Yunanca’nın yeni kelimesi ‘Kazan-kazan’

Samaras, İstanbul ziyaretinden bir küçük hediye ile döndü Yunanistan’a. Siyasi literatüre giren bir Türkçe tabirle...

Haberin Devamı

Yunan Başbakanı Andonis Samaras’ın 4 Mart’taki İstanbul ziyareti çok konuşuldu buralarda. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Yunan mevkidaşı Samaras ile görüşmesinde, iki ülke arasındaki anlaşmazlıklardan bahsederken söylediği ‘kazan-kazan’ tabiri Yunan siyasi hayatının literatürüne girdi. ‘Win-win’ değil Türkçe ‘kazan-kazan’ modası var buralarda.
Geçenlerde Yunan Dışişleri Bakan Yardımcısı Dimitris Kurkulas Azerbaycan’a gitti. Devlet televizyonuna çıktı. Azeri spiker “Yunanistan-Azerbaycan enerji ilişkileri nasıl olmalı” diye sorunca şıp diye Türkçe cevap verdi:
”Kazan-kazan”.
Azeri spiker şaşkın.
Ama ben değilim. Sebebi var...

İSTANBUL AŞIĞI BİR YUNAN

“Tu maheriu i pligi pernai, tis glosas den pernai” (Bıçak yarası geçer dil yarası geçmez). “Ku plusiu ke o petinos akomi kani avga” (Zenginin horozu bile yumurtlar)..
Dünyanın başka bir ülkesinde benzeri var mı bilmiyorum ama Yunanistan’daki kitapçıların raflarını 28 yıldır ilginç bir kitap süslüyor: ‘Türk’.
Kendini ‘İstanbul aşığı’ olarak tanımlayan, Türkler için de “Alnımıza yazılmış nişanlımız” diyen Selanikli yazar-besteci Tomas Korovinis’in ilk eseri. Lise öğretmeni Korovinis, 1979’da Midilli’de askerliğini tamamladıktan sonra suyun karşı tarafına dayanılmaz bir çekim hissetti. Üç yıl içinde de Türkçe’yi öğrendi.
Tam 10 bin Türk atasözü buldu, inceledi. Bunlardan 1.338’ini Yunancaya tercüme ederek 1985’de 120 sayfalık bir kitap hazırladı.
Türk atasözlerini “Çok basit bir dille ifade ediliyorlar. Buna karşı olgun ve derin anlamları var. Gerçekten ders veriyorlar” diye anlatıyor.
Kitabın yayınlanmasından iki yıl sonra Yunan Eğitim Bakanlığı tarafından Taksim’deki Zappion Lisesi’ne öğretmen olarak atandı. Rüyası gerçek oluyordu.
Sekiz yıl kaldı bu şehirde, sekiz yılda 80 defa aşık oldu şehre.
“Sekiz yılda orada öğrendiklerimi 100 defa yaşasaydım bilemezdim, İstanbul benim için piyangoydu” diye hatırlıyor o dönemi.
Yunanistan’a dönüşünden sonra peş peşe kitaplar yazdı. Türk ozanlardan, aşıklardan, Osmanlı edebiyatından bahsetti. Yazarlık kadar müzik de hayatında önemli bir yer tutuyor Korovinis’in. Rebetiko tarzı şarkılar yazıyor, besteliyor ve söylüyor. Müzik çalışmalarından birinin adı da ‘Fuzuli:Leyla ile Mecnun’. 1995’te Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü kazanan yazar-bestecinin ‘Fahişe Çika’ adlı kitabı geçen yıl Türkçeye çevrildi. İstanbul’da kötü yola düşen Giresunlu Eftalya’nın öyküsü...
Bugün 60 yaşındaki Korovinis’in son kitabı ‘55’ adını taşıyor. 6-7 Eylül olaylarını, öncesini ve sonrasını, Tatavlalı kahramanı Marika Seferoğlu’nun gözüyle-diliyle anlatıyor. İstanbullu Rumlara borç saydığı için yazdı bu kitabı.
“Kendimi sanki İstanbul’da doğmuş hissediyorum. Büyük bir şehir olarak tüm zorluklarına rağmen ona aşığım. Sık gidiyorum. Nisan ayında yine gideceğim. Türk edebiyatıyla Yunan edebiyatı arasında büyük benzerlikler var. Türk ozanlarla Yunan halk müziği arasındaki benzerlikler de çok” diyor.

Yazarın Tüm Yazıları