Zıt kardeşler: İnsülin ve glukagon

İnsülin, kan şekerinin tehlikeli şekilde yükselmesine, glukagon da fazlaca düşme-sine engel olur.

Haberin Devamı

İnsülin hormonu, pankreas bezinin beta hücreleri tarafından üretiliyor. Sağlıklı bir insan günde ortalama 25-30 ünite insülin üretip salgılıyor. İnsülin kandaki glikozu, gerektiğinde amino asitleri ve serbest yağ asitlerini hücre içine sokuyor, hücrelerin enerji tüketimine yardımcı oluyor. Ayrıca glukozu hücre içine sokarak, glikojen şeklinde sonradan kullanılmak için depolanmasına zemin hazırlıyor.
Normal bir insanda, insülin hormonu ile yine pankreastan salgılanan glukagon hormonunun uyum içinde çalışmasıyla kan şekeri dengeli ve düzenli kalır.
İnsülin, kan şekerinin tehlikeli bir şekilde yükselmesine izin vermez. Glukagon hormonu da kan şekerinin fazlaca düşmesine (hipoglisemi) engel olur.
Bu yönüyle insülin tokluğun hormonu gibi hareket ederken, glukagon açlığın hormonu gibi hareket eder.
Glukagon, kan şekerinin aşırı düştüğü durumlarda, vücutta bulunan glikojenden (şekerin depolanmış hali) şekerin oluşmasına yardımcı olur ve kan şekerinin yeniden artmasını sağlar...  Pankreası çıkarılmış bir insan glukagon olmadan yaşayabilir ama pankreasının yokluğu nedeniyle insülin üretme ve salgılama yeteneği kalmamış bir insan bir-iki haftadan fazla yaşayamaz.

Haberin Devamı

AŞIRI ÜRETİM HASTA EDİYOR

Hiperinsülinemin başta hipertansiyon ve kan şekeri yüksekliği olmak üzere pek çok sağlık sorununda temel oyuncudur. Kan şekerinin yükselmesi, insülinin salgılanmasını uyaran başlıca faktördür.
Fazla kilolu pek çok hastada yüksek glisemik indeksli besinleri fazlaca tüketmek, genetik yatkınlık veya insülin direnci ya da duyarsızlığı sebebiyle fazla miktarda pankreas uyarımı ve artmış bir insülin üretimi söz konusudur. Bu artmış insülin seviyeleri, glikozun glikojen şeklinde kas ve karaciğerde depolanmasını sağlar.
Dolaşımdaki yüksek seviyedeki insülin, yağ dokularını daha da artırır, mevcut yağların ise yakılmasını baskı altında tutar.

KİLO DİRENCİ DE YAPIYOR

“İnsülin direnci”, yani insülinin etkisizliği, yağ hücreleri, karaciğer ve kas hücrelerinin insüline karşı direnç göstermeleri ya da insülin etkisine tepkisiz kalmaları olarak da tanımlanabilir. İnsülin direnci olan bir bireyde, normalde çok küçük miktarda insülin ile oluşan kan şekeri düşmeleri gerçekleşmez ve bunun için daha fazla insüline gereksinim duyulur, insülin daha çok salgılanır. Sonuçta kanda aşırı düzeyde insülin birikimi (hiperinsülinemi) ve insülin direnci sendromu oluşur.

Haberin Devamı

İnsülin direncini kırabilir misiniz?

İnsülin direncinin en sık ve en kolay oluşan sonucu şişmanlıktır. İkinci sonucu ise Tip-2 diyabet, yani erişkin tipi şeker hastalığıdır. Birçok erişkin Tip-2 şeker hastasında insülin ve kan şekeri düzeyleri yüksektir. Şeker hastalığı olmayan şişmanlarda da artmış insülin ve artmış kan şekeri hücreleri birlikte bulunur. Bu insanlarda kan şekerinin devamlı yüksekliği, yani şeker hastalığı ortaya çıkar.
Şişman kişilerin kanlarındaki insülin düzeyi hem açlık hem de tokluk dönemlerinde çok yüksektir. Bu kişilerde lipoprotein lipaz seviyeleri de yüksektir. Lipoprotein lipaz yağ depolanmasında önemli rolü olan bir enzimdir. Bu nedenle bazı kişiler ne kadar az yerlerse yesinler, metabolik olarak hep yağ depolama eğilimindedirler. Yemedikleri dönemde bile kanlarındaki insülin düzeyi yüksek olduğu için ihtiyaç duyulan enerjinin yağ ve glikojen depolarından temini imkansız hale gelir. Bu nedenle kilo vermekte çok zorlanır, kolayca kilo alırlar. Sorunu çözmek için insülin direnci probleminin çözülmesi, direncin kırılıp bozulmuş metabolik sürecin normale döndürülmesi gerekmektedir. Bunu da daha sık yiyerek, daha az kalori tüketerek, düşük glisemik indeksi olan besinlerle beslenip egzersiz yaparak sağlayabilirsiniz.

Yazarın Tüm Yazıları