Türk doktordan yüzde 30 kilo devrimi

Güncelleme Tarihi:

Türk doktordan yüzde 30 kilo devrimi
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 14, 2024 07:00

Harvard Tıp Fakültesi’nde obeziteyle mücadele çalışmaları yapan Dr. Mehmet Furkan Burak, geliştirdikleri yüzde 30 kilo verdiren ve kalp krizi riskini de azaltan tedavi yöntemini Hürriyet’e anlattı.

Haberin Devamı

SON iki yılda ABD’nin en prestijli bağımsız değerlendirme kuruluşlarından biri olan Castle Connolly tarafından ülkedeki tüm doktorların sadece yüzde 6’sının girmeyi başarabildiği ‘en iyi doktorlar’ listesine seçilen Dr. M. Furkan Burak’ın bu başarısında en önemli rol oynayan çalışmalarının başında obezite üzerine yaptığı araştırmalar geliyor. Obezite hastalığıyla tıbbi mücadelede yeni bir döneme girildiğini söyleyen Dr. Burak, ilaç formuna getirdiği palmitoleik yağ asidiyle obeziteye karşı kalıcı çözümün eşiğinde. “Biyolojik ilaçla cerrahi müdahale düzeyinde sonuç alırken, aynı zamanda obezitenin yol açtığı diğer hastalıklarla da mücadele edebiliyoruz” diyen Dr. Burak, obezite ve yeni geliştirilen tedavi yöntemiyle ilgili şunları söyledi:

OBEZİTE KONTROLDEN ÇIKTI
“Obeziteyle ilgili sayılar korkunç. Kontrolden çıkmış bir durum. DSÖ 2023 verilerine göre, 2035’te dünya nüfusunun 4 milyarından fazlası obeziteye yakalanacak. ABD’nin yüzde 70’i ya fazla kilolu ya da obez. Türkiye de Avrupa da çok yüksek obezite oranlarına sahip. Öncelikle bilmek gerekir ki bu irade eksikliği değil, hastalık. Obezite ömrünüzden 5-10 yıl götüren, beraberinde kalp, astım, birçok farklı diyabet, karaciğer hastalıkları gibi 100’den fazla ciddi hastalığa da yol açan, tüm dünyanın baş etmeye çalıştığı büyük bir sorun.

Haberin Devamı

Türk doktordan yüzde 30 kilo devrimi
Dr. Mehmet Furkan Burak

YÜZDE 30 KİLO VERDİRMEK MÜMKÜN
Obezite tedavisinin son 100 yılı sorunlu ilaçlarla ve başarısız tedavilerle dolu. Ancak son 10 yılda tedavilerde çok büyük bir paradigma değişimi, devrim niteliğinde yeni gelişmeler söz konusu. Bunu sağlamak Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil hocamızın laboratuvarında 15 yıl önce keşfedilen palmitoleik asitte olduğu gibi, metabolizmanın moleküler mekanizmaları keşfedildikçe mümkün oldu. Artık yüzde 30 kilo verdiren, obezite komplikasyonlarını ortadan kaldıran, kalp krizi riskini de azaltan tedaviler var.”

Haberin Devamı

PEKİ NASIL OLACAK
- Aldığınız ekstra enerjiyi yakamazsanız yağa dönüşüyor. Eğer bu yağlar, yağ dokusunda depolanırsa bu sağlıklı ama organlarda depolanıyorsa hastalık getirir.

- Biz şunu keşfettik; vücut palmitoleik asit adında bir yağ asidini haberci olarak diğer organlara gönderiyor. Ve organlara; ‘Bu ekstra enerji tehlikeli bunu ben depoluyorum, sen depolama’ diyor. Şu an insanlı klinik deneylerini yaptığımız molekül de bu palmitoleik asit.

- Vücut bu yağ asidini sınırlı üretiyor. Biz de bunu dışarıdan vererek vücudu adeta taklit edip doğal mekanizmasını destekleyerek bu iyi etkileri sağlamaya çalışıyoruz. Yani vücudun kendinde olan GLP1, GIP, Amilin, Glukagon gibi moleküllerin yerine konması, tedavide cerrahi seviyesinde sonuç veriyor.

Haberin Devamı

- Bu yağ asidini hamsi ve benzer balıkların derisinden üretiyoruz. Tam yağlı süt ürünlerinde ve macadamia fındığında da bulunuyor fakat bu gıdaları tedavi edici seviyede almak mümkün olmuyor.

Türk doktordan yüzde 30 kilo devrimi
Türk doktordan yüzde 30 kilo devrimi
Dr. Mehmet Furkan Burak, Nobel ödüllü Prof. Dr. Aziz Sancar ve Harvard’ın dünyaca ünlü bilim adamlarından Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil’le.

BEYİN KİLO VERMEYİ SEVMİYOR
Sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz obeziteyle mücadelenin olmazsa olmazı fakat bazı durumlarda diyetler ve diyetisyen önerileri yeterli olmayabiliyor. Çünkü beyin hiçbir zaman kilo vermeyi sevmiyor. Bazı insanlar ‘su içsem yarıyor’ diyor ama konu o değil. Bir insan 3 ay diyet yapıyor, kilo veriyor sonra beyin hemen metabolik hızını yavaşlatıyor. Sen az yiyorsun ama metabolizma yavaşladığından aynı hareketle daha az kalori yakıyorsun ve hemen geri almaya başlıyorsun. Diyeti bırakınca da metabolik hızın düşük yakalanıyorsun ve daha fazla kilo alıyorsun. Bu kilolu olmaktan daha tehlikeli bir durum.

Haberin Devamı

İnsanlar hep obeziteyle ilgili kendini suçluyor ya da başkaları onları suçluyor. Ancak burada bir suçlu yok. Obezite hastalığının doğal seyri bu zaten. Bu seyri bozan 100’ün üzerinde gen bulundu. Çevresel etkenlerle de birleşince sürüdürülebilir tedavi seçeneklerine ihtiyaç duyuluyor. Uzun süreli güvenli tedavisini bulamazsan obeziteyi ortadan kaldıramıyorsun.

 Maalesef şu an obezite tedavisine ulaşım dünyada yüzde 1 oranında. Bununla beraber ‘Obeziteyle toplumsal mücadele şart’ derken halk sağlığı ve çevresel faktörleri atlamamak gerekir. Bu noktada başta uyarım işlenmiş gıdalarla ilgili. Ultra işlenmiş gıdalar vücudun dengesini bozarak çok büyük zarar veriyor. İşlenmiş gıdaların sıkıntıları çocukluktan başlıyor. Bunun kontrolü ailede başlar ve okulda devam eder. Kitlesel programlarla ülke çapına yayılır. Aileden başlayarak sağlıklı ve doğal yeme alışkanlıkları kazandırmalı ve okullarda da yapılacak çalışmalarla toplumsal olarak bununla mücadele etmeli. Türkiye’nin çok büyük avantajı var. Çünkü Türkiye’de evde yemek yapma alışkanlığı ve yemek kültürü var. ABD’de evde yemek pişirme ve yemek kültürü yok. Otomatik olarak obezijenik bir çevre var. Dışarda yiyorlar, büyük porsiyonlarda işlenmiş gıda yiyorlar.

Haberin Devamı

Türkiye’de değerli klinik araştırmalar artıyor. Bununla beraber yeni ilaçların ülkeye erken gelmesi de hızlanıyor. Bizde yeni nesil tedavileri Türkiye’ye getirmek için ar-ge çalışmalarımızı köprü projelerle ülkemize kanalize etmeye çalışıyoruz.

BAKMADAN GEÇME!