Yiyecek içecekleri biz kirletiyoruz

Bir okurumuz "Böcek öldürücüler, diğer tarım ilaçları, hormonlar ve benzeri kimyasallar bu kadar zararlıysalar onları neden kullanıyoruz?" diye soruyor.

Yiyecek ve içecek ihtiyacımızın karşılanması tarımın gelişmesiyle biraz daha kolaylaşmıştır. Dünya nüfusunun hızlı artması, artan nüfusun yiyecek içecek ihtiyacını karşılamayı bir problem haline getirmiştir. Özellikle nüfus artışının yüksek olduğu ülkelerde satın alma gücünün de artması üretimi yükseltme kaygılarına yol açmıştır. Tarımda üretimi düşüren doğal zararlılarla mücadele amacıyla kullanılan böcek öldürücüler, mantar ilaçları, kimyasal gübreler, hormonlar ve üretim miktarını çoğaltmak için başvurulan genleri değiştirilmiş tohumların uygulamaya konulması önemli bir çözüm olarak ortaya çıkmıştır. Bu çözümlerin yalnızca üretim miktarını değil, kalitesini de arttırdığını söylemek gerekiyor.

NELER VAR NELER...

Ne var ki, bir süre sonra bu kimyasalların sağlığa zararlı olabilecek düzeyde bile çevre kirliliği yarattıkları anlaşılıyor. Bunlardan bazılarının ciddi hastalıklara yol açtığı, kas ve sinir sisteminde tahribat yaptığı gözlendi. Bir kısmının ise kanserojen özellikleri olduğu belirlendi. Yine aynı amaçla kullanılan hormonların özellikle kız ve erkek çocuklarda problem yaratabileceği ileri sürülüyor. Hormonlar bitkilerin büyümesini ve gelişimini hızlandırıyor, meyve oluşumunu artırıyor, meyvelerin dayanıklılığını yükseltiyor. Bitki uzmanları az miktarda bitki hormonlarının sağlığa zararlı önemli bir etkilerinin olmadığını söylüyor. Yani hormonlu sebze ve meyveler konusu sanki biraz abartılıyor. Araştırmalar da çok az miktarlarda kullanılan hormonların böcek öldürücü kimyasallar gibi meyve ve sebzelerde sorun yaratabilecek bir kanıtı bırakmadığını gösteriyor. Bitkisel hormonlar veya bitki büyüme düzenleyicisi olarak kullanılan bu maddelerin en fazla kullanıldığı ürünler domates, kabak ve patlıcan.

Yiyecek ve içeceklerinizdeki zararlı kimyasal tehlikesinin özellikle böcek öldürücü maddelerden kaynaklandığını unutmayın. Bu maddelerle kirlenmiş yiyeceklerin çok iyi temizlenmeden iyice yıkanmadan yenmemesi gerektiği aklınızdan çıkmasın. Yiyecek ve içeceklerdeki kirlenmeyi azaltmanın en etkili yolu, tüketici ve üreticilerin eğitilmesinden, organik tarıma daha fazla destek verilmesinden geçtiği unutulmamalıdır.

Gebelikte yolculuk önerileri

Hamilelik sırasında kara yolu ile yapılan yolculukların günde 5 saati geçmemesini önermekteyiz. Bu sırada bile her fırsatta mola verip hafif yürüyüş yapılmalıdır. Hamilelikte uçak yolculuğu daha emniyetli görülmektedir. Uzun uçak yolculukları sırasında da oturduğunuz yerde ayak egzersizleri yaparak dolaşımın hızlanmasını sağlamalı, 1-2 saatte bir koridorda yürümelidir. Bol sıvı içip hafif yemekler yemelidir. Rahat giysiler giyip arada gerinme hareketi yapmalıdır. Koridor koltuğunu seçmek de faydalı olabilir; ayağa kalkmak veya ayağını uzatmak bu koltukta daha kolay olacaktır.

Gebelikte yolculuk için uygun zaman 3-6 ay arasıdır. Gebelik başındaki halsizlik-bulantı ve düşük tehlikesiyle son zamanlardaki erken doğum, ödem, flebit gibi sorunlar bu dönemde daha az yaşanmaktadır. Genellikle havayolları, 32. gebelik haftasına kadar seyahate izin vermektedirler. Yolculuk öncesi doktorunuzdan alacağınız uçak raporu ile uçuş yapabilirsiniz.

Hareket edin

Hareketsizlik sağlığımızı giderek bozuyor. Çoğunlukla masa başında iş yaparak, internette dolaşarak, beynimizle gün boyu bitmez tükenmez yolculuklar yapalım derken, bedenimizi unutup gidiyoruz. Düşünerek, bakarak, okuyarak, seyrederek bedenimizi de çalıştırabilsek keşke... Ama ne mümkün, hareket etme özgürlüğümüz bitmiş durumda. Genlerimiz hareketli bir ortamda yaşamaya uygun olarak şekillenmiş ama biz farkında değiliz. Bizi baskılayıcı yaşam kurgusunun altından kalkmanın en etkin yolu değişim için karar vermekten geçiyor. İş ve ev ortamlarını hareket özgürlüğü sağlayan mekánlar haline getirmek için karar vermek aslında bizim işimiz. Koşulları zorlamazsak sağlığımızı yitiren biz ve bizi yitiren ailemiz iş çevremiz ve arkadaşlarımız olmuyor mu? Hareketsiz olmak, fiziğimizi ve sağlığımızı bozuyor, kalp hastalığını, şişmanlığı, yüksek tansiyonu, kanseri, şekeri, kemik erimesini davet ediyor. Yaşlandığımızda bedenimizi hareket ettirebilme kabiliyetimiz ne kadar aktif olduğumuza bağlı. (Aktif Yaşam Rehberi’nden alınmıştır.)

