Yine seçim ekonomisi

Erdal SAĞLAM
Haberin Devamı

RP ve DYP, sine-i millet lafları etmeye başladı. Başbakan Yılmaz 2000'e kadar seçim olmayacağı savını bırakıp, ‘‘8 ay seçim yok’’ açıklaması yaptı.

Öyle görünüyor ki; Türkiye bir erken seçim havasına girmeye başladı.

Eylül'e kadar olmayan seçim, Ekim'de mi olur bilemiyoruz, ancak görünen o ki; bundan sonra erken seçim hiç gündemden inmeyecek.

Böyle olunca da iktidar her attığı adımı, ‘‘bir erken seçim olacak’’ gibi düşünüp, ona göre atmaya başlayacak.

Yani, seçim ekonomisine, yavaş yavaş giriyoruz.

Bizce bu olasılık zaten vardı. IMF ve Dünya Bankası'yla yapılan görüşmelerde, bu, kendisini açıkça gösterdi. Her ne kadar bazı bürokratlar, siyasilerden aldıkları mesajlara güvenip, hâlâ seçim yerine IMF'le anlaşma imzalanacağı umutlarını korusalar da, durum kısa sürede açıklık kazanacak.

Bizce Hükümet, Mayıs-Haziran aylarına kadar erken seçim havasını mümkün olduğunca bastırmaya çalışıp, bundan sonra gerçek niyetini ortaya koyacak.

Hazine'nin bu dönemdeki sıkışıklığı kazasız belasız atlatılmaya çalışılacak. Ardından Temmuz ayında yapılacak memur zamlarıyla birlikte, gerçek bir seçim ekonomisi, bizce resmen uygulamaya konmuş olacak.

Gerçi ikinci yarıdaki rahatlık, yapılan son kısa vadeli içborçlanmalar ile biraz ipotek altına alınıyor ama yine de ilk yarıya kıyasla rahat olan ikinci dönem, seçim ekonomisi uygulanması için daha uygun gözüküyor.

SORUNLAR ERTELENECEK

Hükümet, dünya fiyatlarındaki gerilemenin de etkisiyle, akaryakıta 6 ay zam yapmama sözünü yerine getirebilir. Bu, enflasyonun biraz gerilemesine imkan sağlayabilir. Diğer KİT ürünleriyle birlikte ikinci yarıdaki zamlar da düşük tutulursa, yüzde 75-80'lik enflasyon rakamına inilebilir.

Türkiye ekonomisi, uzun süredir ‘‘sorunları erteleyerek hayatını idame ettiren’’ bir yapı içinde. Bunu artık herkes görüyor.

Herkes görüyor ama önlem alan yok. Bu Hükümetin de, Hükümeti oluşturan politikacıların da değişik bir yola gitmeyecekleri, artık anlaşılıyor.

Seçim ekonomisi ile birlikte yine, tütünden başlamak üzere, tarımsal destekleme alım fiyatları yüksek tutulacak.

Seçim yaklaştığında işçiye, memura yine yüksek zamlar verilecek.

İhaleler daha da hızlandırılacak...

Seçim sonrası yüksek enflasyonla verilen zamlar, sonradan fazlasıyla geri alınacak, gelir dağılımı iyice bozulacak ama...

İlk yarıyı ekonomiyi devirmeden atlatmaya çalışacak olan Hükümetin, uygulayacağı seçim ekonomisinin bir bölümünü, hızlandıracağı özelleştirme ile karşılamayı düşündüğünün ipuçları görülmeye başladı.

Yani, kurulduğunda, uzun yıllardır gerçekleştirilemeyen yapısal tedbirleri alacak gibi gözüken, gerçekten enflasyonla mücadele edecek gibi gözüken ANASOL-D Hükümeti de, ‘‘Yok aslında diğerlerinden farkım’’ diyor.

Halbuki, diğer Hükümetlerden farklı olma imkanı kazanmıştı. Herşeyden önce ekonomide kurduğu kadro piyasalara umut vermişti. Kamuoyunun verdiği destekle, özellikle ilk kurulduğu dönemde iş yapma fırsatı fazlaydı...

Bazı firelere rağmen, son dönemlerin, yine de en yetkin bürokrasi kadrosu işbaşında ama bu kadronun motivasyonu da giderek sıfırlanıyor.

Bu dönem sonunda herhalde bürokratların avunacakları tek şey şu olacak:

- IMF ve Dünya Bankası'yla anlaşma ihtimali giderek sıfırlanıyor. Ancak bu kuruluşlarla uzun süredir yapılan temaslar sonucunda, ‘‘uygulanması gereken istikrar tedbirleri’’ konusunda ortaya somut bir metin çıkıyor. Bu olmadı ama bir gün, bir Hükümet bu tedbirleri mecburen uygulamak zorunda.













Yazarın Tüm Yazıları