunuz? Son kullanma tarihi yaklaşan tavuk ya da eti dondurulduğunuzda hangi tarihe kadar saklıyorsunuz?

 

Günlük hayatımızda sıkça yaptığımız ama doğru yapıp yapmadığımızdan emin olmadığımız bu minik detaylar gıda güvenliği açısından oldukça önemli. ‘Bir şey olmaz” diye geçiştirdiğimiz ufacık detaylar sağlığımızı tehlikeye atabilir, tükettiğimiz gıdaların besin değerini düşürebilir.

Ankara Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü’nden Gıda Güvenliği Uzmanı Prof. Dr. Nevzat Artık, besinleri dondururken ya da çözdürürken ‘Acaba doğru mu yapıyorum’ diye aklımızı kurcalayan o sorulara tek tek yanıt verdi. İşte 14 soruda besinleri dondurma ve çözdürme rehberi…

1- Dondurucuda pişmiş yemek muhafaza edilebilir mi?

Gıdaların dondurarak muhafazasında temel amaç mikroorganizma faaliyetini önlemektir. Donmuş suyu mikroorganizmalar kullanamadığı için gıdayı bozamaz ve uzun süre muhafaza mümkün olur. Eğer yemek hijyenik koşullara göre üretilirse ve pişirilirse uygun bir cam kapta -18 °C’de 8-10 gün arası rahatlıkla muhafaza edilir.

2- Dondurucudan çıkarılıp haşlanmış tavuğun suyu dondurucuda muhafaza edilir mi? Güvenle kullanılabilir mi?

Yazının Devamını Oku

Doğum kontrol implantı akciğerlerinden çıktı | Çıkarılması durumunda atardamarı yırtılabilir

26 Nisan 2024
Doğum kontrol implanları pek çok kişi tarafından güvenle kullanılıyor ancak Birleşik Krallık’ta Nottinghamshire'da yaşayan iki çocuk annesi Rebecca Hardy, 3 yıl önce taktırdığı doğum kontrol implantı yüzünden zor zamanlar geçiriyor.

Tekrar hamilelik düşündüğü için artık cihazı çıkartmak isteyen Hardy hastaneye gitti ancak sağlık görevlileri, kolun üst kısmında küçük, sert bir kibrit çöpü gibi dokunulduğunda fark edilen cihazı yerinde bulamadı. Cihaz aynı zamanda yapılan göğüs taramasında da görüntülenmedi.

1 YIL BOYUNCA NEREDE OLDUĞUNU BULAMADILAR

Genç kadın, tam bir yıl boyunca implantın nerede olduğunu öğrenemedi. Sonunda doktorlar, cihazın kanı kalpten akciğerlere taşıyan kritik kan damarları olan pulmoner arterlerden birinde buldular.

ÇIKARILMASI DURUMUNDA ATARDAMAR YIRTILABİLİR

Genç kadın kaybolan doğum kontrol implantının akciğerlerinde olduğunu öğrenince dehşete kapıldı. Hardy, doktorların kendisini implantın çıkarılmasının potansiyel tehlikeleri konusunda uyardığını, çıkarılması durumunda atardamarın yırtılmasından korktuklarını, bu nedenle onu olduğu yerde bırakmaya karar verdiklerini iddia ediyor.

Hardy, bu gerçeği öğrendikten sonra yaşadıklarını Daily Mail’e şu sözlerle anlattı:

“Doktorlar bana, implantı çıkarmaya çalışma seçeneğini sundu ancak bunun çok tehlikeli bir prosedür olduğunu söyledi. Çıkarılmaya çalışılması durumunda benim için işleri daha da kötüleştirebilir ve atardamarımı yırtabilir. Yıllar boyunca hiçbir sorun ya da herhangi bir belirti yaşamadığım için implantı olduğu gibi bırakmayı, risk almamayı kabul ettim çünkü düşünmem gereken iki çocuğum var.”

Yazının Devamını Oku