Çiller tehlikeli midir

Güneş ışınlarına maruz kaldıkça "çil" denilen, cilde rengini veren pigmentden zengin lekelerin sayısı artar. Bu cilt lekeleri tehlikeli değildir ama gelişim gösterebilir ve cilt kanserine dönüşebilir. "Melanom" adlı cilt kanseri türünün 1/3’ü, ciltte daha önceden var olan renkli lekelerden kaynaklanır. Erken tanı ve müdahale melanom tedavisinde birinci koşuldur. Bu nedenle, risk grubunu oluşturanlarda, çocuk ve gençlerde düzenli cilt kontrolü yapılmalıdır.

Kimler daha dikkatli olmalıl Güneşlenmeyi çok seviyor ve sık sık uzun süre güneşte kalıyorsanız;

l Vücudunuzda 50’den büyük sayıda cilt lekesi varsa;

l Bu lekelerin bazılarının çapı 5 mm den büyükse;

l Daha önceden şüphe uyandıran bir lekeniz tanımlandıysa

dikkatli olmalı ve düzenli olarak bir dermatoloji uzmanı tarafından izlenmelisiniz.

Bir çilin şüpheli olup olmadığı nasıl anlaşılır

l Düzensiz, asimetrik, biçimsiz görünümlü;

l Çeperi belirsiz, dantel gibi, girintili çıkıntılı;

l Rengi alaca, açıklı koyulu;

l Çapı 5 mm’den büyük ve büyüme eğiliminde;

l Yapısal değişim gösteren her türlü leke şüphe uyandırmalıdır.

Şüpheli lekeleriniz varsa yılda 3-4 kere dermatoloji uzmanı tarafından kontrol edilmenizi öneriyoruz.

Çocuklara demirle güçlendirilmiş yiyecek verelim mi

En doğru yol çocukları doğal ve yapısıyla oynanmamış yiyeceklerle beslemek gibi görünüyor. Araştırmalar besinlerin içine eklenen bazı maddelerin fayda yerine zarar verebileceğini gösteren örneklerle dolu. Bunlardan biri de demir katkılı mamaların beyin gelişimini olumsuz yönde etkileyeceğini gösteren yeni bir çalışmanın sonuçlarıdır. Bu araştırmada elde edilen bulgulara göre demirle kuvvetlendirilmiş mamalarla beslenen çocukların beyin gelişimleri ve zeka süreleri beklenenden daha düşük oluyor. Öyle görünüyor ki çocuklara mümkün olduğu kadar uzun süre anne sütü vermek ve daha sonra demir düzeyleri düşük olmadıkça demir katkılı yiyecekler vermemekte yarar var. Bu araştırmanın henüz yeni olduğunu başka araştırmalarla desteklenmesi gerektiğini de hatırlatalım.

Keyifli saatler keyfinizi bozmasın

Ev hanımıyım, düzenli olarak katıldığım çay toplantılarım var ve bu şartlarda diyet yapmak imkansız gibi bir şey, diyetimi bozmadan bu toplantılara katılmam mümkün mü? Birkaç örnek verebilir misiniz?

Bayanlar için katıldıkları çay toplantıları diyetleri sabote eden önemli faktörlerden biri oluyor kimi zaman. Diyet esnasında bu toplantılara katılmadan önce ana öğünü atlamak veya geçiştirmek yapılabilecek en büyük hatadır. Benim önerim öğle öğününüzü düzenli bir şekilde yapıp ara öğün saatinize ait bu kaloriyi farklı ve sağlıklı seçimlerle bu saate taşımak olacaktır. İşte size birkaç öneri;

n 1/2 simit (2 dilim ekmek ) + 1 ince dilim az yağlı peynir + domates, salatalık, maydanoz

n 1/2 yufka ( 2 dilim börek) + 1 ince dilim az yağlı peynir (yağsız tavada börek) (içersine bol sebze çeşitleri de koyabilirsiniz.

n 2 kaşık kısır + 1 ince dilim az yağlı peynir + 2 adet grisini + bol yeşillik

n 1 adet mercimek köfte + bol yeşillik + 1 bardak ayran + 2 adet kepekli bisküvi

Diyetteyken rakı içilir mi

Ben 51 yaşında bir erkeğim. Zayıflamam gerekiyor ama akşamları rakı içmeyi çok seviyorum. Diyete başlayınca rakı içemez miyim?

Rakıyı tamamen hayatınızdan çıkarmak yerine, sağlığınızı yani kendinizi bir yana bırakmadan keyifle rakınızı içebilmek için artık bir şeyler yapmanın vakti gelmiş. Kalorisi düşünülerek her şey zayıflama diyetine eklenebilir, fakat diyet yaparken sadece kilo kaybetmek önemli değil. Neden kilo kaybetmek istiyorsunuz? Sadece biraz daha iyi gözükebilmek için mi? Yoksa daha rahat nefes alabilmek, daha rahat yürüyebilmek, hastalıklardan uzak kalmak, yükselmiş olan kan lipitlerinin düşürmek, organlarınızın işlevlerini daha rahat yapmalarını sağlamak için mi? O zaman her akşam masaya rakıyı koymak yerine, aldığınız alkolü yavaş yavaş azaltmaya başlayın ve ayda bir ya da iki gün kendinize izin verin.

Deniz kenarında, sevdiğiniz bir dost veya eşinizle, buz gibi bir kadeh rakı, yanında bol limonlu, az zeytinyağlı bir roka salatası, belki de biraz peynir ve haydari... Yani biraz alkol, bol antioksidan, kalsiyum, D vitamini, E vitamini ve ertesi gün de artırdığınız kalorinin karşılığı tempolu yürüyüş...
Yazarın Tüm Yazıları