Savaş Özbey

Fedon’a bu yapılır mı?

15 Mayıs 2024
Ünlü gurme Vedat Milor denizde yüzdüğü bir fotoğrafını paylaşıp altına da “Bu yıl yaz sezonunu ben açıyorum” yazdı.

Vedat Bey ne yaptınız siz!

Bu resmen savaş ilanı demek. 

Fedon köpürecek bu işe.

Ne olacak şimdi, adam da kuzu etinden güveç mi yiyip yorumlasın?

Bari bir mazeret bulun. Ne bileyim, “Denizin tuz oranına bakıyordum” falan deyin. “Canım çekti, dipten midye çıkarıyordum, midye dolma yapacaktım” falan diye uydurun.

“Ben girmedim, arkadan ittiler” diye yalan atın.

“Amacım, güneş yağının asiditesine bakmaktı” gibi bir şeyler, ben de bilemedim, elim ayağım dolaştı şimdi bak...

Yazının Devamını Oku

Yalıkavak’ın şahin tepesi

14 Mayıs 2024
Bodrum’un lüks bölgesi Yalıkavak’taki Birdcage biraz izole yaşamayı tercih eden, görmek/görülmek histerisinde olmayan tatilciler için. Ama canınız çok isterse, yeşillikler içindeki tatlış bir yokuştan 15 dakika yürüyerek Yalıkavak merkezdesiniz.

Aynanın içinden izlenen televizyonu açık bırakmışım, onun sesine uyanıyorum. Uçan daire gibi bir oda. Kapısını açmak için elinizi gösteriyorsunuz falan. Bunun gibi 10 oda daha var Birdcage’de.
Bodrum-Yalıkavak’ta bir butik otel. Çok modern ama aynı zamanda romantik. Bu ikisini, yani şıklık ve hoşluğu bir araya getirmek zor. Ya modern olacağım diye soğuk oluyor mimari ya da romantik olacağım derken salaşlığa hatta süfliliğe kaçıyor. Yani hasır çatılı bar kondurmakla olmuyor bu işler.



Yalıkavak, Bodrum’un Etiler’i, Nişantaşı’sı gibi. Ultra lüks yatıyla ya da cipiyle gelemeyen, dolmuşa da binse mutlaka bir görmek, gezinmek istiyor. O yüzden ne trafiği bitiyor, ne kalabalığı.
Birdcage’in avantajıysa sahilden geride ve tepede olması. Yeşillikler arasında. Böylece hem karmaşadan uzakta kalıyorsunuz hem de yukarıdan bütün koya hâkim, çok güzel bir manzaraya bakıyorsunuz. Aynı manzaraya otelin ince uzun, yakışıklı havuzu da vakıf.
Birdcage’de kalmasanız bile bütün bu atmosferi solumak için otelin restoranı Lika’da yemek yemeye ya da bir kokteyl yudumlamaya gidebilirsiniz, pişman olmayacaksınız. Hele de akşamüzeri, günün geceye bağlandığı saatlerde.

Yazının Devamını Oku

Nesi var canım bu kıyafetin?

10 Mayıs 2024
90’lı yılların modacısı Neslihan Yargıcı, Nilüfer’in sahne kostümünü eleştirdi. Eleştirmek ne kelime, yerden yere vurdu:

Geçen senelere yazık. O itibara yazık. Kıyafeti tasarlayan yeni yetme olmalı...

Bir kıyafete bakıyorum, bir Neslihan Hanım’ın söylediklerine...

E yok artık!

Dünyanın en şık kıyafeti diyemem belki ama bu şekilde eleştirilecek bir şey göremiyorum açıkçası.

Ayrıca Nilüfer’inki öyle kıyafetle, kostümle yazık olacak bir itibar değil.

Mesleğine saygınca verdiği seneleri de kolay kolay yazık edilecek bir mazi değil.

Neslihan Yargıcı acaba Nilüfer kıyafetini kendisine tasarlatmadı diye mi böyle yüksek perdeden konuşuyor?

Hem Nilüfer’e hem tasarımcısına böyle çemkiriyor.

Yazının Devamını Oku

Afetzede çocuklardan ağlatan mektuplar

9 Mayıs 2024
İlk başta ne güzel canla başla çalışıyorduk depremzedeler için. Üzerinden zaman geçince biraz alıştık, kanıksadık, savsakladık sanki. Bölgede hâlâ sürmekte olan durumun canlı tanığı iki çocuktan iki mektup var.

Kahramanmaraş depremleri sırasında afet bölgesinde görev yaparken yayın yönetmenimiz Ahmet Hakan sahadaki bütün habercilerden insanların en çok ihtiyaç duyduğu beş şeyi raporlamamızı istemişti. Ben bu 5 elzem şeyin arasına oyuncak ihtiyacını da koymuştum.

Çünkü ekmeğin, suyun, giyeceğin, çadırın yanı sıra oyuncağın da çok gerekli bir şey olduğunu görmüştüm. Aileler sokakta yaşıyordu. Yetişkinlerin ilgilenmeleri gereken birçok konu vardı. Depremzede çocuklar yıkıntıların arasında vakit geçiriyordu. Üstelik ha yıkıldı ha yıkılacak binalar, molozlar, çukurlar, keskin bina demirleri falan, her taraf çok tehlikeliydi çocuklar için. Bir travma yaşamışlardı ama ne olduğunu tam olarak onlar da bilmiyordu.

