Yine Baykal yine polemik

GALİBA benim alın yazım böyle yazılmış...

Haberin Devamı

Baykal, aklımın sınırlarını zorlayan benzetmeler yapacak, ben de "ukalalık" sınırlarını zorlayan "Ona öyle demezler" türünden uyarı yazıları yazmak zorunda kalacağım.

Ve bu devran hep böyle sürüp gidecek...

Neyse...

Ne diyor "dolmuş arkası yazıları": "Kaderimse çekerim."

O halde geleneksel işlevimizi yerine getirelim ve işe koyulalım:

Efendim, CHP Lideri Baykal, bu sefer de "İran’daki İslam Devrimi macerası" ile "Türkiye’deki AKP macerası"nı kıyaslıyor.

Şunu ima ediyor:

"İran’da bir zamanlar komünistler, şeriatçılarla özgürlük temelinde işbirliği yapmışlardı. Sonra Humeyni iktidarı ele geçirdi ve komünistleri kanlı biçimde diskalifiye etti. Türkiye’de de ’aymaz’ ve ’saf’ liberaller, özgürlük filan ayaklarına şeriatçı AKP’ye destek verdiler; ama şimdi gerçeği görmeye başladılar."

Ve ben de diyorum ki:

Tanrım, sen aklıma mukayyet ol!

* * *

Baykal’
ın yaklaşımını temel alacak olursak şunları söyleyebiliriz:

BİR: İran’da ülkeyi devrime götüren "şeriatçılar"ın Türkiye’deki karşılığı "AKP’liler"dir.

İKİ: İran’da Ayetullah Humeyni’nin Türkiye’deki karşılığı Tayyip Erdoğan’dır.

ÜÇ: İran’da özgürlük için mücadele eden ve şeriatçılarla işbirliği yapan "komünistler"in Türkiye’deki karşılığı, demokrasi için mücadele eden ve AKP’ye destek veren "liberal aydınlar"dır.

O zaman biz de bu kıyaslama mantığını sonuna kadar sürdürelim...

Ve Baykal’a soralım:

İran’da şeriatçılar ile komünistlerin adı "Şah" olan ortak düşmanları vardı.

Peki Türkiye’de AKP’liler ile liberallerin ortak düşmanı kim?

Yani... Türkiye’nin ’Şah’ı kim?

Yasaklar mı? Özgürlüklerin kısıtlanması mı? Antidemokratik hareketler mi?

Eğer Türkiye’deki liberalleri ve dincileri, bu ortak payda buluşturuyorsa, affedersiniz ama bu bağlamda sizin ne tür bir işleviniz var Sayın Baykal?

Neden Türkiye’nin liberalleri, özgürlükler ve demokrasi temelinde sizin sosyal demokrat hareketiniz ortada dururken, gidip ülkenin dincilerine destek veriyorlar?

Salaklıklarından mı?

Yoksa problem biraz da sizde mi?

* * *

Burada keselim ve İran ile Türkiye arasındaki sosyal, kültürel ve ekonomik farklara, İran’da etkili olan Şii mezhebinde, "imam" adı verilen ruhanilerin ne denli etkili olduğuna, İran komünistlerinin bizdeki komünistlerden farklı olarak İslamcı yanlarının olduğuna, Ali Şeriati adlı İslamcı sosyoloğun Marx’ı haklı bulacak kadar sola açık olduğuna filan girmeyelim.

Çünkü meselenin önemli tarafı, yukarıdaki sorularda gizlidir.

’Organize İşler’ için birkaç basit uyarı

Haberin Devamı

EY seyirci...

Sakın Yılmaz Erdoğan’ın yeni filmi "Organize İşler"i, okuduğun röportajlardan, ekranda gördüğün tanıtım bombardımanından, yani o müthiş gazlamadan etkilenerek, "İnsanlığın sırrı, garanti bu filmde açıklanıyordur" havasına girerek izleme. Unutma ki:

İzlediğin eninde sonunda bir sinema filmidir.

Yani...

Lütfen sakin ol ve beklenti çıtanı en yükseğe dikme... Eğer böyle yaparsan:

Hikáyenin anlatılması için gerekli olup olmadığı konusunu tartışmak yerine o güzelim İstanbul görüntülerinin keyfini çıkarabilirsin.

Berrak Tüzünataç ve Ebru Akel’in rol kesmek için çabalamalarına kafayı takmak yerine Cem Yılmaz’ın kısa ama dünya sinemasında bile eşine az rastlanacak oyunculuğuyla büyülenebilirsin...

Filmde oturmayan karakterleri, aksayan yönleri ön plana çıkarıp eleştirel takılmak yerine kendini eğlencenin kollarına bırakabilirsin.

"Bu film, suç dünyasına sevecen bir bakış fırlatıyor" tarzı zorlama "mesaj" yorumlarına girişmek yerine gevşeyip gülünmesi gereken yerlerde gülebilirsin.

Aksi takdirde...

İşin çok zor...

Yani demem o ki:

Sen en iyisi yakında vizyona girecek olan "facialar"ı bir düşün ve "standartların epey üzerinde" olan bu Türk filmine alabildiğince şefkatle yaklaş. Tecrübeyle sabittir ki:

Ben öyle yaptım ve fena da bir netice almadım.

Yazarın Tüm Yazıları