Zirvede dönüm noktası

MİLLİ Güvenlik Kurulu'nun Kıbrıs ile ilgili kararı çok önemli bir gelişmeyi ortaya koyuyor.

Türkiye zihinsel tıkanıklıklarını aşıyor.

Evet, geçen yıl aralıktaki Kopenhag Zirvesi'nden bu yana değişen pek bir şey olmamasına rağmen, o zaman kesinlikle reddedilen Annan Planı'na, bugün MGK kararlarında referansta bulunuluyor.

Bu bir ilk. Geçen ay yapılan toplantıda bile ‘‘BM Genel Sekreteri'nin iyi niyet misyonuna destek’’le yetinilmişti.

Kıbrıs'ta çözüm konusu bugüne kadar asker ile sivil yönetim arasında hep bir kırılma noktası olarak algılanmıştı.

Daha birkaç gün önce bile statükonun savunucuları yine bu çelişkiye sarılarak, ‘‘asker çözüm istemiyor’’ referansı ile görüşlerini dayatmaktaydılar.

Şimdi ne yapacaklar bilemiyorum.

Bu bakış açısı dışarının Türkiye'ye bakışında da var.

* * *

DÜNKÜ Guardian Gazetesi, Türkiye'nin Kıbrıs'ta Annan Planı çerçevesinde çözüm için hazır olduğunu haber verirken, ‘‘Türk asker çevrelerinde meydana gelen yumuşamanın ardında Pentagon'dan aldıkları güvence var’’ diyordu.

Birleşik Kıbrıs'ın, askeri açıdan bir fedakarlık anlamına gelmeyeceği konusunda Pentagon yetkilileri, generallere güvence vermişler.

MGK kararını böyle bir güvenceye bağlamanın doğru olduğunu sanmıyorum. Annan Planı temelinde çözüm için Avrupalılar kadar, Amerikalılar da lobi yaptılar ve yapıyorlar. Bu çerçevede askerlere de böyle bir mesaj gitmiş olabilir. Ama askerlerin karar vermek için mutlaka Amerikalılardan güvence mi beklemeleri lazım?

Türkiye ile ilgili siyasi tahlillerde ille de askerin iradesini ön plana çıkartmak, modası geçmiş bir alışkanlığın önyargıya ve hatta beklentiye dönüşmesinden kaynaklanıyor.

Otuz yılda üç darbe yaşayan bir ülkede, hálá siyasileri en hırçın politikacı üslubuyla alenen eleştiren generallerin bulunması bu çevreleri besliyor, ama Türkiye'de artık taşlar yerine oturuyor.

Kurumlar arasında, hatta kurumların içindeki farklı görüşler müzakerelerle ortak bir noktada buluşabiliyor.

İşte Kıbrıs kararı, bunu kanıtladığı için de, tarihi bir karar.

* * *

BM Genel Sekreteri Kofi Annan, çarşamba günü Brüksel'de AB Komisyon Başkanı Romano Prodi ile Kıbrıs konusunu görüşecek. Çünkü, Annan'ın planı Avrupa Birliği'nin de desteğini gerektiriyor. Varılacak olan anlaşmada özel koşulların kalıcı olabilmesi için Avrupa Komisyonu'nun garantisi şart.

Kıbrıs'ın AB üyeliğinden bir yıl sonra, bu düzenlemeler Avrupa hukukuna uymuyor gerekçesi ile yapılacak değişiklikler dengeleri bozabilir.

Ayrıca, Annan Planı Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği ile doğrudan ilintili bir plan. Eğer Avrupa bu yıl müzakerelerin başlaması konusunda Türkiye'ye, ciddi ve ikna edici bir açılımda bulunmaz ise, imzalar atılmış bile olsa, planın hayata geçmesi olanaksızlaşır.

Annan'ın ziyaretini yakından izlemekte yarar var. Önümüzdeki adımları görebilmek için.

ÇANAKKALE'DEN MESAJ

Kötü hava koşullarında İstanbul'da neler yaşandığı dünkü gazetelerde ayrıntılarıyla yer aldı. Oysa sadece İstanbul değil, Türkiye'nin birçok bölgesi hazırlıksız yakalandı. Dün Çanakkale ve Bozcaada'dan endişe veren haberler aldım. Çanakkale ve çevresinde hayat tamamen felç. Yollar kapalı, elektrik verilemiyor. Birçok bölgede fırınlar çalışmıyor, gıda sıkıntısı baş göstermiş durumda. Telefonla ulaştığım arkadaşlarımdan biri, ‘‘Türkiye'nin en batısı böyleyse, doğusu ne alemdedir kim bilir?’’ diyordu. Kim bilir?
Yazarın Tüm Yazıları