Şimdi gel de gör beni, bambaşka biri

Estetikle başka birine dönüşen Sertab Erener yapılan yorumlardan memnun kalmamış olacak ki önce yeni pozlarını paylaştı, o da yetmedi; eleştirenlere laf soktu: “Yardımcı olayım, tanıyamamış olabilirsiniz, ben Sertab...”

Ajda Pekkan’ın estetikleri için yapılan bir espri vardı:

“Yine gergin kalkmışsınız bu sabah Ajda Hanım!”

Hatta Cem Yılmaz’la birlikte çektikleri bir reklam filmine bile konu olmuştu.

Yani estetiğin Türkiye’deki ‘veteranı’ Süperstar’ın bu konuda en ufak bir kompleksi yok. Dalgasını geçip, mavrasını bile yapıyor.

Ama aynı şeyi Sertab Erener için söyleyemiyoruz işte.

Lvbel C5’in şarkısı gibi: “N’oluyo kızım sana ‘Öl’ demeler / Yaptın Insta’dan bana göndermeler...” Halbuki ne gerek var insanlarla böyle didişmeye?

Sertab Erener 59 yaşında, hâlâ üreten, başarısını ispatlamış bir müzisyen.

Canı isterse botoks yaptırır, isterse dolgu, isterse de Fransız askısı.

Bunu paylaşıp sevenlerinin görüşünü de almak isteyebilir.

Ama işte paylaşıp insanların değerlendirmesine sunarsan, beğenen de çıkacak, şaşıran da olacak, beğenmeyen de çıkacak.

Sonuçta o bir popüler kültür ikonu. Göz önündeki insanların dış görünüşleri, kılıkları, kıyafetleri, yeni imajları dünyanın her yerinde konuşulur.

Aynı şeyler Madonna estetik yaptırdığı zaman da oluyor. İşinin bir parçası bu. Bunun neresini anlamamış ki?

Kaldı ki Sertab Erener bunları bizzat tartışmaya açan bir kadın. Yaptırdığı kök hücre tedavisini, telomer tedavisini gazetelere çarşaf çarşaf anlatan kendisi.

O zaman “Ne kadar genç görünüyorsun” denirken iyiydi. Ama kimse kimseyi mütemadiyen övemez ki...

Ben de Sertab’ın son estetik müdahalesini beğenmeyenlerdenim.

Kendisine de gazetemize 6 sene önce verdiği röportajda şu söylediklerini hatırlatmak isterim:

“Pek çok kadın yaptırdıkları uygulamalarla birbirine benziyor. Aynı dudaklar, aynı elmacık kemikleri, yanaklarda dolgu ve her şey abartılı. Dolguları çok riskli buluyorum. Cerrahi uygulama da bana riskli geliyor. Yüzünün anatomisiyle uğraşmak başka risk...”

Keşke bu fikirlerine sadık kalsaymış Erener.

Şimdilik lezüz, eğer pahalanmazsa...

Vegan kafe, vegan restoran, vegan market hatta vegan kasap bile var. Artık bu işi üst segmente taşımanın zamanı gelmişti.

İş insanı Ömer Koç, Bağlarbaşı Abdülmecit Efendi Korusu’nda Türkiye’nin ilk fine dining vegan restoranını açtı:

Telezzüz.

İsmi, “lezzet” kelimesinden geliyor, lezzet alma, haz duyma, tadını çıkarma gibi anlamları var.

Aklıma hemen fiyatlar geldi tabii.

Çünkü dekorasyonu, içindeki sanat eserleri, konumu ve menüsüyle yurtdışından bile misafirlerin gelmesi beklenilen bir yer Telezzüz. Menüde kuru fasulye yahnisi var mesela.

Soka turşusuyla yapılıyormuş; 610 lira.

Türk kahveli mantı mor lahana kristaliyle yapılıyor; 730 lira. 

Papatyalı panna cotta 320, çikolatalı tart 360 lira.

Fiyatları daha yüksek bekliyordum, biraz şaşırdım açıkçası.

Elbette ki pahalı ama mahalle arası mekânda bile lahmacun 100 lira olduktan sonra...

Belki de yemeklerde et kullanılmadığı içindir.

Arda sempatikliği diye bir şey var

Real Madrid’de top koşturan Arda Güler, Real Sociedad ağlarına gönderdiği top sonrası yaptığı gol sevincini açıkladı.

KafaSports’a konuşan milli futbolcumuz, “Sevincim tevekküle dayanıyor.

Her şeyin Allah’tan geldiğine inanıyorum” dedi bu hareketi için.

Sempatik bu çocuk ya, sempatik. Her şeyiyle sempatik.