Okulları, sıraları, evleri, giysileri, sevdikleri eşyalar, kısacası hayatlarındaki her şey enkaz altında kalmıştı. Halbuki yaşanan büyük felakette en suçsuz onlardı. O çürük binaları onlar inşa etmemişti. Bütün uyarılara vurdumduymazlıkla onlar yaklaşmamıştı. Afetin ardından yardım karmaşasına onlar sebep olmamıştı.

Haberimizin ardından Mattel oyuncak firması bir TIR dolusu oyuncak yollama kararı aldı bölgeye. Sonra stadyumlar devreye girdi. “Bu Oyuncak Sana arkadaşım” gibi kampanyalarla binlerce, milyonlarca oyuncak toplanıp gönderildi bölgeye.

D&R’ın yaptığı bir çalışma sayesinde Hatay’daki çocuklardan iki mektup aldım. Belli ki bizim adımıza çocuklara kitap-kırtasiye yardımı yapmışlar. Çocuklar da o yardımı biz yaptık sanarak mektup yazmışlar.

Kendi el yazılarıyla. Altına da resimler çizmişler. Benim için yazılmış belki de en güzel mektuplar. Birinin adı Ayşe Soyak. Şöyle demiş:

“Zor günlerde bizi yalnız bırakmadığınız için çok teşekkür ederim. Sevgili arkadaşım Savaş Özbey, siz çok iyi bir insansınız ve çok yardımseversiniz. Seni çok sevdim. Ve seninle tanışmak çok istiyorum...”

Yazının Devamını Oku

Bu kadar iddialı olmasak mı?

8 Mayıs 2024
Oyuncu İlker Aksum’u nasıl biliriz?

İyi eğitimli:
Devlet konservatuvarı mezunu...
Mektepli:
Antalya Devlet Tiyatrosu terbiyeli...
Başarılı: SİYAD’dan en iyi yardımcı erkek oyuncu ödüllü...
İşinde gücünde:
Tiyatro oyunları, filmler, diziler...

Yazının Devamını Oku

24 metre boyunca bahar ve sakura

4 Mayıs 2024
Daha önce Yumoş Sokak, Ferahlık Treni gibi çalışmalar yapan giysi bakım markası Yumoş, bu kez de metroyu Kanyon AVM’ye bağlayan yolu Yumoş Sakura Tüneli’ne çevirmiş.

Metrodan indik, AVM’ye gireceğiz ki Kanyon’un alt giriş katına gelmeden bir tünel karşıladı bizi.
Duvarlar, yerler ışıklandırmalı panellerle rengârenk olmuş, çiçek desenleri, bahar görüntüleriyle içiniz açılıyor.
Çocuklar hayatlarından nasıl memnun anlatamam.



Büyükler de öyle, o yoğun insan akışında bile herkes durup bir selfie çektirmenin derdinde.
Meğer yılın “Yumoş Zamanı”ndaymışız.

Yazının Devamını Oku

Çok ilginç bir ressam

3 Mayıs 2024
Pazartesi ilginç bir sergi açılışına katıldım. Serginin ilginçliği, içeriğindeki eserler kadar, yapıldığı yerden de geliyor:QNB Finansbank’ın Levent’teki “Kristal Kule”si.

Serginin küratörü Galeri Nev’in kurucusu Haldun Dostoğlu’yla tanıştım. Şöyle ilginç bilgiler edindim:
Mesela binanın girişinde sağ tarafta yer alan Erol Akyavaş eseri 1989 İstanbul Bienali’nde sergilenmiş ve her bir tablet üç ayrı semavi dini temsil ediyormuş.



Resepsiyonun üzerindeki Canan Tolon eseri, sanatçının bugüne kadar yaptığı en büyük esermiş.
Nevin Aladağ’ın eserindeki forte üzerindeki top gülleleri Mozart’ın Türk Marşı’nın notalarıymış...
Gelelim önünde kilitlenip kaldığım tabloya:

Yazının Devamını Oku

Şimdi gel de gör beni, bambaşka biri

1 Mayıs 2024
Sertab Erener son estetik müdahalesini eleştirenlere bozulmuş olacak ki manidar paylaşımlar, göndermeler yapıyor. Halbuki ne gerek var insanlarla böyle didişmeye? Beğenen de çıkacak, şaşıran da olacak, beğenmeyen de çıkacak.

Estetikle başka birine dönüşen Sertab Erener yapılan yorumlardan memnun kalmamış olacak ki önce yeni pozlarını paylaştı, o da yetmedi; eleştirenlere laf soktu: “Yardımcı olayım, tanıyamamış olabilirsiniz, ben Sertab...

Ajda Pekkan’ın estetikleri için yapılan bir espri vardı:

“Yine gergin kalkmışsınız bu sabah Ajda Hanım!”

Hatta Cem Yılmaz’la birlikte çektikleri bir reklam filmine bile konu olmuştu.

Yani estetiğin Türkiye’deki ‘veteranı’ Süperstar’ın bu konuda en ufak bir kompleksi yok. Dalgasını geçip, mavrasını bile yapıyor.

Ama aynı şeyi Sertab Erener için söyleyemiyoruz işte.

Lvbel C5’in şarkısı gibi: “N’oluyo kızım sana ‘Öl’ demeler / Yaptın Insta’dan bana göndermeler...” Halbuki ne gerek var insanlarla böyle didişmeye?

Yazının Devamını Oku