Yılmaz'ın Clinton'dan hassas talebi:Enerji konusunda Rusya'ya baskı yapın

Sedat ERGİN
Haberin Devamı

başbakan Mesut Yılmaz'ın Amerikan yönetimi ile yaptığı görüşmelerin en önemli gündem maddelerinden birini, Hazar havzasındaki doğalgaz yataklarının paylaşımı konusunda ABD'nin Rusya'yı sıkıştırması talebi oluşturdu.

Yılmaz'ın, dün Beyaz Saray'da Başkan Bill Clinton ile yaptığı görüşme de dahil olmak üzere Amerikan yönetimi ile yürüttüğü temaslarının en ilginç boyutu, enerji dosyasına ilişkin.

Türkiye ile ABD arasındaki enerji dosyasının üç önemli ayağı var.

Bunlardan birincisi, Türkiye ile İran arasında 1996 yılında imzalanan doğalgaz anlaşması. ABD yönetimi anlaşmadan büyük rahatsızlık duyuyor ve Türk hükümetini bu projeden vazgeçirmeye çalışıyor.

* * *

Buradaki en önemli tehlike, ABD Kongresi'nde kabul edilen ve kısaca ‘Domato Yasası’ diye bilinen yaptırım mevzuatı. ABD, bu yasanın bağlayıcı hükümleri çerçevesinde İran'la enerji alanında işbirliğine giden ülkelere yaptırım uyguluyor.

Türkiye ise söz konusu doğalgazın Türkmenistan'dan alınacağını, İran'ın yalnızca güzergah olarak kullanılacağını belirterek, bu yasanın Türkiye'ye uygulanamayacağını savunuyor.

Bu konudaki görüş ayrılıkları tam olarak giderilebilmiş değil. Yılmaz da Amerikan yönetiminden Türkiye'nin yaptırımların dışında tutulacağı konusunda bağlayıcı bir taahhüt isteyerek, İran doğalgaz boru hattı projesinin geleceğini güvence altına almaya çalıştı.

Enerji dosyasının ikinci ayağında, Türkiye ile Rusya arasında geçen hafta imzalanan ve ‘Asrın anlaşması’ olarak nitelendirilen doğalgaz anlaşması yer alıyor. Amerikan yönetimi, Türkiye'nin Rusya ile bağladığı bu anlaşmadan büyük rahatsızlık duydu ve diplomatik kanallardan yaptığı bir dizi girişimle imzalanmasını engellemeye çalıştı. Ancak Washington'un girişimleri sonuç getirmedi.

Washington, itirazını üç gerekçeye dayandırdı:

Birincisi; denizin altından geçirilecek boru hattının uygulanabilir bir proje olmadığı. Amerikalılara göre, böyle bir teknoloji yeryüzünde mevcut değil, dolayısıyla projenin hayata geçirilebilme şansı yok.

İkincisi; Amerika, yaklaşık 30 yıla yayılan bir anlaşmanın Türkiye'yi enerji alanında Rusya'ya bağımlı hale getireceğini savunuyor.

Üçüncü gerekçe; Bakü-Ceyhan boru hattının geleceği ile ilgili. Bakü-Ceyhan projesi, petrol ve doğalgaz olmak üzere birbirine paralel iki boru hattının yapımını öngörüyor. Amerika, Türkiye'nin Rusya ile anlaşması halinde Bakü-Ceyhan projesinin doğalgaz boyutunun gündemden düşeceğini, bu takdirde petrol boru hattının maliyetinin yükseleceğini belirtiyor.

Türkiye, bu eleştirilere, anlaşmayı uygulamanın tehlikeye girmesi halinde feshine ilişkin kuvvetli hükümler konduğu karşılığını veriyor.

Türkiye'nin Amerika'nın bu eleştirilerine verdiği bir diğer yanıt, enerji dosyasının üçüncü ayağı olan Bakü-Ceyhan projesi ile yakından ilişkili.

Türkiye, Amerikan yönetimine, ‘‘Madem Rusya ile yaptığımız anlaşmadan rahatsızsınız, o takdirde elinizi çabuk tutup Bakü-Ceyhan projesinin hızlandırılmasına yardımcı olun’’ mesajını veriyor.

* * *

Buradaki en önemli tıkanıklık, söz konusu hattın taşıyacağı petrol ve doğalgazın çıktığı Hazar havzasındaki paylaşım anlaşmazlığı. Hazar Gölü'ne kıyısı olan Rusya ile Türkmenistan arasında doğalgaz yataklarının sınırlarının belirlenmesi konusunda ciddi bir anlaşmazlık var.

Bu anlaşmazlık giderilemediği sürece Bakü-Ceyhan'ın doğalgaz ayağının sonuçlandırılabilmesi de askıda kalıyor. Bu durum, projenin tümünü, özellikle de maliyetini etkiliyor.

Başbakan Yılmaz, Washington'daki temasları sırasında bu duruma işaret ederek, Amerika'nın Rusya üzerindeki nüfuzunu kullanmasını ve Hazar havzasındaki paylaşım anlaşmazlığının giderilmesini sağlamasını istedi.

Bir başka anlatımla, Yılmaz, Başkan Clinton'a ‘‘Rusya'yı sıkıştırın ki, Hazar havzasındaki anlaşmazlık bir an önce sonuçlansın ve Bakü-Ceyhan hattı da bir an önce hayata geçirilsin’’ mesajını verdi.

Yazarın Tüm Yazıları